![]() |
Bağlanmak, tutulmak, tüm zamanlarının onunla beraber geçmesini istemek ve ondan ayrı kalınca onunla beraber geçirdiğin zamanları düşünmek, istemek, arzulamak, geceleri düşünmekten uyuyamamak, uyuyunca rüyada beraber olmak.
Onunla uyanmak, buluşurken heyecanlanmak ayrılırken hüzünlenmek, onu görmek için elinden geleni yapmak, görünce de konuşamamak, gözlerine bakınca aşkı ve korkuyu bir arada tatmak, telefon çalınca kalbinin çıkacakmış gibi çarpmasını hissetmek, damarlarında ki dolaşan kanı, giydiği elbiseyi ondan kıskanmak, bir insana duyula bilecek en güzel duyguları ona karşı hissetmek, onun için her şeyi yapmak ve bazı şeyleri yapmamak. Üzüldüğü zaman üzülmek, sevindiği zaman sevinmek, ona bir daha ayrılmayacakmış gibi sıkı, sıkı sarılmayı istemek, kimselerin olmadığı bir yerde çimenlere uzanıp yıldızları sayarken ne kadar mutlu olduğunu anlatıp “SENİ SEVİYORUM” diye bağırmak ve yankısını beraber dinlemek. Bağlanmak, hoşlanmak, tutulmak, istemek, arzulamak tek kelimeyle... “SEVMEK” |
Yüregim...
Aglama artik ne olur Iyi olmak yetmedi gördün, neden bu atesin hala inatla ? Yapma artik ne olur. Aglamaktan ne hale geldik görmüyorsun? Özlemek bir güzel duygudur ki yanma artik yüregim. Yanma. Özle ,öyle kalsin. Kül etmeye çalisma. O benim için atmaktan vazgeçiren seni, gitti artik. Beni düsün biraz,yanma ne olur !!! |
azılmış tüm sözlerin şiirlerin hikayelerin ötesinden
Sana haykırmak istediklerim vardı. Senin asla bilemediğin hayata yenik düşmüş, çok isterdim sana her seferinde anlatmayı. Ama öyle dolambaçlı yolların ardında saklı kalmıştı ki sevdan. Ne sözlerim yetişti ömrüne, Ne kelimelerim varabildi gönlüne. Bütün bu yaşanmış yalanların ardından İçerimde ağlayan, Bedenimde kanayan, Özümde azap çeken bir sen hala var. Her nerede ne halt ediyorsan bil “ Gitmekle bitmiyor sevda ” |
Paranoyak düşler peşimde
Ansız düşmeler yükseklerden Geciken bir ceza ellerimde hayat Ecel, yokluğunla kaybedilen mükafat... Dönüşsüz bir yanlış, yalnızlık Hesabı sorulmamış, verilmemiş Şifresi kırık, yitik benliklerin Çözümsüz Çıkışsız Kaçışsız.. Pusatsızım yaşama karşı Dualarım kan revan Her haykırışım kabuk bağlamış birer yara Yine de ruhsatım yok isyana.. Beni sorgulayan bir ses duyuyorum şöyle: Takip edilmediğine emin misin? Söyle! Biliyor musun ki kim nekadar paranoyak? Ayak sesi gelmiyor takipçin yalın ayak.. |
Bu kent! Bu sokaklar!
Gri bir özlem taşıyor kıyıdaki o banklar... Ahh... Hâlâ esaretin altında bu kent... Yarım bırakılmış bir besteydin sanki hiç kimsenin bilmediği. Hâlâ söyleniyorsun buralarda, melodin hiç dinmedi... Bilir misin bu kent tepeden tırnağa sen dolu. Her adımımda, her sokakta sen çıkıyorsun karşıma. Gün seninle başlıyor bu kentte... Önce güneş oluyorsun, derken kahvaltım, müziğim, çantam, saatim... Her şey sen oluyor birden. Gittiğim kafe, baktığım deniz, yaktığım sigara, her şey sen... Hâlâ söyleniyorsun dedim ya buralarda, kulağımdaki uğultu sen... Gözümdeki görüntü sen.. Yüreğimdeki gürültü sen... Hâlâ esaretin altında bu kent, burada yaşamak sen... Ve gün senle bitiyor elbet... Şimdi içimde hazin bir sonbahar gibi soluk hayalin! Ve artık yordu yüreğimi melodin.. Yeter! Sonu gelmedi mi bu esaretin? |
Ağaçtaki kırağılar dökülüyor Almus’tan yamaçlara
Kuşlar uçuşuyor bir anda ses katmak için bahara Derenin buzulları çözülmeye başladı ertesi ertesine su şarıl şırıl sesleri desenliyor canlılığa Tepe de, çocuklar ve yine kuş cıvıltıları öfkesinde Gökyüzü berrak ve lekesiz Tokat’ın eteklerinde Gelinlik giymiş bir gelincik tabiat şahlığında Hepside boy verdi tabiatın ilk irkiliş canlılığında Biraz solumda karınca katarları Hızır gibiler Mizgin'liyorlar bize çalışanların kazanacağını Biraz sağımda tembeller uykuda hala Uyanmadılar onlar... Kaybetmeye hazır Nazır gibiler Kimileri daha kapanık Ağustos böceğini oynuyorlar Tıpkı ağaçtan kopuk Çürümeye mahkûm kavuklardalar İş’e yaramayan anlarla kuytulukları Küflenmiş yaprakların dibinde Uzun ölümlere yolculuk seçmişler Kesilen bir ağacın kütüğünde Bin Dersim çiçeğidir, Tohum dökerek irkilenler... Bir babacan yürek ansız, hesapsız ve kaygısız Er gibi doğacak, bir can misali pultusuz Namusluca toprağa düşerken Gökyüzünün berrak ve lekesiz şahitliğinde Almus'ta haykırabilmek var yine de... Yüreği gelinlik giymiş tabiat ana’nın Kollarında kan-revan içinde, Gidebilmek yine de... |
Sevgilim, ruhumun içi
Sen ki benim öbür yarım… Yalnız senle bahtiyarım. Gözlerim… Gözlerimin önündeki Dünya… eşim… Seninle ölmeliyim. Öperken ve koklarken duyduğum sen olmalısın. Seninle ölmeliyim. Beraber değiştirmeliyiz üstümüzdeki bu paçavra elbiseleri… gözlerimizin önündeki Dünya'yı… Ters dönmeli çamaşırlar çıkarken ve çırılçıplak kalmalıyız gecede Yağmurda, doluda, karda Isınmalıyız içiçe doymak ve ölmek seninle olmalı. Nefesini içime çekip, içimin tırtıllarını kozanla kaplamalıyım… Sen ipekten olmalısın. Ve ben tahtadan!… Sarılmalı, sarılmalıyız. Masallar anlatmalıyım sana Ateşin başında korku hikayeleri… filmler seyredip kahkahalar atmalıyız Piyango bileti almalı çocuklara gülmeliyiz Kavgalar etmeliyiz ve sonra ayrılıp birbirimizden Hiçbir şey olmamış gibi yeniden birleşmeliyiz. Saçların melekler saçı Bulutlar saçının tacı Bir Tanrı gibi yükseliyorsun trilyonlarca Sevgilim, ruhumun içi. Fakat seni bulmalıyım önce |
Dur demelerim fayda etmeyecek bu kez
bu kez dinlemeyeceksin gideceksin senden tek istediğim hani olur da aklına gelirsem eğer gülümsemen yüzünde gülümseme olarak kalmak istiyorum gitme demeler yetmeyecek biliyorum desem de gideceksin yalvarsam da gelmezsin senden istediğim şarkımız çalarsa , işitirsen bir yerlerde; durup dinlemen öylece dinlemen ve sadece geçirdiğimiz güzel günleri düşünmen bu gidişin gidiş değil bu bakışın hayır değil bu öpüşün mevsimi değil bu bilmeler faydamı sanki avutmuyor hiçbir şey artık sende anla dindirmiyor yaramı susturmuyor beni durdurmuyor hiç belki gözyaşı dökmüyorum ama içimdeki haylaz durmuyor daha hızlı çarpar oldu daha bir özler oldu seni gitme demeyeceğim desem de gideceksin atsam kendimi düştüğüm zifiri karanlıktır sadece tutsam ellerini çatlamış derilerdir öpsem dudaklarını yitip de gidişlerimizdir baksam gözlerine donuk iki renktir bitti işte son çırpınışlarımızdı belki yenik düştük zamana bizde yenildik aşka |
eğer sevgi buysa
sevgi içimin yanması, düşününce bıraktığın bir başıma bıraktığın heyecansa, içime attığın korsa, yakınımda iken dokunmamak, uzağımda iken benim olduğunu bilmekse, gözlerimde ki yaş, kalbimdeki özlemse, boşluklarımı doldurmansa sevgi, sana tapmamsa eğer, adını zikredip uyanmaksa, özlemle terbiye olmaksa hayatta, seni seviyorum. bakmaksa gözlerinin içine, kaybolmaksa renginde, eriyip bitmekse , 1 yudum mutluluğu sana da, bana da çok görmemekse, bazen canımın yanması , bazen ruhumun okşanması, bazen neşemsen eğer, seni seviyorum. bilmekse tüm engellere rağmen benim olduğunu, ve hissetmekse en derinimde, en mahremim en gizlimde seni, paylaşamamaksa kimseyle, kıskanmaksa her şey den ve herkesten, seni seviyorum. ve seni seviyorsam eğer sadece...... gel al beni gel taşı benliğine hapset gözlerine gel sımsıkı tut ve bırakma ben |
Saat: 02:10 |
lisanslı Powered by vBulletin®
Copyright ©2000-2026, Jelsoft Enterprises Ltd.
SonForum.org 2007-2025