PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Karaciğer Kanseri ile İlgili Herşey


_SoN_
03-02-2008, 19:03
Karaciğer kanseri tedavisinde yeni yöntem

Karaciğer kanseri tedavisinde normal hücrelere ve karaciğere zarar vermeyen yeni bir yöntem geliştirildiği bildirildi.
John Hopkins Enstitüsü'nde yapılan araştırmada, tavşana şırınga edilen toksin maddeye karşı normal hücrelerin kendilerini koruyabildiği gözlendi.
Tavşanın damarlarına ve kanserli hücrelerin bulunduğu bölgeye toksin maddeyi şırınga ettiklerini belirten uzmanlar, toksin maddenin kanserli hücreleri öldürdüğünü, ancak normal hücrelere zarar vermediğini gözledi.
Kanser tümörünü besleyen damara şırınga edilen tek doz bileşimin, damarın kanserli tümörü beslemesini engellediği ve kanserli hücreleri öldürdüğü belirlendi.
Bileşimin kanserli hücreleri öldürürken, karaciğere zarar vermediğine değinen uzmanlar, karaciğer kanseri için kullanılan en etkili tedavide bile karaciğerin zarar görebildiğini kaydetti.
Karaciğer kanserinin tedavisi için uygulanan chemoembolization tedavisinin karaciğerdeki sağlıklı bölgeye de zarar verebildiği biliniyor.
3-bromopyruvate adı verilen ve yüksek derecede toksin etkisi olduğu belirtilen bileşimin sağlıklı hücrelere ve karaciğere zarar vermemesi, bilim adamlarınca olağanüstü olarak nitelendirildi.
Bilim adamları, 3-bromopyruvate bileşiminin insanlar üzerinde de denenmesi gerektiğine işaret etti.
Araştırmayla ilgili olarak yorum yapan bazı uzmanlar, insanlar üzerinde denenmelere başlamadan önce laboratuvar hayvanları üzerinde uzun dönemi kapsayan araştırmalar yapılması gerektiğini belirtti.
Ayrıca hayvanlar üzerinde yapılacak yeni araştırmalarla sağlıklı hücrelerin toksin bileşime karşı kendilerini nasıl koruduğunun iyice anlaşılmasına çalışılacak.
Araştırma sonucunun karaciğer kanserinin tedavisinde yeni bir yol gösterdiği, damar içine şırınga edilecek yeni bir ilacın gündeme gelebileceği bildirildi.
2001 yılında biyokimyacı Dr. Youing Ko, enerji bloke eden moleküllerin, bir araştırmada karaciğer kanseri hücrelerini öldürdüğünü saptadı.
3-bromopyruvate bileşiminin karaciğerdeki kanser hücrelerinin glikoz kullanarak gerçekleştirdikleri enerji üretimini bloke ederek, kanser hücrelerinin çoğalmasını önleyebildiği düşünülüyor.
Bileşimden elde edilebilecek ilacın pahalı olmayacağına değinen araştırmacılar, yeni tedavi ilacının insanlarda kullanılması için dahauzun zamana ihtiyaç olduğunu belirtiyor.
3-Bromopyruvate bileşiminin insan vücudunda da bulunduğu yönünde bulgular elde edildiği kaydedildi.

DİĞER KANSER ÇEŞİTLERİNDE DE DENENECEK

Deri, kolon, meme ve prostat kanserlerinin karaciğere yayılabildiğine değinen uzmanlar, 3-bromopyruvate bileşiminin, hayvanlar üzerinde yapılacak araştırmalarda, karaciğere yayılan diğer kanser tümörleri üzerinde de denenebileceğini belirtti.
Karaciğer kanseri hastalarında kullanılan chemoembolization tedavisinin de, 3-bromopyruvate bileşimi gibi, enerji üretimini bloke ederek etkili olabildiği, fakat sağlıklı dokulara da zarar verdiği biliniyor. Amerika'da bu yıl 16 bin 600 yeni karaciğer kanseri vakasının meydana gelebileceği hesaplanıyor. Araştırma raporu, Cancer Research adlı derginin 15 Temmuz sayısında yer aldı.
Karaciger Kanseri Tedavisinde Termoterapi
file:///C:/DOCUME%7E1/ANAMAK%7E1/LOCALS%7E1/Temp/msohtml1/01/clip_image002.jpgPrimer karaciger kanseri, tüm dünyada en sik görülen tümörlerden biridir. Degisik tipleri arasinda, karaciger hücrelerinden (hepotositler) gelisen ve "hepatocellüler carcinoma-HCC" veya "hepatoma" adi verilen kanser, % 80'ini olusturur. ABD'de az görülmesine karsilik Asya ve Afrika'da çok sik görülür. Olusumunda siroz (alkol), Hepatit B_ve C enfeksiyonlari önemli rol oynar. Herhangi bir nedenle siroz gelismis olan hastalarin yillik HCC gelisme riski % 3-5'dir. Ayrica küflenmis gidalarda (özellikle baklagiller) bulunan Aflotoksin de hastaligin ortaya çikmasinda önemli bir nedendir. Tani konmasi genellikle güçtür. Karin sag üst kisminda agri, bitkinlik hissi ve kilo kaybi en sik görülen klinik belirtilerdir. 1/3'ünde sarilik görülür. Karaciger sirozuna bagli, karinda sivi toplanmasi, dalak büyümesi ve sindirim sisteminden kanamalar olabilir. Karacigerin Ultrasonografik, Bilgisayarli tomografi (BT) veya MR incelemeleri ile tani konulma olasiligi yüksektir. Özellikle portal veya anjiyografik BT ile yapilan incelemeler çok daha yararli sonuçlar verir. Karaciger biyopsisi ve % 70 hastada yükselmis bulunan "alfa-fetoprotein-AFP" taniyi kesinlestirir. AFP tani için spesifik olmamakla beraber, kronik karacigerer hastaligi olanlarda bu testin giderek artmasi HCC' yi akla getirmelidir. Tedavi seçenekleri Baslica tedavi seçeneklerini asagidaki gibi siralayabiliriz: 1. Cerrahi rezeksiyon (lobektomi, sag veya sol hepatektomi. vb.) 2. Karaciger nakli (kadavradan veya canli vericiden ) 3. Alkol enjeksiyonu (%95 etanol) 4. Cryotherapi (dondurma), 5. Devaskülarizasyon (Tümörün kanlanmasini ortadan kaldirmak), 6. Kemo-embolizasyon (Onkolojik ilaçlar, tümörü besleyen damarin tikanmasi) 7. Kemoterapi (onkolojik ilaçlar) 8. Termoterapi (Radiofrequency ablation-RFA) Bu yöntemler içinde, lezyonun cerrahi olarak çikartilmasi tedavi edici tek ve en önemli yöntemdir. Seçilmis hasta gruplarinda, cerrahi olarak lezyonun karacigerin. bir kismi veya yarisiyla (sag veya sol) birlikte çikartilmasiyla uzun süreli bir yasam saglanabilmektedir. Ne yazik ki hepatomalarin ancak % 25-30'u cerrahi tedavi için uygundur. Pek çok karaciger kanseri (çapinin büyük olmasi, önemli damarlari tutmasi, karaciger disinda yayilim göstermesi, karaciger içinde çok sayida olmasi veya birlikte bulunan sirozun ileri evrelerde olmasi gibi) tani konuldugu zaman cerrahi tedavi sansini kaybetmis durumdadir. Yeni gelismeler Son yillarda karaciger cerrahisinde çok hizli ve önemli gelismeler kaydedildi. Sirozu bulunmayan hastalarda karaciger rezeksiyonundan ölüm orani % 5'in altina indi. Karaciger cerrahisiyle ugrasan merkezlerde bu oran % 1 ise de, sirozlu hastalarda karaciger rezeksiyonu sonrasi ölüm orani % 10-20'dir. 5-yillik yasam süresi % 30-60, S-yilda hastaligin nüks orani % 80 'dir. Özellikle 5 cm.den küçük, erken evre siroz olanlardaki hepatomalarda cerrahi rezeksiyon en uygun seçimdir. Eger HCC sayi ve kitlesel hacim olarak cerrahi rezeksiyonla çikartilamiyorsa, sirotik karaciger rezervi yeterli degil ve gösterilemeyen küçük HCC odaklarinin da ortadan kaldirilmasi isteniyorsa 'karaciger nakli" uygun bir seçenektir. Özellikle 3 cm. den büyük, 3'den çok sayida ve parankim içine yerlesmis hepatomalarda karaciger nakli düsünülmelidir. Paul Brousse Hastanesi Karaciger Cerrahi Merkezinden (Fransa) R. Adam i ve arkadaslarinin bu temel ilkeler içinde uyguladiklari karaciger nakillerinin sonuçlari oldukça basarilidir. Siroz zemininde gelisen bir HCC'de karaciger naklinden sonra 5-yillik yasam süresi % 20-30, cerrahi ölüm orani %l0-20 ve hastaligin yayilim olasiligi %30-40'dir. Cerrahi olarak tümörün çikartilmasi ve karaciger nakli ancak bir kisim hastada uygulanabilir. Özellikle tümörün büyük ve karaciger disina yayildigi durumlarda, hastanin yasam süresini uzatabilmek amaciyla diger seçenekleri göz önüne tutmak gerekir. Bu amaçla belirli dönemlerde ortaya atilan seçenekler, bir süre kendinden çok söz ettirip, zamanla degerini kaybetti veya azaldi. Karacigerdeki tümöral kitlenin içine, ultrasonografi esliginde alkol enjeksiyonu (% 95 etanol), hastalarin % 75'inde tam, % 20'sinde kismi nekroz yapmakta ve hastanin yasam süresini uzatmaktadir. Bu konu üzerinde daha önceki yillarda genis olarak durmustuk. Karaciger dokusunun arteryel ve portal venöz sistemden kanlanmasina karilik, HCC'nin dogrudan hepatik arterden kanlanmasi özelligi, tani için radyolojik incelemelerde oldugu kadar, tedavi amaciylada kullanilir. Tümörü besleyen ana damarin içine kemoterapi ajanlari verilebilir, lpyodol, Gelfoam gibi maddelerle damar kanarak lezyonda nekroz olmasi saglanabilir. Sistemik etkili kemoterapötik ajanlar HCC tedavisinde çok yönlü olarak denenli, fakat belirgin bir yararli etki saglanamadi. Buna ragmen bazi karaciger kanseri arastirma merkezleri, hasta onayini alarak yeni bazi ilaç türlerini deniyor. "Cryosurgery" (dondurma) yöntemi, çelik bir çubugun tümör içine sokulup sivi nitrojen verilerek -190 derecede tümörün, çevresindeki bir kisim karaciger dokusu ile birlikte dondurulmasidir. Yeni bir yöntem: Termoterapi Radiofrequency Ablation.,RFA diye isimlendirilen bu yöntem, tümörün içine (yerlestirilen, semsiye seklinde açilabilir özel bir çubukla (prob) tümöre yüksek frekansli, degisken elektrik akimi vermektir. Bu isi ile tümör 100 derecenin üstünde isitilip, kanser hücreleri öldürülmektedir. Ilk kez 1996 yilinda Rossi ve arkadaslarinin (3) kullandiklari yöntem, son 4-5 yil içinde giderek yayginlasti ve bu alanda önemli bir tedavi seçenegi durumuna geldi. Bu yöntem, dogrudan ciltten (petkütan), laparoskopik ve açik cerrahi seklinde yapilabiliyor. Toplanmis 10 ayri çalismada termoterapiye bagli ölüm orani hiç görülmedi. Komplikasyon orani % 0-17 arasinda degisiyor. Bazen kanama, ates, agri, apse gelismesi gibi sorunlar yaratiyor. RFA uygulamasi için hastanin ileri evre siroz olmamasi, tümör sayisinin besten fazla, çaplarinin 5-6 cm. den büyük ve kanama bozuklugunun bulunmamasi gerekir. Rossi ve Arkadaslari 1 yillik %94, 3-yillik % 68 oraninda sag kalim bildiriyor. Hastalarin % 95-100'ünde lezyonda tam nekroz saglanabiliyor. Bowles ve arkadaslari da 99 RFA girisiminde 328 tümöre yöntemi uyguladi. Sadece bir hasta öldü (% 1), yedi büyük ve 10 küçük komplikasyon açiga çikti. 15 aylik izleme sonunda sadece 30 tümörde (% 9) nüks oldu. Alinan sonuçlarin alkol enjeksiyonundan daha basarili oldugu, tümörün lokal kontrolün saglanmasinda, etkili ve güvenli, tekrarlanabilir bir yöntem oldugu savunulmaktadir. Basari oran 3 cm. den küçük tümörlerde daha yüksek olurken, 5 cm. den büyük olanlarda basari orani düsmektedir. Ülkemizde birkaç hastanede kullanilmaya baslayan bu yöntem, Marmara Üniversitesi Tip Fakültesi Hastanesinde Radyoloji-Genel Cerrahi bölümleri tarafindan birlikte uygulanmaya baslandi Yakin zamanlarda yayinlanan arastirma sonuçlari da RFA'nin iyi bir lokal kontrol sagladigi ve sonuçlarinin cerrahi ile kiyaslanabilecegini ileri sürmektedir . Sonuç olarak; karaciger kanserinin (HCC) tek etkin tedavi yöntemi cerrahidir. Ancak cerrahinin uygulanabilecegi hasta sayisi fazla degildir. Cerrahi rezeksiyon ve karaciger nakli olanagi bulunamayan hastalarda yasam süresini uzatacak degisik yöntemler ortaya atilmaktadir. Son yillarda hizla yayilan RFA (termo-terapi) alinan ilk sonuçlariyla ümit vermektedir.











08-01-2006, 10:20 AM
Primer karaciğer kanseri, tüm dünyada en sık görülen tümörlerden biridir. Değişik tipleri arasında, karaciğer hücrelerinden (hepotositler) gelişen ve "hepatocellüler carcinoma-HCC" veya "hepatoma" adı verilen kanser, % 80'ini oluşturur. ABD'de az görülmesine karşılık Asya ve Afrika'da çok sık görülür. Oluşumunda siroz (alkol), Hepatit B_ve C enfeksiyonları önemli rol oynar.

Herhangi bir nedenle siroz gelişmiş olan hastaların yıllık HCC gelişme riski % 3-5'dir. Ayrıca küflenmiş gıdalarda (özellikle baklagiller) bulunan Aflotoksin de hastalığın ortaya çıkmasında önemli bir nedendir.

Tanı konması genellikle güçtür. Karın sağ üst kısmında ağrı, bitkinlik hissi ve kilo kaybı en sık görülen klinik belirtilerdir. 1/3'ünde sarılık görülür. Karaciğer sirozuna bağlı, karında sıvı toplanması, dalak büyümesi ve sindirim sisteminden kanamalar olabilir.

Karaciğerin Ultrasonografik, Bilgisayarlı tomografi (BT) veya MR incelemeleri ile tanı konulma olasılığı yüksektir. Özellikle portal veya anjiyografik BT ile yapılan incelemeler çok daha yararlı sonuçlar verir. Karaciğer biyopsisi ve % 70 hastada yükselmiş bulunan "alfa-fetoprotein-AFP" tanıyı kesinleştirir. AFP tanı için spesifik olmamakla beraber, kronik karaciğerer hastalığı olanlarda bu testin giderek artması HCC' yi akla getirmelidir.

Tedavi seçenekleri
Başlıca tedavi seçeneklerini aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:
1. Cerrahi rezeksiyon (lobektomi, sağ veya sol hepatektomi. vb.)
2. Karaciğer nakli (kadavradan veya canlı vericiden )
3. Alkol enjeksiyonu (%95 etanol)
4. Cryotherapi (dondurma),
5. Devaskülarizasyon (Tümörün kanlanmasını ortadan kaldırmak),
6. Kemo-embolizasyon (Onkolojik ilaçlar, tümörü besleyen damarın tıkanması)
7. Kemoterapi (onkolojik ilaçlar)
8. Termoterapi (Radiofrequency ablation-RFA)

Bu yöntemler içinde, lezyonun cerrahi olarak çıkartılması tedavi edici tek ve en önemli yöntemdir. Seçilmiş hasta gruplarında, cerrahi olarak lezyonun karaciğerin. bir kısmı veya yarısıyla (sağ veya sol) birlikte çıkartılmasıyla uzun süreli bir yaşam sağlanabilmektedir. Ne yazık ki hepatomaların ancak % 25-30'u cerrahi tedavi için uygundur.

Pek çok karaciğer kanseri (çapının büyük olması, önemli damarları tutması, karaciğer dışında yayılım göstermesi, karaciğer içinde çok sayıda olması veya birlikte bulunan sirozun ileri evrelerde olması gibi) tanı konulduğu zaman cerrahi tedavi şansını kaybetmiş durumdadır.

Yeni gelişmeler
Son yıllarda karaciğer cerrahisinde çok hızlı ve önemli gelişmeler kaydedildi. Sirozu bulunmayan hastalarda karaciğer rezeksiyonundan ölüm oranı % 5'in altına indi. Karaciğer cerrahisiyle uğraşan merkezlerde bu oran % 1 ise de, sirozlu hastalarda karaciğer rezeksiyonu sonrası ölüm oranı % 10-20'dir. 5-yıllık yaşam süresi % 30-60, S-yılda hastalığın nüks oranı % 80 'dir. Özellikle 5 cm.den küçük, erken evre siroz olanlardaki hepatomalarda cerrahi rezeksiyon en uygun seçimdir.

Eğer HCC sayı ve kitlesel hacim olarak cerrahi rezeksiyonla çıkartılamıyorsa, sirotik karaciğer rezervi yeterli değil ve gösterilemeyen küçük HCC odaklarının da ortadan kaldırılması isteniyorsa 'karaciğer nakli" uygun bir seçenektir. Özellikle 3 cm. den büyük, 3'den çok sayıda ve parankim içine yerleşmiş hepatomalarda karaciğer nakli düşünülmelidir.

Paul Brousse Hastanesi Karaciğer Cerrahi Merkezinden (Fransa) R. Adam i ve arkadaşlarının bu temel ilkeler içinde uyguladıkları karaciğer nakillerinin sonuçları oldukça başarılıdır. Siroz zemininde gelişen bir HCC'de karaciğer naklinden sonra 5-yıllık yaşam süresi % 20-30, cerrahi ölüm oranı %l0-20 ve hastalığın yayılım olasılığı %30-40'dır.

Cerrahi olarak tümörün çıkartılması ve karaciğer nakli ancak bir kısım hastada uygulanabilir. Özellikle tümörün büyük ve karaciğer dışına yayıldığı durumlarda, hastanın yaşam süresini uzatabilmek amacıyla diğer seçenekleri göz önüne tutmak gerekir. Bu amaçla belirli dönemlerde ortaya atılan seçenekler, bir süre kendinden çok söz ettirip, zamanla değerini kaybetti veya azaldı.

Karaciğerdeki tümöral kitlenin içine, ultrasonografi eşliğinde alkol enjeksiyonu (% 95 etanol), hastaların % 75'inde tam, % 20'sinde kısmi nekroz yapmakta ve hastanın yaşam süresini uzatmaktadır. Bu konu üzerinde daha önceki yıllarda geniş olarak durmuştuk. Karaciğer dokusunun arteryel ve portal venöz sistemden kanlanmasına karılık, HCC'nin doğrudan hepatik arterden kanlanması özelliği, tanı için radyolojik incelemelerde olduğu kadar, tedavi amacıylada kullanılır. Tümörü besleyen ana damarın içine kemoterapi ajanları verilebilir, lpyodol, Gelfoam gibi maddelerle damar kanarak lezyonda nekroz olması sağlanabilir.

Sistemik etkili kemoterapötik ajanlar HCC tedavisinde çok yönlü olarak denenli, fakat belirgin bir yararlı etki sağlanamadı. Buna rağmen bazı karaciğer kanseri araştırma merkezleri, hasta onayını alarak yeni bazı ilaç türlerini deniyor.

"Cryosurgery" (dondurma) yöntemi, çelik bir çubuğun tümör içine sokulup sıvı nitrojen verilerek -190 derecede tümörün, çevresindeki bir kısım karaciğer dokusu ile birlikte dondurulmasıdır.

Yeni bir yöntem: Termoterapi
Radiofrequency Ablation.,RFA diye isimlendirilen bu yöntem, tümörün içine (yerleştirilen, şemsiye şeklinde açılabilir özel bir çubukla (prob) tümöre yüksek frekanslı, değişken elektrik akımı vermektir. Bu ısı ile tümör 100 derecenin üstünde ısıtılıp, kanser hücreleri öldürülmektedir.

İlk kez 1996 yılında Rossi ve arkadaşlarının (3) kullandıkları yöntem, son 4-5 yıl içinde giderek yaygınlaştı ve bu alanda önemli bir tedavi seçeneği durumuna geldi. Bu yöntem, doğrudan ciltten (petkütan), laparoskopik ve açık cerrahi şeklinde yapılabiliyor. Toplanmış 10 ayrı çalışmada termoterapiye bağlı ölüm oranı hiç görülmedi. Komplikasyon oranı % 0-17 arasında değişiyor. Bazen kanama, ateş, agrı, apse gelişmesi gibi sorunlar yaratıyor.

RFA uygulaması için hastanın ileri evre siroz olmaması, tümör sayısının beşten fazla, çaplarının 5-6 cm. den büyük ve kanama bozukluğunun bulunmaması gerekir.

Rossi ve Arkadaşları 1 yıllık %94, 3-yıllık % 68 oranında sağ kalım bildiriyor. Hastaların % 95-100'ünde lezyonda tam nekroz sağlanabiliyor. Bowles ve arkadaşları da 99 RFA girişiminde 328 tümöre yöntemi uyguladı. Sadece bir hasta öldü (% 1), yedi büyük ve 10 küçük komplikasyon açığa çıktı. 15 aylık izleme sonunda sadece 30 tümörde (% 9) nüks oldu. Alınan sonuçların alkol enjeksiyonundan daha başarılı olduğu, tümörün lokal kontrolün sağlanmasında, etkili ve güvenli, tekrarlanabilir bir yöntem olduğu savunulmaktadır. Başarı oran 3 cm. den küçük tümörlerde daha yüksek olurken, 5 cm. den büyük olanlarda başarı oranı düşmektedir.

Ülkemizde birkaç hastanede kullanılmaya başlayan bu yöntem, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde Radyoloji-Genel Cerrahi bölümleri tarafından birlikte uygulanmaya başlandı Yakın zamanlarda yayınlanan araştırma sonuçları da RFA'nın iyi bir lokal kontrol sağladığı ve sonuçlarının cerrahi ile kıyaslanabileceğini ileri sürmektedir .

Sonuç olarak; karaciğer kanserinin (HCC) tek etkin tedavi yöntemi cerrahidir. Ancak cerrahinin uygulanabileceği hasta sayısı fazla değildir. Cerrahi rezeksiyon ve karaciğer nakli olanağı bulunamayan hastalarda yaşam süresini uzatacak değişik yöntemler ortaya atılmaktadır. Son yıllarda hızla yayılan RFA (termo-terapi) alınan ilk sonuçlarıyla ümit vermektedir.


boncuk tedavisi ile karaciğer kanseri hastalarına ümit oluyor

'Boncuk tedavisi' ile hayata geri döndüler
Çalışmalarını ABD'de sürdüren doktor Seza Güleç 'boncuk tedavisi' ile karaciğer kanseri hastalarına ümit oluyor. 125 hastanın yüzde 85'inde 'klinik hedefe' ulaşıldı..
file:///C:/DOCUME%7E1/ANAMAK%7E1/LOCALS%7E1/Temp/msohtml1/01/clip_image003.gifİleri derecede karaciğer ve pankreas kanserlerinde uyguladığı "boncuk tedavisi"yle büyük başarı sağlayan ve çalışmalarını ABD'de sürdüren Türk doktor Seza Güleç, birkaç ay ömür biçilen hastaların yeniden hayata tutunmasını sağladı. ABD'de yeni uygulanmaya başlanan "radyoaktif mikroküreler" Türkçe adıyla "boncuk tedavisi" Amerika'da tam 125 hasta üzerinde uygulandı ve yeni tedavi yöntemi ile hastaların yüzde 85'inde klinik olarak hedefe ulaşıldığı belirlendi. Yüzde 99'unu ise tedaviye yanıt verdi.
KEMOTERAPİYE EKLENİYOR
Indiana eyaletinin Goshen kentinde yaptığı çalışmalarla kanser vakalarında başarılı sonuçlar alan Dr. Seza Güleç uyguladığı tedaviyi şöyle anlattı: "Kanser karaciğerden başlamış olabilir veya çoklukla gördüğümüz üzere diğer kanserlerin karaciğere sıçramış olduğu evrelerinde kullanılabilir. En sıklıkla kalın bağırsak, pankreas kanserlerinin ilerlemiş türleri için uyguluyoruz. Kemoterapinin tamamen faydasız kaldığı vakalarda, karaciğer ****stazlarında kullanıyoruz. Bu metot önemli çünkü karın içi kanserlerinin çoğu ilk olarak karaciğere sıçrıyor. Ve karaciğer ****stazlarında dünyadaki en iyi sonuçları bu tedavi yönteminin kemoterapiye eklenmesiyle alabiliyoruz."
TÜMÖRE ETKİ EDİYOR
Güleç'in radyoaktif boncuk tedavisi adını verdiği yöntem, genellikle bir ya da iki seans uygulanıyor. Kasık damarından kateter ile karaciğer damarına ulaşılıyor ve karaciğer damarı içerisine gözle görülemeyecek kadar küçük radyasyonla yüklü boncuklar veriliyor. Sayıları 40 bini bulan bu radyoaktif boncukların yüzde 80-90'ı doğrudan tümöre etki ediyor. Boncuklardan radyasyon yayılımı uygulamadan 11-12 gün sonrasına kadar devam ediyor. Radyasyonun tümöre etkisi ise 3-4 hafta içerisinde gözlenebiliyor. Tedaviden 3 ay sonra daha net bir etki bekleniyor

Doktorlar ne diyor?
'Başka çare yoksa yararlı'
Prof. Dr. Münci Kalayoğlu: Tedavisi olmayan devresi geniş karaciğer kanserlerini ufaltarak cerrahi tedavi sınırları içine çekmek için yararlı olduğunu düşünüyorum. Özellikle geç kalınmış dönemlerde etkili olduğu biliniyor. Ancak çalışmanın sonuçları Chicago'da mayıs ayında sunulacak. Bunu beklemekte fayda görüyorum.
'Ömrü uzatmak mümkün'
Dr. Sualp Tansan: Karaciğer ****stazlarında bu tür yöntemler Amerika'da deneniyor. Uygulanacak başka yöntem kalmadığında hastalarımıza öneriyoruz. Hastanın ömrünü altı ay uzatmak mümkün olabiliyor.
Tedaviden yararlanan Türk hastalar anlatıyor
'12 ****stazdan sadece ikisi kaldı'
Sevim Şahin - Ev kadını (48): 10 ay önce karaciğer kanseri teşhis edildi. Antalya Tıp Fakültesi'nde karaciğerimin yarısı alındı. Üç ay sonra kontrolüm vardı, iyileşme saptandı. Sonra kontrollerimin sürmesi gerekiyordu ancak korktuğum için gitmedim. Ameliyatın üzerinden 7-8 ay geçmişti ki karaciğerdeki tümörlerin arttığı saptandı. Prof. Dr. Münci Kalayoğlu'na gittik, bizi son umut olarak Seza Güleç'e yönlendirdi. 5 Kasım'da Amerika'da boncuk tedavisi uygulandı. Karaciğerimde 12 noktaya kanser sıçramıştı. Geçen hafta iki aylık değerlendirme yapıldı, yalnızca iki ****staz kalmış.
'Kitle büyümedi hastalık dondu'
Ersin Barut - Doktor (42): Karaciğerimdeki ur 20 santimi geçtiğinde teşhis konulabildi. Akciğer, omurilik ve beyne ****staz yapmıştı. Kemoterapiden başka şansım yoktu, o da yetersizdi. Amerika'ya MD Anderson'a tedavi için gittik. Orada da 3-5 ay ömür biçtiler. O sırada Seza Bey ile temas kurdum. Geçen yıl 23 Şubat'ta karaciğerime radyasyon uygulaması yapıldı. Bir hafta sonra daha yüksek doz uygulandı. Karaciğerimdeki kitlenin 6 ay içinde iki katına çıkması bekleniyordu. Ancak kitle aynen kaldı, sıçrayan alanlarda büyüme olmadı. Kanserim dondu. Doktor olarak bu yöntemini diğer hastaların da duymasını istiyorum

Kanser tedavisi ile ilgili alternatif bir ilaç önerisi olması sebebiyle konuyu bilgilerinize sunuyorum.
Saygılarımla,

Sevgili arkadaşlar size yazdığım maili adres defterinizde ki herkese gönderirseniz çok sevinirim.
belki ihtiyacı olan birilerine ulaşıp yardımcı olabilir,ben olduğuna inanıyorum.
Babam ve kayınvalidem kanser.****staslarıda karaciğer.Oğlumun öğretmeninin ve esinin faydasını
görüp tavsiye ettiği bir alternatif tıp ilacından bahsetmek istiyorum.
Halk arasın da pek bilinmeyen fakat mezbaha kasaplarının bildiği bir panzehir.
ALAZA adı verilen bu panzehir sığırların kendi korunma mekanizmalarıyla oluşturdukları öd kesesinde
oluşan safra kesesi tasını andıran bir madde.ancak 1000-1500 hayvanda bir bulunan yaklaşık parmak
ucu büyüklüğünde değerli birey.değerli diyorum çünkü mezbaha kasapları
bulduklarını saklayıp lazım olanlara tanesi 50-60 ytl.ye satıyorlar.Bize söylenen aslında
bunun sarılık için kullanıldığıydı.Bizde dolaylı olarak düşündüğümüzde sarılığın bir karaciğer
hastalığı olduğunu bize de yarayabileceğini düşündük.Evlerden ırak olsun ama insanın basına geldiği
zaman çaresizlikten normal tedavi (kemoterapi)haricinde de her yolu deniyorsunuz.
K.validemin karaciğerinde yaklaşık 6,5 cm çapında bir kanser hücresi tespit edildi ne yürüyebiliyor
nede oturabiliyordu.karnındaki kitle sürekli karnına ve kaburgalarına baskı yapıyordu.
yeşil reçeteli ağrı kesicilere rağmen ızdırabı çoktu.Doktoru çok ümit verici konuşmasa da
kemoterapi alması gerektiğini fazla sansının olmadığını ancak ağrısını bir nebze azaltabileceklerini
söyledi.Biz ilaca(alazaya)başlamadan önce 2 kere kemoterapi almıştık.Fakat karaciğer
enzim sonuçları(ALP,AST,UST)değerleri normal değerleri yaklaşık 6-7 katıydı örn.200-400
arasında olması gerekenler 2800 lerde idi.ilaca başladığımızın haftasında 4-5 gün sonraki
biyokimya sonuçlarında değerlerin 1400 lere düştüğünü bir sonraki hafta ise 600 lere indiğini gördük.
Bunun dışında karın bölgesindeki sislik azaldı annem su an çok rahat yürüyebiliyor,hatta ayağını
altına alıp bile oturabiliyor.Doktoru bile sonuçları hayretler içinde karşıladı.
Kullanımına gelince ;
bize söylenen havanda dövüp un haline getirmemiz ve 1 mercimek büyüklüğündeki unu 1 tatlı kasığı bal
ile karıştırarak sabahları aç karnına 1 tatlı kasığı yemek.İçine 1 limonu sıkıp karıştırmanızda
mayalanma yapıyor ,biz öyle kullanıyoruz.Zaten küçük bir şey demiştim,yanı 4-6 tatlı kasığı
bal ve 1 limon karıştırmanız kafi geliyor .limonda sulandırdığı icin8-10 gün kullanabiliyorsunuz.
İlk kullanmaya başladığız zaman bir kaç gün sonra vücutta kızarmalar söz konusu olabilir,
korkmayın olabilirmiş herhalde zararlı hücreler çıkıyordur.
Sevgili arkadaşlar umarım bu maildeki bilgilere hiç ihtiyaç duymazsınız .
Bu arada ben gerçekten iyi geldiğine inanıyorum.Babama da kullandım onun değerlerinde
zaten fazla problem yoktu ama yinede yararlı olduğuna inanıyorum.
Not:Oğlumun öğret.eşi 7 yıl önce karaciğer kanserine yakalanmış. Kemoterapi aldıktan sonra doktoru
alın hastanızı götürün evinde huzur içinde ölsün demişler.hoca hanım SİROZA yakalandığında
kullandığı ALAZA yi eşine yedirmiş.Allah uzun omur versin esi hala yasıyor.




Karaciğer Kanseri ve Tedavi Yöntemleri

Karaciğerin primer (kendine has) malign (kötü huylu) tümörleri, bir başka deyişle kanserleri şunlardır: Hepatosellüler karsinom, intrahepatik kolanjiosellüler karsinom, hepatokolanjiokarsinom, hepatoblastom, anjiosarkom, epiteloid hemanjioepitelioma ve diğer sarkomlar (leiomyosarkom, rabdomyosarkom, indiferansiye embriyonel sarkom). Karaciğer kanserlerinin tümüne yakınını hepatosellüler karsinom (HSK) ve intrahepatik kolanjiosellüler karsinom oluşturur.

1- Hepatosellüler Karsinom (HSK) :

Karaciğerin en sık (%75) rastlanan primer tümörüdür. Diğer adı hepatomadır. Erkeklerde kadınlardan 5 misli daha fazla görülür. En sık 40-60 yaşlardadır. Kısacası en fazla orta yaş erkeklerde görülür. Dünyada en fazla Güneydoğu Asya ve Güney Afrika'da görülür. ABD'de ise seyrektir; tüm kanserlerin ancak %2,5'udur.

Etyolojisi bilinmemektedir. Ancak HSK için bazı risk faktörleri mevcuttur: Siroz HSK'li olguların büyük çoğunluğunda (%75-95'inde) risk faktörüdür. Hepatit B enfeksiyonu siroza neden olarak dünyadaki en önemli HSK sebebidir. Hepatit B enfeksiyonu olanlarda olmayanlara göre 20-200 kat daha fazla HSK oluşur. Ayrıca siroz yapan bütün hastalıklar, hepatit C enfeksiyonu, alkol kullanımı, vs. hastalıklar HSK'a yol açabilir.

Postnekrotik sirozlar, alkolik sirozlar, hemokromatosis, alfa-1-antitripsin eksikliğinde kanser olma riski yüksektir. Primer bilier siroz, kardiak siroz, Wilson hastalığında da orta derecede risk vardır. Aspergillus flavus adlı mantar tarafından üretiien Aflatoksin ile kontamine olmuş tahıl ve yer fıstığı yeme sonucu Aflatoksin alınmasıyla HSK gelişme riski vardır. Uzun süreli androjen kullanımında da HSK sıktır. Şistozomiazis ve klonorşiazis denen parazit hastalıklarının sık görülmesi de risk faktörüdür.

Klinik bulguları: Hepatomegali (karaciğer büyümesi) Karaciğer üzerinde üfürüm ve frotman olması Assit (karında sıvı birikmesi). Assit hastaların yarısında kanlıdır. Halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, karın ağrısı (her 3 hastadan birinde) Sirozu olan stabil bir hastada kliniğin aniden bozulması ve ALP artışı Karında kitle olması ve karında sağ üst kadranda ağrı ise karaciğer kanserinde en sık doktora başvurma sebepleridir.

Tanı : ALP (alkalen fosfataz) belirgin ölçüde artar. Transaminazlar ise (SGOT ve SGPT) hafif artar. AFP (alfa feto protein) artar. Galyum sintigrafisi (fokal dolma defekti olur). Ultrason ile kitle görülebilir, portal vene kitlenin invazyonu gösterilir. BT'de (bilgisayarlı tomografi) kitle görülür. Anjiografide hipervasküler ve tümör kızarıklığı gösteren kitle görülür. Karaciğer biyopsisi yapılarak kesin teşhis konur.

Tedavi : Etkin bir tedavi yoktur. Tanıyı takiben ortalama yaşam süresi 6 aydır. Tümör karaciğerin tek bir lobunu tutmuşsa o lob ameliyatla çıkartılır. Bu şekilde hastaların %10'u en az 5 yıl yaşama şansına kavuşur. Lezyon bir odağa lokalize ve 3 cm'den küçük ise tümör çıkartıldıktan sonra hastaların yarısında kanser tekerrür etmez. Ana damarlarda tutulum yoksa karaciğer nakli ve kemoterapi denenebilir. Karaciğer kanserinde (HSK) radyoterapi ve kemoterapi tedavisi ile genellikle başarılı sonuçlar alınamaz. Bazı vakalarda radyoaktif işaretli transferin tedavisi yarar sağlamaktadır.

****staz : % 50 olguda ****staz (tümörün başka bir dokuya yayılması) olur. En çok hiler lenf ganglionlarına ve akciğere ****staz yapar.

2- İntrahepatik kolanjiosellüler karsinom :

Karaciğer içi safra kanallarının kanseridir. Karaciğer içi safra kanallarının herhangi bir yerinde oluşabilir. Karaciğerin hilusu veya periferik kısımlarında gelişebilir. Karaciğer primer tümörlerinin % 8-25'ini oluşturur.

Etyoloji : Nedeni büyük ölçüde bilinmemektedir. Hastaların % 10'unda tümör şu etmenlerle ilişkilidir: Kronik ülseratif kolit (tipik olarak primer sklerozan kolanjit ile birlikte oluşur), Caroli hastalığı (idiopatik intrahepatik safra kanalları genişlemesi), konjenital hepatik fibrozis, klonorşiazis, opistorşiazis, hemokromatozis, thorotrast uygulanması, vs. Bu tip kanserlilerin %10'unda siroz vardır. Ancak intrahepatik kolanjiokarsinom'un Hepatit B ile hiçbir ilişkisi yoktur.

Klinik bulguları : Karın ağrısı, halsizlik, ateş ve kilo kaybı olur. Tipik olarak 50-70 yaşlarında görülür.

Tanı : Ultrason, BT, ALP artışı ve biopsi (patolojik tanı).

Tedavi ve prognoz: Hastaların çoğu tanı konulduktan sonra en fazla 1 yıl yaşar. Tümör çıkartılırsa bu süre biraz daha uzayabilir.

****staz : % 75 olguda ****staz olur. En çok lenf ganglionlarına, periton yüzeylerine ve akciğere ****staz yapar.

3- Hepatokolanjiokarsinom :

Bu tümörler hepatosellüler ve safra kanalı farklılaşması gösterir. Karaciğer primer tümörlerinin %5 'inden azını oluşturur. HSK'a benzer belirtiler olur.

4- Hepatoblastom :

Çok nadirdir. Çocuklarda en sık görülen karaciğer primer tümörüdür.Genellikle 3 yaşından önce oluşur. Erkeklerde kızlardan 2 misli daha fazladır. Doğuştan anomaliler ve hemidistrofi ile ilişkilidir.

En sık belirtiler (hepatomegali nedeniyle) karında kitle, büyüme geriliği ve kusmadır. Serum AFP değeri olguların %85'inde yükselir ve oldukça yüksek değerlere ulaşır.

Hepatoblastom soliter, iyi sınırlı, grimsi esmer renkte bir kitle şeklinde görülür. Değişik şekillerde olabilir. Ortalama lezyon çapı 10 cm dir. Bazen 20 cm ye kadar olabilir. Nekroz ve kanama sıktır. Siroz oldukça enderdir.

Tedavinin başarısı tümörün (hastaların %75'inde gerçekleşebilen) tamamen çıkartılmasına bağlıdır. Tümörün tamamen çıkartıldığı hastaların yarısı nda hayatta kalma süresi uzar. Ameliyattan önce kemoterapi uygulanarak tümörü çıkarılamayan hastalara da ameliyat olanağı sağlanabilir. Tümüyle fetal kaynaklı olan tümörler en iyi prognoza sahiptir, saf anaplastikler ise en kötü prognozlu olanıdır.

Olguların yarısında ****staz olur. ****stazları genellikle hiler lenf ganglionlarına ve akciğere yapar.

5- Anjiosarkom :

Genel anlamda karaciğer sarkomu enderdir. Karaciğer sarkomunun en sık görüleni ise anjiosarkomdur. Tipik olarak 50-70 yaşlarındaki erkeklerde görülür.

Etyoloji : Vinil klorid, arsenik ve Thorotrast (artık kullanılmayan bir radyolojik kontrast madde), anabolik steroid kullanımı ile yakın ilişkilidir. Tümör, bu maddelere maruz kalmadan 10-25 yıl sonra ortaya çıkar.

Klinik bulgular : Karın ağrısı, halsizlik, kilo kaybı, karında kitle bu hastaların en çok başvuru sebebidir. Hematolojik bozukluklar (anemi, DIC vs) sıktır.

Tanı : Ultrason ve BT'de kitlenin görülmesi, ALP atışı, anjiografide defektin gösterilmesi ile tanı konur. Kesin tanı için gerekli olan biyopsi açık yöntemlerle alınır. Zira kapalı karaciğer biyopsisi sonrası öldürücü kanama olabilir.

Patolojik bulgular : Olguların %75'inde çok sayıda tümör odağı karaciğerin her iki lobunu tutar. Odaklar tek tek, süngerimsi yapıda ve kanamalıdır; büyüklükleri farklıdır.

Tedavi ve prognoz : Yararlı hiçbir tedavi bulunamamıştır. Hemen hemen tüm olgular tanıdan sonraki 2 yıl içinde (karaciğer yetmezliği ve karın içi kanama nedeniyle) ölürler.

****staz : Olguların %60'ında ****staz olur.

6- Epiteloid hemanjioendotelyoma :

Ender görülen bu tümörün etyolojisi bilinmemektedir. Kadınlarda erkeklerden daha fazladır. Prognozu biraz daha iyidir; 5 yıllık survi (sağkalım) %30'dur. Yakın geçmişe kadar yapısı nedeniyle yanlışlıkla kolanjiokarsinom olarak tanı konulurdu.

7- Diğer sarkomlar :

Leiomyosarkom ve rabdomyosarkom gibi çeşitleri vardır. Oldukça enderdir. Bunlardan indiferansiye (embriyonel) sarkom erişkinlerde ender görülür ama çocuklardaki karaciğer tümörlerinin ancak %10'unu teşgil eder.

nehir
03-03-2008, 01:09
evet çok güzel bilgiler de çaresi var tedavisi varda bir o kadarda ölen çok..

Alestahan
03-04-2008, 03:28
bilgi için sağol...