PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Efendimiz’in (sas) oğlu İbrahim’in annesi: Hz. Mâriye (r. anha)


kont
10-07-2010, 23:49
İki Cihan Serveri Efendimiz (sas), vefatından üç yıl önce bazı ülke liderlerini mektuplarla İslam’a davet etmişti.

Bu mektupların birini de Mısır hükümdarı Mukavkıs’a göndermişti. Bu mektup şu an Topkapı Sarayı’nda sergilenmektedir. Mukavkıs, bu mektuba bir cevap ile birlikte bazı hediyeler ve Hıristiyan olan Mâriye ile Sirin adlarında iki kız kardeşi cariye olarak göndermişti. Hz. Muhammed (sas), kızcağızlardan Sirin’i şair Hasan b. Sabit’in uhdesine vermiş, Mâriye’yi de kendi himayelerine almıştı.
Hz. Risaletpenâh, Mâriye’yi yanında bir cariye olarak alıkoymuştu. Efendimiz’in (sas) ilk hanımı, validemiz Hz. Hatice’den Kasım adlı bir oğlu dünyaya gelmişti. Hz. Mâriye’den (r. anha) İbrahim adlı bir oğlu oldu. Hicrî sekizinci yılda doğan minik İbrahim, 2 yaşına girdiği sıralarda vefat etti. Hz. Muhammed’e (sas) oğlu İbrahim’in hastalığı haber verildiğinde, Abdurrahman b. Avf ile birlikte yanına gitmiş, çocuğunun ölüm pençelerinde kıvrandığını görerek üzülmüş ve mübarek gözyaşlarını tutamamıştır. Ayrıca İbrahim’in vefatı anında güneş tutulmuştu. Halk, güneşin de Hz. Peygamber’in matemine iştirak ettiğini söylemiş; ancak O bu duruma hemen müdahale ederek; “Güneş ve Ay, Allah’ın birliğine ve büyüklüğüne iki şahittir. Onlar hiç kimsenin ölümü ve dirimi ile ilgili değildir.” buyurarak oğlunun ölümünden dolayı güneşin tutulmadığını belirtmiştir.

Efendimiz’den çok etkilendi


Hz. Mâriye, Mısır’da güzel bir hayat sürerken, birdenbire küçücük bir odada yaşayacağı Medine’ye gelmişti. Hz. Peygamber oldukça mütevazı bir hayat sürüyor, çok az yiyor, bazen aç yatıyor, sade giyiniyor, ot bir yatakta uyuyordu. Ahlâkı ve kibarlığı akıl almayacak güzellikteydi. Hz. Mâriye, Efendimiz’den Hz. İsa Aleyhisselam’ın ilah değil, kul ve resul olduğunu öğrendi. Kalbi İslam’a iyice yatıştı.

Mısırlıların gönlü kazanıldı


Efendimiz’in Hz. Mâriye’yi himayesine alması, Mısırlılar üzerinde gerçekten güzel bir etki bırakmıştı. Müslümanlar Mısır için Bizanslılarla savaştığında ahalinin tarafsız kalmasının bir sebebi de bu olmuştur. Hz. Mâriye, hicretin on altıncı senesinde vefat etmiştir.