PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : İşsizlik çağı artık daha yakın


Fırtına_
02-07-2009, 19:19
Amerika’da başlayıp tüm dünya ülkelerini saran finansal krizi aşmak için yapılan devasa devlet müdahaleleri, bu krizin yalnızca mali değil ideolojik bir kriz olduğu tartışmalarını da beraberinde getirdi.

Bu tartışmalarda en çok, kapitalizmin de kendini yok edecek içsel dinamikler yaratacağını savunmuş ünlü filozof, politik ekonomist ve komünizmin kuramsal kurucusu Karl Marks’ın adı geçti. ‘Marks haklı mı çıkmıştı, kapitalizm çöküşünü mü yaşıyordu? Zira, krizin ardından Marks’ın kitaplarına gösterilen yoğun ilgi onu hatırlamaya, anlamaya çalışanların sayısının arttığını gösteriyordu.

Milliyet İK, gazeteciler, akademisyenler, ekonomistler ve iş dünyasının önde gelen isimlerinden görüşler aldı; Marks’ı, krizin boyutlarını ve Türkiye’ye etkilerini konuştu. Krizin kapitalizmin sonu olmayacağına ama sistemde değişiklikler yaratacağına inanlar çoğunlukta.
Öte yandan tüm isimler, işsizliğin çağın sorunu olarak büyüyeceğinde hemfikir.

http://www.insankaynaklari.com/Admin/cm_dev/consultant/BodyImages.asp?fld=1&BodyID=10367

NE SORDUK?

1- Son dönemde “Marks haklı mı çıktı? Kapitalizm çöktü mü?” tartışması yapılıyor. Kriz bu çöküşü, serbest piyasa ekonomisinin sonunu mu gösteriyor?

2- Krizin kapitalizme alternatif bir sistem arayışını güçlendireceğine inanıyor musunuz? Nasıl bir ekonomik sistem öngörüyorsunuz?

3- Krizin sebebinin kötü yönetim politikaları olduğuna katılıyor musunuz? Kriz, yönetici profilini etkiler mi?

4- Dünya ciddi bir işsizlik sorunuyla karşı karşıya mı? Türkiye nasıl etkilenir?

İŞSİZLİĞİ SINIRLAMANIN YOLU

Milliyet Gazetesi Yazarı Osman Ulagay:

1) Bugün kapitalizmin küresel boyutta etkili hale gelmiş olması, Marx’ın belki daha da fazla önemsenen kehanetinin, yani kapitalizmin yerini başka bir sisteme bırakacağı öngörüsünün gerçekleşmediğini gösteriyor. Şimdi yaşanmakta olan derin kriz de kapitalizmin değil, ekonomiye devlet müdahalesini en aza indiren ve serbest piyasayı adeta tanrılaştıran bir kapitalizm anlayışının krizi.

2) Alternatif arayışı, sistemin genel çerçevesi içinde kalan bir arayış olarak görmek lazım. Bugün ABD’de finans kesimindeki büyük çöküşle ortaya çıkan kriz aslında Amerikan halkının büyük bölümüne kalıcı refah artışı sağlayamayan bir modelin krizi.

3) Şimdi iflasın eşiğine gelen sistemi en abartılı uygulayan ülke ABD idi, bu nedenle kriz orada. İki yıl önce krizin ilk belirtileri ortaya çıktıktan sonra da önlem alınmadı ve hem ABD halkı hem de dünya kandırıldı. ABD’de ‘neo-con’ denen ekibin temsil ettiği, aşırı cehaletle aşırı cüreti birleştiren maceracı anlayışın artık terk edileceğini ve Barack Obama’nın seçilmesi halinde, dünyanın yeni gerçeklerine uygun, gücünün sınırlarını bilen ve dengeleri gözeten bir yönetim anlayışının hâkim olacağını umuyorum.

4) ABD ve Avrupa’dan başlayarak dünya ekonomisinde ciddi bir yavaşlama yaşanacak ve işsizlik artacak. Bunun ücretler üzerinde bir baskı yaratması da doğal. Türkiye de bu etkiyi hissedecek ve ekonomideki yavaşlamanın işsizliği artırması kaçınılmaz olabilecek. Önümüzdeki dönemin zor koşullarında ve dünyanın değişen dengelerinde öne çıkabilecek sektörlere ve işlere odaklanmanın önemini vurgulamak istiyorum. İşsizliği sınırlamanın bir yolu da bu yönelişten geçebilir.


DEVLET ELİYLE AMELİYAT

Gazeteci, Yazar Taha Akyol:

1) Kriz serbest piyasa ekonomisinin sonunu getirmiyor. Kriz şartlarında piyasa ekonomisi devlet eliyle bir ameliyattan geçiyor. Şişmiş olan finans sektörünün yarattığı boşluk, devletin pompalayacağı parayla dolduruluyor. Bundan sonra benzer şişkinliklerin oluşmasını önlemek için yeni ‘regülasyonlar’ getirilebilir o kadar.
2) Mevcut sistemin krizden çıkarak daha sorunsuz nasıl işleyeceğine dair yeni ‘regülasyon’lar düşünülüyor, o kadar.
3) Evet. Krizde bilhassa ABD’deki kötü ‘yönetişim’in büyük rolünün olduğunu hemen herkes kabul ediyor. ‘Zehirli kâğıtlar’la piyasayı şişirip bundan aşırı kâr, prim ve astronomik ücretler alan bir ‘yönetişim’ anlayışı, bu tip bir yönetici profili elbette değişecek. Yeni ‘regülasyon’lar muhtemelen, bu tür bir süre büyük kâr getiren ardından balonu patlatan yönetim anlayışına imkân vermeyecek zaten.
4) Amerikan ekonomisi daralacak; bu Çin ve Avrupa’da da reel ekonomiyi en azından yavaşlatacak, bu ekonomilerde işsizlik artacak. Bizim de ihracatımız azalacağına göre bizde de, mali sistem sağlam olmakla beraber, reel ekonomide yavaşlama, işsizlikte artış olacak.


MÜDAHALE, BİR ENSTRÜMAN MI?

Sabah Gazetesi Köşe Yazarı Hasan Bülent Kahraman:

1) Kapitalizmin sonuna gelindiği kanısını taşımıyorum. Bu krize dönük müdahalelerin kapitalizmin dışına çıkıp sol politika üretmeye başladığını da düşünmüyorum. Çünkü kapitalizm başından itibaren müdahaleyi bir enstrüman olarak daima kullanmıştır.
2) Kapitalizm sürekli olarak kendisini geliştiren bir üretim sistemi. Çok gelişmiş üretim tekniklerini kullanan sistemin bu krizden sonra da metot değişikliklerine gideceği muhakkak. Fakat bu şimdilik bize serbest piyasa ekonomisinin şartlarından vazgeçileceğini, radikal model değişikliğine gitmeyi göstermiyor.
3) Kötü yönetim politikalarıyla bir kriz açıklanamaz. Bu bir mali krizdir; para, banka sisteminde yaşanan bir krizdir. Bunun iyi yönetilmediği söylenebilir ama özü itibarıyla sistemin kendi bünyesinden çıkardığı bir problemdir.
4) Lehman Brothers battığına göre işsizlik de yaşanacaktır doğal olarak.


TÜRKİYE’NİN SIKINTISI

Radikal Gazetesi ve Referans Gazetesi Köşe Yazarı Cengiz Çandar:

1) Bu da sistemin aşabileceği krizlerden biri ama aşılana kadar dünyanın birçok yerinde birçok sıkıntı çekilecektir.
2) Sistemde değişiklikler olacak ama bu, sistemin ortadan kalkacağı anlamına gelmiyor. Devlet müdahalesi yapılıyor ama yasaları yeniden düzenlemek ve serbest piyasa ekonomisini yeniden işler hale getirmek için yapılıyor.
3) Etkilemesi de gerekir, şirket yöneticileri dünyanın en güçlü kişileri haline gelmişti. Önünde bütün mali imkânların açıldığı şirket yöneticiliği dönemi de geride kalacaktır. Çünkü insanların güvenini kaybetmiş kurumların yöneticileri durumundalar artık.
4) Türkiye bakımından işin en sıkıntılı yönü işsizlik bana göre. Küresel ekonomiye iyi kötü entegre olan bir ülke olarak biz de krizden etkileneceğiz.


‘BAZI ŞİRKETLER BATACAK’

Sabah Gazetesi Köşe Yazarı Emre Aköz:

1) Birileri kazanacak, birileri kaybedecek; serbest piyasa yoluna devam edecek.
2) Kapitalizmin gerçekten çökmesi için, aynı anda alternatif bir üretim tarzının ortaya çıkması da gerekir ki böyle bir gelişme görmüyoruz.
3) Krizin asıl nedeni ABD’nin özellikle 2001’den sonra uyguladığı düşük faiz politikası. ABD Merkez Bankası’nın serbest piyasaya müdahalesi söz konusu burada. Piyasanın doğru dürüst çalışmasına siyasi kaygılarla engel oldular. Düşük faiz politikasını sürdürünce, iş, fakirlere dahi ev kredisi vermeye kadar gitti. Ancak olayın bu yönü unutuluyor ve sadece şirketlerin yöneticileri suçlanıyor. Evet, onlar da kabahatli ama onlardan önce ABD devleti kabahatli.
4) Krizlerin ardından hep büyük zıplamalar gelir. Şimdi de öyle olacak. Bazı şirketler batacak, bazılarımız işsiz kalacak (hatta intihar edecek) ama ardından budanmış ağaçlar gibi ekonomi hızla gelişecek. Şu anda yaşanan gerçek bir ‘tıkanma’ değil; yapay olarak şişirilmiş balonun patlaması.


KÜRESELLEŞMENİN ÇÖKÜŞÜ

İktisatçı, Yazar Sungur Savran:

http://www.insankaynaklari.com/Admin/cm_dev/consultant/BodyImages.asp?fld=2&BodyID=10367

1) Marx, elbette haklı çıktı. Krizlerin kapitalist sistemin kaçınılmaz sonucu olduğunu söyleyen sadece o idi. Ama kriz demek kapitalizmin sonu demek değil. Onun sonunun gelmesi için sınıf mücadelesinin yükselmesi gerekir.
2) Alternatifler ikiye ayrılıyor. Bir yandan kapitalizmin kendi içinde neoliberalizme alternatif aranacak. ‘Küreselleşme’nin çöküşünü yaşayacağız. Bir yandan da kapitalist sisteme alternatif arayışı güçlenecek. Kapitalizmin prestiji, halkın gözünde yerle bir oldu. Sosyalizm, Berlin Duvarı’nın çöküşüyle yediği darbenin etkilerinden önümüzdeki dönemde büyük ölçüde kurtulacak.
3) Hayır, kapitalizm her zaman bu tür spekülatif balonlara ve bu balonların patlamasına dayanan bir gelişme yaşamıştır. Bu kapitalizmin krizidir.
4) İşsizlikle mücadele için her şeyden önce ücret kısıntısı olmadan çalışma saatleri azaltılmalı, yeni vardiyalar açılmalı. İkincisi, sağlık, eğitim ve konut gibi alanlarda bir kamu harcamaları seferberliğiyle istihdam olanakları yaratılmalı. Kaynak mı? Bankaları devletleştirin yeter.


YENİ BİR İKTİSAT POLİTİKASI

Bilgi Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üyesi ve Radikal Gazetesi Köşe Yazarı Erol Katırcıoğlu:

1) Kapitalizm, insanoğlunun doğasında bulunan temel duyguları sömürerek var olmuş bir ekonomik sistem ve ancak toplumdaki temel ‘zihniyet’in değişmesiyle değişecektir. Ama bugün olanın bu olmadığı ortada. Kriz serbest piyasa ekonomisinin sonunu değil ama bir ‘tür’ piyasa ekonomisi anlayışının ve uygulamasının sonunu gösteriyor.
2) Bu kriz yalnızca kapitalizme alternatif bir sistem arayışlarını değil aynı zamanda kapitalizmin küresel dünyada nasıl daha uygulanabilir olabileceği yönündeki arayışları da güçlendirecektir.
3) Katılmıyorum. Daha doğrusu derin kapitalizmin etkin olan ‘neoliberal’ versiyonun neden olduğunu, toplumdaki her şeyi bir ‘kâr’ merceğinden gören bu yaklaşımın özellikle kapitalistler tarafından yeniden düşünülmesi gerektiğine inanıyorum. Böyle bir model her şeyden önce ‘monolotik’ bir yapı üretir; yani kazananlar ve kaybedenlerden oluşan bir toplum. Krizin yönetici profilini değiştirmesini bekleyebiliriz.
4) Dünya ekonomisinin daralmaya gireceği görülüyor. Türk ekonomisinin büyüme bakımından zaten çok mütevazı bir performans göstereceği hesap ediliyordu. Bu yeni işaretler de dikkate alındığında sonucun daha da kötü olmasını beklemek gerek.


‘İŞÇİ SINIFI ORTADAN KALKIYOR’

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi, Yazar Mehmet Altan:

1) Kapitalizm yıkılmıyor, dönüşerek sınıfsız topluma doğru gidiyor.
2) Bunu bir sistem krizi olarak değil, finans ile üretim arasındaki bağın kopması olarak değerlendirmek lazım. İktisatçı Schumpeter’in bakış açısıyla yaklaştığınızda tablo çok netleşiyor: Üretimle ilgili sanayi sonrası aşamaya gelmiş yapı, kendine uygun bir finans yaratabilmek için Wall Street’i şekillendiriyor; ilk önce yıkıyor, ardından da görecekseniz inovasyonu finanse eden, yeni çağa çok daha uygun bir yapı oluşturacak.
3) Yönetim profilini kesinlikle etkiler. Finans çevreleri daha teknik, daha güncel, daha sığ ama daha efektif bir kadrolaşmayı gerektiriyordu, fakat şimdi daha beyinsel, daha derin, daha entelektüel bir yapıya geçilecek ki yeryüzündeki değişimi izleyip inovasyonu da ona göre finanse edecek, gayrimenkulü boşlayacak bir yapı kurulsun.
4) Yerkürenin işçi sınıfını Çin temsil ediyor; sıfır maliyet. Bu krizi şöyle de değerlendirmek lazım: Sanayi dönemi bitiyor, işçi sınıfı ortadan kalkıyor, büyük kanatlarıyla komünizme gidiyor ve o sırada da finansı şekillendiriyor. Ciddi bir işsizlik sorunu yaşanacak. Ben buna ‘işsizlik çağı’ diyorum. ‘Bu kadar niteliksiz adamı, bilgisayarla üretim yapar hale nasıl getireceğiz?’; yeni çağın en temel sorunu bu.

‘İLK AŞAMASINDAYIZ HALA’

Galatasaray Üniversitesi İktisat Bölüm Başkanı, Birikim Dergisi Yazarı Prof. Dr. Ahmet İnsel:

1) Marks, kapitalizmin çökmesiyle değil, kapitalizmin devrevi krizlerinin kaçınılmaz olduğu öngörüsüyle haklı çıkıyor.
2) Krizin kapitalizm içinde bir alternatif arayışını gündeme getireceği kesin. Özellikle finans piyasalarının kendi kendini düzenleyeceği iddiasının artık çöpe atılmasına yol açacak. Kapitalizm, son yirmi yılda aldığı, mali sermayenin mutlak egemenliği görünümünden çıkacak. Ama yeni düzenin sosyal amaçlı olacağı güvencesi yok.
3) Kriz, başka etmenlerin yanında, son otuz yılda geliştirilen ve sermayedarların çıkarlarının şirkette en iyi biçimde korunmasını amaçlayan teşvik yöntemleriyle bu boyuta geldi. Krizin bu boyutta bir patlamayla sonuçlanmasında, yöneticilerin neredeyse sadece finans dünyasını ve tekniklerini biliyor olmasının ve kazançlarının bütünüyle şirketin borsa değerine endekslenmesinin çok büyük payı var.
4) Krizin ilk aşaması olan mali krizdeyiz hâlâ. Artık bunun istihdam, yatırım ve tüketim üzerindeki daraltıcı etkilerinin dalga dalga yayıldığı devreye giriyoruz. Bu yayılma kaçınılmaz ve hükümetlerin bunu radikal biçimde engellemeleri mümkün değil. Türkiye’de var olan yapısal bir işsizlik sorunu durgunlukla daha da artacak.

BATI İLE DOĞU’NUN BAĞIMLILIĞI

İstanbul Ekonomi Danışmanlık Yönetici Ortağı Sinan Ülgen:

1) Hayır ama muhakkak ki kapitalizmin küresel yönetişimi tartışmaya açılacak.
2) Bu finansal kriz, ekonomik gücün Batı’dan Doğu’ya kayış eğilimini güçlendirecek: Çin gibi yapısal tassarruf fazlası veya Rusya ve Körfez ülkeleri gibi kayda değer oranda döviz biriktirmiş ülkelerin, Batılı şirketlerde artan oranlarda pay sahibi olmalarını sağlayacak. Dünya ekonomisinde Batılı ülkelerin ağırlığı azalacak. Batı ile Doğu arasında karşılıklı bağımlılık artacak ve Doğu ülkeleri küresel sisteme daha kuvvetli biçimde entegre olacak.
3) Başta finansal piyasalar olmak üzere küresel ekonominin yönetişimi konusundaki arayışlar hız kazanacak. Başka bir deyişle IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü gibi kurumlarla anılan Bretton Woods sisteminin yenilenmesinden Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde ekonomik ve siyasi dengeleri daha iyi yansıtacak reformların hayata geçirilmesine kadar bir süreç yaşanabilir.
4) Türkiye ilk dönemde yavaşlayan AB ekonomisi ve düşen risk iştahı nedeniyle zor bir dönem geçirecek. Ancak yapısal reformlarına hız vermesi ve de özellikle uluslararası yatırımcılara anlatabileceği bir ‘hikâye’ yaratabilmesi durumunda -ki bu hikâye AB’ye üyelik olabilir- bu küresel değişimde kendisine avantajlı bir yer elde edebilir.

VAHŞİ KAPİTALİZMİN ÇİRKİN YÜZÜ

Alarko Holding Yönetim Kurulu Başkanı İshak Alaton:

1) Marks kısmen haklı çıktı. Kapitalizm çökmedi, sadece vahşi kapitalizmin çirkin yüzü birdenbire görünür hale geldi. Serbest piyasa ekonomisi devam ediyor ve devam edecek.
2) Alternatif sistem arayışı yok, olamaz da. Bu kriz vahşi kapitalizmin bazı çirkin köşelerini törpüleyecek, muhtemelen biraz daha insancıl olmasına yol açacak.
3) Bazı büyük Amerikan finans gruplarının yöneticilerinin, şahsi kazanç gözeterek giriştikleri çok riskli maceralar bu krizi tetikledi. Bundan sonra özellikle finansal yöneticiler bu krizden ders alarak daha dikkatli ve daha temkinli, teenni ile hareket edeceklerdir.
4) Dünyanın bazı ülkelerinde ve Türkiye’de, krizden önce de, ciddi bir işsizlik problemi yaşanıyordu; bu olay biraz daha ciddileşecek. Ancak, Türkiye’nin ekonomik gelişmesindeki dinamizm devam ettiği müddetçe, işsizlik probleminde düşük ivmeli bir iyileşme yaşanacak diye ümit ediyorum.

‘İMALAT SEKTÖRÜNDE İŞSİZLİK SÖZ KONUSU OLABİLİR’

Hey Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Aynur Bektaş:

1) Kapitalizmin çöktüğünü söylemek çok büyük bir iddia olur, daha önceki deneyimlerde olduğu gibi kapitalist sistem çözümü kendi içinde bulacaktır.
2) Bu krizle beraber, kapitalist küresel sistemin denetim ve kurallarla ilgili bir sorunu olduğu görüldü. Krizi esas olarak mevduata dayalı bankacılık sisteminin kuralları dışında faaliyet gösteren yatırım bankaları tetikledi; o alana ciddi bir denetim gelecek. Küreselleşme karşıtı hareket hararetini kaybetmişti, asıl bu alanda büyük bir tartışma bekliyorum.
3) ABD’de krizle beraber üst düzey yöneticilerin etkileri ve kazançları çok tartışılır hale geldi. Her şeye onlar karar veriyor. Çok büyük rakamlarda kazançlar elde ediyorlar, hisse opsiyonları var. Bu kriz vesilesiyle bu konu çok tartışıldı. 4) Ekonomik büyümenin durması veya negatife dönmesiyle beraber işsizlikte ciddi bir artış olacaktır. Krizin etkisi iyi eğitimli hizmet sektörü çalışanlarında kendini daha fazla gösteriyor. Bu krizde, ekonomik daralma nedeniyle imalat sektöründe işsizlik söz konusu olabilir.

‘BİR TARAFIN HATASI DEĞİL’

Garanti Bankası eski Genel Müdürü Akın Öngör:

1) Bu kriz, serbest piyasa ekonomisinin çöküşünü değil eksikliklerini gösteriyor. Son yirmi yıllık dönemde piyasa ekonomisinin lideri olan ABD’nin deregülasyon yaklaşımı sonucunda ortaya çıkan bir durum. Alınan önlemlerle de önümüzdeki dönem daha regüle edilen bir ortama gireceğiz ama yine serbest piyasa ekonomisi olacak.
2) Hayır, alternatif sistem olmayacak. Özellikle finansal piyasalarda finansal enstrümanların çok daha yakından izlenip regüle edildiği, ürünlerin daha sunuma girmeden denetlenip görüldüğü bir ortama geçilecek.
3) Bankacılar, kamu yöneticileri, denetim ve gözetim sorumluluğu olan kuruluşlar açısından kötü yönetim var. Sadece bir tarafın yaptığı bir hata değil. Yönetici profilinde değişime yol açacak. Bankacılar denetim açısından yeniden tanımlayacaklar bankacılığı.
4) Küresel olarak ekonomik büyümenin yavaşladığı bir döneme gidiyoruz, bunun içine Türkiye de dahil. Büyümenin yavaşladığı ortam demek işsizlik için önemli sorunların ortaya çıkması demek.

‘ÇÖKMÜŞTÜR’

Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erinç Yeldan:

1) Bu küresel kriz kapitalizmin sonu değil elbette, çünkü kapitalizm sonunu getirecek toplumsal bir düzen alternatifi yok ortada. Ama piyasanın devlet müdahalesinden bağımsız olarak istikrarlı ve optimal bir büyüme sağlayacağı yönündeki tez mahkum olmuştur. Gerçek hayatta eksik bilgi var, tekelci yapılar var, çok büyük olan finansal şirketler veya ulus ötesi üretim şirketleri var. Gerçek dünya ders kitaplarındaki gibi, sorunsuz, düzgün ve pür olmadığı için buna dayalı olan serbest piyasa ekonomisi çök-müştür.
2) 2008 yılının ilk ayında IMF raporunda yapılan açıklamalar 30 yıllık iktisadi anlayışın da geride kaldığını gösterdi. 2008 ve sonrasının yeni dünya koşullarında devletin harcama, vergilendirme politikalarının ve finansal sistemi düzenleme politikalarının yeni bir anlayışla iktisat teorisine dâhil edileceğini düşünüyorum.
3) Ortada doğrudan doğruya finansal sistemin yarattığı boşluk ve o boşluğa dayanarak daha çok kâr elde etme becerisi yatıyor.
4) Bütün dünya ülkelerinde kredi hacminin daha dar ve maliyetli olduğu bir döneme gidiyoruz. Dünya, bu dönemlerde istihdamı azaltarak ve üretimi yavaşlatacak.

‘BİZDE İŞSİZLİK, İŞ OLDU’

Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Altuğ:

1) Bu krizler mevsimlik olabilir, kronik olabilir, finansal kriz olabilir; ancak kapitalizm iç bünyesinde bunları halleder. Mevcut durum aslında üretim ekonomisinin üçkâğıt ekonomisinden intikam almasıdır.
2) Serbest pazar ekonomisi iki ayaklıdır. Birinci ayak; müteşebbisi serbest bırakmaktır. İkincisi, kontroldür. Kontrolün yerini üçkâğıt ekonomisi alınca hem ekonomik hem de siyasal anlamda bu tip sorunlar yaşarsınız. Üretim ekonomisi kendisine gelecek ve tekrar kontrol önlemleri yerini alacak.
3) Üçkâğıt ekonomisi serbest pazar ekonomisinin kötüye kullanılması. Parasal meseleler yeniden ele alınacak, merkez bankaları kapanacak, çünkü dünya dijital para sistemine geçti. Yönetici profili, kontrolü öne çıkaran kimliğe sahip olacak.
4) Bizde işsizlik artık iş haline geldi. İşsizlik daha fazla artar. Kontrol tedbirlerini getirir, üretime ağırlık verir, müteşebbisin önündeki tüm engelleri kaldırırsan, daha az vergi ve daha az bürokrasiyle ama illa kayıtlı ekonomiyle işsizlik sorunu çözülebilir.

KARMA EKONOMİ MODELİ

Orka Grup Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu:

1) Bu krizden sonra Atatürk’ün ülkemizin kalkınması için uyguladığı karma ekonomi modeli, o dönemlerde bile ne kadar doğru bir uygulama olduğunu ortaya koyuyor. Hepimiz Marks’ı hatırlıyoruz ama Atatürk’ün uyguladığı model bizim için son derece önemli bir ipucu.
2) Dünyadaki kural koyucular bankaların, finans sektörünün desteklenmemesi konusunda bazı yaptırımlarla 2001 krizini geçirmemize neden olmuşlardı. Ama bugün kendi ülkelerinde böyle bir problem olduğu zaman aynı şekilde hareket etmediklerini ve önlemlerin gelişmelere göre alındığını görüyoruz. Hangi sistemi uygularsanız uygulayın hep eksik bir taraf olacaktır. Önemli olan burada esneklik gösterebilmek.
3) Dünyada bu krizin geleceğiyle ilgili çok önemli ipuçları vardı aslında. Çünkü reel sektörün dışında dünyada bir sanal ticaret, reel sektörün yaptığı 1 liralık işten 3 lira kazanan bir sanal işlem hacmi oluşmuştu. Sistemin çökeceğini buradaki yöneticiler biliyordu; geciktirme konusunda ellerinden geleni yaptılar ve bu süreçte de kârlarını katladılar.
4) Dünya genelinde bankacılık ve finans sektöründe çalışan sayısı azalacak. Buradaki yaratıcı beyinler IT, iletişim gibi farklı sektörlerde değerlendirilirse bu alanlarda farklı gelişmeler yaşanır.


FİNANSAL HOKUS POKUS

Koç Holding’in Yönetim Kurulu eski Başkan Vekili Can Kıraç:

1) Bu dönemde, finans dünyasını sarsan olaylar, ne Marks’ın haklılığının ne de kapitalizmin çöküşünün kanıtı. Son çeyrek asır boyunca, finans dünyasında etkili olan ‘harika çocuklar’ icat ettikleri ‘hokus pokus mühendisliklerle’ sistemin çöküşünü hazırlamıştır. Şirketlerde denetim boşlukları, kuralsızlıklar, şeffaflığın sağlanamaması ve yüksek kârların cazibesi, patronların, yönetim kademelerinin ve politikacıların gerçekleri görmelerini engellemiştir.
2) Bu yaşadığımız çalkantılı durumun, gelişmiş ekonomiler ile gelişmekte olan ülkeler için iki değişik sonucu olacak: Serbest piyasa ekonomisini kabullenen ülkelerde, finans sektörü etkili bir devlet denetimi altına girecek, engellenecektir. Sistem yeni kurallarla donatılacaktır.
3) Bizde, serbest piyasa ekonomisi ‘kontrollü piyasa ekonomisi’ şekline dönüşecek. Ayrıca, işsizlik olgusunu hafifletmek için ‘planlı karma ekonomi’ tekrar gündeme girecek.
4) Bu kötü gidişatın önlenmesi için dürüst politikacılara, yetenekli toplum liderlerine ve özverili bürokratlara ihtiyaç var.

‘IMF’YE YENİ ROL BİÇİLECEK’

Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırma Merkezi Direktörü ve Referans Gazetesi Köşe Yazarı Seyfettin Gürsel:

1) Finans piyasasında kontrol edilmeyen rekabetin çok büyük sorunlara yol açtığını, sanal gelirler yarattığını, aşırı kâr tutkusunun kontrol edilmeyen bir takım risklerin alınmasına neden olduğunu gösterdi. Sorun da zaten finans piyasasından kaynaklandı. Dolayısıyla buradan hiç kuşkusuz dersler çıkartılacak.
2) Önümüzdeki yıllarda dünya kapitalizminde düzenlemeler, kurumsal yenilikler olacak. IMF’ye belki yeni bir rol biçilecek. Sonuçta ben kapitalizmin bittiğine inanmıyorum. Daha farklı bir finans piyasası olacağından hiç kuşku yok.
3) Reyting şirketleri görevlerini yerine getirmedi, riskli olduğu şu an net şekilde anlaşılan şeylere çok büyük reytingler verdiler. Bundan sonra daha çok kredi verene teşvik değil, ölçülü riskler alıp ölçülü riskler altında maksimize etmeyi beceren ‘karar alıcılar’ revaçta olacak.
4) Finans piyasasında zaten bir istihdam daralması oldu. Gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerin bir bölümü -buna Türkiye de dâhil- uzun süreli bir düşük büyüme dönemi yaşayacak. Dolayısıyla işsizlik artacak.

‘KİMSE İÇİN SÜRPRİZ DEĞİL’

AvivaSA CEO’su Meral Egemen:

1) Ne Marks tamamen haklı ne de serbest piyasa tamamen çöktü. Ancak değişen dünya koşullarında serbest piyasa ekonomisinden ne anladığımızı tekrar masaya yatırmalıyız. Burada karşımıza çıkan tablo aslında kimse için sürpriz değildi. 2007 başında gerekli önlemler oluşturulsaydı, olayın boyutları buralara gelmeden daha küçük bir zararla atlatılır, herkes de dersini alırdı.
2) Kontrollü kapitalizm demek bana göre daha doğru olur. Dünyada gelir dağılımının daha dengeli olmasını sağlayıcı bir mekanizmanın kurulması sistemin daha sağlıklı ve uzun ömürlü olmasını sağlayacaktır. Büyük kurumların göstermelik değil, gerçek anlamda büyük ve kalıcı kurumsal sosyal sorumluluk projelerine girişmeleri veya çevreyi korumaya yönelik üretim yapılanmaları hep bu değişimin öncü akımları oluyor.
3) Kurumsal yönetişim anlayışında zaten ‘risk yönetimi’ kurumların yaşantısına daha önemli bir kavram olarak girmekteydi. Ancak yeterince içi doldurulamamıştı. Şimdi oyunun kuralları tekrar yazılacak, tabii oyuncuların profili de buna uygun olarak değişmek zorunda.
4) İstihdam yapısında değişiklik yaratacağı muhakkak. Yatırım bankaları ve bankacıların profilleri tekrar gözden geçirilecek. Sayısal olarak oralarda mutlaka indirim gerekecek. Türkiye’de bu alanda çok fazla yatırım ve istihdam olmadığı için bu bir felaket düzeyine çıkmayacaktır.


MUHAFAZAKAR YÖNETİCİ

Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın:

1) Kapitalizmde her şey kuralları içinde cereyan ediyor. Çöken kapitalizmin kontrolsüz gelişen enstrümanları, kapitalizmin dünyadaki yatırım bankaları tarafından dejenere edilmesi, serbest piyasa kuralları içinde cereyan etmekte ve bu kuralları çiğneyenler cezalandırılmaktadır.
2) Böyle bir alternatif modele ihtiyaç kesinlikle yok ve bu sistemin yeniden dizaynı ise on yıllar alır. Sadece serbest piyasa ekonomisindeki denetimsizlik ve bilgisizlik sonucu oluşan bu kriz, ekonomik sistemin hatası değil.
3) Kesinlikle katılıyorum; ayrıca denetim mekanizmalarının da gerekli uyarıları yapmadığını düşünüyorum. Yönetici profilinin daha muhafazakâr olacağı beklenmeli.
4) İstihdamda daralma ve büyüme rakamlarındaki gerilemeler bir, iki yıl kadar daha sürecek gibi görünüyor. Ancak düzelmelerle birlikte eskisinden daha büyük büyüme rakamlarıyla tüm dünyanın birbirini denetleyen kontrollü globalizme geçişi süreci yaşanacaktır.

‘DÜNYADAKİ DALGA DAHA DA SERTLEŞECEK, BÜYÜK SIKINTILAR YARATACAK’

Domino Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Umut Oran:

1) ‘Çöküşü’ diyemeyiz ama sorgulanması ve kontrol edilmesi gerektiğini ortaya çıkarıyor.
2) Dünyanın yeni bir sisteme hazırlandığını düşünüyorum. Bu sistemde liberal politikalar mutlaka olacak ama devlet kontrolü de olacak. Sosyal demokrasi de yeni model, ‘kazan kazandır’ olacak; yani pastayı üreterek, çalışarak, istihdam yaratarak büyütmeniz gerekecek. Halka vereceğiniz hedef de ‘refahta, zenginlikte eşitlik’ olacak. Yeni bir sosyal demokrasi modelini uygulayan ülkeler başarı kazanacak. Türkiye’de de önümüzdeki üç yıl içerisinde bu değişim ve dönüşümü göreceğiz.
3) Evet, çünkü bu yönetim sürecinde ‘insan’ faktörü unutuldu; insani, etik, ahlaki değerler unutuldu ve vahşi bir kazanma, her tarafa sahip olma hırsı hakim oldu.
4) Aslında 2001’den bu yana Türkiye’nin çok önemli parametrelerinde bir iyileşme görmüyorum. Dünyadaki dalga daha da sertleşecek ve özel sektöre çok daha büyük sıkıntılar yaratacak. Bize bir şey olmaz, dediğimiz zaman kriz ‘koma’ haline gelir.

Esengül Metin - Betül Yüzüncüyıl Tavlı