![]() |
|
Köşe Yazıları Beğendiğimiz yada kendi yazdığımız köşe yazılarını paylaşabiliriz. |
![]() ![]() |
Seçenekler | Stil |
![]() |
#1 |
![]() ![]() İHH’nın, “Rotamız Filistin, Yükümüz İnsani Yardım” kampanyasının temel amacının, terörist İsrail yönetiminin Filistinlilere uyguladığı abluka, kuşatma ve ambargonun neden olduğu olumsuzlukları, uluslararası kamuoyunun gündemine taşımak ve duyarlılık oluşturmaktı. İnsanlık açısından önemli olan bu amaç uğruna yaşamlarını yitiren, sıkıntı çeken, uykuları kaçan, zamanlarını ve paralarını harcayan herkese teşekkür etmek gerekir. Terörist İsrail yönetiminin uyguladığı korsanlık girişimine rağmen, kampanyanın amacına ulaştığı söylenebilir. Ortaya çıkan durumun, Filistinliler açısından, önemli bir kazanım olduğu açık. Ancak bu kazanımın devam edebilmesi ve sonuç alıcı olması için Türkiye Cumhuriyeti ve sürecin tarafı olan sivil unsurların, süreci analiz ederek muhasebesini yapması ve bu muhasebe kapsamında da gerekli adımları atmaları önemlidir. Bu kapsamda öne çıkan konuları sıralamak gerekirse; 1. Türkiye Cumhuriyetinin geçmişten bu yana yaşadığı temel sorunlardan birisi de, olup bitenlerin ve alınan kararların milleten gizlenmesidir. Gizlenmeyi gerektiren kararlar olabilir. Ancak toplumsal destek gerektiren kararların milleten saklanmasının, yanlış sonuçlara ve algılara neden olduğu açıktır. Bu olayda da, benzer bir tutum izlenmiştir. Taraflar ile konuşulan konular ve alınan kararlar millet ile paylaşılmadığı için toplumsal psikoloji olumsuz etkilenmiş ve hükümet aleyhine değerlendirmelerin yapılmasına yol açmıştır. Bu nedenle, sürecin başında ortaya çıkan olumsuz algının sorumlusu millet değil, bilgilendirme konusunda ağır ve isteksiz davrananlardır. Dolayısıyla, sorunlar konusunda kamuoyunu bilgilendirme ve toplumsal destek gerektiren alanlarda alınan kararları milletle paylaşma, önemli bir gereklilik olarak ortaya çıkmıştır. 2. Terörist İsrail yönetimi ile Yahudileri ayıran söylem, önemlidir. Türkiye Cumhuriyetinin temel sorununun; terörist eyleme karar veren, planlayan ve uygulayan aktörlere yönelik olduğu, sıklıkla dile getirilmelidir. Ayrıca, İsrail’in giriştiği bu kanlı korsanlık girişimine karar veren, planlayan ve uygulayan tüm sorumluların isimleri tespit edilmeli, ulusal ve uluslararası kamuoyuna duyurulmalı ve bu kişiler hakkında, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına saldırma gerekçesiyle, hukuki süreç başlatılmalıdır. 3. Terörist İsrail yönetiminin el koyduğu yardım malzemelerinin takipçisi olmak, önemli bir sorumluluk olarak ortadadır. Bu konuda yürütülecek faaliyetlerin kamuoyu ile paylaşılması, devlete olan güveni de olumlu etkileyecektir. 4. Terörist İsrail yönetimi ile yürütülen siyasi, askeri ve ticari ilişkilerin tümünün, Türkiye Cumhuriyetinden ve saldırıya maruz kalan vatandaşlardan özür dileninceye kadar, askıya alındığı ilan edilmelidir. 5. Türkiye ile terörist İsrail yönetimi arasındaki temel ilişkilerden birisi de, askeri alandaki işbirlikleridir. Yaşanılan olay, TSK’nin, İsrail ile üç ortak tatbikat planladığını ortaya çıkartmıştır. Bu tatbikatların, hangi savunma ve güvenlik konseptlerinden hareketle planlandığı ve İsrail ile ortak tatbikat düzenlemeyi gerektiren ‘düşmanımızın’ kim olduğu, kamuoyunun merak ettiği bir konudur! TSK, bunu açıklamakla yetinmeyip, güvenliğini korumakla sorumlu olduğu vatandaşlarını katledenlerle ilişki kurmayacağını ilan etmeli ve bölgeye ilişkin güvenlik konseptini de gözden geçirmelidir. 6. TBMM’de kurulan dostluk gruplarına katılım, gönüllülük esasına dayanmaktadır. Ulusal ve uluslararası düzeyde rol çalmak ve mevzi kazanmak isteyen değer yoksunu siyasi aktörlerin “İsrail Dostluk Grubu”na üye olmak konusunda hassas ve istekli oldukları bilinmektedir! Bu ise seçmenlerin not etmesi gereken bir konudur! 7. Bu olayın bize gösterdiği önemli sonuçlardan birisi de; din, dil, ırk ve siyasal düşünce gibi farklılıkların dikkate alınmaması gerektiği ve insanlığa karşı işlenen suçlarda, bu tür farklılıkları yok saymak gerekir. İnsanlığa karşı işlenen suçlarda, insanlığın evrensel doğrularına sarılmanın ve insanlığın vicdanına hitap etmenin önemli olduğu açıktır. 8. İnsanlığa karşı işlenen suçlara yönelik karşı çıkışların, siyasal ve ‘örgütsel’perspektifle değerlendirilmesi ve bu atmosferden ‘nemalanma’ çabası da, önemli bir sorun olarak ortaya çıkmıştır. Bu tutumun, büyük bir yanlışlık olduğu açıktır. İnsanlığa karşı işlenen suçlarla mücadelenin; ‘önce hangi grup konuşacak’, ‘bizim adamlar’‘hangi grubun flaması olacak’ gibi çocuksu isteklere kurban edilmesine izin verilmemesi gerekir. Bu çocuksu ve hastalıklı ruh hali, İstanbul ve Ankara’daki gösterilerde bariz bir biçimde gözlenmiştir. Gösterilere katılan kitlenin çeşitliliği ve gönüllüğü karşısında, bazı grupların sürece rengini verme amacı ve gayreti not edilmelidir. ve 9. Terörist İsrail yönetiminin saldırısı altında olan Filistinlilerin ve ezilmiş bölge halklarının Türk bayrakları ile gösteri yapması ve Hamas lideri İsmail Haniye’nin Türk bayrağıbayrak konusunda takıntısı olanların, dikkate alması gereken bir konudur! altında cuma hutbesi okuması, 10. Fettulah Gülen’in, İHH organizasyonu ve ortaya çıkan süreç konusunda, Wall Street Journal’a verdiği söyleşide kullandığı ifadeler, kelimenin en hafif anlamıyla, büyük bir talihsizlik ve süreci kendi grupsal öncelikleri anlamında değerlendirmektir! Bu nedenle da, Fettulah Gülen’in açıklamasının, sürece rengini vermek isteyen kimi grupların tutumlarıyla örtüşmesi düşündürücüdür. Sonuç olarak; en doğru kararı verecek olan merkez, insanlığın vicdanıdır. Şiddetin ve zulmün olmadığı bir dünya için insanlığın vicdanına dokunmayı ve buradan alınan güçle hareket etmeyi bilmek gerek! [email protected] |
|
![]() |
![]() |
|
|
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|