sonforum.org

Anasayfa Facebook Bugünki Mesajlar Forumları Okundu Kabul Et
Geri git   sonforum.org > TARİH - KÜLTÜR ve SANAT > Dini Konular
Kayıt ol Google Üye Listesi Market Girişi


Dini Konular Dinimizle ilgili herşey .

Yeni Konu aç  Cevapla
Seçenekler Stil
Okunmamış 02-22-2009, 03:51   #1
Kullanıcı Adı
Hasret
Standart Gerçek akılsız dolayısıyla nasipsiz kiimdir bilirmisiniz?

Vecdimin Penceresinden

Gerçek akılsız dolayısiyle nasipsiz kimdir bilir misiniz? Ne aklın altında kalıp da onu hiç kullanmadan inanan ne de aklın üstüne çıkıp onu akıl aleyhinde kullanarak inanmaya bakan... Akılsız aklın içinde kalandır; akıl fıçısı içinde 'nârıbeyzâ'dan aşk parmaklariyle cidar pencereleri açamadan ve bu işte aklı kullanmadan ermeye de yol kapalı...

Akıl o 'ufacık fıçıcık içi dolu turşucuk' maskara inanmadığı şeylere 'acaba ya olursa belki' gözüyle bakar da inandığı şeylere 'niçin ne sebeple neden dolayı' gibilerden bir şüphe tavrı ve ille anlama kaygısı gösterir.

Eli inmeli dili düğümlü kalbi buruk edası pısırık sermayesi korkak işi ürkek ahlâkı katlanmak ibadeti saklanmak...

Bu mu müslüman? ..
Bir şeye malik olmak için o şeyi istemenin yeter olduğunu anlarlar. Ama istemenin istemek olması için dudakların yetmeyeceğini anlasalar..
Işık saniyede 300 bin kilometre yol alıyor ve aydan dünyaya 1 saniyede geliyor da hayâl milyarlarca ışık senesi tutan mesafeyi bir anda kestiriveriyor. Neyi ve nereyi hayâl ederseniz onda ve oradasınız. Demek insanda zaman ve mekân üstü bir arayıcılık kudreti var... Aranan Ve arayan olmadan arayan ve arama olmayacağına göre ki arıyorum kimi aramaya memur bulunuyorum?

Yok!
Diyenlere bir sözüm var:
- Siz bana gerçekten yok olan bir şeyi gösterebilir misiniz ki yok'u ispat edebilesiniz? .. Gösterebilecek olsanız zaten o şey yok değil var olur. Gösteremeyince de yok demeye imkânınız kalmaz! (c.c.) 'a yok diyebilmeniz ayrıca ispat ediyor ki o 'var'ın ta kendisi 'yok'un da yaratıcısı...

Kapıları yıkarcasına tekmeleyeceğim limandaki bütün vapurların ve şehirdeki bütün fabrika bacalarının canavar düdüklerini öttüreceğim trafiği durduracağım insanları oldukları yerde mıhlayacağım ve gök tavanını yıkan bir sesle haykıracağım geliyor:

- İnsanlar! (c.c.) var! O'nu düşünmekten başka her işe paydos! ...

Bana 'deli' mi diyecekler?

Canım kurban aklın son durağı olan böyle deliliğe! ..
Varlık hudutsuz girift bir ağaç... Ve sen ey kainatın Efendisi; onun hudutsuz girift köküsün! Bu köke bağlı gövde... Bu gövdeye bağlı ince dal... İnce dala bağlı yaprak... Yaprağın üstünde el ayası gibi lif lif bir ağaç haritası... Onun üstünde de küçücük bir böcek...

Ben de buyum! .. Bütün insanlık budur! .. Ve senin getirdiğin nizam ağacının en küçük yaprağında bir böcek olmaktan üstün paye yoktur!

(c.c.) 'a iki cins insan inanır. Ya en aptal ya en akıllı! .. îkisi ortası dediğimiz hakikî ahmak inkâra memur...

Akıldan büyük nimet zekâdan da ağır yük tanımıyorum.

Zekâ azaldıkça iman engelleri de azalıyor ve iman bir 'az' üzerinde durabiliyor. Zekâ çoğaldıkça da engeller yıkılıyor kökünden sökülüyor ve iman bir 'çok' üzerinde duruyor.

Vah ikisi ortası nasipsizlere! ..

Her ferdin tepesinden geçmiş çelikten mahrut şeklinde kalın bir çadır var... İlâhî nura yol vermeyen bir çadır... Bu nefstir!
Ne mutlu onu incelte incelte sigara kâğıdına çevirenlere ve içeriye nuru sızdıranlara! .. Ve ne mutlu onu delip ileriye geçenlere! .

Madem ki nefs had tanımaz doymaz kanmaz ve razı olmaz sen de kes onun bütün istihkaklarını! ..

Namazda teslimiyet vardır. Onun içindir ki namaz nefse giran gelir. Yalnız bu kadarı İslâmın hak ve namazın mutlak ibadet olduğunu göstermeye yeter.

Nefslerini şartlandıranlar namaza yaklaşamazken müslüman geçinenler de onun kabuğunda kalır ve gerçek namaz pek az kimseye nasib olur.

Büyük Velî Abdülhakîm Efendi Hazretlerinin en güzel sözlerinden birisi ermişlerin benlik haline dair şu görüşü;
'- Mevzuunu bulamaz ki ben diyebilsin...'
Bizse 'ben'den başka mevzuu olmayan biçareleriz


Aman Yarabbi aman Yârabbi; biz seni lâfta yalnız lâfta ve kelimede anıyoruz. Üstelik hikmetin karşısında vecd ve hayrete düştüğümüzü sanıyoruz. Senin hikmetten bahsedici aklı yaratan hikmet sahibi olduğunu düşünüyorum da patlayacak kadar şişen kafatasımı secdeye mıhlamak ve öylece kalmaktan başka yol göremiyorum. Zira secde kendimde sandığım kendimin diye vehmettiğim şeylerin sana iadesidir.

Aman Yârabbi; ne büyük sır var secdede! .. Anlar gibi oluyorum ama yine anladığımı iddia edemiyorum.

Bana öyle geliyor ki münkirin gözünü çıkarsalar kulağını sağır etseler burnunu tıkasalar dilini sükseler ve temas hissini dondursalar o zaman görür işitir koklar tadar ve temastan anlar...

Eyvah görmemek için göz işitmemek için kulak taşıyanlara! ..
Bu âlemde hiçbir şeyin tam ve mutlak izahı yoktur. Bir şeyi izah etmek için kullandığımız kelimenin izahı bile ayrıca izaha muhtaç başka bir kelimeyle... Bütün izah edilemezleri yine izah edilemezlerle izaha çalışırken farkında mıyız ki bu izahı izah edilemeyenlerin en büyüğü yine (c.c.) ? .. Kâinatın tek ve mutlak izahı (c.c.) ...

Dünyada hiçbir akıl İmam-ı Gazalî'nin şu idrak inceliğine ulaşamaz:
- Size bir kâhin filân gün falan renkteki elbiseni giyersen ölürsün dese siz bu lâfa inanmaz fakat o gün o elbiseyi de giymezsiniz. Buna karşılık bir Peygamber günde şu kadar rekât namaz kılın dediği zaman ona inanıyor sonra da 'niçin? ' diye soruyorsunuz!

Hiç bir şey için değil (c.c.) böyle emrettiği için... Şeriat mutlak ve ulvî sebeplere bağlı bütün bir esrar âleminin dış ölçülerinden ibarettir; onu böyle bil ve ona böyle bağlan!

Akıl o 'ufacık fıçıcık içi dolu turşucuk' maskarasının inanmadığı şeye ayırdığı 'belki' payı ile inandığına da tahsis buyurduğu 'ama niçin ne sebeple' istifhamı arasındaki uçurumu gör!

(c.c.) ım nasıl da insanlardan kendi korkunç tezadlarını gizliyor ve tüneksiz kuşlar gibi bir duman halkasından bir su kıvrımı arasında onları o teselliden bu teselliye gezdiriyorsun! .. Ey kudret sahibim! ..

Bize 10 dakika sonra öleceğimizi söyleseler ne yaparız? .. Dünya ile en küçük alâkamız kalabilir mi? .. Susuzluktan dilimiz kurumuş olsa böyle bir ihtiyacı düşünebilir miyiz? .. Dünya o anda bütün nimetleriyle başımıza yağsa dönüp bakabilir miyiz? ..

Peki; 10 dakika yerine 10 veya 100 yıl olmuş farkı ne? .. Hiç'in milyon veya milyara darbı hiç'i büyütmeye çalışmaktan başka neye yarar? ..

Aklı kopuncaya kadar geremedikçe bunu yapamadıkça ya taklitçi mümin yahut sersem kâfir olmaya mecbursun!


Necip Fazıl Kısakürek
Hasret isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Sonforum'un önerileri

Okunmamış 02-27-2009, 00:54   #2
Kullanıcı Adı
CanDostu
Standart



Alıntı:
Hasret´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Vecdimin Penceresinden

Gerçek akılsız dolayısiyle nasipsiz kimdir bilir misiniz? Ne aklın altında kalıp da onu hiç kullanmadan inanan ne de aklın üstüne çıkıp onu akıl aleyhinde kullanarak inanmaya bakan... Akılsız aklın içinde kalandır; akıl fıçısı içinde 'nârıbeyzâ'dan aşk parmaklariyle cidar pencereleri açamadan ve bu işte aklı kullanmadan ermeye de yol kapalı...

Akıl o 'ufacık fıçıcık içi dolu turşucuk' maskara inanmadığı şeylere 'acaba ya olursa belki' gözüyle bakar da inandığı şeylere 'niçin ne sebeple neden dolayı' gibilerden bir şüphe tavrı ve ille anlama kaygısı gösterir.

Eli inmeli dili düğümlü kalbi buruk edası pısırık sermayesi korkak işi ürkek ahlâkı katlanmak ibadeti saklanmak...

Bu mu müslüman? ..
Bir şeye malik olmak için o şeyi istemenin yeter olduğunu anlarlar. Ama istemenin istemek olması için dudakların yetmeyeceğini anlasalar..
Işık saniyede 300 bin kilometre yol alıyor ve aydan dünyaya 1 saniyede geliyor da hayâl milyarlarca ışık senesi tutan mesafeyi bir anda kestiriveriyor. Neyi ve nereyi hayâl ederseniz onda ve oradasınız. Demek insanda zaman ve mekân üstü bir arayıcılık kudreti var... Aranan Ve arayan olmadan arayan ve arama olmayacağına göre ki arıyorum kimi aramaya memur bulunuyorum?

Yok!
Diyenlere bir sözüm var:
- Siz bana gerçekten yok olan bir şeyi gösterebilir misiniz ki yok'u ispat edebilesiniz? .. Gösterebilecek olsanız zaten o şey yok değil var olur. Gösteremeyince de yok demeye imkânınız kalmaz! (c.c.) 'a yok diyebilmeniz ayrıca ispat ediyor ki o 'var'ın ta kendisi 'yok'un da yaratıcısı...

Kapıları yıkarcasına tekmeleyeceğim limandaki bütün vapurların ve şehirdeki bütün fabrika bacalarının canavar düdüklerini öttüreceğim trafiği durduracağım insanları oldukları yerde mıhlayacağım ve gök tavanını yıkan bir sesle haykıracağım geliyor:

- İnsanlar! (c.c.) var! O'nu düşünmekten başka her işe paydos! ...

Bana 'deli' mi diyecekler?

Canım kurban aklın son durağı olan böyle deliliğe! ..
Varlık hudutsuz girift bir ağaç... Ve sen ey kainatın Efendisi; onun hudutsuz girift köküsün! Bu köke bağlı gövde... Bu gövdeye bağlı ince dal... İnce dala bağlı yaprak... Yaprağın üstünde el ayası gibi lif lif bir ağaç haritası... Onun üstünde de küçücük bir böcek...

Ben de buyum! .. Bütün insanlık budur! .. Ve senin getirdiğin nizam ağacının en küçük yaprağında bir böcek olmaktan üstün paye yoktur!

(c.c.) 'a iki cins insan inanır. Ya en aptal ya en akıllı! .. îkisi ortası dediğimiz hakikî ahmak inkâra memur...

Akıldan büyük nimet zekâdan da ağır yük tanımıyorum.

Zekâ azaldıkça iman engelleri de azalıyor ve iman bir 'az' üzerinde durabiliyor. Zekâ çoğaldıkça da engeller yıkılıyor kökünden sökülüyor ve iman bir 'çok' üzerinde duruyor.

Vah ikisi ortası nasipsizlere! ..

Her ferdin tepesinden geçmiş çelikten mahrut şeklinde kalın bir çadır var... İlâhî nura yol vermeyen bir çadır... Bu nefstir!
Ne mutlu onu incelte incelte sigara kâğıdına çevirenlere ve içeriye nuru sızdıranlara! .. Ve ne mutlu onu delip ileriye geçenlere! .

Madem ki nefs had tanımaz doymaz kanmaz ve razı olmaz sen de kes onun bütün istihkaklarını! ..

Namazda teslimiyet vardır. Onun içindir ki namaz nefse giran gelir. Yalnız bu kadarı İslâmın hak ve namazın mutlak ibadet olduğunu göstermeye yeter.

Nefslerini şartlandıranlar namaza yaklaşamazken müslüman geçinenler de onun kabuğunda kalır ve gerçek namaz pek az kimseye nasib olur.

Büyük Velî Abdülhakîm Efendi Hazretlerinin en güzel sözlerinden birisi ermişlerin benlik haline dair şu görüşü;
'- Mevzuunu bulamaz ki ben diyebilsin...'
Bizse 'ben'den başka mevzuu olmayan biçareleriz


Aman Yarabbi aman Yârabbi; biz seni lâfta yalnız lâfta ve kelimede anıyoruz. Üstelik hikmetin karşısında vecd ve hayrete düştüğümüzü sanıyoruz. Senin hikmetten bahsedici aklı yaratan hikmet sahibi olduğunu düşünüyorum da patlayacak kadar şişen kafatasımı secdeye mıhlamak ve öylece kalmaktan başka yol göremiyorum. Zira secde kendimde sandığım kendimin diye vehmettiğim şeylerin sana iadesidir.

Aman Yârabbi; ne büyük sır var secdede! .. Anlar gibi oluyorum ama yine anladığımı iddia edemiyorum.

Bana öyle geliyor ki münkirin gözünü çıkarsalar kulağını sağır etseler burnunu tıkasalar dilini sükseler ve temas hissini dondursalar o zaman görür işitir koklar tadar ve temastan anlar...

Eyvah görmemek için göz işitmemek için kulak taşıyanlara! ..
Bu âlemde hiçbir şeyin tam ve mutlak izahı yoktur. Bir şeyi izah etmek için kullandığımız kelimenin izahı bile ayrıca izaha muhtaç başka bir kelimeyle... Bütün izah edilemezleri yine izah edilemezlerle izaha çalışırken farkında mıyız ki bu izahı izah edilemeyenlerin en büyüğü yine (c.c.) ? .. Kâinatın tek ve mutlak izahı (c.c.) ...

Dünyada hiçbir akıl İmam-ı Gazalî'nin şu idrak inceliğine ulaşamaz:
- Size bir kâhin filân gün falan renkteki elbiseni giyersen ölürsün dese siz bu lâfa inanmaz fakat o gün o elbiseyi de giymezsiniz. Buna karşılık bir Peygamber günde şu kadar rekât namaz kılın dediği zaman ona inanıyor sonra da 'niçin? ' diye soruyorsunuz!

Hiç bir şey için değil (c.c.) böyle emrettiği için... Şeriat mutlak ve ulvî sebeplere bağlı bütün bir esrar âleminin dış ölçülerinden ibarettir; onu böyle bil ve ona böyle bağlan!

Akıl o 'ufacık fıçıcık içi dolu turşucuk' maskarasının inanmadığı şeye ayırdığı 'belki' payı ile inandığına da tahsis buyurduğu 'ama niçin ne sebeple' istifhamı arasındaki uçurumu gör!

(c.c.) ım nasıl da insanlardan kendi korkunç tezadlarını gizliyor ve tüneksiz kuşlar gibi bir duman halkasından bir su kıvrımı arasında onları o teselliden bu teselliye gezdiriyorsun! .. Ey kudret sahibim! ..

Bize 10 dakika sonra öleceğimizi söyleseler ne yaparız? .. Dünya ile en küçük alâkamız kalabilir mi? .. Susuzluktan dilimiz kurumuş olsa böyle bir ihtiyacı düşünebilir miyiz? .. Dünya o anda bütün nimetleriyle başımıza yağsa dönüp bakabilir miyiz? ..

Peki; 10 dakika yerine 10 veya 100 yıl olmuş farkı ne? .. Hiç'in milyon veya milyara darbı hiç'i büyütmeye çalışmaktan başka neye yarar? ..

Aklı kopuncaya kadar geremedikçe bunu yapamadıkça ya taklitçi mümin yahut sersem kâfir olmaya mecbursun!


Necip Fazıl Kısakürek
Emeğine yüreğine sağlık ALLAH c.c. razi olsun senden inşaALLAH
CanDostu isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz aktif değil dir.

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı


Saat: 20:41


lisanslı Powered by vBulletin®
Copyright ©2000-2026, Jelsoft Enterprises Ltd.
Forum SEO by Zoints
SonForum.org 2007-2025

2007-2025 © SonForum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " İletişim " kısmından bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı