PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Bitki-bitkilerin genel özellikleri


denizci
05-29-2011, 10:49
Canlılar dünyasının en önemli gruplarından biri bitkiler, öbürü hayvanlardır. Fotosentezle kendi besinini kendisi üretebilen, kökü, gövdesi ve yaprakları olan üstün yapılı bitkiler bu özellikleriyle hayvanlardan kolayca ayırt edilebilir. Oysa evrimin daha alt basamaklarında bitkilerle ya da hayvanlarla ortak özellikler taşıyan, ama gerçek anlamda ne bitki, ne de hayvan sayılabilen pek çok canlı vardır. Uzmanlar, sınıflarıdırmada büyük güçlük çıkaran bu ilkel ve basit yapılı Canlıları bugün bitkiler ve hayvanlar âleminin dışında tutma eğilimindedir. Ama geleneksel sınıflarıdırmaya bağlı kalan bazı bilim adamları, birçok özelliğiyle bitkilere benzeyen suyosunları (algler) ile mantarları tallıbitkiler adıyla bugün bile bitkiler âleminden sayarlar. Oysa bu Canlıların, üstün yapılı bitkilere özgü gövde, yapraklar ve iletim damarları gibi Özelleşmiş dokuları yoktur; hücreleri, tal denen basit ve özelleşmemiş ipçikler ya da katmanlar halinde bir araya toplanmıştır. Buna benzer temel farklılıkları göz önüne alarak mantarları ve suyosunlarını bitkilerden ayıran yeni sınıflarıdırmalarda ise bu canlılar, bitki ve hayvan benzeri bütün tekhücrelileri içeren Protista âlemi içinde sınıflarıdırılır; hatta mantarlar ayrı bir âlem olarak kabul edilir. Canlıların sınıflarıdırılmasını genel çizgileriyle ansiklopedinin CANLILAR maddesinde bulabilirsiniz. {Ayrıca bak. MANTARLAR; Yosunlar.)
Bitkilerin yüz binlerce değişik türü vardır. Bu türlerin boyutları, ancak mikroskopla görülebilen bazı yaprakyosunları gibi çok küçük bitkilerden başlayıp, California'nın kıyı sekoyalan gibi yaklaşık 90 metre boyundaki dev bitkilere kadar uzanır. Bitki türleri açısından dünyanın en zengin bölgesi olan, Kuzey Kutbu ile tropik iklim kuşağı arasındaki enlemlerde 300 bin kadar bitki türünün bulunduğu sanılmaktadır.
Bitkilerin Genel Özellikleri
Bütün canlılar hücre denen temel yapı birimlerinden oluşur. Bitkiler ve hayvanlar gibi üstün yapılı canlılarda bu hücreler, her birinin ayrı bir işlevi olan organları ya da özelleşmiş dokuları oluşturacak biçimde bir araya toplanmıştır. Canlının yaşamını sürdürmesini sağlayan beslenme, büyüme, solunum ve üreme gibi temel işlevlerin yerine getirilmesinden bu organlar sorumludur. Ama bu ortak özelliklere karşılık, hem hücre yapısı, hem de bazı yaşamsal işlevler açısından bitkiler ile hayvanlar arasında belirgin farklılıklar göze çarpar. Örneğin bitki hücresinin, hayvan hücresinden farklı olarak, büyük ölçüde selülozdan oluşmuş sertçe bir hücre duvarı ve kloroplast denen organelleri vardır {bak. HÜCRE). Böylece bitkiler, kloroplastlardaki yeşil renkli klorofil pigmentinin yardımıyla güneş ışığını (enerjisini) soğurup, fotosentez denen bir süreçle kendi besinini üretebilir. Fotosentez yeteneği olan yeşil bitkiler arasında, yaşamını öbür yeşil bitkilere bağımlı olarak sürdüren asalak bitkilerin sayısı pek azdır. Oysa hayvanlar, yAşamaları için gerekli olan besin maddelerini bitkisel ve hayvansal yiyeceklerle dışarıdan almak zorunda olan dışbeslek canlılardır {bak. Beslenme).
Bitkiler de hayvanlar gibi büyüyüp gelişir ve yeni hücreler üreterek yaralı dokularını onarabilir. Ama erişkin yaşa gelen bir hayvanın büyümesi durduğu halde, bitkilerde büyüme olayı yaşam boyunca sürer. Bu sonsuz büyüme özelliği de bitkiler ile hayvanları ayıran temel farklardan biridir.
Bütün canlılar gibi bitkiler de dış uyaranlara bir tepkiyle yanıt verir ve çevresindeki değişikliklere uyum sağlayabilir. Bitkiler özellikle dokunma, su, yerçekimi, güneş ışığı ve kimyasal maddeler gibi uyaranlara karşı duyarlıdır. Bitkinin genellikle uyan kaynağına doğru dönerek verdiği bütün tepkisel yanıtlara yönelim (tropizm) denir. Bu tepkilerin en sık karşılaşilan biçimleri ışığa yönelim (fototropizm), yerçekimine ya da yere yönelim (jeotropızm), kimyasal maddelere yönelim (kemotropizm), suya yönelim (hidrotropizm) ve elektriğe yönelimdir (elektrotropizm ya da galvanotropizm). Örneğin bir bitki baş aşağı çevrilse bile, kökleri gene toprağa, tepesi de güneşe dönük olacak biçimde büyümesini sürdürür. Küstümotunun yapraklarına dokunulduğu anda yaprakçıklar birbirinin üstüne kapanır. Sarmaşık ya da üzüm asması gibi sanlıcı ve tırmanıcı bitkilerin sülükleri de dokunmaya karşı duyarlıdır; bu sülükler yakındaki bir dala ya da tele değdiğinde bu desteğe sarılarak bitkinin yukarıya doğru tırmanmasını sağlar. Çiçeklerin taçyaprakları genellikle ışığa duyarlıdır; güneş doğunca açılır, güneş batınca kapanır. Bitkilerin yaprakları da çoğu kez güneş ışığına yönelir.
Yönelim sırasındaki bu kısıtlı hareketler dışında bitkilerin hayvanlar gibi yürüyerek, sürünerek, yüzerek ya da uçarak yer değiştirme olanağı yoktur. Bütün yaşamlarını bulunduklan yere bağlı olarak sürdürmek zorundadırlar.
Aralanndaki bu temel aynlıklara karşılık, Canlıların yaşamsal işlevlerinden biri olan üreme olayı üstün yapılı bitki ve hayvanlarda hemen hemen aynıdır. Hayvanlarda olduğu gibi tohumlu bitkilerde de erkekorganın ürettiği sperma hücresi dişiorganın ürettiği yumurta hücresini dölleyerek, bu tohumdan yeni bir canlının gelişmesini sağlar. Oysa bazı suyosunları ya da amip gibi basit yapılı canlılar doğrudan hücre bölünmesiyle çoğalır (bak. ÜREME). Bitkilerin yeryüzündeki dağılımı büyük ölçüde tohumlarının bir yerden bir yere taşınmasıyla gerçekleşir. Bu yüzden bazı bitkilerin tohumları rüzgârda uçabilecek biçimde kanatlıdır; bazılarında hayvanların postuna tutunmalannı sağlayan kanca ya da dikenler bulunur. Bazı tohumlar da yerde yuvarlanarak ya da suda yüzerek bir yerden bir yere ulaşabilir.