PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Kardeşlik ve sevgi ortamını yeniden inşa


Melancholy
07-23-2010, 17:08
http://img177.imageshack.us/img177/7201/el4gx0.jpg

Yüce Allah, “Müminler ancak kardeştirler…” (Hucurat, 10.) ayetiyle, ırkları, coğrafyaları, dilleri, renkleri ve kültürleri ne olursa olsun bütün Müslümanların kardeş olduklarını belirtmiş, “Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin...” (Al-i İmran, 103.) ayetiyle de müminleri birlik ve beraberlik içinde olmaya çağırmış, ayrılığa ve tefrikaya düşmenin yok oluşa sürükleyen bir ateş çukuru olduğuna işaret etmiştir. Rahmet peygamberi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s.) da, Müslümanları bir vücudun azalarına benzeterek, inananların birbirlerinin acılarını paylaşmalarını, dertlerine çare olmalarını tavsiye etmiştir.

On dört asırlık bir süreçte İslam’ın kardeşlik, sevgi ve paylaşma çağrısını kalplerine sindiren Müslümanlar, etnik, sosyal, kültürel ve bölgesel farklılıklarını birer zenginliğe ve hayırda yarış fırsatına dönüştürerek nice devletler kurdular. Müslümanların geniş bir coğrafyada İslam medeniyetinin çeşitli alanlarında örnek tablolarını oluşturmasında şüphesiz İslam’ın inşa ettiği birlik, kardeşlik ve sevgi ortamının büyük payı vardır. İslam, kısa zamanda farklı coğrafyalarda yaşayan insanlar tarafından hüsnü kabul gördü, onlara yeni bir zihniyet, dünya görüşü, heyecan ve bakış açısı kazandırdı. Bunun sonucu olarak aklıselimi, sağduyuyu, barışı, sevgiyi, bilgi ve estetiği, tefekkür ve yararlı işleri bir arada yaşatan ve yücelten bir inananlar topluluğu oluştu. Böylece kısa bir zaman diliminde Asya içlerinden Kuzey Afrika ve Endülüs’e kadar geniş bir coğrafyada her yönüyle göz kamaştıran bir İslam medeniyeti ortaya çıktı.

Ancak son yüz yıla gelindiğinde İslam dünyasının, dünya ve ahiret dengesi içerisinde her şeyin hakkını verme, yönetimde siyasal katılımı gerçekleştirme, toplum hayatında sosyal adaleti ve paylaşımı, ekonomide girişim, sermaye birikimi ve fırsat eşitliğini sağlama, çalışma ve üretme, eğitimi yaygınlaştırma ve eğitimde bilgiyi, tefekkürü, eleştirel bakış açısını esas alma adına yeterli çabayı gösterdiğini söylemek zordur. Birçok İslam ülkesinde zemindeki değer kayıplarına bağlı olarak bozulan huzur ve barış ortamı, uluslar arası stratejilerin, çıkar çekişmelerinin ve müdahalelerin etkisiyle âdeta kaosa doğru sürüklenmiş, sağduyu yerini tedirginliğe, güvensizliğe ve duygusallığa bırakmış, şiddet ve terör uygun zemin bulmaya başlamış ve bu durum İslam’ın ilk günden itibaren tesis etmeye çalıştığı kardeşlik ve sevgi ortamını yok etmeye başlamıştır. Son dönemde İslam dünyasında etnik kimliklerin derinleşmesi, inanç ve mezhep farklılıklarının çatışmaya doğru gitmesi, birçok bölgede ayrılık için âdeta fırsat kollanması, sadece ötekini ve dışarıda olanları suçlayarak çözülebilecek bir sorun değildir. İslam dünyasında ve bütün dünyada kardeşlik ve sevgi ortamını inşa ve ihya etmek önümüzdeki en acil hedeflerden biri olmalıdır.

Bugün Müslümanlar, İslam’ın sahip olduğu insani değerleri, fırsat verdiği düşünce zenginliklerini, mümkün kıldığı birlikte yaşama tecrübesini, hedeflediği bireysel ve toplumsal huzur ortamını başta kendilerine hatırlatmak, ama daha da önemlisi dünyaya anlatmak ve öğretmek zorundadır.

Not: Bu yazı, Diyanet Aylık Dergi Temmuz 2010 sayısında yayınlanmıştır


Prof. Dr. Ali BARDAKOĞLU Diyanet İşleri Başkanı