PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Hayat âhiret hayatıdır


Melancholy
06-09-2010, 18:24
Sahabeden Sehl bin Sa'd, Uhud savaşı sırasında yaşı küçük olduğu için bu savaşa katılamamıştı. Diğer yaşı küçük sahabiler gibi Medine'de kalmıştı. Ancak Allah Resulü'nün yaralandığı haberi Medine'ye ulaştığı zaman, herkes gibi O da çok üzülmüştü.

http://www.milligazete.com.tr/dosyalar/haberler/2010/06/07/166009/hayat-%C3%A2hiret-hayatidir-medium-0.jpg http://adsrv.prodestek.com/www/delivery/avw.php?zoneid=68&cb=INSERT_RANDOM_NUMBER_HERE&n=a831eec1 (http://adsrv.prodestek.com/www/delivery/ck.php?n=a831eec1&cb=INSERT_RANDOM_NUMBER_HERE)

Bu sıralarda Allah Resulü'nün mübarek kızları Hz. Fatıma'nın, babasının yaralanma haberini duyar duymaz hemen O'nun yanına koştuğunu ve yardım etmeye başladığını, Sehl bin Sa'd, şöyle bildirmektedir:
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, Uhud savaşında yaralandığı haberini duyduğumuz zaman çok üzüldük. Kızı Hz. Fatıma'nın bir kalkan içinde su getirerek Peygamberimizin yaralarından akan kanları temizlediğini, bir hasır parçasını yakarak küllerini Peygamber'in yaralarının üzerine sürdüğünü bizzat gördüm.
Sehl bin Sa'd Hendek'te...

Sehl bin Sa'd, Hendek savaşına da yaşı küçük olduğu için katılamadı. Çünkü bu sırada on ya da on bir yaşlarında idi. Fakat Sehl bin Sa'd, hendeğin kazılmasında sahabilere çok yardımcı oldu. Bütün sahabilerin hizmetlerinin hepsine koşardı. Ayrıca hendek kazımı sırasında da yardımcı olmuş, Allah Resulü'nün yanından hiç ayrılmamıştı. Her an O'nun hizmetinde bulunmuştu.
Sehl bin Sa'd, Hendek'te gördüklerini şöyle anlatmıştır: "Hendek'te Peygamberimiz ile hep beraber idim. Onlar hendek kazıyor, biz küçük yaştakiler omuzlarımız üzerinde toprak taşıyorduk. Bu sırada Resûlullah'ın şöyle dua ettiğini işittim: "Ya Rabbi! Bütün hayat, âhiret hayatıdır. Muhacir ile Ensârı mağfiretine (afvına) nail eyle."
Sehl bin Sa'd, Peygamberimizin bir emir ve isteği olduğu zaman hemen yerine getirir, hiç bir zaman geciktirmezdi. Peygamberimiz hutbe okuyacağı zaman hurma ağacından bir direğe yaslanır öyle okurdu. Bir gün Resulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştu: "Artık cemaat çoğaldı, bir şey yapılsa da üzerine otursam." Bunu duyan Sehl bin Sa'd hemen, okun yaydan fırladığı gibi kalkıp gitmiş ve arzu edilen minberi getirmiştir.
Sehl bin Sa'd diyor ki: Bir gün birisi Peygamberimize gelerek dedi ki: "Ey Allahın Resulü! Allah telânın ve insanların, beni sevecekleri bir işi bana öğretir misin?"
Bunun üzerine, Resûlullah efendimiz buyurdu ki: "Dünyadan yüz çevir ki, Allah Teâlâ da seni sevsin. İnsanların eline bakma ki, onlar da seni sevsin."
Kendilerini ve mallarını feda edenler...

Sahabeden Süheyb, Mekke'de kendi gayretleriyle büyük bir servet elde edip hayli zengin olmuştu. Medine'ye hicret edeceği müşrikler tarafından haber alınınca yolu kesip, "Sen Mekke'ye fakir olarak geldin. Çok mal ve servete kavuştun. Şimdi hem kendin gideceksin, hem bunca malı götüreceksin buna izin vermeyiz" dediler.
Süheyb (ra)'nın, Peygamber efendimize olan muhabbeti, bağlılığı ve O'na kavuşmak arzusu ve Medine'ye, İslam devletine, gidebilmek isteği o kadar çoktu ki, yanında bulunan bütün mallarının ve alacaklarının, Peygamber efendimizin sevgisi yanında hiç kıymeti yoktu. Bu sebeple hiç vakit kaybetmemek, bunlarla oyalanmamak için onlara, "Yanımdaki ve Mekke'de bulunan mallarımı size verirsem önümden çekilir misiniz, yolumu açar mısınız? dedi.
Hak ve hakikatlerden nasibi olmayan müşriklerin de arzusu buydu. Hemen kabul ettiler. Hz. Süheyb, yanında bulunan bütün mallarını verdi, Mekke'deki mallarının da yerini tarif edip müşriklerin elinden kurtuldu ve hiç parasız olarak yoluna devam etti.
Süheyb kazandı, Süheyb kazandı!

Mekke ile Medine arasındaki yolda bin bir zahmet, tahammülü mümkün olmayan güçlüklerle karşılaştı. Fakat Allah'ın Resulüne ve İslam beldesine kavuşmanın heyecanı ile bütün sıkıntılardan zevk alarak yoluna devam etti.
Süheyb (ra) Peygamber efendimizin huzuruna geldiğinde gözü ağrıyordu. Yolda çok acıkmış ve susamıştı. Bu sebeple Resulullah'ın önünde hazır bulunan taze hurmalardan yemeye başladı. Resulullah da Hz. Süheyb'e lâtife ile buyurdu ki: "Gözlerinde rahatsızlık var, yine de hurma yiyorsun." Hz. Süheyb de cevaben: "Ya Resûlullah! Gözümün birisi sağlamdır. Onun hakkını yiyorum" dedi. Hem Allah Resulü, hem de orada bulunanlar, bu cevap hoşlarına gittiğinden tebessüm ettiler.
Sonra Süheyb başından geçenleri anlattı: Peygamber efendimiz buyurdu ki: "Süheyb kazandı, Süheyb kazandı. Satış kârlı çıktı. Satış kârlı çıktı." Sonra Hz. Süheyb hakkında nazil olan: "İnsanlardan bir kısmı, Allah telânın rızasını isteyerek O'na ibadet yolunda kendini ve malını feda ederler." [Bakara 207] mealindeki âyet-i kerimeyi okudular.

Milli Gazete