PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : DÜNYAYI AĞLATANLAR : V.İLİÇ ULYANOV LENİN


kayısıkentli
01-30-2008, 02:51
Bir Dönem İlâh Gibi Tapılan , Sonra da Heykelleri Yıkılan Acımasız Bir Komünist Lider

V.İLİÇ ULYANOV LENİN

Karl Marks’ın görüşlerini sistemleştirip , SSCB’de bir komünist ihtilâl gerçekleştiren sert ve acımasız lider Lenin , 1870 yılında Yahudi Simbirs şehrinde doğru. Babası dindar bir hükümet memuru , annesi ise Alman asıllı bir kadındı. Bu yüzden Lenin , daha çok Alman kültürüyle yetişti.
Lenin’in ihtilâlci fikirleri , Rus Çarı III.Aleksandr’a karşı başarısız bir darbe girişiminde bulunarak daha sonra idam edilen abisinin ölümüyle başlamıştı. 1891’de Kazan Üniversitesi’nde hukuk öğrenimi yaparken , ihtilâlci fikirlerden dolayı kovulmuştu.


Kardeşinin idam edilmesinin psikolojik etkisi , kendisinin okuldan atılması ve erken dönemde devrimci çevrelerle girdiği ilişkinin , Lenin’in politik gelişimi üzerinde büyük bir etki yapmıştır. Psiko , tarihsel açıdan bakılırsa , Lenin’in hayatı , idam edilen kardeşinin intikamına yönelik bir arayış ve intikam alma olarak yorumlanabilir. (Benewick ve Philip , 2000 : 287)


Marksizim’e karşı büyük bir ilgi duyarak , ihtilâlci fikirlerini ilerleten Lenin , 23 yaşına geldiğinde ateşli bir Marksist olmuştu. Bu yönde yaptığı çalışmalar nedeniyle , 1895 yılında tutuklanarak 14 ay hapisten sonra Sibirya’ya sürgün edilecektir.

Beş yıl süreyle Sibirya’da sürgün hayatı yaşayan Lenin , bu zamanı iyi değerlendirerek bir çok kitap yazdı ve kafasında oluşturduğu sistemi netleştirdi. Ayrıca sürgün sonrasında kendisi ihtilâlci fikirlerinden dolayı Sibirya’ya sürgün edilen Nataşa isimli bir kadınla evlendi.

Lenin , sürgünden sonra , Rus Sosyal Demokrat Partisince “teşkilatlandırma ve propaganda faaliyetleri” için Avrupa’ya gönderildi. Avrupa’nın çeşitli yerlerinde ihtilâlci fikirler taşıyan insanlarla görüştü , defalarca Marks’ın kabrini ziyaret etti. Yazılar yazdı , kitaplar hazırladı ve en önemlisi de ihtilâl için gerekli olan ön hazırlığı plânladı. Bu süre zarfında Fransızca , İngilizce ve Almanca öğrendi ve zihinde ateist , materyalist ve komünist bir felsefenin temellerini oluşturdu.

Lenin , yirmi beş yılını bir ülkeden diğerine gitmekle , çeşitli tarihlerde de ; Almanya , Avusturya , Polonya , İsviçre ve İngiltere’de dolaşmakla geçirdi.

1903’te Brüksel ve Londra’da toplanan Rus Sosyal Demokrat Partisi’nde , fikir ayrılığı oluştu. Lenin’in etrafındakilere Bolşevikler , Plekhanov’un ve Troçki’nin etrafındakilere de Manşevikler denildi. Manşevikler demokratik yoldan iktidara gelmeyi isterken , Lenin zor kullanarak yönetimi ele geçirme fikrini savnuyordu.


Troçki ve adamlarının 1905 yılında Çar’a karşı ayaklanmaları sonuçsuz kalınca Lenin de diğerleri gibi yeniden Avrupa’ya kaçtı. Burada Pravda (Gerçek) gazetesini çıkararak , ihtilâlci fikirlerini anlatmaya çalışıyordu.


Birinci Dünya Savaşı , Lenin’in beklediği büyük fırsatı ortaya çıkarmıştı. Savaş SSCB için askerî ve ekonomik bir felaket oldu ve Çarlık sistemine karşı olan hoşnutluğu arttırdı. SSCB’ye dönen Lenin , Komünist Partinin kontrolünü ele almak için mükemmel bir fırsat bulunduğunu gördü. Bolşevikleri geçici hükümeti hemen devirmeye ve yerine komünist bir hükümet geçirmeye teşvik etti. Temmuzdaki ayaklanma girişimi başarısız olunca Lenin saklanmak zorunda kaldı.

Kasım 1917’de ikinci girişim başarı kazanınca da Lenin devletin yeni başkanı oldu.
Lenin özel mülklerin hepsini kamulaştırdı. Köylüler bu mülklere el koydukları sırada bunların sahipleri dünyanın dört bir yanına kaçmışlardı.
Lenin , SSCB’deki Müslümanlara “Çarlar ve zalimler tarafından dinleri tahkir edilen Müslümanlardır! Dininizin ve kültür müesseselerinizin serbest olduğunu bildiriyorum” dediyse de büyük bir zulüm ve kıyım hareketi başlamıştı.

Lenin , şiddet taraflısıydı.”Tarihte şiddet kullanmadan halledilmiş bir tek sınıf mücadelesi problemi yoktur” diyordu. Ve ekliyordu; “Proletarya diktatörlüğü kuvvete dayanan ve hiçbir şey tarafından engellenmeyen iktidardır.”(Lenin , 1974 : 46)
İhtilâlin devamı için Kızıl Orduyu ve gizli polis teşkilâtı olan ÇEKA’yı kurdu. Kızıl Ordu ve ÇEKA eliyle öylesine acımasız bir kıyım başlamıştı ki , âdeta SSCB büyük bir hapishaneye dönmüştü (Akın , 1974 : http://www.akpartiforum.com/Smileys/default/cool.gif


Öyle ki , 1919’da Lenin’in görüşlerine katılmayan on bin Rus aydını ve subayı , erkek çocuklarıyla birlikte idam edildi. Lenin’in yedi yıllık icraatı döneminde , öldürülen insan sayısı on milyonu geçti ve sürgün edilenler ise bunun üç-dört katına ulaştı. SSCB tam bir cehenneme dönmüştü.
Tarihin en kanlı diktatörlerinden Lenin , 16 Aralık 1922’de beyin kanaması geçirerek , sağlığını yavaş yavaş yitirmeye başladı.
1922’deki beyin kanamasından sonra Lenin’e sık sık felç inmeye başlamıştı. Daha sonra sara hastalığına tutulmuş , ardından damar sertliği ve migrene yakalanmıştı.
Bu patolojik rahatsızlıkların yanı sıra yavaş yavaş delirmeye başlamıştı. Sık sık şuurunu kaybediyor , cinnet geçiriyordu. Lenin tamamen delirmiş vaziyette 24 Ocak 1924’te öldü.
Öldüğünde suratı korkunç bir hal almıştı. Onun bu hâlinin bilinmemesini isteyen Stalin , doktorlara emir vererek , cesedin “güzelleştirilmesini” istemiştir. Doktorlar da bir nevi “estetik cerrahi” tekniğiyle ve ilâçlarla onun yüz şeklini “normal hale” getirmiş , daha sonra mumyalamışlardı. Lenin’in mumyalı vücudu bir “cam fanusa” yerleştirilmiş , onun da üzerine bir “anıt” mezar yapılmış ve ziyarete açılmıştı.
Son anlarında derin acılar içerisinde bağıra bağıra ve delirmiş vaziyette ölüp giden Lenin’in düzinelerle heykeli yapılacak , bu heykeller SSCB başta olmak üzere Kızıl diktatörlükte idare edilen ülkelerde pek çok şehrin merkezi yerlerine “zulmün taşlaşmış ve tunçlaşmış sembolü olarak” dikilecekti.


Rus Komünist Partinin kurucusu , komünist fikirlerin ilk tatbikçisi yazar , ihtilâlci ve acımasız bir diktatör olan Lenin,”eşitlik , emek , barış , toprak , ve iş” vaadiyle ihtilâl yapmıştı.. Ama kısa süre sonra SSCB’yi koca bir hapishaneye çevirdi. En büyük darbeyi de Müslümanlara yaptı. 10 bin cami , 15 bin medrese kapattı. 4500 din adamını astırdı. Binlerce Müslüman Türk ileri gelenleri işkence kaplarına yollandı. Kendisi ise beyin kanamasından uzun bir felç dönemi yaşadı ve acı çekerek öldü.
Raymond ARON


1990’lı yıllara gelindiğinde dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi komünizmin kurulduğu SSCB’de bu zalim ve kanlı rejim yıkıldı. Ardından Lenin’in heykelleri vinçlerle yerle bir edildi. 1993 yılında Lenin’in şeref muhafız alayı lağvedildi. Ardından Lenin müzesi kapatıldı. Artık Lenin’e herkes kanlı ve zalim diktatör nazarıyla bakmaktadır.
Lenin’in sonu , şu çok ünlü tespiti hatıra getiriyordu:
“Zulüm ile âbad olanlar , er geç berbat olurlar.”

(Halit ERTUĞRUL'un "dünyayı ağlatanlar" kitabından alıntıdır)