PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Dua ederken nelere dikkat edilmeli ?


Melancholy
08-04-2010, 15:09
http://www.timeturk.com/images/news/020720101004283904924_2.jpg


Allah'a nasıl dua edeyim? Dua ederken nelere dikkat edilmeli? İşte bu soruların cevapları.

Rabbimiz vermeyi istemeseydi, istemeyi vermezdi elbette. Bizler de kul olarak isteme hakkımızı sonuna kadar kullanmalı, bire yüzlerin verildiği şu mübarek günlerde Rabbimiz'e sadece ellerimizi değil, gönüllerimizi de açarak O'na dua dua yalvarmalıyız.

Allah'a nasıl dua edeyim?

Dua ederken nelere dikkat edilmeli?

Dua, kulun Rabbiyle yaptığı en iyi iletişim vesilelerinden birisidir. İyi konsantre olunabildiği takdirde doğrudan Rabbimizi hatırlatan en mühim ibadetlerdendir. Ellerini açmış veya başını secdeye koymuş bir halde, her şeye gücü yeten Zat'a dualar eden, O'ndan birşeyler isteyen mümin, o anda imanıyla aktif ve faal demektir.
Hemen her husus gibi dua etmenin de kendine özgü bazı âdâbı vardır. Her şeyden önce konsantrasyon, duayı duyma adına çok önemlidir. O anda kul, Yaratan'la irtibata geçmiş, O'na yönelmiştir. O'nunla kurulan işte bu bağ, kulu Allah'a yakınlaştırır.

Her şeyden önce dua ederken, Rabbimizden neyi istediğimizin farkında olmalıyız. Bu cümleyi bize burada söylettiren, Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem)'in bir hadisidir ki bu hadiste "Allah, oyun ve eğlencede olan bir kalbin duasını kabul etmez" (Tirmizi, Deavat, 66) buyurulmaktadır. Dilek ve taleplerimizi bilerek dua etmek, hangi dilden o duayı yapıyorsak yapalım, manaları üzerinde düşünmek, zihnimizi toparlayıp öylece O'na yönelmek şarttır.

DUADA ISRARCI OL!

Dua anında sesi yükseltmeden, ısrarlı bir şekilde için için yalvarıp yakarır mahiyette bir teveccühte bulunmak çok mühimdir. Kur'an-ı Kerim "Rabbinize için için yalvararak ve başka nazarlardan uzak, gizlice dua edin..." (A'raf, 7/55) diyerek bu hususa dikkatlerimizi çekmiştir.

Dua ederken, imkan dahilinde olacak şeyleri istemeli, bir de kabul edileceği ümidiyle dua edilmelidir. Yerine getirilmesi mümkün olmayan veya haram olan şeylerin Rabbimizden istenmesi sûi edeptir.
Dua anında acizlik ve fakirliğimizin şuurunda olarak ve Rabbimizin rahmetini umarak dua etmeliyiz ki bu dersi de Kur'an-ı Hakim "...O'na hem endişe, hem de ümit içerisinde dua edin..." (A'raf, 7/56) diyerek vermektedir.
Duanın başında da, sonunda da Allah'a hamd ve şükretmek, Peygamberimize salat ve selamda bulunmak sünnettir.

Dua esnasında, kendimizle alakalı taleplerimizi sıralayabiliriz. Dünyevî, uhrevî istek ve ihtiyaçlarımızı her iki cihanın da Hakimi olan Rabbimiz'e arz edebiliriz. Sevdiğimiz insanların da iki cihan saadetini elde edebilmeleri için dua etmeliyiz. En geniş çerçevede, İslam aleminin içine düştüğü sıkıntı ve problemlerden kurtulabilmesi, Müslümanların derlenip toparlanabilmeleri için dualar edilebilir/edilmelidir.

SADECE İHTİYAÇ HALİNDE DEĞİL!

Buraya kadar arz ettiklerimiz, duanın, dil ile yapılan kısmıyla ilgili idi (kavli dua). Bir de tabii ki, elde edilmek istenen şeyin peşine düşmek, onu tahsil adına sebeplere sarılıp harekete geçmek vardır ki ona da "fiilî dua" denir. Bu iki duanın bir araya gelip birbirinin tamamlaması neticesinde talep edilen hususun gerçekleşme ihtimali de artacaktır.

Bir de şu hususu ifade edelim ki sadece ihtiyaç ve sıkıntı anında değil, genişlik ve rahatlık içinde bulunduğumuz zamanlarda da dua etmeliyiz. Nitekim Efendimiz bir hadislerinde, "Kim sıkıntı ve güçlük içinde bulunduğu zamanlarda duasının kabul olunmasını isterse, bolluk ve mutluluk zamanlarında çok dua etsin." buyurarak bu hakikati dile getirmiştir.

Evet biz yolunda bulundukça O bizim her istediğimizi lütfedecektir. Bu böyledir. Çünkü Rabbimiz, istediklerimizi bize vermeyecek olsaydı, o istekleri elde edelim diye bize dua ettirmezdi. Bizler de kul olarak isteme hakkımızı sonuna kadar kullanalım ve bire yüzlerin verildiği şu mübarek günlerde Rabbimiz'e sadece ellerimizi değil, gönüllerimizi de açarak O'na dua dua yalvaralım.

BİR SORU-BİR CEVAP

"Kadınlarla istişare edilmez" diye bir hadis var mı?

Soru:"Kadınlarla istişare edin, ancak sözlerinin aksiyle hareket edin" mealinde bir hadis var mı? Peygamberimiz böyle bir söz söylemiş mi? Teşekkürler." Seçil Seçkin Sevgili okur! Peygamber Efendimiz'e izafe edilen bu söz, Efendimiz'e ait değildir. Birazdan örneklerini vereceğiz. Allah Rasulü, hayatıyla bu sözü bizzat kendisi yalanlamıştır. Kaldı ki bu söz, Kur'an'a da aykırıdır. Çünkü Kur'an-ı Kerim'de erkeğin eşiyle, babanın kızıyla istişare etmesinden bahsedilmektedir. (Bakara, 2/233; Talak, 65/6; Kasas, 28/26)

Öncelikle şunu ifade edelim ki Efendimiz'in peygamberlik vazifesini ilgilendiren meselelerde hanımlarıyla istişare etmeyeceği açıktır. Ancak kendilerini ilgi*lendiren meselelerde fikirlerini almış olduğu da kesindir. Birkaç örnek verelim:

İlk vahiy geldiği zaman Efendimiz, gördüklerinden endişe duymuş, bu endişesini ilk defa eşi Hz. Hatice annemize açmıştır. O da Efendimiz'i teskin ve te*selli etmiştir. Yine en büyük kızı Hz. Zeynep'in, Ebû'l-As'a verilmesi de Hz. Hatice annemizin teklifiyle gerçekleşmiştir. Hatta hadis kitaplarımızda bu konunun altında şöyle bir bilgi vardır: "Allah Resulü (s.a.s), Hz. Hatice'ye muhalefet etmezdi..." (Heysemî, 9/ 213)

Başka bir örnek daha verecek olursak, ifk hadisesinde (Hz. Aişe annemize yapılan iftira) Hz. Aişe hakkında Hz. Zeyneb Binti Cahş'tan, yine Hz. Aişe'nin cariyesi Berire'den Hz. Aişe hakkında görüşlerini sor*muştur. (Buhârî, Şehâdât 16) Bunların hepsi Efendimiz'in hanımlarla istişare ettiğini gösterir.

EFENDİMİZ EŞİNE DANIŞIYOR

Hele Efendimiz'in eşi Ümmü Seleme annemizin örneği daha ilgi çekicidir: Hudeybiye'de barış yapılıp, o yıl umre yapmama maddesi kabul edilince, sahabe hadisenin şokuyla ilk anda Efendimiz'in "ihramdan çıkma" emrini dinlemek istememişti. Allah Resulü'nün üzüntüsünü görüp, sebebini öğrenen Ümmü Seleme annemiz: "Yâ Resûlullah! Sen kalk, kurbanlığını kes onlar sana uyacaklar ve kurbanlarını kesecekler" der. Efendimiz de öyle yapar ve gerçekten sahabiler Allah Resulü'nün emrini dinlerler.

Örnekleri çoğaltmak mümkündür. Netice itibariyle kadını ilgilendiren şahsî, ailevî meselelerde fikri alınacağı gibi, ilgi alanına giren meselelerde de elbette fikri alınabilir. Zaten liyakat ve ilgisi olmayan konularda erkek de olsa kendisiyle istişare etme tavsiye edilmemiştir. Öyle ise, "kadınla istişare edilmez" mealindeki bazı tavsiyelerin kaynağı Peygamberimiz değildir.

TEFEKKÜR ATLASI

"Big Bang-büyük patlama" teorisini hiç düşündünüz mü?

"Büyük Patlama", orijinal adıyla "Big Bang" teorisini mutlaka duymuşsunuzdur. Bu teoriye göre tüm evrenin yaklaşık 15 milyar yıl önce tek bir noktanın patlamasıyla yokluktan meydana gelmiştir. Big Bang'den önce madde diye bir şey yoktur. Maddenin, enerjinin, hatta zamanın dahi bulunmadığı, tamamen ****fizik olarak tanımlanabilecek bir yokluk ortamında, madde, enerji ve zaman bir anda yaratılmıştır.

Günümüzde bilim adamları bu teorinin gerçekliğini kanıtlamış durumdadırlar. Modern fiziğin ortaya koyduğu bu büyük gerçeğin, Kur'an-ı Kerim'in "Gökleri ve yeri yoktan var eden O'dur..." (Enam Suresi, 6/101) ayet-i kerimesiyle asırlar öncesinden haber verdiğini biliyor muydunuz?

BİR DUA

Vatanımızı her türlü bela ve musibetlerden koru Ya Rabbi!

Allah'ım! Fayda vermeyen ilimden, ürpermeyen kalpten, doyma nedir bilmeyen nefisten, kabul olunmayacak duadan, dünya ve ahiret darlığından Sana sığınırım. Ya Rabbi! Memleketimizde karışıklık çıkarıp huzurumuzu ve birliğimizi bozmak isteyen harici ve dahili şer güçlere fırsat verme. Ülkemizi her türlü bela ve musibetlerden koru Ya Rabbi!

ÖRNEK HAYATLAR

Biz hükümlerimizi ayağımızla değil, kafamızla veririz!

Osmanlı padişahlarından Üçüncü Selim, hüküm sürdüğü devirde bilgisi ve dürüstlüğüyle tanınan bir hukuk alimini önemli bir yere kadı olarak tayin eder.
İlmi kadar tevazusu da büyük olan bu alim, mütevazi bir hayat yaşamayı tercih edermiş. Kadı olarak tayin edildiği gün çalışma odasına doğru giderken etrafta olan insanlar, "Yeni kadımız bu zat" deyip ona hürmet gösterirler.

BÖYLE KADI OLUR MU?

Bu sırada orada bulunan münasebetsiz ve bir o kadar da hasetçi bir adamın gözleri kadının ayakkabılarına takılır. Ayakkabılar eski ve yamalıdır. Uzaktan şöyle seslenir:

"Şuna bakın ya, böyle ayağına giyecek ayakkabısı olmayan adam kadı yapılır mı, böyle bir adamdan hiç kadı olur mu?"

Kadı efendi adamın bu sözlerini duyar ve adama şu cevabı yollar:

"O şahsa lütfen şunu söyleyiniz: Biz hükümlerimizi ayağımızla değil, kafamızla veririz!"

Bugün