PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Kahraman Türk Kadınları


*fanii*
02-07-2008, 12:51
IPAR HAN:

Doğu Türkistan 1759 yılında Çinliler tarafından işgal edildi.Kahraman Uygurlar 42 kez işgalci Çinlilere karşı bağımsızlık mücadelesi verdi.Çinliler Ruslardan yardım istemek zorunda kaldı.
Dönemin Doğu Türkistan Hanı olan Cihangir Han şehit edildi.Mücadele bayrağını Cihangir Han’ın eşi Ipar Han devraldı.Çinliler tarafından esir alınan Ipar Han Pekin’de canına kıydı.
Saygıyla anıyoruz.

DİLŞAD HATUN:

18.yy’da Doğu Türkistan’da Çinlilere karşı mücadele etti.Cihan Bey’in hanımıdır.Eşi ile birlikte yıllarca Çinlilere karşı savaştı.Eşi Cihan Bey, Çinliler tarafından kahpece öldürüldü.Dilşad Hatun Pekin’e gitmesi için hile ile ikna edildi.Eşinin öldürüldüğünü henüz bilmiyordu.Bu acılı haberi Pekin’e vardığında öğrendi.Artık tek amacı vardı.Halkının ve kocasının intikamını almak.İmparatoru öldürme planları yapmaya başladı.Sarayda imparatorun karşısına çıkarıldığında eğilmedi.İmparator’un annesinin emriyle öldürüldü.Bu kahraman Türk kadınının mezarının Kaşgar’da olduğu sanılıyor.Hakkında Japonlar sinema filmi çevirmişlerdir.
Saygıyla anıyoruz.

BÜYÜKE HATUN:

Tohtamış Han’ın torunudur.Yıllarca Ruslara karşı savaştı.Esir düştüğünde, iffetini korumak için kendi hançeri ile canına kıydı.
Saygıyla anıyoruz.

SÜYÜM BİGE HATUN:

Mirza Haza Han’ın eşidir.1598 yıllarında Rus çarı İvan’a karşı savaşmıştır.Çocuğunun adı Ottamış Han’dır.Kocası ölünce Ruslara karşı mücadeleye devam etti.Bir gece baskınında Ruslara esir düştü.Moskova’da kahrından vefat etti.Aynı zamanda şairdi.
Saygıyla anıyoruz.

EMİNE BANU:

Kırım Hanı Kerim Giray’ın eşidir.Yirmi askeri ile Ruslara kök söktüren bu kahraman Türk kadını aynı savaşta vefat etmiştir.
Saygıyla anıyoruz.

TOMRİS:

Sakaların ve Peçeneklerin hakanı idi.Oğlu ile birlikte ordularının başında,İran şahı Kirus’a karşı savaştı.Aynı savaşta oğlunu kaybetti.Savaşı Tomris Han ve ordusu kazandı.Savaşta İran şahı Kirus’ta öldürüldü.
Saygıyla anıyoruz.

NENE HATUN



93 Harbi" adıyla bilinen Türk-Rus savaşı günlerinde, 1877 yılının 7 Kasım gecesi, kalabalık bir ermeni çetesi Erzurum'un Aziziye Tabyaları'na gizlice girerek uyumakta olan Türk askerlerini kahpece katletmiş, hemen ardından da Rus ordusu Aziziye'yi işgal etmişti.

Acı haber Erzurum'a tez ulaştı. Camii minarelerinden yankılanan "Moskof Aziziye'ye girdi" sesleriyle birlikte harekete geçen Erzurum Türkleri kadın erkek, genç yaşlı, çoluk çocuk demeden vatan toprağını korumak için Aziziye'ye doğru sel gibi akmaya başladılar. Silahı olan silahını kapmıştı, olmayan da eline ne geçtiyse...

1857 yılında Erzurum'un Pasinler İlçesi'ne bağlı Çeperli Köyü'nde dünyaya gelen Nene Hatun henüz 15 gündür Erzurum şehir merkezinde bulunmaktaydı. Sokaktaki gürültüler üzerine uyandıklarında kocası odunluktaki baltayı kapmış ve eğer Erzurum işgal edilecek olursa, esir düşmektense kundaktaki bebeğini ve kendisini öldürmesini Nene Hatun'a vasiyet ederek dışarı fırlamıştı.

Tüm Erzurum düşmana karşı tek yürek, tek bilek halinde şahlanmışken, Nene Hatun durur mu? Kundaktaki birkaç aylık bebeğine sarılıp öptükten sonra, belki de bir daha göremeyeceği yavrusunu evde tek başına bırakarak mutfaktaki satırı alıp, tabyalara doğru olanca gücüyle koşan kalabalığa katıldı ve Mecidiye'yi aşıp Aziziye'ye vardığında, düşmanın kulakları sağır eden tüfek ateşleri altında yaralanana, ölene bakmadan ileri atılarak satırıyla önüne çıkan her Rus'u devirmeye başladı.

93 Harbi'nin komutanı Gazi Muhtar Ahmet Paşa da olayı haber almış ve askerlerini Moskof üzerine göndermişti. Erzurumlular bir koldan, Ahmet Paşa'nın askerleri diğer koldan çarpışarak o gün orada bir destan yazdılar. Gün ışıdığında tek bir köpek sağ kalmamış, vatan toprağı kurtulmuştu.

Mutluydu Nene Hatun... Süngü darbeleriyle parçalanmadık yeri kalmamasına ve yanı başında savaşan 16 yaşındaki kardeşi Hasan'ın "Abla ağlama, anamız bizi bugün için doğurmuştu. Ben de babam ve dedem gibi şehitlik mertebesine yükselmeyi her zaman istemiştim. Moskof'u kovduk ya, gayrısına gam yemem!" diyerek son nefesini vermesine rağmen mutluydu... Çünkü O, "Vatan Sağolsun" inancıyla tüm acılara göğüs germesini bilen asil bir ırkın mensubuydu.

Fakat ne yazık ki, yurt ve şeref uğruna mücadele eden her Türk evladının başına gelen, O'nun da başına geldi. Gösterdiği kahramanlıkla felaket günlerinin aşılmasında büyük pay sahibi olan Nene Hatun, uzun yıllar boyunca unutulmuşluğa terkedilmiş, vefatından bir yıl öncesine kadar kendi haline bırakılıp, çile ve sefalet dolu bir hayat sürmesi görmezden gelinmiştir. 1954 yılına dek sahip çıkılmayan Nene Hatun, bu tarihte 3. Ordu Müfettişi Orgeneral Nurettin Baransel Paşa'nın gayretleriyle, aradan yarım asırdan fazla bir zaman geçtikten sonra yeniden hatırlandı ve kaldığı virane evde bir kez daha keşfedilerek kendisine "3. Ordu'nun Nenesi" ünvanı verilip, cüzi de olsa maaş bağlandı. 8 Mayıs 1955'te, Nene Hatun geç de olsa "Yılın Annesi" seçilerek ömrünün son deminde mutlu edilmiştir. Ancak, geç gelen bu saadet günleri uzun sürmedi ve 22 Mayıs 1955'te, 98 yaşındayken zatürre hastalığından vefat etti.

Kabri, uğruna savaştığı toprakların bağrında, Aziziye Şehitliği'ndedir.
Saygıyla Anıyoruz