PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Rahmet Peygamberinin ahlakı


Melancholy
04-24-2010, 13:23
Zeyd bin Sabit'in oğlu Harice bin Zeyd şöyle anlatmıştır: "Bazı kimseler babam Zeyd bin Sabit'in yanına gelerek şöyle sordular: 'Bize Peygamber'in ahlâkından bahseder misin?'

http://www.milligazete.com.tr/dosyalar/haberler/2010/04/23/160654/rahmet-peygamberinin-ahlaki-medium-0.jpg
http://adsrv.prodestek.com/www/delivery/avw.php?zoneid=68&cb=INSERT_RANDOM_NUMBER_HERE&n=a831eec1 (http://adsrv.prodestek.com/www/delivery/ck.php?n=a831eec1&cb=INSERT_RANDOM_NUMBER_HERE)

Babam da: 'Ben Resûlullah'ın komşusu idim. Peygamber'e vahiy indiği zaman bana haber gönderir, ben de gider, vahyi yazardım. Biz dünyadan bahsederken, Peygamber bizimle birlikte dünyadan, ahiretten bahsederken de yine bizimle birlikte ahiretten bahsederdi. Yemekten bahsederken, o da bizimle beraber yemekten bahsediyordu. İşte bunlar Resûlullah'ın ahlâkından bir kısımdır' dedi." [İbn Sa'd]
Tokalaştığında elini ilk çeken olmazdı

Enes (ra) anlatıyor: "Hz. Peygamber lütuf yönünden insanların en cömerdi idi. Allah'a yemin ederim ki o, soğuk sabahlarda herhangi bir erkek, köle, kadın veya bir çocuk kendisine su getirdiğinde onun kalbini kırmamak için o suyla elini, kollarını ve yüzünü yıkardı. Kim kendisine bir sual sorsa, ona kulak verir ve kimse ayrılıp dönmedikçe dönmezdi. Elini sıkmak isteyen, ister büyük, ister küçük olsun onun elini sıkar, tokalaştığı kişi elini çekmeden peygamber elini çekmezdi." [Delail]
Enes bin Malik anlatıyor: "Hz. Peygamber sabah namazını kıldığında, Medinelilerin hizmetçileri kaplarını suyla doldurarak Peygambere getirirlerdi. Hz. Peygamber bereketlenmek maksadıyla getirilen bu kaplara elini daldırırdı. Çoğu kez sabah vakitlerinde getirilirdi. Peygamber onların kalbini kırmamak için elini suya sokuyordu." [Müslim]
Kimsenin yanında ayaklarını uzatmamıştı

Allah'ın Resulü birisiyle musafaha etti. Sonra da başka birisi onunla musafaha etti. O kişi elini çekmeden Resûlullah elini çekmiyordu. Eğer birisi Resûlullah'la yüz yüze gelerek karşılarsa, o yüzünü çevirmeden Hz. Peygamber yüzünü çevirmezdi. Yanında oturan hiç kimsenin huzurunda ayaklarını, dizlerini uzatmazdı. [İbn Sa'd]
Hiçbir kişi görmedim ki, Resûlullah'ın kulağına fısıldasın da, Resûlullah o kişi başını kaldırmadan başını kaldırsın. Hz. Peygamber herhangi bir kişinin elinden tuttuğunda, o kişi elini çekmeden Hz. Peygamber elini çekmezdi. [Ebu Davud]
Kimsenin kalbini kırmazdı

Enes (ra) anlatıyor: "Medineli cariyelerden herhangi birisi Hz. Peygamber'in elinden tutar dilediği noktaya kadar götürür, Peygamber de onun kalbini kırmaz, elini çekmezdi." [İmam Ahmed]
Akli dengesi bozuk bir kadın Hz. Peygamber'e: "Ey Allah'ın Resulü! Benim seninle bir işim vardır" dedi. Hz. Peygamber: 'Ey falanın annesi, söyle seninle nereye gelmemi istiyorsun? Hemen gelip işin ne ise göreyim' dedi. Sonra kadınla beraber gitti ve kadının işini yaptıktan sonra döndü. [Müslim]
Muhammed bin Mesleme şöyle anlatmıştır: "Ben seferden geldim. Hz. Peygamber elimden tuttu. Ben Peygamber'in elini bırakmadan o benim elimi bırakmazdı." [Taberani]
Hz. Peygamber, kolay olanı tercih ederdi!

Hz. Aişe (ra) şöyle anlatmıştır: "Resûlullah iki iş arasında muhayyer kaldığında, eğer günah değilse, onların en kolayını, tercih ederdi. Eğer günah ise günahlardan en uzak insan o olurdu. Peygamber nefsi için kimseden intikam almamıştır. Ancak Allah'ın hürmeti çiğnenmek istenir ya da çiğnenirse, bundan ötürü intikam alırdı." [Buhari, Müslim, Ebu Davud]
Hz. Peygamber kimseyi incitmemiştir

Hz. Peygamber, hiçbir hizmetçisine ve herhangi bir kadına vurmamıştır. Eliyle herhangi bir şeye vurmamıştır. Ancak Allah yolunda cihad ederken mesele değişirdi. İki şey arasında muhayyer bırakıldığında, mutlaka kolay olanını seçerdi. Ancak günah olursa mesele değişir; o zaman insanların günahtan en uzak olanı olurdu. Peygamber nefsi için intikam almaz; ancak Allah'ın haram kıldıkları için intikam alırdı." [Müslim]
Çirkin konuşmaz, çarşılarda bağırmaz, kimseye lanet okumazdı!

Hz. Aişe'ye, Hz. Peygamber'in ahlakını sordum. Bana: "Hz. Peygamber çirkin konuşmaz; çarşılarda bağırmazdı. Kötülüğe kötülükle karşılık vermezdi. O affeder veya yüz çevirirdi yahut da affeder, bağışlanma talebinde bulunurdu." [Ebu Davud]
Dönünce bütün gövdesiyle dönerdi!

Ebu Hüreyre Hz. Peygamber'i vasıflandırırken "O yöneldiğinde bütün bedeniyle yöneliyor, döndüğünde de bütün bedeniyle dönüyordu. Anam babam kendisine feda olsun, o çirkin konuşmazdı. Ondan çirkinlik sadır olmazdı. Çarşılarda bağırmazdı" demiştir.
Birini kınayacağı zaman...

Enes (ra) anlatıyor: "Hz. Peygamber küfürbaz değildi, lânet okumazdı. Çirkin konuşmazdı. Herhangi birimizi kınadığı zaman "Ona ne oluyor? Onun alnı toprak olsun" derdi." [Buhari]
Hz. Peygamber kendi nefsi için kimseden intikam istemezdi

"Resûlullah'ın hiçbir zaman kendisine yapılan bir zulümden dolayı intikam aldığını görmedim. Ancak Allah'ın haram kıldıklarından bir şey terk edilir veya çiğnenirse, o zaman bu hususta herkesten daha fazla öfkelenirdi. Peygamber iki işin arasında muhayyer bırakıldığında onların, günah olmamak şartıyla en kolayını seçerdi." [Tirmizi]
Naat*
Kimseden bir işaret gelmeyecek
Bir melek kimsenin alnını sıvazlamazsa
Söylemez size kimse dünyadaki ömrü boyunca
Hiçbir insana yan bakışı olmayan kimdi
Kimdi yan gözle bakmadı kır çiçeklerine bile
Öğretmek için cephe nedir
Kıyam etti
Torunu kucağında
Dönünce bütün gövdesiyle döndü
Bir bu anlaşılsaydı son yüzyılda
Bir bilinebilseydi
Nedir veche?
*İsmet Özel'in Naat'ının bir bölümü

Milli Gazete