PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Ateroskleroz (Damar Sertliği)


Cady
01-16-2012, 12:33
Lipidler, fibroblastlar, makrofajlar, düz kas hücreleri ve hücre dışı maddeleri değişik oranlarda içeren intimal plaklara bağlı olarak meydana gelen, ilerleyici (progresif) arteryel darlık ve tıkanmalara, arterlerin esneklik ve antitrombotik özelliklerinin bozulmasına yol açan hastalığa ateroskleroz denir.
Ateroskleroz nedenleri tesbit edilip tedavi edilebildiği takdirde durdurulabilen veya geriletilebilen multifaktöryel, morbit ve mortal, sadece koroner damarları değil tüm arteryel yapıları tutabilen ve etkileyen sistemik bir hastalıktır.
Aterosklerozun moleküler ve sellüler biyolojisi nedir ?
Kesin ve belirli bir etiyolojisi olmamakla birlikte çeşitli faktörlerin ateroskleroz etiyolojisinde rolü olduğu bilinmektedir. Bunların başında enfeksiyon ajanları (Chlamydia pneumoniae gibi), genetikherediter özellikler (homosistinemi, ACE genotipi gibi), hipertansiyon, D.mellitus, hiperlipidemi, tütün kullanımı, sedanter yaşam, şişmanlık, kişilik yapısı gibi etkenler gelir. Aterosklerozun gelişimini düşük dansiteli lipoprotein (LDL) ve lipoprotein (a) artışı hızlandırırken, yüksek dansiteli lipoproteinlerin (HDL) artışı inhibe eder. Aterosklerotik sürecin başlamasındaysa plasma bileşimindeki bozukluklar, trombosit, lenfosit ve monositlerle endotel hücreleri arasındaki on yıllarca sürebilen etkileşimlerin baş rolde olduğu bilinmektedir. Aterosklerotik süreçte çeşitli nedenler, lökosit ve düz kas hücrelerinin subendotelyal alana gelerek çeşitli sitokinler ve mitojenlerin (PDGF = trombosit kökenli büyüme faktörü, gibi) etkisi altında prolifere olmasına yol açmaktadır (Büyüme faktörleri de denen bu faktörlerde uygunsuz bir artış ve salınım olduğu bildirilmiştir.). Gelişmekte olan plakta lipoprotinlerden ve bunların okside formlarından zengin bir birikimin oluşması, hem doğrudan damar duvarının yapısal ve fonksiyonel özelliklerini bozmakta, hem de monosit ve ilgili hücrelerin aktivasyonuna yol açarak inflamatuar bir sürecin aktive olmasına neden olmaktadır. Sonuçta dolaylı yoldan da endotel ve vasküler duvar fonksiyonlarının bozulmasına yol açarlar. En erken patolojik bulgu yağlı izler (fatty streak) olup daha sonra bu bölgelerde fibröz plaklar gelişir. Komplikasyonlardan sorumlu olan esas lezyonlar bu plaklardır. Başlıca komplikasyonlar; trombus gelişimine yol açan fissür/ülserasyon veya endotel disfonksiyonu gelişimi, anevrizma gelişimi, sekonder kalsifikasyon gelişimi veya en azından arterde stenoza yol açmaları ve bunlara bağlı olarak, ilgili damarın beslediği organ ve dokularda akut veya kronik iskemik hastalık ve fonksiyon bozukluklarının gelişmesidir.
Kalp tutulumu nedir ?
Koroner damarlardaki ateroskleroza bağlı daralma yıllarca belirti vermeden yavaş yavaş gelişir. Lümendeki daralma sadece plağın kitlesine değil aynı zamanda endotele bağlı vasodilatasyon yapıcı fonksiyonların (EDRF=endotel kökenli gevşetici faktör salınımının azalması gibi) bozulmasından kaynaklanır. Yoksa endotel fonksiyonlarının korunduğu lezyonlarda yapılan anjiyografik incelemeler plak bölgesinde lokal bir kompansatuar vasodilatasyon olduğunu ortaya koymuştur (yalancı normal koroner anjio sonuçlarının altında yatan major etken!). Koroner damarlardaki lezyonların anatomopatolojik ve fizyopatolojik özelliklerine bağlı olarak istirahatta ve/veya efor esnasında koroner kan akımının yetersizleşmesine bağlı olarak çeşitli semptom ve bulgular gelişebilir. Bu fizyopatolojik tabloların başlıcaları; anginal sendromlar, sessiz iskemi, aritmiler, ileti bozuklukları, papiller kas disfonksiyonu, ventriküler dissinerji, stunning veya hibernasyon, kalp yetmezliği ve ani ölümdür. Yine plak üzerindeki endotelin fonksiyonlarının bozulması veya tahrip olması trombozise ve akut koroner oklüzyonuna yol açarak unstable angina, miyokart infarktüsü veya ani ölüme neden olabilir.
Ateroskleroz nedenleri tesbit edilip, tedavi edilebildiği takdirde durdurulabilen veya geriletilebilen multifaktöryel, morbit ve mortal, sadece koroner damarları değil tüm arteryel yapıları tutabilen ve etkileyen sistemik bir hastalıktır.
Epidemiyoloji ve epidemiyolojik risk faktörleri nelerdir ?
Aterosklerotik hastalıklar halen ülkemizde ve gelişmiş ülkelerde birinci sıradaki ölüm sebebi olarak yer almaktadır. Bu ülkelere baktığımızda A.B.D.'de 60'lı yıllardan beri epidemiyolojik faktörlerin düzeltilmesine ve tedavide sağlanan ilerlemelere bağlı olarak mortalitede azalma izlenirken, amerikan tarzı yaşamın yaygınlaştığı gelişmekte olan ülkelerde giderek morbiditesinde ve mortalitesinde artma meydana gelmektedir. Ülkemizde de aynı eğilim görülmektedir. 1996 yılında ateroskleroz riskinde rolü olan etkenler açısından halkımızın durumu şu şekilde nitelenmiştir (TKD-1996 Koroner Arter Hastalığından korunma kılavuzu).

- 6 milyon vatandaşımızda 200-239 mg/dl arasında kolesterol yüksekliği mevcut,
- 2 milyon vatandaşımızda 240 mg/dl'nin üzerinde kolesterol yüksekliği mevcut,
- Halkın HDL düzeyi düşük ve trigliserid düzeyi yüksek
- Fizik aktivite alışkanlıkları eksik bir toplum
- Erkeklerde aşırı sigara tüketimi görülmekte
- Kadınlarda 40 yaşından sonra şişmanlama ve diabet eğiliminde artış mevcut
- Hipertansiyon sıklığı yüksek
(Toplumumuzun bu durumu nedeniyle, biz hekimlerin üzerine düşen görevlerden birinin, bu sorunların ortadan kaldırılmasına yönelik çaba ve çalışmalara katılmak, politikaların saptanmasında gerekirse danışman, gerekirse eğitmen ve de gerekirse kişisel tutum ve davranışlarıyla örnek bir insan olarak yer almak olduğu vurgulanmaktadır.)