Sanki sevinçtir/kelimelerle oyalanmak







Kolla beni, ağrısına göz yumduğum karanlık

Elemin çığlığında feryadı getiriyor

Sana korku birikiyorum, ellerin düşerken önüme

Kollarımı yaralıyor, kör bıçak, uykusuzluk.

Gözlerim, gözlerim keskindir oysaki

Çizerken dalları sayfalara, mevsim oluyor.

Gün batımından ötedir, ötelerde saklı olan

Düş çığlığı, düşünü kurdur zihnime

Sevim pınarları coşarken, erinç at sabaha.

Sana uykulu nöbetlerde, uykusuz aşklar biriktim



I.

Bir sigara müstevlidir şimdi yaşamak, cinnet arzusunda

Üşüşürken başıma karanlık sabah bil beni rüyalarında

Düştüğümün sesi, fırtına ertesi, sabaha ayazken

Sana düşmüş cemre, gördüm tanırken seni peronda

Muaf tuttum hüzünleri/yüzümün kaskatılığı

Yumuşarken yağmurunda/sağanak tanı beni.

Bildim seni, anlaşırken depremler sana

Faylarını dikmeye geldim/gör beni.



II



Hayat, boşanırken kitabımda, araf, sancılar salgın oldu çepeçevre

Çerçevele, hayatın kıyısında giderken, uçuruma yuvarlanan gün

Ötelidir yurdumda, üç divit bir hokka, kalemimi kırdı karanlık

Ayaklarımdan boşanırken uyku, senin için salın/cak kurdum göğe

Gözlerim kanlı bir liman, gezindirirken düşleri içimde hayal

Deniz olur gözlerin, yağmur, kar, fırtına, boran olur sebebim

Sorma beni çıkmaza, peşinde sürüklenen gölge gibi

Uzak ama yakın, sen ama değil, tekil ama çoğul, uzun ve ya değil.

Peşine düş/tüm, aklım körken zamana, zamanım akrep kıskançlığında

Üzüyor yelkovanı bulamış yalnızlıklara.



III



Uzun olan yollarda bilirim, gözlerim yüzerken sessizlikte

Tenhalaşan sokaklarda ayak seslerini, içtiğim çıkmaz geceleri

Sonra zulamda, ahir özlemim, hasret yumağım, varken ellerimde

Resimleşen düşler serdim önüne/ kahırken isyanı topladım.

Boşalırken ellerim sağanakta/tipiden gözlerimde bohemleşir ses

Tepetaklak dökülür önüme, dilim bin düğüm, cümlelerine düşerken

Kaldırma beni, yakaladığım en derin sözde, oturuyorum haline.



Şimdi muaf/tut zamanı çıngırak/gibi göklerinde seslenirken

Sana cümlelerin derinliğinden bin anlam…/gölgelerini izlerken

Minarelerin uzayan azametiyle, mabedine ezcümle olsun diye

Aşkın ihtişam güzelliğini ve de doldurduğum sayfalarla geliyorum

Biriktim, bu yalnızlık, senden erte kalan dünyada, varlığın gibi

Yıldırım gibi, düş gibi, güzel gibi, sevinç gibi, neşe gibi…

Aydınlıklarla dolsun. Arala kapıyı, ışığa tutturduğum bakışım

Girsin münzevi odana.

Bilal Can