PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Just Cause 2 Künye Tanıtımları-İncelemeleri - İzlenimleri


denizci
08-31-2010, 20:13
Just Cause 2 İncelemesi

http://oyun.pclabs.com.tr/wp-content/uploads/2010/04/Just-Cause-2-14121-475x380.jpg


Eidos Interactive tarafından 2008 yılında duyurulan ve bir iki ertelemeyle geçtiğimiz günlerde piyasaya çıkan Just Cause 2, ‘open-world’ tarzıyla bol aksiyonun birleştiği bir yapım olarak karşımızda. İncelemeye başlamadan önce şunu belirtmek isterim; aksiyon konusunda Wheelman bile bu oyunun yanında durağan kalabilir, eğer bu kadarı size fazla gelirse yazıyı okumaya hiç başlamayın ve oyundan sadece uzak durun.

Yapımcılığını İsveçli Avalanche Studios ve Eidos Interactive’in üstlendiği Just Cause 2’de, ilk oyundaki gibi Rico Rodriguez’i kontrol ediyoruz. Oyunun adı gerçekten yaşanmış bir savaştan, Operasyon ‘Just Cause’tan geliyor. Asya’da bulunan Panau isimli tropikal adaya hükmeden kötü diktatör Pandak Panay’ı devirip, özgürlük getirmek için mücadele edeceğiz. Birleşik Amerika, bu görevi gerçekleştirmek için 80’li Hollywood’tan fırlama Rico’yu görevlendirir, biz de bu görevde ona eşlik edeceğiz.



Deniz, kum, güneş ve kaos
Crysis’teki o müthiş adayı hatırlarsınız, balta girmemiş ormanlar, tertemiz deniz ve kumlar. Panau’da da aynı manzaralara rastlayacak, hatta beton örtüyle kaplanmış şehirler ve karlı dağlarda da bulunacaksınız. ‘Open-world’ tarzının hakkını vermiş Just Cause 2, içinde bulunduğunuz bölgeye harita demek haksızlık olur, resmen sanal bir dünya kurulmuş. Önce ‘open-world’ü bilmeyenler için, bu terimi açalım; bu türde oyunlarda özgür bir oynanış hakimdir. Büyük haritalarda, yaptığınız görevlerin yanında dilediğiniz gibi at koşturabilirsiniz. GTA bu türdeki oyunların en başarılısı bilindiği gibi.

Just Cause 2 de, özgürlük konusunda sınırları zorlamış, Panau isimli bu kocaman haritada gidip görebileceğiniz birçok yer var. Rahatça gezebilmeniz, görev yerlerine sıkılmadan gidebilmeniz için araç sürme imkanınız da bulunuyor. İster karadan, ister denizden, ister havadan, her türlü ulaşım mümkün. Helikopterden, otomobillere, deniz motorlarından, motosikletlere birçok aracı kullanabilirsiniz. Böylesine geniş topraklarda araç kullanımı olmasaydı, oyun çekilmez bir çileden başka bir şey sunamazdı.



Görev sistemi GTA serisini andırıyor, harita üzerinde belli yerler var ve istediğinize istediğiniz zaman gidebiliyor, görevinizi alıyorsunuz. ‘Şu kişiyi öldür’, ‘şu kişiyi kurtar’, ‘şurayı yok et’ gibi klişe görevler veren görev yerleri dışında bir de ‘kara borsa’ bulunuyor Panau’da. Elinizde bulunan ekipmanları geliştirebiliyor, yeni silahlar ve araçlar alabiliyorsunuz. Bunları bedavaya getiremiyorsunuz tabi, Just Cause 2’nin temelini oluşturan aksiyonun en büyük meyvesi olan ‘kaos’ puanlarıyla kara borsadan malzeme alıyorsunuz. ‘Kaos’ puanını, adından da anlaşıldığı gibi ortalığı karıştırarak kazanıyorsunuz. Çevreye verdiğiniz hasar, patlattığınız araçlar, öldürdüğünüz düşmanlar size ‘kaos’ puanı olarak geri dönüyor. Ayrıca haritanın birçok yerinde sandıklar bulunuyor, buralardan yeni silah temin edebiliyor ve elinizdeki silahlara mermi bulabiliyorsunuz.

Dinlen-iyileş yöntemiyle sağlığımızı koruduğumuz oyunda, sağlık kutularına ve ecza dolaplarına rastlıyoruz. Aldığınız görev gereği gittiğiniz yerlerde karşılaşacağınız sağlık kutuları, genelde işinize yaramayacak, çünkü Rico oldukça zor ölüyor, çok fazla abartıp 20 kişinin arasına dalmazsanız tabi.



Keskin kanca, sahibine yarar
Genel hatlarıyla ilk oyuna benziyor Just Cause 2, özgür oynanış ve kurgusuyla. Ancak öyle bir fark var ki, görüntüsü küçük ama etkisi büyük. Rico’nun sol elinde bulunan kanca sayesinde yapamadığımız görev, girmediğimiz macera kalmıyor. Karşınızda bir gökdelen mi var, sorun değil kancayı duvara gönderin ve en tepeye çıkın. Dağın zirvesine mi ulaşmanız gerekiyor, kanca yine yardımınıza koşuyor. Uçurumdan aşağıya düşerken, paramparça olmamanızı da kanca sağlıyor, tabi bir de bitmek bilmeyen paraşütü var Rico’nun. Araç ve deniz motoru kullanırken, helikopterden atlarken ve bunun gibi faaliyetlerde bulunurken ‘space’ tuşuna basıyorsunuz ve açıyorsunuz paraşütü. Elinizi korkak alıştırmayın, yolda koşarken bile açmaya çalışın, nasıl olsa bitmiyor.



Kancaya geri dönelim tekrar, sadece tırmanma işlerinde yardımcı olmuyor bu alet. Düşmanlarınızı yakalayıp fırlatabiliyor, hareket halindeki araçlara atlayabiliyorsunuz, hatta bir arabanın tepesinden diğerine geçiş yapabiliyorsunuz. Gökyüzünde size mermi yağdıran düşman helikopterleri bile tehdit olmaktan çıkıyor, kancayı gönderip kendinizi helikoptere çekebiliyorsunuz, sonra ister patlatın ister ele geçirin. Kancalı ipiniz sadece çevreye dehşet saçmak için değil, can sıkıntısını gidermek için de kullanılabilir. Sürekli koşuşturma ve bol aksiyondan sıkıldığınız zaman binin bir araca, arkasına da bağlayın bir el arabası, şehrin altını üstüne getirin. Sağda solda aracıyla kalan olursa, çekici görevi gören kancanızla yardım edin.



2006 yapımı Just Cause, bol aksiyonuyla gündemde kalmış ve en büyük artısının saf aksiyon olduğu söylenmişti. Karakterimize kancalı ip desteğinin gelmesiyle, dozunu aşmış olan aksiyon tamamen kontrolden çıkmış. Senaryo ve kurgu tam anlamıyla ikinci planda kalmış, ara sıra gelen iki-üç ara video olmasa kurgu diye bir şeyden bahsedemeyeceğiz zaten. Senaryoyu anlamış olmanız, görevleri neden yaptığınızın farkında olmanız veya amacınızın ne olduğunu bilmenizin hiçbir önemi yok. Etrafa zarar verin, kaos çıkarın, patlatın, yok edin ve öldürün.



Yapımcılar sadece aksiyon olsun diye düşmanlarınıza birer yapay zeka yerleştirmeyi de es geçmişler. Patlayıcı maddelerin yanında durmayı kendilerine hobi edinmiş olan, bazen saklanmayı akıl etseler de genelde açık hedef olmayı tercih eden, elinizdeki kancayı gördüğü halde hiçbir şekilde kaçmaya çalışmayan askerlerle dolu bir düşman grubu sizi bekliyor. Kendi canlarını bile korumayı bilmeyen bu askerlerin, kendi aralarında organize olup sizi zor durumda bırakacak saldırılar yapmalarını
beklemek, çok da gerçekçi bir tavır olmaz.

Şimdi gelelim asıl bombaya, biliyorsunuz ki Just Cause 2 sadece Vista ve Win 7’lerde çalışıyor ve XP desteği yok. Bu nedenle birçok eleştiri alan yapım, DirectX 10 destekli grafikleriyle de görsel bir şölen sunamıyor. Aslında efektlerin kalitesini es geçemeyiz, özellikle gün batımı efekti olağanüstü hazırlanmış. Ekrana ve gözünüze vuran gün batışı kızıllığı, ağaçların arasından süzen güneş ışınları Crysis gibi oyunlarla karşılaştırılacak türden. Avalanche Engine 2.0 grafik motorunu kullanan yapımcılar, denizi de oldukça gerçekçi hazırlamış. Crysis’ten beri gördüğüm en iyi ve en gerçekçi su efektleri diyebilirim. Oyunda denizi gördüğünüz zaman gerçekten yüzmek istiyor, suya girdiğiniz zaman da gerçekten yüzüyormuş gibi hissediyorsunuz.



Göze hoş gelen bu efektlerin yanında, kaplamalar ve ufak detaylar biraz sırıtıyor. Çevre detaylarına çok önem vermemişler ve şehir tasarımları da biraz başarısız olmuş. Deniz, kum, dağlar, tepeler hoş ancak binalar hep birbirine benziyor. Havok fizik motorundan da faydalanan Avalanche Studios, hasar modellemesinde vasatı aşamamış. Araç sürüş deneyimi ve kontrolleri de gerçekçilikten uzak, zaten oyunun genel olarak kontrol sorunu var, bu sorunun PC’ye özel olduğunu söyleniyor bazı yerlerde. Yapımı konsolda oynama imkanım olmadığı için böyle bir şeyi bizzat doğrulayamıyorum.

Seslendirmeye hiç girmek istemiyorum, tek kelimeyle rezalet. Diyaloglar çok yapmacık, hele ki Rico’yu seslendiren kişi işine hiç özen göstermemiş, kimse söylemedi herhalde başkarakteri seslendirdiğini. Araçlardan çıkan sesler, oyuncak arabaları andırıyor, müzikler ise eski aksiyon filmlerinden çalıntı gibi. Optimizasyon konusunda da sıkıntı arz ediyor Just Cause 2, normal sahnelerde ki bu sahneler çok nadiren ekrana geliyor, 30 ‘FPS’ ortalamayla oynuyorum. Ancak aksiyon dozu arttığında, patlamalar ve çatışmalarla birlikte 20’lere kadar düşüyor bu oran. Ara sıra gerçekleşen yavaşlamaları da unutmayalım tabi.



Bu aksiyona kalp de dayanmaz göz de
Yazının başında belirttim, eğer saf aksiyon tutkunu değilseniz yazıya hiç başlamayın diye, ama beni dinlemeyip yine de okuyanlar için burada da belirteyim; bu oyun size göre değil. Sağı solu patlatıp, senaryoyu umursamadan düşman avlamak istiyorsanız, sürekli araba takipleriyle adrenalin yaşamak sizi eğlendiriyorsa Just Cause 2’ye göz atın. Prototype ile aksiyonda kapışacak düzeyde olsa da, kurgu ve senaryo konusunda yanına yaklaşamaz. Boş bir senaryoyu, akılda kalmayacak olan bir oyun deneyimini önemsemeyip anlık eğlence isteyenler için Just Cause 2, çerez tadında bir yapım.

Oyundan Görüntüler:
http://oyun.pclabs.com.tr/wp-content/uploads/2010/04/5-475x380.jpg
http://oyun.pclabs.com.tr/wp-content/uploads/2010/04/6-475x380.jpg
http://oyun.pclabs.com.tr/wp-content/uploads/2010/04/7-475x356.jpg
http://oyun.pclabs.com.tr/wp-content/uploads/2010/04/9-475x356.jpg