sonforum.org

Anasayfa Facebook Bugünki Mesajlar Forumları Okundu Kabul Et
Geri git   sonforum.org > TARİH - KÜLTÜR ve SANAT > Dini Konular
Kayıt ol Google Üye Listesi Market Girişi Forumları Okundu Kabul Et


Dini Konular Dinimizle ilgili herşey .

Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler Stil
Okunmamış 04-22-2009, 23:32   #1
Kullanıcı Adı
CanDostu
Standart

SÜT EMME (RADA)

Hz. Aişe (r.ah.) şöyle rivayet etmiştir:
Resulüllah (a.s.) Aişe'nin yanında bulunduğu bir sırada. Aişe, Hafsa'nın odası önünde izin isteyen bir erkek sesi işitir. Bunun üzerine Aişe "Ey Allah'ın Resulü, şu adam evinize girmek için izin istiyor" dedim. Bunun üzerine Resulüllah: "Sanıyorum ki, o Hafsa'nın süt amcası filan kimsedir" buyurdu. Aişe "Ey Allah'ın Resulü! Süt amcam filan yaşasaydı benim yanıma girebilecek miydi?" diye sordu. Hz. Peygamber (a.s.): "Evet. girebilirdi. Zira süt, doğumun (neseb) haram kıldığı her şeyi haram kılar" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2615

Hz. Aişe (r.ah.) şöyle haber vermiştir:
Örtünme emri geldikten sonra Ebu Kuays'ın erkek kardeşi Eflah gelip, Aişe'nin yanına girmeğe izin istemişti. Eflah, Aişe'nin süt amcası idi. Aişe devamla: Ben de ona izin vermekten kaçınmıştım. Resulüllah (a.s.) gelince durumu ona anlattığımda, hemen bana, Eflah'ın yanıma girmesine izin vermemi emir buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2617

İbn Abbas (r.a.) şöyle nakletmiştir:
Hz. Peygamber'in (a.s.) Hamza'nın kızı ile evlenmesi istenildiğinde Allah Resulü (a.s.): "O bana helal olmaz. Çünkü o, benim süt kardeşimin kızıdır. Doğumdan dolayı haram olan, sütten dolayıda haram olur" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2624

Ümmü Habibe bt. Ebu Süfyan (r.ah.) şöyle rivayet etmiştir:
Resulüllah (a.s.) bir gün yanıma geldiğinde ona: "Kız kardeşim, Ebu Süfyan'ın kızını ister misin?" diye sordum. Resulüllah: "Ne yapacağım" dedi. Ben de: "Onu nikâh edersiniz" dedim. Resulüllah (a.s.): "Hayret! Sen bunu arzu eder misin?" buyurdu. Ben: "Zaten senin bir tek eşin değilim. Kız kardeşiminde hayırda bana ortak olmasını arzu ediyorum" dedim. Hz. Peygamber (a.s.): "O bana helal olmaz" buyurdu. Ben yine: "İşittiğime göre Ebu Seleme'nin yetim kızı Dürre ile evlenmek istiyormuşsunuz" dedim. Resulüllah (a.s.): "Eşim Ümmü Seleme'nin kızını mı?" diye sordu. Ben de: "Evet" dedim. Resulüllah: "Ümmü Seleme'nin kızı, benim terbiyem altında üvey kızım olmasa bile, o bana helal değildir. Çünkü o, benim süt kardeşimin kızıdır. Beni ve onun babası Ebu Seleme'yi Süveybe emzirmiştir. Bir daha sakın kızlarınızı ve kız kardeşlerinizi bana teklif etmeyiniz" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2626

Hz. Aişe (r.ah.) şöyle nakletmiştir:
Sehle bt. Süheyl Peygamber'e (a.s.) gelip: "Ey Allah'ın Resulü! Kocam Ebu Huzeyfe'nin, azatlısı Salim'in benim yanıma girmesinden dolayı yüzünde bir hoşnutsuzluk hissediyorum" dedi. Peygamber (a.s.): "Onu emzir" buyurdu. Kadın: "Koskocaman adam olduğu halde onu nasıl emziririm?" dedi. Bunun üzerine Resulüllah tebessüm ederek: "Ben, onun büyük bir delikanlı olduğunu biliyorum" dedi. Ravi Amr kendi hadisinde: "Salim Bedir gazvesinde bulunmuştu" cümlesini ilâve etti. İbn Ebu Ömer'in rivayetinde ise: "Bunun üzerine Resulüllah güldü" ibaresi vardır.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2636

Hz. Aişe (r.ah.) şöyle rivayet etmiştir:
Yanımda bir adam otururken Resulüllah (a.s.) benim yanıma gelmişti. Bu durum ise onun hoşuna gitmemişti. Yüzündeki öfkeyi gördüm ve: "Ey Allah'ın Resulü! Bu benim süt kardeşimdir" dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (a.s.): "Süt kardeşlerinizi iyi düşününüz! Çünkü süt hükmü ancak açlıktan dolayı sabit olur" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2642

Hz. Aişe (r.ah.) şöyle haber vermiştir:
Sa'd b. Ebu Vakkas ve Abd b. Zemaa bir çocuğun nesebini tartıştılar: Sa'd, "Ey Allah'ın Resulü! Bu çocuk, benim erkek kardeşim Utbe b. Ebu Vakkas'ın oğludur. Nesebinin kendisine ilhak edilmesi için bana vasiyet etti. Ona nasılda benzediğine bir bakın!" dedi. Abd b. Zemaa ise: "Ey Allah'ın Resulü! Bu çocuk, babamın yatağında, cariyesinden doğma benim erkek kardeşimdir" dedi. Resulüllah (a.s.) çocuğa baktı ve Utbe'ye açıkça benzediğini gördü. Buna rağmen, "Ey Abd! O çocuk senindir. Çocuk yatak sahibinindir. Zina eden taşlanır. Zemaa'nın kızı ey Sevde! sen o çocuğa görünme" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2645

Ebu Hureyre'nin (r.a.) rivayet ettiğine göre:
Resulüllah (a.s.): "Çocuk, yatak sahibine aittir, zina edene de taş vardır" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2646

Hz. Aişe (r.ah.) şöyle haber vermiştir:
Resulüllah (a.s.) sevinçle ve yüz çizgileri parlak bir halde yanıma gelerek şöyle buyurdu: "Gördün mü! Az önce iz sürücü Mücezziz, Zeyd b. Harise ile Üsame'ye bakarak; şüphesiz bu ayaklar birbirindendir, dedi."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2647

Enes b. Malik (r.a.) şöyle anlatır:
"Bir adam bakire kızı, dul kadının üzerine alırsa onun yanında yedi gece kalır. Dul kadınla evlendiğinde ise onun yanında üç gece kalır."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2654

Hz. Aişe (r.ah.) şöyle bildirmiştir:
Sevde bt. Zemaa (r.ah.) kadar kendi huyunda olmayı arzu ettiğim bir başka kadın yoktur. O, zeki ve salâbet sahibi bir hanımdı. Sevde yaşlandığı zaman Resulüllah (a.s.) ile hakkı olan nöbet gününü Aişe'ye hibe etmiştir. Bizzat kendisi: "Ey Allah'ın Resulü! Ben senden hakkım olan nöbet günümü Aişe'ye hibe ettim" demiştir. Bundan sonra Resulüllah, Aişe'ye biri kendi günü, diğeride Sevde'nin günü olmak üzere iki gün ayırmaya başlamıştır.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2657

Hz. Aişe (r.ah.) şöyle rivayet etmiştir:
Ben, kendilerini Resulüllah'a (a.s.) bağışlayan kadınları ayıplar da; hiç kadın kendini hibe eder mi! derdim. Yüce Allah: O kadınlardan dilediğini geriye bırakır, dilediğini de yanına alırsın. Boşadığın hanımlarından arzu ettiğini tekrar yanına almanda, senin üzerine bir günah yoktur...ayetini indirince, ben Hz. Peygamber'e (a.s.): "Yemin olsun ki, Rabbinin senin arzunu hemen yerine getirdiğini görüyorum" dedim.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2658

İbn Abbas'ın (r.a.) rivayetinde Atâ şöyle haber vermiştir:
İbn Abbas ile birlikte Serif mevkiinde Peygamber'in zevcesi Meymune'nin cenazesinde hazır bulunduk. İbn Abbas "Bu kadın, Peygamber'in eşidir. Onun tabutunu omuzlarınıza kaldırdığınızda onu sarsmayın, acele hareket etmeyin, yavaş yavaş rıfk ile yürüyüp götürün. Şurası muhakkak ki, Resulüllah'ın (a.s.) beraberinde dokuz kadın vardı. Resulüllah bunlardan, sekiz kadın için nöbet tayini yapar, sadece bir kadın için yapmazdı" demiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2660

Ebu Hureyre'nin (r.a.) rivayet ettiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.): "Kadın dört şey için nikâh edilir: Malı, asaleti, güzelliği ve dindarlığı. Sen bunlardan dindar olanı elde etmeye bak ki, mutluluğa eresin" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2661

Ebu Hureyre'nin (r.a.) naklettiğine göre:
Resulüllah (a.s.): "Şüphesiz kadın kaburga kemiği gibidir, doğrultmaya kalkarsan kırarsın, olduğu gibi bırakırsan istifade etmek mümkündür" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2669

Ebu Hureyre'nin (r.a.) rivayet ettiğine göre:
Resulüllah (a.s.): "Eğer Havva annemiz olmasaydı, hiç bir kadın ebediyen kocasına hiyanet edip aldatmazdı" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2673
CanDostu isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Sonforum'un önerileri

Okunmamış 04-27-2009, 19:30   #2
Kullanıcı Adı
CanDostu
Standart

BOŞANMA

İbn Ömer'in (r.a.) bildirdiğine göre:
Kendisi Resulüllah (a.s.) zamanında karısını hayız halinde iken boşamış, Ömer b. Hattab (r.a.) ise, bu durumu Hz. Peygamber'den sormuştur. Resulüllah cevaben şöyle buyurmuştur: "Abdullah'a söyle karısını geri alsın. Sonra kadın temizlenip tekrar hayız görüp de tekrar temizleninceye kadar ona yaklaşmasın. Bundan sonra artık isterse nikâhında tutar, dilerse tekrar biraraya gelmeden önce onu boşar. İşte kadının bu iki kirlenmesi ve temizlenmesi müddeti, erkeklerin kadınları boşamaları için Yüce Allah'ın emrettiği iddet müddetidir."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2675

İbn Abbas (r.a.)
"Kişinin karısını kendine haram kılması kefaret vermeyi gerektirir" demiştir. Yine İbn Abbas Şüphesiz ki, Allah Resulü sizin için pek güzel bir örnektirdemiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2692

Hz. Aişe (r.ah.) şöyle haber vermiştir:
Hz. Peygamber (a.s.) Zeynep bt. Cahş'ın (r.ah.) yanında eğlenip bal şerbeti içerdi. Bunun üzerine ben ve Hafsa, kendi aramızda anlaşarak; Peygamber (a.s.) hangimizin yanına gelirse, o: "Sende megafir kokusu hissediyorum; megafir mi yedin?" diyecekti. Nihayet Peygamber bu iki kadından birisinin yanına girince kadın bu sözü ona söylemişti. Hz. Peygamber de: "Hayır! Zeynep bt. Cahş'ın yanında bal şerbeti içmiştim, bir daha onu içmem" buyurdu. Bunun üzerine: Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını gözeterek Allah'ın sana helal kıldığı şeyi niçin kendine haram kılıyorsun?...ile başlayıp Eğer ikiniz de (Hz. Aişe ve Hafsa Allah'a tevbe ederseniz, (yerinde olur). Çünkü kalpleriniz sapmıştı. Ve eğer Peygamber'e karşı birbirinize arka verirseniz bilesiniz ki onun dostu ve yardımcısı Allah, Cebrail ve müminlerin iyileridir. Bunların ardından melekler de (ona) yardımcıdır.sona eren ayetler nazil olmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2694

Hz. Aişe (r.ah.) şöyle nakletmiştir:
Resulüllah (a.s.) hanımlarını muhayyer kılmakla emrolunduğu zaman bu işe benden başladı ve bana: "Sana bir şey söyleyeceğim; ancak ebeveynine danışmadan cevap vermekte acele etme" buyurdu. Aişe sözlerine devam ederek: Hz. Peygamber (a.s.) annemle babamın ondan ayrılmamı istemeyeceklerini kesinlikle biliyordu. Sonra bana şu ayeti okudu: Ey Peygamber! Eşlerine şöyle söyle: Eğer Dünya dirliğini ve süsünü (refahını) istiyorsanız, gelin size boşanma bedellerinizi vereyim de, sizi güzellikle salıvereyim. Eğer, Allah'ı, Peygamber'ini ve Ahiret yurdunu diliyorsanız, bilin ki, Allah içinizden güzel davrananlar için büyük bir mükâfat hazırlamıştır.Ben hemen: "Bunun nesi için ebeveynime danışacakmışım! Elbette Allah ve Resulü ile Ahiret yurdunu isterim" dedim. Daha sonra, Peygamber'in diğer eşleride benim yaptığımın aynısını yaptılar.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2696

Hz. Aişe (r.ah.) şöyle rivayet etmiştir:
Onlardan dilediğini geriye bırakır, dilediğinide yanına alırsın".ayeti nazil olduktan sonra Resulüllah (a.s.) biz kadınlardan birinin nöbet günü geldiğinde her defasında bizden izin isterdi. (Hadisi Aişe'den rivayet eden) Muaze, Aişe'ye: "Hz. Peygamber (a.s.) senden izin istediği zaman, ne derdin?" diye sordu. Aişe (r.ah.): "Bu iş bana kaldı ise ben kimseyi kendime tercih edemem cevabını verirdim," dedi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2697

Hz. Aişe (r.ah.)
"Resulüllah (a.s.) bizi muhayyer bıraktı. Ancak, biz bunu talâk saymadık" demiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2698

Ömer b. Hattab (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Hz. Peygamber (a.s.) kadınlarından uzaklaştığı vakit Mescide girdim. Bir de ne göreyim insanlar üzüntülerinden çakıl taşları ile yeri eşeliyor ve: Resulüllah hanımlarını boşamış diyorlardı. Bu hadise örtünme emri gelmeden önce idi. Ömer "Bu işi bugün mutlaka öğrenirim" dedim. Aişe'nin yanına vararak: "Ey Ebu Bekr'in kızı! İşi Resulüllah'a eziyet verecek dereceye vardırdın öyle mi?" dedim. Hz. Aişe: "Benden sana ne, ey Hattab oğlu? sen kendi kusuruna bak!" dedi. Bunun üzerine Hafsa'nın yanına vardım ve ona: "Ey Hafsa! Senin şerefin Resulüllah'a eziyet verecek dereceye vardı mı? Yemin olsun, senin de çok iyi bildiğin gibi, Resulüllah seni sevmiyor. Ben olmasaydım, seni mutlaka boşardı" dedim. Bundan dolayı Hafsa çok ağladı. Ben ona: "Resulüllah nerededir?" diye sordum. Hafsa: "O yatak odasındaki kilerindedir" cevabını verdi. Hemen oraya vardım. Birde baktım, karşıma Resulüllah'ın Rabah adındaki hizmetçisi çıktı. Kilerin alt eşiğine oturmuş, ayaklarını ağaçtan oyulma (merdiven gibi) bir şeyin üzerine sarkıtmıştı. Bu üzerine oturulan şey, Resulüllah'ın inip çıkarken merdiven olarak kullandığı bir hurma kütüğü idi. Ben: "Ey Rabah! Resulüllah'ın huzuruna girmek istiyorum bana izin iste!" diye seslendim. Rabah bir odaya baktı, sonra bir de bana. Fakat bir şey söylemedi. Ben tekrar: "Ey Rabah, benim için Resulüllah'tan izin iste!" dedim. Rabah yine odaya baktıktan sonra, bana hiçbir şey söylemedi. İki defada bana izin verilmeyince, sonra sesimi yükselterek: "Ey Rabah! Peygamber'in huzuruna girmek istiyorum; benim için izin iste! Zannediyorum ki, Resulüllah, benim Hafsa için geldiğimi düşünüyor. Yemin olsun, Allah Resulü bana emrederse, Hafsa'nın boynunu vurmaya hazırım" dedim. Bu arada sesimi biraz yükseltmiştim. Bunun üzerine Rabah bana; yukarı çıkmamı işaret etti. Hemen Resulüllah'ın huzuruna girdim. O, bir hasır üzerine yaslanmıştı. Ben de oturdum. Örtüsünü üzerine çekti. Üstünde bundan başka bir şey yoktu. Hasır yan tarafına iz bırakmıştı. Resulüllah'ın odasına şöyle bir göz gezdirip baktım, Sa' miktarı bir avuç arpa, odanın bir köşesinde o miktarda karaz yaprağı, baş ucunda bir de asılı deri. Bu manzara karşısında göz yaşlarımı tutamayıp ağlamaya başladım. Hz. Peygamber: "Niçin ağlıyorsun ey Hattab oğlu?" buyurdu. Ben de: "Ey Allah'ın Peygamber'i! Niçin ağlamayayım ki, işte hasır yan tarafına iz bırakmış. İşte odan ve içindekiler. Diğer tarafta Kayser ile Kisra meyveler ve nimetler içinde yüzmektedirler. Sen ise Allah Resulü ve en seçkin kulu olduğun halde işte şu küçücük hüzün yeri olan odacığın!" dedim. Resulüllah (a.s.): "Ey Ömer! Dünya nimeti onların, Ahiret saadeti de bizim olmasına razı değil misin?" buyurdu. Ben de: "Evet! Elbette razıyım." dedim. Yanına girdim gireli yüzünde öfke eseri görüyordum. Nihayet: "Ey Allah'ın Resulü! Hanımlarının hâlinden gücüne giden şey nedir? Onları boşadı isen şüphesiz, Allah seninle beraberdir. Melekler de, Cebrail ve Mikâil, ben, Ebu Bekr ve bütün müminler de seninle beraberiz." dedim. Ve Allah'a hamd ederek söylüyorum ki, söylediğim sözü Allah'ın tasdik buyuracağını ummadığım konuşmalarım azdır. İşte bunun üzerine şu ayet-i kerimeler nazil olmuştur: Eğer o sizi boşarsa Rabbi ona, sizden daha iyi, kendini Allah'a veren, inanan, sebatla itaat eden, tevbe eden, ibadet eden, oruç tutan, dul ve bakire eşler verebilir.Eğer ikiniz de (Hz. Aişe ve Hafsa) Allah'a tevbe ederseniz, (yerinde olur). Çünkü kalpleriniz sapmıştı. Ve eğer Peygamber'e karşı birbirinize arka verirseniz bilesiniz ki onun dostu ve yardımcısı Allah, Cebrail ve müminlerin iyileridir. Bunların ardından melekler de (ona) yardımcıdır.Ebu Bekr'in kızı Aişe ile Hafsa, Peygamber'in diğer hanımlarına karşı birbirlerini tutuyorlardı. Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Sen onları boşadın mı?" diye sordum. Hz. Peygamber (a.s.): "Hayır" cevabını verdi. Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Mescide girdiğimde, müslümanlar çakıl taşları ile yerleri eşeleyip: Resulüllah kadınlarını boşamış diyorlardı. Aşağıya inipte sizin hanımlarınızı boşamadığınızı onlara haber vereyim mi?" dedim. Hz. Peygamber: "Evet, istersen haber verebilirsin" buyurdu. Yüzündeki öfke alâmetleri ortadan kalkıncaya kadar onunla konuşmaya devam ettim. Nihayet dişleri görülünceye kadar tebessüm etti. O insanlardan dişleri en güzel olanı idi. Sonra Hz. Peygamber (a.s.) bulunduğu yerden aşağı indi. Ben de onunla indim. Ancak, ben basamaklı kütüğe tutunarak iniyordum. Resulüllah ise yerde yürür gibi ona eliyle dokunmadan indi. Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Odada yirmi dokuz gün kaldın." dedim. Peygamber (a.s.): "Ay, yirmi dokuz gece olur." buyurdu. Bunun üzerine ben Mescidin kapısında durarak olanca sesimle: "Resulüllah, hanımlarını boşamamıştır!" diye bağırdım. Bu arada şu ayet nazil oldu: Onlara güven veya korkuya dair bir haber gelince hemen onu yayarlar; halbuki onu, Peygamber'e veya aralarında yetki sahibi kimselere götürselerdi, onların arasından işin içyüzünü anlayanlar, onun ne olduğunu bilirlerdi. Allah'ın size lütuf ve rahmeti olmasaydı, pek azınız müstesna, şeytana uyup giderdiniz.Bu işi ben anlayıp ortaya çıkarmıştım. Yüce Allah da tahyir ayetini inzal buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2704

Sübeya (r.ah.) şöyle rivayet etmiştir:
Ömer b. Abdullah, Abdullah b. Utbe'ye mektup yazarak, Sübeya'nın yanına varıp, ona kendi hadisini ve Hz. Peygamber'e fetva sorduğunda kendisine ne cevap verdiğini sormasını emretmiş. Ömer b. Abdullah da, Abdullah b. Utbe'ye cevabi mektubunda Sübeya'nın kendisine şunları haber verdiğini bildirmiştir: Sübeya, Benu Âmir b. Lüey soyundan, Bedir gazvesine katılmış olan Sa'd b. Havle ile evliymiş. Daha sonra, bu zat hanımı hamile iken Veda haccında vefat etmiştir. Kocasının vefatından çok geçmeden karısı doğurmuş. Nifasından temizlendikten sonra kendisini isteyecekler için giyinip kuşanmış. Bu sırada Abdüddar oğullarından Ebu Senabil b. Bakek onun yanına gelip: "Seni giyinip kuşanmış ve süslenmiş olarak görüyorum. Anlaşılan evlenmek istiyorsun. Yemin olsun dört ay on gün geçmedikçe kesinlikle evlenemezsin!" demiş. Sübeya "O zat bana bunu söyleyince geceleyin üzerimdeki elbiseyi çıkardım. Sonra Resulüllah'a giderek bu meseleyi ona sordum. Bana doğumumu yaptığım andan itibaren evlenmenin benim için helal olduğunu, istersem evlenebileceğimi, söyledi."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2728

Ebu Seleme'nin (r.a.) Ümmü Seleme'den naklettiğine göre, Ümmü Seleme şöyle anlatır:
"Sübeya Eslemiye, kocasının vefatından birkaç gece sonra çocuğunu doğurdu. Kendisi, bunu Resulüllah'a zikredip, durumunu sordu. Resulüllah evlenmesini emir buyurdu."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2729

Ümmü Habibe'nin şöyle söylediğini
Zeynep bt. Ebu Seleme anlatıyor: Ben, babası Ebu Süfyan vefat ettiği zaman Peygamberin (a.s.) hanımı Ümmü Habibe'nin yanına vardım. Ümmü Habibe, içinde sarı renk bulunan bir koku, "haluk" yahut başka bir şey istedi. Bundan, önce bir cariyeye sürdü. Sonra da bu boyadan kendi iki yanağına sürdü ve şöyle dedi: Yemin olsun, benim böyle koku ve boya ile süslenmeğe ihtiyacım yoktur. Ancak ben Resulüllah'ın minber üzerinde şöyle buyurduğunu işittim: "Allah'a ve Ahiret gününe iman eden bir kadına ölü için üç günden fazla yas tutmak helal değildir. Sadece kocası için dört ay on gün yas tutabilir."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2730

Zeynep bt. Cahş'ın (r.ah.) rivayetinde
Zeynep bt. Ebu Seleme şöyle anlatıyor: "Bir defasında erkek kardeşi vefat ettiği zaman Zeynep bt. Cahş'ın yanına girmiştim. O da bir koku isteyip, bundan süründü. Sonra şöyle dedi: "Yemin olsun benim hiçbir kokuya ihtiyacım yoktur. Ancak ben Resulüllah'ı (a.s.) minber üzerinde: "Allah'a ve Ahiret gününe iman eden bir kadının, kocasından başka bir ölü için üç günden fazla yas tutup zinet ve süsünü terk etmesi helal olmaz. Ancak, kadının kocasının ölümünden dolayı dört ay on gün yas tutup zinet ve süsü terk etmesi bundan müstesnadır" buyurduğunu işittim.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2731

Ümmü Seleme (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Bir kadın Resulüllah'a (a.s.) gelerek: "Ey Allah'ın Resulü! Kızımın kocası vefat etti. Gözlerinden rahatsızdır. Ona sürme çekebilir miyim?" diye sordu. Hz. Peygamber (a.s.) iki veya üç defa hep hayır cevabını verdi ve sonra da şöyle buyurdu: "Bu iddet ancak dört ay on gündür. Halbuki sizden birisi cahiliye döneminde bir sene bekledikten sonra bir deve tezeği atar böylece yastan çıkmış olurdu."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2732

Ümmü Atiye'den (r.ah.) rivayet edildiğine göre:
Resulüllah (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Hiçbir kadın, kocası hariç herhangi bir ölü için üç günden fazla yas tutamaz. Kocasının ölümü üzerine dört ay on gün yas tutar. Bu süre içinde Yemen kumaşı hariç boyanmış kumaş giyemez, sürme çekemez, koku da sürünemez. Yalnız hayızdan temizlendiği zamanlarda bir parçacık "kust" veya "ezfar" sürünebilir."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2739
CanDostu isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Okunmamış 04-27-2009, 19:32   #3
Kullanıcı Adı
CanDostu
Standart

LİAN

Sehl b. Sa'd Saidî'nin naklettiğine göre:
Uveymir Aclani, Asım b. Adiy Ensari'ye gidip ona: "Ey Asım! Bir kimse karısını birisiyle zina ederken yakalasa o kişiyi öldürebilir mi? Ne dersin? Eğer öldürürse kendisi kısas cezasına çarptırılır mı? Yoksa bu koca ne yapmalı? Bu meseleyi benim için Allah Resulü'ne soruver ey Asım "dedi. Asım da meseleyi Hz. Peygamber'e arzetti. Fakat Hz. Peygamber (a.s.) bu soruları yadırgadı ve ayıpladı. Allah Resulü'nden işittiği sözler Asım'ın ağırına gitti. Bu olaydan sonra Asım evine dönünce Uveymir geldi ve: "Ey Asım! Allah Resulü ne cevap verdi?" diye sordu. Asım da Uveymir'e "İyi bir iş yapmadık. Hz. Peygamber sorduğum soruyu çirkin gördü" dedi. Uveymir ise: "Yemin ederim ki bu meseleyi Allah Resulü'ne bizzat kendim soracağım" dedi ve Uveymir çıktı. Bir grup içindeyken Hz. Peygamberin yanına gelerek: "Ey Allah'ın Resulü! Bir kimse, bir kişiyi karısıyla zina ederken bulsa, zina eden bu kişiyi öldürebilir mi? Eğer öldürürse cezası kısas mıdır? Yoksa bu kişinin yapması gereken şey nedir?" diye sordu. Bunun üzerine Hz. Peygamber: "Seninle eşin hakkında ayet nazil oldu. Git eşini getir" buyurdu. Sehl olayın devamını şöyle anlatıyor: Bu karı-koca (ayetlerde bildirilen şekilde) Allah Resulü'nün huzurunda ve benim de bulunduğum bir topluluğun önünde birbirlerine lânet okudular. Karşılıklı lânet okuduktan sonra Uveymir "Ey Allah'ın Resulü! Artık bu kadınla evliliğe devam edersem bu ona karşı iftira ettiğim anlamına gelir" dedi ve daha Hz. Peygamber ona emretmeden önce karısını üç talâk ile boşadı.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2741



İbn Ömer Saîd b. Cubeyr'den şöyle rivayet etmiştir:
Musab b. Zubeyr'in emîrliği zamanında bana birbirlerine lânet okuyan iki kişinin araları ayrılır mı? diye sordular. Ben ise sorunun cevabını bilmediğimden hemen İbn Ömer'in Mekke'deki evine gittim ve uşağına hitaben: İbn Ömer'le görüşmem için izin iste, dedim. Uşak da: "O, öğlen uykusundadır" dedi. Bu sırada İbn Ömer benim sesimi duyup: "İbn Cubeyr mi?" diye sordu. Ben: Evet dedim. İbn Ömer: "Gel! Vallahi bu vakitte buraya geldiğine göre mutlaka bir ihtiyacın olmalı" dedi. Ben içeriye girdiğimde İbn Ömer bir deve çulu üzerine uzanmış ve içi lif dolu olan bir yastığa yaslanmış haldeydi. Ona: Ey Ebu Abdurrahman! Birbirlerine lânet okuyan çiftin arası ayrılır mı? diye sordum. Bunun üzerine İbn Ömer: "Sübhanallah! Tabi ki. Bu mesele ile ilgili olarak ilk soru soran falancadır." O kişi Hz. Peygamber'e şöyle sormuştu: "Ey Allah'ın Resulü! Ne buyurursunuz; herhangi birimiz karısını zina hâlinde bulsa ne yapmalıdır? Eğer karısının zina yaptığını söylese büyük bir şey iddia etmiş olacak; bunu yapmayıp sussa, yine böylesine önemli bir hadiseye karşı susmuş olacak!" Bunun üzerine Allah Resulü (a.s.) sükut ederek ona bir cevap vermedi. Bu olayın üzerinden biraz vakit geçince o kişi, tekrar gelerek şöyle dedi: "Sana sormuş olduğum iş başıma geldi." Bunun üzerine yüce Allah Nur suresindeki eşlerinin zina ettiğini iddia edenlerleilgili ayetleri indirdi. "Allah Resulü de bu ayetleri o kişiye okudu ve ona nasihat ederek, Dünya azabının, Ahiret azabından daha hafif olduğunu hatırlattı. O da, "Hayır! Seni hak ile gönderen Allah'a yemin ederim ki ben karıma iftira etmiyorum!" dedi. Hz. Peygamber sonra kadını çağırdı, aynı şekilde ona da öğüt verip, dünya azabının Ahiret azabından daha hafif olduğunu hatırlattı. Kadın, "Hayır! Seni hak Peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki kocam yalan söylüyor" dedi. Bunun üzerine Allah Resulü önce erkeğe yöneldi ve erkek, Allah'a yemin ile kendisinin doğru söylediğine dört defa şahadet etti. Beşincide ise eğer yalan söylüyor ise Allah'ın lânetine uğramayı istedi. Hz. Peygamber sonra kadını da bu şekilde lânet okumaya çağırdı. Kadın da Allah'a yemin ile kocasının yalan söylemiş olduğuna dört defa şahadet etti. Beşinci de, eğer kendisi yalan söylüyor ise, Allah'ın gazabına uğramayı istedi. Bunun sonucunda Hz. Peygamber onları ayırdı."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2742

İbn Abbas'ın (r.a.) haber verdiğine göre:
Allah Resulü'nün (a.s.) yanında lânet okumadan bahsedilmiş ve bu hususta Asım b. Adiy bir söz söylemiş ve sonra kalkıp gitmiştir. Daha sonra aşiretinden olan bir kimse onun yanına gelerek karısını bir adamla yakaladığını şikâyet etmiştir. Bunun üzerine Asım, "Bu işin başıma gelmesinin sebebi kendi sözlerimdir" diyerek o kişiyi Allah Resulü'nün yanına götürmüş ve bu kişi karısını ne şekilde bulduğunu ona haber vermiştir. Bu kişi sarı, zayıf ve düz saçlı, karısının yanında bulduğunu iddia ettiği adam ise kalın bacaklı, esmer, etine dolgun bir kimse imiş. Bunun üzerine Allah Resulü "Allahım beyan et!" diye dua etmiştir. Sonuçta kadın kocasının tasvir ettiği adama benzeyen bir çocuk doğurmuş ve Allah Resulü bu karı koca arasında lian yapmıştır. Mecliste bulunan bir adam İbn Abbas'a "Hz. Peygamber'in hakkında "Bir kişiyi şahitsiz recmetseydim bu kadını recmederdim" buyurduğu kadın bu mudur?" diye sormuş ve İbn Abbas "Hayır, o İslâmda bu kötülüğü aşikâr işleyen bir kadındı" cevabını vermiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2750

Muğire b. Şu'be'nin (r.a.) anlattığına göre:
Sa'd b. Ubade "Eğer karımla beraber yabancı bir erkek görsem, onu kılıcımın keskin tarafıyla vurarak öldürürüm!" demişti. Onun bu sözü Hz. Peygamber'e ulaştığında," Sa'd b. Ubade'nin bu kıskançlığına şaşırıyor musunuz? Allah'a yemin ederim ki ben, Sa'd'dan daha hamiyetliyim, Yüce Allah ta benden daha hamiyetlidir" buyurdu. İşte Yüce Allah bundan dolayı gizli açık bütün çirkinlikleri haram kılmıştır. Kimse Yüce Allah kadar hamiyetli değildir. Yine kulların özürlerini Yüce Allah kadar kabul etmeyi seven de yoktur. Yine Yüce Allah kullarını koruduğundan dolayı, müjdeleyici ve uyarıcı birçok Peygamber göndermiştir. Övülmeyi de Yüce Allah kadar seven yoktur. Bunun içindir ki Allah kullarına cennet vadetmiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2755

Ebu Hureyre'nin (r.a.) anlattığına göre:
Fezare oğullarından bir kişi Hz. Peygamber'e gelerek, "Benim karım, siyah bir oğlan doğurdu" dedi. Hz. Peygamber (a.s.) de, bu soruya "Senin develerin var mı?" diyerek cevap verdi. O kişi de, "Evet, var" deyince. Allah Resulü devamla, "O develerin renkleri nasıldır? "diye sordu. Adam, "Kırmızıdır" dedi. Hz. Peygamber, "Bunların içinde boz renkte olanları da var mı?" dedi. Adam, "Tabi, develerim içinde boz renkli olanları da var" diye cevap verdi. Hz. Peygamber, "Peki, develere o boz renk nereden geldi?" buyurdu. Adam bu soruya, "soyunun bir damarına çekmiş olmalı" diye cevap verince Allah Resulü "İşte oğlun da, soyunun bir damarına çekmiş olabilir" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2756
CanDostu isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz aktif değil dir.

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı


Saat: 05:46


lisanslı Powered by vBulletin®
Copyright ©2000-2026, Jelsoft Enterprises Ltd.
Forum SEO by Zoints
SonForum.org 2007-2025

2007-2025 © SonForum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " İletişim " kısmından bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı