PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Torchlight Oyun Künye Tanıtımları-İncelemeleri-İzlenimleri


denizci
08-30-2010, 22:44
Torchlight incelemesi

http://oyun.pclabs.com.tr/wp-content/uploads/2010/01/torch.jpg

“En çok esinlenilen(!) oyunlar” diye bir yarışma yapsak bu dalda Diablo 1. liği açık ara göğüslerdi herhalde. 1997 yılında ilk kez oyunseverleri aksiyon RYO (Rol Yapma Oyunu) ya da daha doğrusu Hack’n Slash diye yeni bir türle buluşturmuştu Diablo. Esaslı RYO oyuncuları belki burun kıvırdırlar bu kes, biç, parçala tarzı yapmacık RYO’ ya ama milyonlar sevmiş ve bağrına basmıştı işte Diablo’ yu. İlkinden yaklaşık 3 sene sonra çıkan Diablo 2 ise bu yangını daha da tutuşturmuştu. Şurası bir kesin ki Bu Blizzard denen firma oyuncuların nabzını iyi tutuyor. Neyse sonrası malum zaten, onlarca Diablo kopyası oyun peydah oldu piyasada. Kimi gerçekten rezaletti (Hellgate London), kimi fena olmamasına rağmen unutulup gitti (Nox), Kimi de kalabalığın arasından sıyrıldı ve ayrı bir hayran kitlesi oluşturdu kendi çapında (Dungeon Siege, Titan’s Quest) ama kral hâlâ tahtındaydı ve olan bitene gülüyordu.
Diablo 2′den bu yana adamakıllı bir Hack&Slash (yani kes, biç, parçala, tecrübe kazan, seviye atla, yeni büyü/zırh/silah al, tekrar kes, biç, parçala diye uzun uzun tercüme edebilirim ) oyunu oynamadım. Dungeon Siege iyiydi hoştu, saatlerimi de harcadım ama oyun ilerledikçe sıktığını farkettim. Yani baştaki gibi heyecan vermedi ve ilk kez bir oyunun sonunu hile ile bitirdim (Oyunseverden itiraflar no:1). Titan’s Quest de iyiydi aslında ama ona da pek ısınamadım. İncelememize konu olan oyunumuz ise bir Runic Games yapımı, yani Torchlight, yani “yeni Diablo kopyası” diyebiliriz. Kopya dediğime bakmayın her kopya kötü olacak değil elbet. Tabir-i caizse Torchlight’a da Diablonun tıpkısının aynısının bir benzeri diyebiliriz. Oyuna emeği geçenler arasında ilk Diablo’nun yapımcıları da var dersem belki fikriniz değişir. Yapımcılar Diablo’daki tecrübelerinin üstüne bazı yenilikler eklemişler, fena da olmamış. Neyse efenim artık geçenim oyunumuza yoksa daha giriş kısmında oyunun notunu verip incelemeyi bitireceğiz


Büyük hali için üstüne tıklayın

Meşale Işığı

Tochlight oyunda bir maden kasabasının ismi, bu kasabanın altındaki madenlerden çıkan Ember adlı bir tür büyülü maddeden dolayı kasaba halkının başı beladadır. Bizim amacımız işte bu belayı defetmek. Tamam klişe bir konu ama zaten kim aksiyon RYO’da konuya ehemmiyet verir ki? Özetle asayı, kılıcı, oku, yayı artık elimize zarar veren her ne geçerse kapıp kasabanın ve madenin üstüne çökmüş olan karanlığa doğru dalıyoruz.

Elbette her RYO oyununda olduğu gibi bizi birbirinden farklı tarzda karakterler bekliyor. Tabii öyle derinlemesine bir karakter oluşturma, her karakterin sağlam bir geçmişi falan beklemeyin Hack&Slash dedik ya, ekrandaki karakterin boyu, posu, huyu, suyu, geçmişi bizi ilgilendirmiyor ne kadar az tıklamayla ne kadar çok düşman öldürüyor ona bakıyoruz Neyse bu türü sevenler başıma üşüşmeden karakterlere geçeyim.

Efenim öyle 7-8 farklı karakter yok. Hepi topu 3 farklı karakter mevcut (belki ek paketle artabilir bilinmez). Bu karakterlerden ilki olan Devastator adı üstünde iri kıyım bir arkadaş ve hobileri arasında kitap okumak, çiçek toplamak ve masal dinlemek yok. Eline bulabildiği en ağır yakın döğüş silahlarını alıyor, irice zırhları kuşanıyor ve Battal Gazi edasıyla ortalığı talan ediyor. Bu! Evet kısaca Devastator bu Yakın döğüşten hoşlanan oyunseverlerin beğeneceği bir karakter. Diablo’daki Barbar’ı beğenenler bunda da yabancılık çekmeyecekler. İkinci karakterimiz olan Vanquisher ise tuzak ve uzun menzilli silahlarda usta (gerçi ben tuzak muzak uğraşmadım, okla, tüfekle indirdim önüme geleni). Diablo’da olmayan ve sevdiğim bir özellik oyunda ilkel tabanca ve tüfeklerin yani barutlu silahların yer alması. İlkel dediğime bakmayın elinizde yeterince güçlendirilmiş bir barutlu silah varsa çoğu yaratığı kolaylıkla indirebilirsiniz. Yani ok, yay ve yakın döğüş silahlarını aratmıyorlar. 3. ve son karakterimiz de Alchemist, bir büyücüden ziyade bir kimyacı ve Ember madeninin güçlerini kullanıyor ama yapabildikleri itibariyle büyücü gözüyle bakabilirsiniz. Alchemist’in yaratık çağırma (summon) gibi özelliği de var unutmadan belirteyim.



Ember’im biçim biçim…

Karakterler bunlar ama hepsi bu mu? O koca haritaları tek başımıza mı gezeceğiz? Runic Games yapımcılarının bize sağladığı bir güzellik var bu konuda. Oyun boyunca yanımızda bir tane de iri, tosun gibi bir kedi (vaşak) veya bir kurt köpeği gezdirebiliyoruz. Gezdiriyoruz dediysem tasmalarından tutup çiş etmelerini bekleyelim ya da yanımızda hırlayıp onları sevelim diye gelmiyorlar elbet (aslında güzel olurdu ). Yapımcılar bu hayvanları neredeyse ayrı bir karakter kadar güçlü ve özellikli tutmuş. Uzun yolculuk boyunca tek tabanca takılmaktansa varsın yanımızda konuşamayan ama miyavlayıp duran sevimli bir kedi olsun (veya havlayan bir köpek). Balık avlama bölgelerinden tuttuğumuz balıkları bile yedirebiliyoruz sevimli yoldışımıza (evet oyunda balık avlamada var!). Bu olay minik hayvanımızın yediği balığa göre çeşitli güçler kazanmasını sağlıyor (balık yiyerek güç kazanmak mı? Hmmm)

Evcil hayvanınızın elinden bir çok iş geliyor. Yeri geldiğinde saldırılara göğüs geren tank rolünü üstleniyor, büyülü yüzük-kolye gibi takılar takabiliyor, büyüler öğrenip büyü yapıyor, envanteriniz doluysa size fazla gelen eşyaları taşıyabiliyor hatta bunları kasabaya götürüp satarak geri geliyor (pazarlıktan pek anlamıyor ama ). Elinize geçen balıkları yedirirseniz -geçici de olsa- şekil değiştirip çeşitli güçler bile kazanabiliyor. Bu yüzden hayvanınızı gözardı etmeyin, canı bittiğinde ölmüyor (yavaş yavaş iyileşiyor) ama yine de ona iyi bakın ve gerekli büyü ve takılarla destekleyin…

Tıpkı Diablodaki gibi Torchlight’ın eşya çeşitliliği oldukça fazla ve bunlar gücüne ve etkisine göre renk renk yine. Bilmeyenler ve türe yeni olanlar için bunları açıklayacak olursam; Beyaz renkliler herhangi bir büyülü özelliği olmayan “düz” eşyalar. Yeşil renkliler beyazların biraz daha iyisi yani büyülenmiş (enchanted) eşyaları temsil ediyorken Mavi olanlar ise rare yani nadir bulunan güçlü eşyalar anlamına geliyor ve yeşillerden daha etkili özelliklere sahipler. Altın sarısı renginde olanlar ise eşsiz (unique) olanlar ve oldukça güçlü eşyalar. Son olarak mor renkliler ise set yani bir takıma ait parçalar. Her takım, birkaç parçaya ayrılıyor ve üstünüzde aynı takımın birden fazlasını eşyasını taşıdığınızda eşyaların etkisi daha da artıyor, Diablo 2′den bildiğiniz gibi…


Büyük hali için üstüne tıklayın

Tabii ki bu kadar eşyayı yine envanterimize (veya hayvanımızın envanterine) ve sandığımıza depolayacağız elbet. İşte burada Torchlight’ın Diablo’dan farklı ve bence güzel özelliklerinden biri karşımıza çıkıyor, kasabada eşyalarımızı saklamamız için 2 adet kasamız mevcut. Biri her karakterin kendi şahsi kasası diğeri ise “ortak kasa“. Eğer farklı bir karakterle oyuna başlar ve kasabaya uğrarsanız ortak kasaya baktığınızda daha önce diğer karakter(ler)inizin koymuş olduğu kıymetli eşyaları göreceksiniz. Gerçekten hoş bir özellik, özellikle güçlü takım (set) eşyalarını tamamlama sevdalıları için. Yalnız benim eşyalar daha doğrusu kıymetli taşlarla ilgili gördüğüm kusur şu; bu kıymetli taşların güçlüsüyle güçsüzünün şeklen pek ayırdedilememesi… Yani alt seviyedeki bir taşın üst seviyedekiyle görüntüsü hemen hemen aynı, fark etmek zor. Diablo’da ise daha rahat farkediliyordu her seviyedeki taş.

Oyunda enchant etme yani büyülendirme hayli önemli. Elinizdeki eşyaları daha da güçlendirmek istiyorsanız ve elinizde de bol miktarda altın varsa kasabada eşyaları büyüleyen herifin yanına gidip eşyayı verin gerisi onun işi. Dikkat etmeniz gereken altın renkli ve mor takım eşyaları gibi uzun süre kullanacağınız eşyaları büyüleyin ki paranız ziyan olmasın. Bununla birlikte haritada karşınıza bedavaya büyüleme yapan sarımsı havuzlar çıkacak bazen, onları es geçmeyin.

…ölürüm Ember için!

Görevlere gelince bu konuda Torchlight bir miktar yetersiz diye düşünüyorum. Çünkü ana görev haricinde yan görevler alabilmemize rağmen yalnız 3 kişiden görev alabiliyoruz (onlar da hep aynı kişiler hatta biri kişi bile değil, bir teneke yığını). Bu görevler de “git şu eşyayı açtığım portala girip getir” ya da “git şu yaratığı indir” tarzı birbirinin benzeri görevler. Bu biraz can sıkıcı ama yine de oyun kendini bir şekilde oynatıyor.

Yan görevlere dalmadan ana göreve odaklanıp daha çabuk bitirebilirsiniz elbet oyunu ama “ne ka’ ekmek o ka’ köfte” kuralını hatırlatır ve tecrübe ve ününüzün (fame) artması için yan görevlerin de faideli olduğunu belirtirim. Ün dedim evet. Yani şan, şöhret, hayranlar falan filan. Torchlight sadece tecrübe anlamında ilerletmiyor bizi, oyunda ara ara karşınıza çıkan, adı altın sarısı harflerle yazan aşırı güçlü olmasa da normalden güçlü ve miniboss diye tabir edebileceğim lider yaratıkları öldürdükçe ününüz de artıyor ve tıpkı tecrübe atladığınızda yaptığınız gibi ününüz arttıkça yeteneklerinize (skill) puan verebiliyorsunuz. Yetenekler demişken hoşuma giden minik bir güzellik ise bir yeteneği açmak için illa ki başka bir yeteneğe sahip olmak gerekmiyor sadece belirli bir seviyede (level) olmak yeterli. Gerekli seviyeye geldiğimizde de o seviyeye ait yetenekler açılıyor ve açılan yeteneklere dilediğimiz gibi puan serpiştirebiliyoruz (Her yetenek en fazla 10. dereceye kadar yükseltilebiliyor). Kısaca oynanışa renk kattığını düşündüğüm bu sistemi beğendim…

Stats yani karakter puanları ise bildiğiniz gibi. Seçtiğiniz karakterin özelliklerine ve dövüş tarzına göre Güç (strength), Çeviklik (dexterity), Büyü (Magic) ve Savunma (Defense) özelliklerine puan verebilirsiniz. Bu özellikler karakterimizin güçlendirirken kullanabileceğimiz silah, büyü, zırh vs için de belirleyici oluyor aynı zamanda. Güçlü silahların yüksek güç veya çeviklik gerektirmesi gibi. Yalnız burada ilginç olan bazı eşyaların Magic (büyü) puanı istemesi daha doğrusu büyü gerektirmemesi gereken eşyaların (misal sıradan bir yay ya da balta) belirli bir büyü puanına sahip olunca kullanılabilmesi. Gerçekten ilginç geldi bana. Hadi bir büyücü âsası neyse de bir yay veya ağır bir gürzde büyü puanına ne gerek var anlamadım?

Yapımcıların önümüze sunduğu bir başka yenilik ise her karakterin her silahı kullanabiliyor olması. Yani sevimli Destroyer’inizin eline bir âsa veya yay verebilirsiniz bu size kalmış. Yine de karakterinize özgü silahları kullanmak en mantıklısı çünkü büyülü asalar yüksek büyü puanı isterken, büyülü yaylar da yüksek çeviklik puanı istiyor. Dolayısıyla okçuya yay, büyücüye âsa, tanka kılıç-kalkan… doğanın dengesini bozmayalım


Büyük hali için üstüne tıklayın

Oyunu muadillerinden ayıran ilginç bir özellik ise; tüm karakterlerin karşısına çıkan büyü kağıtlarını okuyarak o büyüyü yapar hale gelmeleri. Bulduğumuz veya aldığımız bir büyüye sağ tıklayarak onu hafızaya alıyor ve yapabilir hale geliyoruz. Dilersek CTRL+Sağ tuş ile de aynı büyüyü “unutup” yerine başka bir büyü ezberleyebiliriz. Tabii hafızadaki büyü adedi 2′den fazla olamıyor. Hoş bu sayı 2 ile sınırlandırılmış olsa da büyünün Barbar gibi bir ağır ağbiye aykırı olduğunu düşünüyorum. İşin özü Barbarın yerden iskelet savaşçılar çıkarması veya uçan bir kılıç oluşturması biraz saçma geldi bana. Aynı şekilde dilerseniz yanınızdaki hayvancağıza da büyü öğretebiliyorsunuz (haydaa). Büyüleri bile öğrenip uygulayan hayvancağızların “len bunun yaptığı herşeyin aynısını ben de yapıyorum, e niye esas oğlan ben değilim de o?” diye sormadığını merak ediyorum Bu hayvanlar her derde deva hakikaten. Bu büyüler arasında en hoşuma gideni ise yaratıklardan düşen büyülü eşyaları ücretsiz tanımlamamıza (identify) yarayan büyü. Deste deste tanımlama parşömeni taşımaktan kurtardı beni.

Oyun esnasında tek seferde birden fazla yaratığı vurduğumuzda ekranın hafif sarsılması gibi özellikler ise hoş olmuş. Aynı zamanda Kritik Hasar (critical strike) gibi güçlü hasarların etkileri ise belirgin. Kritik hasar veren yetenek, takı ve silahlara ağırlık verin ki faydasını (yeri geldiğinde arka arkaya 3-4 kritik hasar vererek) göresiniz.

OGRE

Torchligt’da OGRE adlı açık kaynak kodlu ve bir çok yeteneğe sahip bir grafik motoru kullanılmakta (HDR, shader efektleri gibi gelişmiş özellikler bu oyunda kullanılmamış gerçi). Grafiklerdeki (benim için) tek sorun anime tarzı çizgi filmsi bir tarza sahip olmasıydı. Gerçi şu an gözlerim alıştı ve beğenmeye bile başladım diyebilirim ama yine de biraz daha gerçekçi çizgiler olsa daha iyi havaya sokardı diye düşünüyorum. Belki de oyunun yapımcısı Runic Games, “biraz sempatik grafik yapalım, gerçekçi yaparsak grafik motoruna yüklenmemiz gerekecek” diye düşünmüş olabilir, bilemiyorum… Zaten grafik ayarlarında netbook ayarı dahi var ki bu da oyunun bol çekirdekli işlemciler, dev bellek alanları, yüksek DirectX numaralı ekran kartları için yapılmadığının bir göstergesi. Yine de sadece grafik kalitesine göre değerlendirilemez elbet oyunlar. Grafikler harika olmasa da oyunu taşıyor ve Torchlight’a gerekli atmosferi sağlamak için yeterli diyebilirim.

Oyunu 1920*1080 çözünürlükte ve en yüksek ayarlarda oynadım ve aşağıdaki sistem ile 40-60 fps arası sonuçlar aldım (vsync açık). Yani sistemleri fazla zorlamadığı için iyi bir görsellikte akıcı bir oynanış elde edebilirsiniz.

Müziklerden de bahsedeyim hemen, oyunun girişinde duyacağınız gitar tınıları size hemen tek bir kelime söyletecek; DİABLO!!! Müzikler ilk Diablo’nun bestecisi Matt Uelman’ın eseri ve ilki gibi hayli etkileyici. Hatta müzikleri dinledikçe kendimi Diablo’nun grafikleri geliştirilmiş halini oynuyormuş gibi hissettim çoğu kez. Diablo tınılarına aşinaysanız ve seviyorsanız aynı elden çıkma bu müzikleri de beğeneceksiniz. Yani müzikler tam not alıyor benden.

Bir Diablo Fanatiğiyseniz Torchlight'ı kaçırmamalısınız.

Oyundan Görüntüler:

http://oyun.pclabs.com.tr/wp-content/uploads/2010/01/Torchlight-2010-01-17-17-56-21-25-1024x576.jpg
http://oyun.pclabs.com.tr/wp-content/uploads/2010/01/Torchlight-2010-01-17-22-45-04-10-1024x576.jpg
http://oyun.pclabs.com.tr/wp-content/uploads/2010/01/Torchlight-2010-01-18-01-38-28-29-475x267.jpg
http://oyun.pclabs.com.tr/wp-content/uploads/2010/01/Torchlight_Classes-1024x588.jpg