sonforum.org

Anasayfa Facebook Bugünki Mesajlar Forumları Okundu Kabul Et
Geri git   sonforum.org > TARİH - KÜLTÜR ve SANAT > Dini Konular
Kayıt ol Google Üye Listesi Market Girişi


Dini Konular Dinimizle ilgili herşey .

Yeni Konu aç  Cevapla
Seçenekler Stil
Okunmamış 02-23-2009, 12:45   #1
Kullanıcı Adı
Hasret
Standart gurur-kibir

Büyüklenme, kibir, ucub. Hakkı çiğneyen, insanları küçük gören, kişinin hâli. Kendini yüksek ve değerli tutan. Kendini başkalarından üstün; başkasını ise aşağı görme hastalığı.



Övünme, şeref anlamlarında da kullanılır.



Kibir, kişinin kendisinde bulunan ilim, mevkî ve doğruluk gibi hususiyetleri başkasından üstün görmesidir. Bu, Allah´ın kızgınlığına, insanların hoşnutsuzluğuna sebep olduğu için sahibini felâkete götüren bir hastalıktır (et-Tâc, V, 31).



İnsan ruhunun arındırılması gereken kötülüklerden biri olan kibir, Râğıbu´l-İsfahânî´ye (Ö. 503/1109) göre, "Kendini beğenen insanın, bu isteğini nefsine tahsis ederek, kendini başkalarından daha büyük görmesidir" (Rağıbu´l-Isfahânî, el-Müfredât, s. 421). Kibir, tekebbür ve istikbâr birbirine yakın manada kullanılmışlardır.

İmam Birgivî (Ö. 981/1573) kibir için, "Kalbin hastalıklarındandır; kendini yüksekte görerek, karşısındakinin üstünde saymaktır; zıddı zaaftır" (Birgivî, et-Tarîkatü´l-Muhammediyye, s. 68 vd.) demiş, bazı ayet-i kerîmelerle kibri tanıtmaya çalışmıştır. Kur´an-ı Kerîm, kibiri, kibirden türeyen davranışları açıklamış, kibir ve örneklerini teşhir ederek zararlarını belirtmiş, ondan kaçınmanın ahlâkî bir zaruret olduğunu ortaya koymuştur:



"Meleklere, Âdem´e secde edin´ demiştik. İblis müstesna hepsi secde ettiler. O kaçındı, büyüklük tasladı ve inkâr edenlerden oldu" (el-Bakara, 2/34).



"Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları ayetlerimden yüz çevirteceğim. Onlar bütün ayetleri görseler yine de inanmazlar; doğru yolu görseler, yol olarak benimsemezler... (el-A´râf, 7/146).



"Allah büyüklük taslayanları sevmez" (en-Nahl, 16/23).



Kibir, önce kişinin inanç dünyasına tesir ederek, hak ve doğruya inanmasına engel olur, Allah´ın birliğine, peygamberlere ve âhiret gününe inanmayanların inançsızlığa kibir yüzünden sürüklendikleri anlaşılmaktadır (en-Nahl,16/22; es-Sâffât, 37/35; el-Bakara, 2/87; el-A´râf, 7/75-76, 88; Nûh, 71/7; Yunus, 10/75; el-Mü´minûn, 23/27, 46-47).



Kibir, ferdin Allah´a kul olma ve ona itaat etme görevini engelleyen davranış olduğu için Kur´an bunun neticesine şöyle işaret eder:



"Kim, Allah´a kulluktan, O´na ibadetten çekinir ve büyüklenirse, bilsin ki, (Allah) kıyamette herkesi huzurunda toplayacaktır" (en-Nisâ, 4/172).



Çünkü Allah, zatına dua ve ibadet edilmesini istemekte; büyüklenerek kaçınanların, "küçülmüş kimseler olarak" cehenneme gireceklerini (el-Mü´minûn, 40/60) haber vermektedir. Buna karşılık Allah´a ibadette büyüklük göstermeyen melekler övülerek, insanlar da bu harekete teşvik edilmektedir (el-A´râf, 7/206; el-Enbiyâ, 21 / 19).



Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: Allah şöyle buyurdu: "Büyüklük ve azamet örtümdür. Bu bakımdan bunlardan biriyle kim bana nizaa kalkışırsa, onu ateşe atarım " (Ebû Dâvûd Libâs, 25; İbn Mâce, Zühd, 16; Ahmed b. Hanbel, II, 248).



Allah´ın Resulu (s.a.s.) yüce mertebesinde tevâzu * yönünden insanların en ileride olanıydı. Abdullah İbn Amr der ki: Resulullah´ın, kızıl bir devenin sırtında cemrelere taş attığını, önünde herhangi bir kimsenin dövülüp kovulduğunu ve "yol açınız, yol açınız" denildiğini görmedim. Resulullah (s.a.s.) hastalan ziyaret eder, cenazelerin arkasında gider, kölelerin davetine icabet ederdi. Ayakkabılarım bizzat pençeler, elbisesini yamalar, aile efrâdıyla beraber evinde onların ihtiyaçlarına koşardı.



Bir gün huzur-u saadetine bir adamcağız getirildi. Adam Resulullah´ın heybetinden tir-tir titremeye başladı. Efendimiz (s.a.s.) o adama:



"Canını sıkma! Ben padişah değilim. Ben ancak Kureyş soyundan gelen ve kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum" diyerek o kişiyi teskin etti.



işe vâlidemiz (r.anha), "Ey Allah´ın Resulu, Allah benim canımı sana feda etsin: Yaslanarak ye; çünkü yaslanarak yersen senin için daha kolay olur" deyince, bu ısrarına bir karşılık olarak Resulullah, alnı yere değercesine mübârek başını eğdi ve sonra şöyle dedi:



"Hayır, ben kölenin yediği gibi yer ve kölenin oturduğu gibi otururum."


Büyüklenme üç kısımdır:


a) Cehâlet ve azgınlıktan ötürü bazı kulların kendilerini Allah´tan büyük görmeleri;


b) Peygamber´e karşı, O´nun buyruklarını küçümsemek, O´nu alelâde biri olarak görmek, prensiplerini hafife almak;


c) Etrafında bulunan insanları küçük görüp, kendini büyük görmek.


İnsan ruhunu çeşitli tezahürleriyle körelten zararlarına Kur´an-ı Kerîm´in genişçe bir açıdan baktığı kibir, maddî hayatta zararın ve kaybın sebebidir. Kibir örneklerinde gördüğümüz gibi büyüklenenler henüz dünyada iken, hareketlerinin cezasını çekerek helâk olmuşlardır. Büyüklenme ve çoğunluğa güvenmenin özellikle savaşta acı sonucuna dikkati çeken Kur´an, Huneyn muharebesindeki durumu şöyle anlatmaktadır: "O vakit, Huneyn´de çokluğunuz size güven vermişti de, bir faydası olmamıştı"(et-Tevbe, 9/25). Şu da var ki ilâhî yardım inananların imdadına yetişti ve Huneyn´de küffâra karşı galip geldiler.



Büyüklenmenin manevî zarar ve kötülükleri, ceza ve azap şeklinde tecelli edecektir.



Şüphesiz kibirlenme insanlığı yokluğa iter. Onun giderilmesi gerekir; fakat bu kuru temenni ile değil, manevî ilâçla ve kibir ağacını kalpten söküp atacak vasıtaları kullanmakla mümkündür. Bu da iki şekilde olur:



a) Asıl ilaç; ilim ve ameldir. Şifa, bu ikisinin birleşmesiyledir. İlim, kişinin kendisini ve Allah´ını bilmesidir. Kibrin giderilmesi için bu yeterlidir. Kişi bildiği zaman bu var olan kâinat içindeki payını; Allah´ını bildiği zaman kibrin ve azametin onun hakkı olduğunu anlar. Kur´an-ı Kerîm bu hususta dikkati çekiyor:



"Canı çıksın insanın, o ne nankördür! Allah onu neden yaratmış? Onu meniden yaratıp merhalelerden geçirerek, ona şekil vermiş, sonra tutacağı yolu kolaylaştırmıştır. Sonra onu öldürür ve kabre koyar" (Abese, 80/ 17: 22).



b) Nesep, güzellik, mal, ilim vb. gibi büyüklenmeye iten sebeplerin gelip-geçici olduğunu düşünerek kendisini bu belâdan kurtarmaya çalışmak.



Allahu Teâlâ bir başka ayette şöyle buyurmaktadır:



"Însanları küçümseyip yüz çevirme, yeryüzünde böbürlenerek yürüme; Allah, kendini beğenip övünen hiç kimseyi şüphesiz ki sevmez. Yürüyüşünde tabiî ol, sesini de alçalt. " (Lokman, 31/18). Hulâsâ; gurur ve kibir sâlih ve muttaki bir müslümanda bulunmaması gereken; tevhid ehline yakışmayan en kötü huylardandır.
Hasret isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Sonforum'un önerileri

Okunmamış 02-27-2009, 00:47   #2
Kullanıcı Adı
CanDostu
Standart



Emeğine yüreğine sağlık ALLAH c.c. razi olsun senden inşaALLAH
CanDostu isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz aktif değil dir.

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı


Saat: 18:29


lisanslı Powered by vBulletin®
Copyright ©2000-2026, Jelsoft Enterprises Ltd.
Forum SEO by Zoints
SonForum.org 2007-2025

2007-2025 © SonForum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " İletişim " kısmından bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı