PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Kuranı-ı Kerim Ve Tevafuk


Kalpsiz_
02-02-2008, 15:39
Âlemlere rahmet olarak gönderilen ve getirdiği nûr ile kâinâtı aydınlatan, gönüllerin sevgilisi, iki cihân serveri, Hz. Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm Efendimiz'e binler salât-ü selâm olsun!

Allah Resûlü (s.a.v.) bir hadîs-i şerîflerinde şöyle buyurdular:
"Ümmetimin ibâdetinin en fazîletlisi; Kur'ân okumaktır." (1)

Ve bir diğerinde beyân ettiler ki:
"Çocuklarınıza şu üç şeyi öğretiniz: Peygamber sevgisi, Ehl-i Beyt'in sevgisi ve Kur'ân kırâati." (2)

Yine hadîs-i şerîfte vardır:
Gözlerinize ibâdetten nasîbini veriniz!..
(Sahâbeler) dediler ki:
Gözlerin nasîbi nedir, ey Allah'ın Resûlü?
Resûlullah:
Mushaf'a bakmak, Ondakileri düşünmek ve inceliklerinden ibret almaktır. (3) dedi.

Bir başka rivâyet ise şöyledir: "Devâmlı olarak Mushaf'a bakınız!" (4)


Kezâ, "Geçmiş ve geleceklerin ilimlerini arayan, Kur'ân'ı araştırsın. Kur'ân'ın en büyük ilimleri, Allah'ın isimlerinin ve sıfatlarının altındadır. İnsanların çoğu bunlardan, ancak kendi idrâk ve iz'ânlarına uygun olan şeyleri anlayabilirler. Onların derinliklerine nüfûz edemezler." (5)

Ebû Musa'l-Eş'arî'nin (r.a.), mezkûr hadîslerden şu ibretli dersi aldığını görüyoruz: O, "Ben her gün bir kere Rabbimin emirnâmesine bakmamaktan hayâ ederim!" derdi. (6)

En-Nevevî de İbn-ü Ebî Davûd'dan (r.a.) naklen, "Yüzünden Kur'ân okumanın, ezbere okumaktan daha fazîletli olduğu hakkında selef âlimlerinden bir ihtilâf görmedim." demektedir. (7)

Demek oluyor ki; fazîleti çok yüksek Kur'ân kırâatinin, fazîletli bir vechi de münhasıran ona bakmak ve inceliklerinden ibret almaktır.

Meşhûr bir sözdür: "Kur'ân; Mekke'de nâzil oldu, Mısır'da okundu, Türkiye'de yazıldı." Esâsen bu vecîze, her yerde ihlâslı lisânlarla okunan ve kezâ çok beldelerde güzîde hattatların elleriyle nakşolunan Kur'ân-ı Azîmüşşân'ın, bu cihetlerden en güzel örneklerinin, husûsan bu mekânlarda olduğuna işârettir.

Asrımızda ise bu güzel söze mâsadak olarak Kur'ân-ı Kerîm'i, kıyâmete kadar bâkî kalacak ve gören gözleri "Mâşâallah! Bârekâllah!" demeğe mecbûr edecek yeni bir tarz ve tanzîm şekliyle Asr-ı Saâdet'den günümüze kadar hiç yazılmamış bir sûrette ve "Tevâfuklu" ta'bîr olunan husûsiyetiyle yazan Ahmed Husrev Altınbaşak olmuştur. O esâsen, sadece bir kâtib-i Kur'ân da değildir. Üstâdı Bedîüzzamân Hazretleri'nin hem talebesi, hem O'nun kendisinden sonra vazifesini devrettiği da'vâ arkadaşı olarak, son asırda yapılan büyük tahrîbâtlarda, ehli imânın mukaddes değerlerini kurtarma, sâhip çıkma ve o yangını muvaffakiyetle söndürme gayretlerinde bir himmet seferberliğinin ön saflarında büyük fedâkârlıklar ve hizmetler yapmış, çileler çekmiş bir İslâm kahramanıdır.




(1) Feyd'ul-Kadir, 2/44
(2) a.g.e,1/225
(3) Umdet'ül-Kâri, 9/336
(4) a.g.e, aynı yer
(5) İ. Karaçam, K.Kerîm'in Fazîletleri, 443
(6) Nevâdir'ul-Usûl, 333
(7) et-Tıbyân, 15.