PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Brütal Legend Oyun Künye Tanıtımları-İncelemeleri-İzlenimleri


denizci
08-30-2010, 22:42
Brütal Legend PS3 İncelemesi

http://oyun.pclabs.com.tr/wp-content/uploads/2009/12/IMG_3152-475x356.jpg

Bundan birkaç ay önce oyunlardaki özgünlük kavramı hakkında sitede bir makale yayımlamıştık. Konu yaratıcılık ve özgünlük olunca, yapımcı Tim Schafer’den bahsetmemek olmazdı. Tim Schafer’in son eseri Brütal Legend’ın henüz yapım aşamasında olduğundan, birkaç ay sonra piyasaya çıktığında, bu yılın en özgün, en sıradışı yapımlarından biri olacağını belirtmemize rağmen, pek az kişinin bu oyundan haberdar olduğundan dem vurmuştuk. Yaptığı her oyun – eser – ile yaratıcılığın, mizahın son limitine ulaşan Schafer bizi Brütal Legend’ın hikayesinin geçtiği ****l dünyasına götürüyor. Her Schafer oyunundan alışkın olduğumuz üzere (Monkey Island, Full Throttle- Psychonauts vb… ) ince göndermeler, renkli karakterler, eğlenceli oyun yapısı, özgün hikayesi ve atmosferi ile bu yılın en iyilerinden biri olan Brütal Legend’ın Playstation 3 versiyonunu inceleme altına alıyoruz.
Bu yazıyı okuyan birçok kişinin Schafer’den veya son oyunu Brütal Legend’dan bihaber olabileceğini varsayarak Schafer’in geçmişine kısa bir bakış atıp, oyunun genel yapısı ve hikayesini anlatmaya başlayarak incelememize başlıyoruz.


SCHAFER’İN KARİYERİ

Oyun dünyasının sıradışı insanı Tim Schafer’in yaklaşık 10 yıl boyunca çalıştığı Lucas Arts bünyesinde unutulmaz oyunlarda parmağı vardı. Monkey Island serisinin yaratılışında oyunun senaryo kısmında çalışan Schafer oyunun devamı olan MI 2: Le Chuck’s Revenge’de de yardımcı tasarımcı olarak görev aldıktan sonra, Maniac Mansion: Day of the Tentacle ve Full Throttle gibi uçuk, unutulmaz macera oyunlarının yapımında yer aldı. 1998’de Grim Fandango’nun yapımında proje lideri konumunda bulunan Schafer, 2000 yılında Lucas Arts’tan ayrılarak Double Fine Productions’ı kurdu. Majesco ‘nun desteğiyle çıkardığı ilk oyunu Psychonauts ile başarı kazanan Schafer başka bir sıradışı oyunu, Brütal Legend’ı ikinci oyunu olarak piyasaya sürdü. Bu sefer aldığı destek ise daha büyük oldu, Electronic Arts oyunun yayıncılığını üstlendi.

****L DÜNYASINA HOŞGELDİNİZ

Brütal Legend’ın nasıl sıradışı bir oyun olduğu daha ilk bakışta göze çarpıyor. Gerçek görüntülerden- Jack Black - oluşan yaklaşık 1 dakikalık bir açılış videosu ve tuhaf menüsüyle karşılıyor bizi Brütal Legend. Oyunun tek kişilik senaryosu ile birlikte sahne savaşlarının yer aldığı ( daha sonra bahsedeceğiz ) çoklu oyuncu modu da bulunuyor. Bu çoklu oyuncu modu benim ve birçokları için sürpriz oldu aslında. Aynı zamanda bir salt aksiyon oyunu beklerken Brütal Legend birkaç türü harmanlayan bir tarzda karşımıza çıktı ki bu da birçokları için sürpriz oldu.

Oyunun ana karakteri Eddie Riggs bir roadie. Roadie sahnede herşeyin doğru gitmesi için sahne arkasında çalışan bir elemandır. Birçok işi kendi yapsa da spotlar hiçbir zaman onun üzerinde olmaz. Jack Black’in sesiyle hayat verdiği Eddie sıradan bir roadie değil. Ona göre o zamanda yapılan müzikler rezalet, sahne performansları berbattır. Eddie eski zamanlarda, müziğin hasının yapıldığı zamanlarda yaşaması gerektiği konusunda sızlanıp dururken, yaşadığı bir sahne kazası sonucu dekorun üzerine düşmesi ile isteği yerine gelir ve kendini bir anda ****l dünyasında buluverir. Önceleri buna anlam veremeyen Eddie, ****l dünyasında karşılaştığı yaratıkları, kendisinin bile şaşırtan bir ustalıkla kulandığı baltasıyla kesip biçerken, yol boyunca tanışacağı karakterler ile etkileşime geçerek orada bulunma nedenini daha iyi kavrayacaktır. Hikaye ana hatlarıyla böyle, biz en iyisi ağzımızdan bir şey kaçırmadan ( spoiler ) güvenli sulara geçelim, ilk olarak oynanış.


AKSİYON GÖRÜNÜMLÜ STRATEJİ !

Yukarıdaki satırlarda Brütal Legend’ın oynanış olarak bizi şaşırttığından bahsetmiştik. Oyunun giriş bölümünde, 3-4 saatlik bir oyun süresi geçirdiğimizde, oyunun 3.görüşten oynanan salt bir aksiyon oyunu olduğu izlenimine kapılmıştık. Oyunun tanıtım videolarında da gördüklerimiz bu izlenimlerimizi haklı çıkarır haldeydi. Bu bahsettiğim süreçte, Eddie ****l dünyasında baltası ve elektrik şoku veren gitarıyla çeşitli kombolar yaparak düşmanlarını alt ederken, kimi zaman da arabasına atlayıp aksiyon ağırlıklı takip sahnelerinde yer alıyor. Oyunun ilk kısmını ( Yaklaşık 30 dakika ) geçtikten sonra ****l dünyasında serbest dolaşma hakkına sahip oluyorsunuz. Oldukça tatmikar büyüklükteki bu dünyada ana görevler haricinde çeşitli yan görevleri tamamlayabiliyorsunuz. Yan görevlerin sayısı yeterli sayıda diyebiliriz. Ama bunların çeşitliliği konusunda biraz sıkıntı var. Belli bir sayıda yan görev yaptıktan sonra bunları yapmak size oldukça monoton gelecektir. Bu arada haritada dolaşırken uzun mesafeleri kat etmenize en çok yardımcı olacak unsurlardan biri olan aracınızı çağırmanız için küçük bir solo atmanız gerekiyor. ****l dünyasında olup da solo atmadan olmazdı zaten. Oyun boyunca çeşitli mekanlardan ( relic ) ve görevlerden öğrenebileceğimiz yen i sololar ile birçok yeni özellik kazanabiliyoruz. Bunların çoğu oyunun sahne savaşlarının yer aldığı ileriki kısımlarında işe yarasa da bazıları her daim kullanılabiliyor.

Eddie’ye bu macerasında sadece öğrendiği solo’lar yardımcı olmuyor. Eddie buradaki düzensizliğe son vermek adına birşeyler yapması gerektiğini farkediyor ve kendi ordusunu kurmaya karar veriyor. İşe ilk olarak köle olarak çalıştırılan ve kafalarını madende taş kırmak için kullanan Headbanger’ları doğru yola yöneltmekle başlıyor. Kafalarını taşları kırmak için değil, müzik için sallamaları gerektiği inancını onlara aşılayan Eddie ordusunun ilk ünitesini de deftere eklemiş oluyor böylece. Oyunda Eddie’nin gücü belli bir yere kadar işe yarıyor. Yanınızda bulunanlardan yardım almak zorundasınız, daha doğrusu onları efektif bir şekilde yönetebilmelisiniz. Yön tuşlarının her biri ile farklı komutlar verebildiğimiz yandaşlarımıza; ” Beni takip et ”, ” şu bölgeyi savun ”, ” şuraya saldırı yap ”, ” şuraya git” gibi dört farklı komut verebiliyoruz. Oyunun ilk kısımlarında bize alıştırılan bu sistem daha sonra oyunun sahne savaşları kısmında çok daha yaygın olarak kullanılıyor. Oyunun en güzel yanlarından birisi de bu aslında. Oyun size herşeyi yavaş yavaş veriyor. Oyunun hiçbir anında kendinizi kaybolmuş hissine sahip olmuyorsunuz, kontrol elinizden kayıp gitmiyor. Sahne savaşlarından önce bu küçük grupları yönetme deneyiminin öğretilmesi de bunun bir göstergesi. Sahne savaşları diyip durduk, artık sırası geldi bu konuyu anlatmanın.



****L DÜNYASINDA SAHNE SAVAŞLARI

Oyunda belirli bir süre geçirdikten sonra düşmanlarınıza karşı sahne savaşları veriyorsunuz. Oyun küçük bir strateji oyununa dönüşüveriyor. Amaç düşmanın sahnesini, o sizinkini yıkmadan önce yıkabilmek. Sahneler arası mesafede bulunan çukurlarda ise sizin kendinize kazandırmanız gereken hayranlarınız var. Etrafında düşman yokken, atabileceğiniz fan tribute soloları ile hayranlarınız için eşya kuleleri ( merchboots ) dikerek onların size daha bağlı kalmasını sağlıyorsunuz. Hayranların önemi ne mi ? Hayranlar herşey demektir. Eddie’nin de söylediği gibi. Ama sahne savaşlarında hayranlar sizin için bir nevi para birimi diyebiliriz. Ordunuzu kurmanız için yapacağınız ünitelerin her biri belirli sayıda hayran sayısına sahip olmanızı şart koşuyor. Oyunun başında yanlızca birkaç çeşit ünite yapabilirken, sona yaklaştıkça tahmin edebildiğiniz gibi bunların sayısı da artıyor. Her ünitenin belirli özellikleri var. Kimisi yakın dövüşü tercih ederken, kimisi uzaktan zarar veriyor, kimisi ünitelerinizi iyileştirirken, kimisi de ordularınıza çeşitli bonuslar kazandırarak destek oluyor. Sahne savaşlarında kontrolün daha rahat yapılabilmesi için Eddie’ye şeytan kanadı ekleniyor. Bu kanatlarla ordularımızın üzerinden uçarak savaş alanını çok daha rahat kontrol edebiliyoruz. Bu yöntemle sadece belirli ünitelerimizi seçerek, onları farklı yönlere gönderebiliyoruz. Sahne savaşlarında düşmanın ilk olarak saldırdığı yerler sizin eşya kuleleriniz oluyor, onları yıkmayı başarırlarsa sizin sahnenize doğru yol almaya başlıyorlar.



TAKIM OYUNU ESASTIR

Brütal Legend’da her bir ünite ile etkileşime girerek ikili takım oluşturabiliyorsunuz. Her bir ünite ile ikili takım oluşturduğunuzda farklı bir sonuç ortaya çıkıyor, o yüzden bunların her birini denemeniz ve savai alanında da gerekli yerlerde kullanmanız sizi başarıya daha çabuk götürecektir. Tüm bunlar olurken Eddie’nin tek başına neler yapabileceğini merak etmiş olabilirsiniz. Eddie çoğu üniteden güçlü olsa da Eddie’nin gücü kısıtlı. Eddie’yi daha çok ordunun komutanı gibi kullanıp, gerektiğinde savaş alanına inerek ordunuza destek olacak solo’lar atıp, ikili takımlar oluşturmayı denemelisiniz. Yoksa Eddie’yi birkaç tane güçlü düşman ünitesi hemen harcayabiliyor. Sahne savaşlarında öldüğünüzde kendi sahnenizin önünden canlanıyorsunuz, savaş ise kaldığı yerden devam ediyor. Bu arada sahnenin üzerinde bulunan taretleri ve çeşitli silahları kullanarak da sahnenizi savunabiliyorsunuz.



Oyunun en güzel yanlarından biri de Eddie’nin gitarını, baltasını, arabasını modifiye edebilmek. Oyun boyunca yaptığımız görevler ile kazandığımız puanlar ile haritanın çeşitli bölümlerinde bulunan Motorforge’lardan herhangi birine gittiğinizde, arabanıza birincil silahlar, ikincil silahlar, zırh ekleyebiliyor, boyayabiliyor, performansını güçlendirebiliyor, baltanızı, gitarınızı değiştirip, daha güçlü balta ve gitarlara sahip olabiliyor ayrıca yeni kombolar öğrenebiliyorsunuz. Eddie’ye kazandıracağınız yeni kombolar, alacağınız yeni bir balta veya gitar karakterinizin güçlenmesini sağlasa da az önce belirttiğim gibi gücü belirli bir oranda kalıyor ve sahne savaşlarında tek başına ortalığı yakıp yıkamıyor. Ayrıca sahne savaşlarında sizinle aşağı yukarı eşit güce sahip bir komutanın size rakip olarak savaş alanında bulunduğunu varsayarsanız, Eddie’nin savaş alanındaki bireysel etkisini siz hesaplayın. Bu bilerek yapılmış bir sistem ve oldukça doğru bana göre. Sahne savaşlarında oyunun strateji kısmında başarılı olmanız isteniyor ki mini bir strateji oynadığınız bu bölümlerde ana karakteriniz ile ortalığı yakıp yıkma gücüne sahip olsaydınız, bu strateji kısmının bir anlamı kalmazdı.



Oyunun çoklu oyuncu kısmı da sahne savaşları üzerine kurulu. Yaklaşık 7-8 haritadan birinde 3 farklı fraksiyondan birini seçerek matchmaking sistemi ile rakip arıyorsunuz, sistem de size otomatik olarak bir tane rakip buluyor. Burada seçilebilen 3 fraksiyondan biri Eddie’nin, diğeri Ophelia’nın, bir diğeri de Dovicilus’un. Her bir fraksiyonun kendine ait üniteleri ve özellikleri var, oyunu bitirdikten sonra çoklu oyuncu modunda bunlar deneyip, çoklu oyuncu modunda bir süre daha geçirebilirsiniz. Burada ise karşımıza başka bir problem çıkabiliyor malesef. Oyunun çoklu oyuncu modunu oynayanların sayısı oldukça az ve kendinize uygun bir rakip bulmanız oldukça uzun sürebiliyor. Bu aylarda çıkan birçok oyunun çoklu oyuncu modunun Brütal Legend’ın çoklu oyuncu modundan çok daha popüler olduğunu düşünürsek, insanların seçimlerinin pek de mantıksız olmadığı fikrine sahip olabiliriz.

OLAĞANÜSTÜ BİR DÜNYA

Oyun görsel olarak oldukça iyi, ****l dünyası ise olağanüstü güzellikte tasarlanmış. Birçok temayı ( orman, bataklık, dağ, bayır, kar vs vs ) içinde barındıran bu dünya harika tasarlanmış gerçekten. Oyunu oynarken etrafınızdaki yapılara, doğaya sürekli bakakalıyorsunuz. Bu keyfi de en çok arabanızla serbest olarak dolaşırken yaşıyorsunuz. Oyunun ana senaryosunun bitmesine rağmen bu dünyada hala kalabilir, kalan yan görevleri tamamlayabilir veya serbestçe dolaşabilirsiniz. Bize oyunun bitmesine rağmen bu hakkı tanıyan yapımcılara müteşekkiriz. Oyunu bitirmekten bahsetmişken, oyunun ana senaryosunun kısa olduğunu da vurgulayalım. Bu dünyayı doyasıya yaşamak için yan görevleri ana görevlerle birlikte yapmanız ve topladığınız daha fazla puan ile aracınızı ve kendinizi geliştirmeniz size daha büyük bir keyif verebilir. Oyundaki ana karakterlerin yüz modellemeleri çok iyi. Oyunda sürekli olarak bulunan mizah hali, karakterlerin yüzüne, açıkça gösterdikleri mimikler ile yansıyor. Eddie olmak üzere diğer karakterlerin her biri yaşıyor izlenimi veriyor size. Bir oyunda bu oldukça önemlidir. Oyunun karakterinin misyonu, fikirleri, özellikleri oyuncu tarafından öyle bir benimsenir ki o karakter ile bir bütün olunur oyun boyunca. Brütal Legend’ın insanı sarmalayan atmosferine en büyük katkı yapan unsurlardan biri de bu karakterlerin başarıyla yaratılması olmuş.

YAZIYA TAMAM, MÜZİĞE DEVAM

Oyun ile ilgili son sözlerimi yazarken öncelikle gecikmiş inceleme için okuyuculardan özür dilerim. Merak edenler için söyleyeyim, oyunun PC versiyonu bulunmuyor ve çıkmayacak da, oyun yanlızca PS3 ve Xbox 360 için piyasaya çıktı. Brütal Legend için söylenecek çok fazla birşey yok. Bu kadar özgün, unutulmaz, teknik açılar olsun, diğer unsurlar olsun birçok şeyi başarıyla gerçekleştiren, yılın en iyi oyunlarından biri olan bu oyunu oynamanız şiddetle tavsiye edilir. Oyunun eksileri olarak söyleyebileceğimiz şeyler ise oyunun nispeten kısa olması, çoklu oyuncu modu ilginç olsa da oynayanların sayısının az olması dolayısıyla bu modu oynayamama, tekrarcı yan görevler. Sadece ****l tutkunlarına değil, gerçeği andıran karakterlerin yarattığı mizah dünyasında, Schafer’in sunduğu yaratıcı oyun dinamikleri ile eğlenceli vakit geçirmek isteyen herkese tavsiye edilir.

Oyundan Görüntüler:
http://oyun.pclabs.com.tr/wp-content/uploads/2009/12/2957238-474x333.jpg
http://oyun.pclabs.com.tr/wp-content/uploads/2009/12/Eddie-Ophelia-Mangus-Lars-475x267.jpg
http://oyun.pclabs.com.tr/wp-content/uploads/2009/12/IMG_3168-475x356.jpg
http://oyun.pclabs.com.tr/wp-content/uploads/2009/12/IMG_3167-475x356.jpg