PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Supreme Commander 2 Oyun Künye Tanıtımları-İncelemeleri-İzlenimleri


denizci
08-30-2010, 22:39
Supreme Commander 2 İncelemesi i

http://oyun.pclabs.com.tr/wp-content/uploads/2010/04/supreme-commander-2-wallpaper1-475x356.jpg


Bundan yaklaşık 4 yıl önce Supreme Commander adlı bir RTS fırtınası sarmıştı oyun dünyasını, yapımın mimarı Chris Taylor, bu eseriyle ödül kazanmış ve satış rakamlarında elle tutulur bir başarı yakalamıştı. Yayıncı THQ, madeni bulduğuna karar vermiş, ilk yapımdan 1 yıl geçmeden ‘Forged Alliance’ ek paketinin çıkmasını sağlamıştı. Chris Taylor önderliğinde Gas Powered Games, serinin yeni üyesiyle karşımıza çıkıyor, bu sefer yayıncı Square Enix.

Supreme Commander, biraz karmaşık bir yapıya sahip olsa da RTS türüne getirdiği yenilikler ve sunduğu devasa haritalarla kendisine bir hayran kitlesi edinmişti. Yapımın en büyük sorunu, optimizasyon sorunuydu, özellikle büyük savaşlarda oyun tam bir sistem canavarına dönüşüyordu. Chris Taylor verdiği demeçlerde, ikinci oyunun daha basit bir yapıya sahip olacağını ve optimizasyon sorunun ortadan kalkacağını belirtmişti. Oyunu ilk açtığınızda menünün sadeliği, basit yapının ilk kanıtı oluyor, RTS türüne yada Supreme Commander serisine uzak olan oyuncular için de güzel bir ‘tutorial’ hazırlanmış. Savaş birimlerini, binaları ve kullanmanız gereken kısayol tuşlarını burada öğrenebiliyorsunuz.

Milattan Sonra 3800’ler

İlk oyundaki savaştan 25 yıl geçmiştir, 3800’lü yılların sonlarına gelinmektedir. Gezegenler arasında süregelen barış, yerini yine savaşa bırakır. United Earth Federation, Cybran Nation ve Illuminate adlı üç topluluğun ateşkesi bozması üzerine, robotlar ve makineler savaş meydanlarına dökülür. Senaryosu klişe gelebilir, kurgunun da çok iyi olduğunu söyleyemeyiz, her RTS Red Alert 3’teki kurguyu yakalayamıyor ki orda da Hollywood yıldızlarının payı büyük.

‘Campaign’de kendi üssümüzü koruma, düşman üslerini yok etme, dost gruplara yardım etme ve onları savunma gibi görevler alıyoruz. Bazen hava birlikleriyle mücadele ediyor, bazen karada savaşıyoruz, bazı bölümlerde ise denizlerin üzerinde düşman gemilerini batırmaya çalışıyoruz. İlerleyen bölümlerde görevler ve düşmanlar daha zorlayıcı hale geliyor, hava, kara ve deniz birimlerinizi bir arada kontrol etmeniz gerekiyor.

Supreme Commander 2’nin ilk oyuna göre daha basit bir yapıya sahip olduğunu söylemiştim. Özellikle bina ve birim çeşitliliğinde bir azalma söz konusu, daha az araçla daha çok iş yapabiliyorsunuz. Enerji ve ‘Mass’ olmak üzere iki kaynak var, ‘Mass’ ve enerji jeneratörleriyle üretim için kaynak sağlıyorsunuz. ‘Land’ ve ‘Air Factory’ gibi binalarla ordunuz için askeri birim üretiyorsunuz. Ağır toplar, tanklar, helikopterler, avcı ve bombardıman uçakları ve deniz birimleri bulunuyor. Her topluluğun birimleri, farklı özelliklere sahip, her birimin belli bir avantajı olduğu gibi dezavantajları da var. Mesela helikopterler kara birimlerine karşı oldukça etkili olabiliyorken, avcı uçakları karşısında çok zayıf kalıyorlar. Avcı uçakları, kara birimleri üzerine kan kusan bombardıman uçaklarını zor durumda bırakabiliyor ancak kara birliklerine karşı etkisiz oluyor.


Binaları oluşturmak için ‘Engineer’ ve ACU’lar devreye giriyor, ‘Armored Command Unit’ oyundaki en önemli aracınız. Ordunuzun komutanı diyebiliriz, hava, kara ve deniz birliklerine karşı etkili olan bu devasa makine-robot karışımı, çok dayanıklı. Bu birimlere ek olarak ‘experimental’ silahlar bulunuyor, yeteri kadar ilerleme kaydettikten sonra bu silahlardan üretebilir, düşmanlarınıza büyük zararlar verebilirsiniz.

Elinizdeki güçleri geliştirmek, yeni birimler ve silahlar üretebilmek için ‘Research Center’ların önemi büyük. Bu binalar sayesinde ‘research point’ kazanabiliyor, bu puanlarla ‘research’ ağacında, hava, kara ve deniz birimleriniz için yeni teknolojiler keşfedebiliyorsunuz. Savaş kazandıkça veya görevleri tamamladıkça da ‘research point’ kazanabiliyorsunuz. Ekranın sol üstünde bulunan ‘research point’i gösteren bara tıkladığınız zaman, karşınıza ‘research’ şeması geliyor, buradan hangi teknolojileri birimlerinize monte edebileceğinizi görüyorsunuz.


Üç farklı güç, tek bir denge

RTS oyunlarında güçler arasında dengeyi sağlamak önemli, Supreme Commander 2’de bulunan üç topluluk arasında çok fark yok bu konuda. Zaten bazı birimler birbirleriyle aynı, farklı olan birimlerin de birer panzehiri bulunuyor her toplulukta. Fakat bu durum basit bir taş-kağıt-makas kombinasyonundan öteye gidemiyor, tamam denge unsuru önemli ancak birimlerin birbirine olan üstünlüğü ‘İki kere iki dört eder’ kesinliğinde olmamalıydı. Savaşlar bu nedenle monoton bir hal alıyor, ileri süreceğiniz birimler dışında hiçbir stratejik hamle de bulunamıyorsunuz.

İlk oyundaki devasa haritalar kadar olmasa da, Supreme Commander 2’de de büyük haritalar mevcut. İlk görevlerde daha küçük alanlarda mücadele ediyorsunuz, bölümleri geçtikçe harita bir o kadar büyüyor, elinizdeki birimlerin ve binaların sayısı artıyor. ‘Harita büyük, ordu büyük, kontrolü nasıl sağlayacağız?’ diye sorabilirsiniz. Burada devreye serinin en önemli özelliklerinden biri olan ‘zoom in- zoom out’ giriyor. Haritaya yakınlaşabiliyor ve uzaklaşabiliyorsunuz, isterseniz savaşı yakından takip edebiliyor, isterseniz tüm haritayı kuş bakışıyla süzebiliyorsunuz. Bu özellik sayesinde haritanın farklı yerlerinde olan birimlerinizi savunabiliyor, çıkan çatışmalara hemen müdahale edebiliyorsunuz.


Senaryo modundan sıkılanlar için ‘Skirmish’ ve ‘multiplayer’ alternatifleri bulunuyor. 8 kişiye kadar oynama imkanı sunan ‘multiplayer’da ‘Assassnition’ ve ‘Supremancy’ modları bulunuyor. Benim en sevdiğim bölüm ise ‘Skirmish’, senaryo moduna göre çok daha eğlenceli bence. İstediğiniz haritada, istediğiniz topluluğu seçerek, istediğiniz topluluklara karşı savaşıyorsunuz. Yapay zekanın da zorlayıcı olduğunu düşünürsek, iyi bir oyun deneyimi sizi bekliyor.

Gelelim grafiklere; böylesine büyük haritalar ve büyük orduların çarpışması, doğal olarak sistemleri epey zorlar. Zaten serinin ilk oyununda bu sorun birçok oyuncunun canını sıkmıştı. İlk oyunun grafikleri zamanına göre yeterliydi ve bir RTS oyuncusunun beklentilerini karşılıyordu. Ancak SC 2’de, aradan 4 yıl geçmesine rağmen çok büyük bir değişim yaşanmamış. Yüzeyler, detaylar, patlama efektleri ve modellemeler kalitesiz, günümüz standartlarının altında kalıyor. Haritalarında ilk oyundaki kadar büyük olmadığını düşünürsek, sistemleri zorlayan bir SC yok karşımızda, en azından ilk oyun kadar zorlamıyor.

Gas Powered Games’in geliştirdiği Supreme Commander 2, ilk oyunun sağladığı başarının gölgesinde kalacak gibi. Selefi, birçok yenilik getirmiş ve çıktığı yılın önemli yapımları arasına girmeyi başarmıştı. Aynı başarı SC 2’den de beklendi doğal olarak, ancak seriyi daha oynanabilir kılmak için biraz basitleştirilmiş yapım. Yani yeni RTS’ciler veya RTS türüne çok da yakın olmayanlar için bir adım atılmış, ancak zorlu RTS oyuncuları için biraz basit kalabilir SC 2.

Supreme Commander 2, ilk oyuna göre başarısız sayılsa da RTS türünde oynanabilecek oyunlar arasına giriyor. Bu türden oyun bulmakta zorlanıyor, ya da yeni yapımlar denemek istiyorsanız, SC 2 bu konuda size yardımcı olabilir. Senaryo modunun yanında ‘Skirmish’ modu ve ‘multiplayer’ desteğinin olması, oyunla geçireceğiniz süreyi arttırıyor ayrıca.

PcLabstan Alıntıdır.

Oyundan Görüntüler:
http://oyun.pclabs.com.tr/wp-content/uploads/2010/04/12-475x380.jpg
http://oyun.pclabs.com.tr/wp-content/uploads/2010/04/22-475x380.jpg
http://oyun.pclabs.com.tr/wp-content/uploads/2010/04/32-475x380.jpg
http://oyun.pclabs.com.tr/wp-content/uploads/2010/04/41-475x380.jpg
http://oyun.pclabs.com.tr/wp-content/uploads/2010/04/52-475x380.jpg
http://oyun.pclabs.com.tr/wp-content/uploads/2010/04/62-475x380.jpg