![]() |
|
Köşe Yazıları Beğendiğimiz yada kendi yazdığımız köşe yazılarını paylaşabiliriz. |
![]() ![]() |
Seçenekler | Stil |
![]() |
#1 |
![]() Geçen hafta bugün (28 Ekim 2009’da) Milliyet’in manşetinden akıllara ziyan bir hukukçu (!) görüşü yayınlandı.
Bir hukuk profesörünün unvanına yakışmayan öyle absürd bir açıklamaydı ki, bir satırla da olsa yazılarında temas edecek köşe yazarı çıkacak mı diye bir hafta bekledim... Gözümden kaçan oldu mu bilmiyorum, ama ben şu ana kadar denk gelmedim. Beyefendinin hukukçu nosyonu benzer açıklamalarla epeyce aşınmış olamalı ki, artık kimse yeterince ciddiye almıyor demek ki söylediklerini. Öyle olsa, sözlerine atfen değerlendirme yapanlar çıkardı diye düşünüyorum. Çünkü ettiği söz epey tartışma götürmeye müsait bir açıklamaydı. Ya da tersi de olabilir haliyle... Ağzından çıkan her söz içtihat değerinde olan öyle hukuk adamıdır ki kendisi, sözünün üstüne ilave söz söylemek abesle iştigal sayılmış olabilir. Bilemiyoruz artık hangi gerekçelerle bu çarpıcı açıklama görmezden gelindi. Sözü uzatmayalım; Prof. Dr. Süheyl Batum’dan söz ediyorum. Hani şu, başına geçmesi için partilerin dizayn edilmeye çalışıldığı iddia edilen ve önemli bir siyasi umut olarak yansıtılan kişiden... Geçen hafta Milliyet’in manşetinde yer alan sözlerini şu ana kadar tekzip etmediğe göre, yaptığı açıklamanın tamamen kendisine ait olduğunu ve gazetenin asparagası olmadığını düşünebiliriz. Şu sözler ona ait: (Islak imza tartışmalarına konu belge) “Eğer Fethullah Gülen’i bitirme planıysa bir ordu yapar tabii ki. Gülen, Türk hukukuna göre kabul edilmeyen, hukuk dışı bir örgütlenmedir. TSK’nın Gülen’i bitirme planı anayasal görevi itibarıyla vardır.” Yani ne diyor Sayın Batum: “TSK Gülen camiasını bitirme amacıyla planlar yapabilir, çünkü anayasal görevi itibarıyla vardır.” “Propaganda” kitabımda Hitler’e 60 sayfaya yakın bölüm ayırmıştım. O dönemi inceledim, bilirim. Hitler onca vahşetine rağmen göstermelik de olsa insanları bir yargılama sürecinden geçiriyordu. Fakat Prof. Batum çok daha aceleci, çok daha acımasız... TSK’nın bir camiayı bitirmek için yargısız infaz yapabileceğini ve ıslak belgede olduğu gibi tuzak planlar hazırlayabileceğini iddia ediyor. Hatta bunun TSK’nın anayasal görevi olduğunu iddia ediyor. Baykal gördü, sen gözlerini kapadın... Halbuki dün grup konuşmasında Sayın Baykal bile artık belgenin kabulünün inkar götürmez bir gerçek olduğu kabulüyle, “Bu işi yapanlar derhal uzaklaştırılmalı, himaye edenler de Türk Milleti’nden özür dilemelidir” dedi. Ben sana ne diyeyim Sayın Batum. Bu kadar önyargı ve yargısız infazla senin başında bulunduğun mahkemede yargılanmaktansa, Hitler Almanyasında yargı önüne çıkmak herhalde çok daha ehveni şer olurdu. Kaldı ki sen hukuk adamı olarak biliniyorsun. Sayın Gülen’in 10 yıla yaklaşan çetin yargılama sürecinin ardından beraat ettiğini bilmiyor musun? Sizin gibi bir hukuk adamı nasıl olur da, Türk adaletinin verdiği karara saygı duymaz ve bunu yok sayar? Nasıl olur da, ülkenin silahlı kuvvetlerine ‘bu insanları bitirmek senin anayasal hakkındır’ diye bir beyanda bulunma yaklaşımında olur? Yassıada’da bile insanlar göstermelik de olsa yargılanmışlardı. Siz nasıl olurda karıncayı incittiği vaki olmamış insanların Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yok edilmesini meşrulaştırabiliyorsunuz? O tankın içinde oturanların, uçağı kullananların böyle bir hukuksuzluğa alet olacağına nasıl inanabiliyorsunuz? Açıklamanızı acaba ben mi yanlış anladım Sayın Batum? Eklemek istediğiniz ya da şerh düşmek istediğiniz bir nokta var mıydı? Bahçeşehir Üniversitesi'nde çalıştığım dönemden Sayın Batum mesai arkadaşımdır. Milliyet’te yukarıdaki beyanının çıktığı gün kendisine e-mail attım. Kendisinden herhangi bir dönüş olmadı. Tek kelime ile içinde düştüğü hale üzülüyor ve kendisine acıyorum. Medyaya yansıyan haberlere göre, Ergenekon soruşturması kapsamında gündeme gelen Encümen-i Daniş’in Başkanı Necmettin Karaduman’ın 4 ay önce anlattığı ve Filizli Köşk Projesi olarak bilinen “Sağda bütünlüğü sağlayacak yeni lider” planı adım adım uygulanıyormuş. “Süleyman Soylu’nun liderliğindeki DP’nin başına Hüsamettin Cindoruk’u getirip, Anavatan ile birleşmesinden sonra partinin başına Süheyl Batum’u getirme” planının ikinci aşaması geçen hafta sonu tamamlanırken Karaduman, üçüncü aşama için de harekete geçmiş. Aydın Menderes’in, “Bu partinin 1946-1960 yılları arasında var olmuş Demokrat Parti (DP) ile uzak yakın hiçbir ilişkisi yoktur, bu olsa olsa çakma Demokrat Parti’dir” dediği partinin başına keşke Sayın Batum geçse de, ‘hepsi bir arada’ olan ekip biran evvel seçmenin karşısına çıksa... Anavatan Partisi’nin maddi varlığı tarihe intikal etmiş olabilir. Ama Rahmetli Özal’ın ruhunun ve ülkeye serpiştirdiği tohumların bu mirası ortadan kaldırmaya çalışanları nasıl çarpacağını görmek için az sabretmeniz gerekiyor. Etme bulma dünyasındayız. Sayın Batum, bakalım zaman ne gösterecek? Kim bitecek kim kalacak? Ne demişler: Beşer zulmeder, kader adalet eder... Son söz: Haber7’de gece giren son dakika haberini okumuşsunuzdur. İhbarcı subayın yolladığı ilk mektup sıcaklığını korurken ikinci bir şok mektup daha savcılığa ulaşmıştı. Bu mektupda Türkiye ve dünyadaki bazı internet siteleri, irticai, haber, bölücü gibi tanımlarla gruplandırılmış. Fişlenen siteler arasında Haber7.com'un da 'İrticai haberi sitesi' olarak kayıtlara geçtiği görülüyor. Artık şaşırmıyoruz. Sadece gülüyoruz. Prof. Dr. Osman ÖZSOY – Haber 7 |
|
![]() |
![]() |
|
|
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|