Emniyet
İnsan bu dünyada emniyetle yaşamamalı. Hiçbir zaman kendine güvenip kendinden emin olmamalı. Kul dünyada hep havf ile yaşamalı. Akibeti hususunda sürekli tir tir titremeli. Havf ve reca dengesinde bir ömür sürüp neticeyi Allah'a vermeli. "Ben kafirim, ben münafığım" demek caiz değildir; ancak insanın içinde hep bir endişe olmalı, "Ben de münafıklık alâmeti var mı?!."diye... Bu endişeyi koca Hazreti Ömer bile taşıyor ki, biz neden taşımayalım! Hazreti Osman mezarlığa uğradığı zaman nefes alamayacak hale gelinceye kadar ağlardı. Namazını kıldığı zaman makbul olduğuna inanmalı; ancak, "Bunda bir eksiklik var mı, yüzüme çarpılır mı?" diye endişe etmeli.
İmam Gazzali dahil pek çok muhakkikîne göre, insan yaşarken hep havf yörüngeli olmalı; ölüm anında ise recâya yapışmalı. Yani, ötelere açılacağı o dakikalarda, Cenâb*ı Allah hakkında hüsn*ü zan etmeli, O'nun rahmetine sığınmalı ve reca duyguları içinde, "Artık yapabileceğim bir şey kalmadı. Şu an kendimi tamamen Senin rahmetine teslim ediyorum." demeli. İmam Şafii Hazretleri de vefat ederken şöyle diyordu: "Cealtür*recâ li avfike süllemâ*Allahım, recayı affına merdiven yaptım."