PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : S.T.A.L.K.E.R.:Call of Pripyat İncelemesi


denizci
08-30-2010, 22:45
S.T.A.L.K.E.R.: Call of Pripyat İncelemesi

http://oyun.pclabs.com.tr/wp-content/uploads/2010/02/stalker1-475x296.jpg

GSC Game World, 2007 yılında Çernobil faciasının üzerine kurulan orijinal bir senaryoya sahip Stalker: Shadow of Chernobyl isimli oyunla adını duyurmuş, ardından 2008 yılında Stalker: Clear Sky ile seriye devam etmişti. Ancak Clear Sky’ın ilk oyun kadar etkileyici olmadığını düşünenlerin sayısı az değildi ve GSC yeniden çalışmalara başladı. Şuan bahsedeceğimiz yapımın çıkışını birkaç kez erteleyen firma, en sonunda servisi yaptı, işte Stalker: Call of Pripyat…

Burası Pripyat, buradan çıkış yok
1986’da Çernobil’de gerçekleşen nükleer reaktör patlaması, etkileriyle birlikte 2012 yılına kadar yansımıştır. Olayın gerçekleştiği bölge, yaşamak için hala uygun değildir, radyasyonun etkisiyle tehlikeli birer yaratık haline gelen insanlar ve hayvanlar, bu bölgenin asıl sakinleridir. Ancak bölge hakkında çıkan dedikodular, altın madenleri hakkındaki söylentiler ve bunun gibi ilgi toplayan hikayeler, birçok insanın dikkatini çeker ve davetsiz misafirler bölgeye akın eder. ‘Stalker’ da denilen bu insanlar, kendi aralarında küçük gruplar oluşturarak burada yaşamaya başlarlar.



Devlet bölgede kontrol sağlamak için hava ve kara birlikleri oluşturarak, Çernobil’de ‘Stalker’ların yeni gözdesi Pripyat kasabasına gönderir. Ancak bölgenin zorlu şartları birliklerin burada yok olmasına neden olur, özellikle hava güçleri tamamen devre dışı kalır. Alexander Degtyarev isimli özel ajan da gönderilen birliklerin içinde sağ kalan askerlerden biri, ancak kendisi Pripyat ve çevresini kaplayan koca bir alanda yapayalnızdır. Artık devreye biz giriyoruz, Degtyarev’e birliklerin geri kalanı hakkında bilgi toplamasında ve zorlu Pripyat koşullarına karşı verdiği mücadelede yardım edeceğiz.

Stalker serisinin önceki oyunlarını oynayanlar bilir, yapım büyük bir haritayı kullanıma sunuyor, Call of Pripyat’ta da durum aynı. Geniş bir alanla başbaşayız, 25 yıl önce yaşanan facianın kalıntıları hala bölgenin hakimi. Yapımcılar, çevrenin daha gerçekçi olması için bölgeye gidip araştırma yapmışlar, yani oyunda ayak bastığınız yerler, tıpkı gerçeği gibi olmasa da benziyor. Çevre konusunda şikayet edeceğiniz tek nokta, sürekli tabanvaya talip olmak. Uçsuz bucaksız topraklar üzerinde git gel yapmak, bir süre sonra sıkıcı oluyor, kullanıma açık araçlar olsaydı çok daha iyi olurdu. Yapımcılar, bu geniş arazileri yürüyerek aşmamızı, yalnızlığı daha çok hissedelim diye istemiş olabilirler ki isteklerini gerçekleşmiş.



Pripyat ve çevresinde, su birikintileri, tepeler, harabeler, terk edilmiş fabrikalar ve sular çekildiği için karaya oturmuş gemiler bulunuyor. Hayalet şehir tabirine uygun bu bölgede, rüzgarın uğultusu ve karga sesleri dışında ses çıkaran başka bir şey yok, bazen gruplar kendi aralarında çatışıyorlar ki önceki oyunlara göre bu tür durumlara daha az rastlıyoruz, ve bazen de yaratıklar tuhaf tuhaf sesler çıkarıyorlar. Hava durumunun da iyi olduğunu söyleyemeyeceğim, kara bulutlar sürekli bölgenin üstünde, yeri geldiğinde şiddetli yağmurlar yağıyor ve şimşek çakıyor. GSC Game, atmosfer konusunda oldukça başarılı bir iş çıkarmış. Yalnızlık hissi, bu atmosferle birlikte yerini korkuya ve tedirginliğe bırakıyor, arka fondaki sinsi müzik de cabası.



Yürürken kulağınızda çınlayan çalı çırpı sesleri, tepenizde uçan kargaların çığlıkları ve etkileyici yağmur efektleriyle Çernobil atmosferini iyi yansıtan CoP, grafikleriyle aynı duyguları yaşatamıyor ne yazık ki. Aslında silah ve ‘Stalker’ların modellemeleri iyi, patlama efektleri de kötü sayılmaz. Ancak kaplamalar, ağaçlar ve özellikle yaratıklar son derece kalitesiz. Ayrıca oyunda bir de eğilmeyi deneyin, görüntü aralıkları oldukça uzun tutulmuş. Ayakta duruyorken ‘ctrl’ye basıyorsunuz ve bir anda adam eğilmiş vaziyete geçiyor, eğilme süreci kesilip atılmış. Silahların sesleri ise komedi, oyuncak tabancaları kullanmış olmalılar ses efektlerini hazırlarken. Görsel kalite, atmosfer ile aynı seviyede olsaydı CoP kesinlikle elit yapımlar arasına girebilirdi.



Bir Garip Ajan
Alexander, radyasyon ve ucube dışında hiçbir şey yetişmeyen bu topraklarda ne yer ne içer düşünen olmayacak, sizden başka. Ana görevlerinizi yerine getirebilmek için sağlığınıza, yemenize ve içmenize dikkat etmeniz gerekiyor. Ayrıca bölgenin tehlikelerine karşı her an hazırlıklı olup, sağlam ve işe yarar ekipmanlara da sahip olmanız lazım. Silah, ilaç, yiyecek ve içecek gibi malzemeleri temin edebilmeniz için paraya ihtiyacınız olacak, para da gökten yağmadığı için hak etmeniz gerekecek. Bunun için Stalker serisinin meşhur bar görevleri ve diğer yan görevler mevcut, civarda bulunan ‘Stalker’ların size önerdiği görevleri yerine getirerek, para veya işe yarar ekipman kazanabilirsiniz. Bar görevlerini de açıklayayım; haritada bazı gemilerin içinde bar tadında kurulmuş mekanlar bulunuyor, burada barmen, barın sakinleri, silah ve ilaç tüccarları bulunuyor. Bu insanların size özel görevleri var ve bunları yerine getirdiğinizde, yine hak ettiğinizi alıyorsunuz.



Stalker serisi, normal FPS’lere göre biraz daha detaylı bir oynanış sunuyor, oyunda izleyeceğiniz yol ve gereken ipuçları hazır verilmiyor. İşe yarar bilgileri ve ipuçlarını kendiniz toplamak zorundasınız, bunu da yine çevredeki ‘Stalker’larla muhatap olarak gerçekleştireceksiniz. Bazıları çok şey bilse de bilgileri işinize yaramaz, bazıları ise az ve öz bilir. Bilgi kirliliği arasında kafanız karışacak, bu nedenle planlı hareket etmeniz gerekiyor. Sadece bilgi alışverişi yok tabi, elinizdeki malzemeleri satabilir, ya da onlardan bir şey alabilirsiniz. Ancak, özellikle silah alırken dikkat edin, size çok pahalıya patlayan silahı, bir süre sonra çok ucuza satabilirsiniz. İkinci el ile sıfır arasındaki fiyatlarda çok fark oluyor maalesef. Elinizdeki silahlar zamanla eskiyor, Far Cry 2’deki gibi çatışmanın ortasında bir anda tutukluk yapıyor. Bu tür silahlarınızı tamir ettirebiliyorsunuz, ancak masraflı olacağı için bu yolu tavsiye etmiyorum, vurun bir ‘Stalker’ ve alın elindeki silahı. Ayrıca silahlarınızı geliştirebiliyor, modifiye edebiliyorsunuz.



Ajanımızın işi gücü silah değil elbet, acıktığı zamanlar bir şeyler yemesi gerek. Elinizde bulunan sosis, ekmek ve kahvaltılık gibi gıdaları tüketerek Alexander’ın açlığını gideriyor. Enerjisi azaldığı veya susadığı zaman da içecek tüketebiliyorsunuz, çok fazla votka içirmeyin sonra tekrar acıkıyor. Ayrıca votkayı fazla kaçırdığınız zaman kahramanımızın başı dönüyor, görüntü kararıyor ve bulanıklaşıyor. Çernobil gibi tehlikeli bir bölgede sarhoş sarhoş dolaşmak pek de iyi olmaz sizin için. Oyunda bulunan gece-gündüz dönümünün hızlı işlemesini istediğinizde de kendinize sığınacak bir yer bulup uyuyabilirsiniz.

Radyasyon seviyesinin yüksek olduğu bölgeler, uzak durmanız gereken yerlerin başında geliyor, radyasyonun Alexander üzerindeki etkileri ilk safhadan itibaren farklılık gösteriyor. İlk yani tehlikesi en az olan safhada, bir şişe votka ile iyileşebiliyorsunuz. Ancak ilerleyen safhalarda elinizde gerekli ilaçların bulunması gerekiyor, yoksa Pripyat’ta mezar taşı aramak zorunda kalırsınız. Kahramanımızın canının çok tatlı olduğunu da söylemek gerek, 4-5 mermiden sonra yere yığılıveriyor. Dinlen iyileş sistemi bulunsa da, diğer oyunlara göre daha ağır işliyor. Bu nedenle yanınızdan sargı bezi ve ilk yardım malzemelerini eksik etmeyin.



‘Stalker’ların yapay zekası çok gelişmiş olmasa da kalabalık olduklarında birer ölüm makinesi oluyorlar. Tek başınızayken sizden sayıca üstün olan düşmanlarınıza karşı savaşmak kolay değil, özellikle açık alanda çok zor. Saklanarak hareket etmek en mantıklısı, ayrıca gördüğünüz her ‘Stalker’a da dayılık taslamayın. İki grup kendi arasında çatışıyorsa, ya tarafsız kalın ya da güçlü olan tarafa yardım edin. Oyunda başımdan geçen bir olayı paylaşayım; kendi halimde gezinirken, zararlı hava akımı uyarısı verildi, bu uyarı verildiği zaman kafanızı sokacak bir yer bulmalısınız kendinize. Ben de yakınımda bulunan bir gemiye girdim, oranın sahibi grup misafirperverliğini gösterdi. Emisyon sonlanınca, başladım grubun üyelerine sıkmaya, ufak bir çatışmadan sonra hepsinin üzerindeki işe yarar eşyayı aldım ve gittim. ‘Stalker’lar genelde siz onlara bulaşmadan bir şey yapmazlar ama zorlu Pripyat koşulları, insana benim yaptığım gibi hainlik yaptırıyor, ve bir de iyi bir şey yapmış gibi keyiflendiriyor.

Ufak bir bilgilendirme ile yazımı sonlandırayım; ekranın sol alt köşesinde kısayol tuşları bulunuyor, bu tuşların ait olduğu kutucuklara envanter ekranından gerekli malzemeleri yerleştirebilirsiniz. Acil durumlarda çok kullanışlı oluyorlar. ‘I’ tuşu ile envanter ekranına ulaşabiliyorsunuz, taşıdığınız malzemeler belli bir ağırlığı geçmemeli. Sınırı geçerse bu ağırlık düzeyi, adamınız yavaş hareket ediyor ve çabuk yoruluyor, eğer çok ağır yüklü iseniz hareket dahi etmiyor. ‘P’ tuşuyla da kişisel bilgisayarınıza ve detaylı haritaya ulaşabilirsiniz, istatistiki bilgilerinizi de buradan görebilirsiniz.



Sonuç
‘Ben fazla durmayacağım, iki üç adam vurup çıkacağım’ diyenlerdenseniz Stalker: Call of Pripyat size uygun bir yapım değil. Oldukça detaylı bir oynanış sunan yapım, Çernobil atmosferini çok iyi yansıtmasına rağmen, kötü grafikler ve yapay zeka nedeniyle mutlaka oynanacak yapımlar arasına giremiyor. Zorlu yaşam mücadelesi, Pripyat’ın gizemli hikayesi size çekici geliyor ise ya da serinin müdavimlerindenseniz, Call of Pripyat’ı oynamanızı tavsiye ederim. Dediğim gibi aksiyon arıyor ve bol bol adam vurmak istiyorsanız CoP’tan uzak durun.

Oyundan Görüntüler:
http://oyun.pclabs.com.tr/wp-content/uploads/2010/02/5-475x380.jpg
http://oyun.pclabs.com.tr/wp-content/uploads/2010/02/9-475x380.jpg
http://oyun.pclabs.com.tr/wp-content/uploads/2010/02/3-475x380.jpg