PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Allah yolunda yorulmak!


Melancholy
06-17-2010, 00:03
Hz. Peygamber'in yaralanması Hz. Peygamber yolda giderken ayağı takılıp yere düştü ve parmağı kanadı. "Sen ancak kanayan bir parmaksın. Senin başına gelen Allah yolundadır" anlamında bir şiir okudu. [Buhari, Müslim]

http://www.milligazete.com.tr/dosyalar/haberler/2010/06/15/166940/allah-yolunda-yorulmak-medium-0.jpg http://adsrv.prodestek.com/www/delivery/avw.php?zoneid=68&cb=INSERT_RANDOM_NUMBER_HERE&n=a831eec1 (http://adsrv.prodestek.com/www/delivery/ck.php?n=a831eec1&cb=INSERT_RANDOM_NUMBER_HERE)

Hz. Peygamber'in Uhud savaşında, azı dişinin kırıldığına ve başından yaralandığına ilişkin Enes (ra)'nın aktardığı hadisi bilmekteyiz.
'Uhud günü, Talha'dan ibaretti'

Hz. Aişe validemiz rivayet etmiştir: Hz. Ebu Bekir, Uhud gününden bahsederken: 'O bir gündür ki hepsi Talha içindir' dedi ve sonra hadiseyi anlatmaya başladı:
"Biz Resûlullah'a vardığımızda azı dişi kırılmış, yüzü yaralanmıştı. Onun mübarek yanağına miğferin iki halkası saplanmıştı. Allah'ın Resulü, Talha'yı kastederek, bize
'Arkadaşınıza yardımcı olunuz' dedi. Sonra biz Talha'ya vardık. Çukurların birindeydi. Bedeninde yetmiş küsur ok ve kılıç yarası vardı ve parmağı kopmuştu. Böylece biz onun yaralarını sarmaya başladık. [Tayalasi]
'Onu ancak kız kardeşi parmak uçlarından tanıyabilmişti'
Enes şöyle anlatıyor: Amcam Enes bin Nadr, Bedir savaşında bulunamadığı için:
"Ey Allah'ın Resulü! Ben müşriklerle ilk yaptığın savaşta bulunmadım. Yemin ederim ki, eğer Allah beni başka bir müşrik savaşında bulundurursa ne yaptığımı görecektir" dedi.
Uhud günü olduğunda Müslümanlar peygamberi bırakıp kaçtılar. Bunun üzerine amcam,
"Ey Allah'ım! Şunların yaptığından ötürü senden özür diliyorum. Şu müşriklerin yaptıklarından da sana iltica ediyorum" dedi. Sonra savaş meydanına yürüdü. Sa'd bin Muaz ile karşılaştı ve Sa'd'a: "Ey Muaz'ın oğlu Sa'd! İşte cennet! Nadr'ın rabbine yemin ederim ki, ben cennetin kokusunu Uhud dağının eteğinde hissediyorum" dedi.
Sa'd Hz. Peygamber'e: "Ey Allah'ın Resulü! Onun yaptığını ben yapamadım" dedi ve "Biz onu bulduğumuzda vücudunda seksen küsur yara vardı. Müşrikler gözlerini oymuş, burun ve kulaklarını kesmiş ve onun cesedini o kadar bozmuşlardı ki, kimse onu tanıyamadı.
Ancak kız kardeşi onu parmak uçlarından tanıdı. Biz, "Mü'minler içinde Allah'a verdikleri sözde durup sadakat gösteren nice erler vardır..." (Ahzab: 33/23) ayetinin o ve benzerleri hakkında indiğini biliyor veya sanırdık. [Buhari, Müslim, Nesai]
Doksan küsur yaranın hiçbiri arkasından değildi!

İbn Ömer şöyle anlatıyor: Hz. Peygamber, Mute savaşında Zeyd bin Harise'yi kumandan tayin etti. "Ve eğer Zeyd öldürülürse kumandan Cafer'dir. O da öldürülürse Abdullah bin Revaha'dır" dedi. O gazvede ben de bulunuyordum. Biz Cafer bin Ebî Talib'i aradık. Onu ölüler arasında bulduk. Onun bedeninde doksan küsur kılıç ve ok yarası vardı. -Diğer bir rivayette- Bu yaraların hiç biri arkasından değildi. [Bidaye]
Sa'd bin Muaz'ın kanı

Sa'd bin Muaz, Hendek gününde atılan bir okla yaralandığında onun kanı Hz. Peygamber'in üzerine akıyordu. Hz. Ebu Bekir geldi ve 'Bizim belimiz kırıldı' dedi.
Hz. Peygamber: "Ey Ebu Bekir! Sus!" dedi. O esnada Hz. Ömer geldi ve "Biz Allah içiniz ve Allah'a döneceğiz" ayetini okudu. [İbn Ebi Şeybe
Elleri parçalandı

Enes bin Malik ile kardeşi, Irak'ta düşman kalesinin önündeydiler. Düşmanlar, başı çengelli bir zinciri ateşte kızdırdıktan sonra aşağıya sarkıtıp zincirin başındaki çengelle Enes bin Malik'i ansızın yukarıya çektiler. Berâ da hemen sıçrayıp o kızgın zincire yapıştı. Avuçları cayır cayır yanarken, bütün gücüyle zinciri çekti. Zincirin öbür ucundaki ip koptu da Enes kurtuldu. Sonra Berâ'nın ellerine baktık. Avuçları tamamen yanmış, bembeyaz kemikleri görünüyordu. [Taberani] (Rivayet edilen diğer bir hadiste, "Bera savaşıyordu. Kardeşine yetiş denildi. O koşarak geldi. Duvara sıçradı. Sonra eliyle o kızgın demiri tuttu. Elleri yandığı halde onları tutup kesti" ilavesi vardır.)

Milli Gazete