PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : DÜNYAYI AĞLATANLAR : MAO TSE TUNG (Çinde Komünizmin Kurucusu )


kayısıkentli
01-30-2008, 02:46
Çinde Komünizmin Kurucusu , Çin Devlet Adamı ve Milyonları Ölüme Sürükleyen Adam

MAO TSE TUNG

Yirmi yedi yıl Çin Halk Cumhuriyeti'nin tek hakimi olarak dayanılmaz baskı ve zulümlerle tarihin en barbar yönetimlerinden birisini sergileyen Mao Tse Tung , 1883 yılında doğdu. Babası Konfüçyus hayranı bir köylüydü. On dört yaşında evlendi. Ancak hemen boşanarak okula başladı. Ünlü isyancıların hayat hikâyerine ilgi duydu. Sürekli anarşizm üzerine kitaplar okumaya başladı.


Pekin Üniversitesinde memurken , birkaç arkadaşıyla birlikte "Marksizmi İnceleme Derneği" kurdu. 1921 yılında ise Şanghai'de toplanan Komünist Partisi Kongresinde Hunan temsilcisi olarak katıldı. Bundan sonra parti içinde süratle yükseldi , `propagandalar` sorumlusu oldu ve yayın işlerini üstlendi.


Çin'deki karışıklıklardan yararlanan Mao, Hunan'a giderek zenginlerin topraklarını fakirlere dağıttı ve burada Komünist Çin Cumhuriyeti'ni ilân etti. Japonların Çin'e saldırması üzerine , merkezi yönetim Mao'nun üzerine gerektiği kadar gidemedi. Ancak yine de Mao kuvvetleri sağdan - soldan sıkıştırılmaya başlayınca , Mao çemberi yarıp Sovyet sınırına yakın Yenan'a yürüyerek bir yılda gelmişlerdi. Çin komünist tarihinde buna "Uzun Yürüyüş" denir.


Yenan , Mao için bir gerilla merkezi oldu. Çin komünist militanları burada teorik ve pratik derslerle ihtilâle hazırlandılar.

Japonların Çin'i işgalinde başarı göstermesi üzerine merkezi yönetim Mao ile anlaşma yapmayı kabul etti. Bu şekilde Japonlara karşı ortak bir cephe oluşturdular. Bu birliktelik Japonların 1945 yılında teslim oluşuna kadar devam etti.


Merkezi yönetimle Mao'nun 1934 yılından 1945 yılına kadar geçen sürede , anlaşmalarından en çok Mao ve taraftarları istifade etti. Bu sayede komünistler gerek devlet yönetimine , gerekse de orduya sızarak büyük bir güç elde ettiler. Sovyetler'in de yardımıyla güçlerini iyice arttırdılar. 1949 yılında ise Mao Çin'in tek hakimi olarak Çin Halk Cumhuriyeti'ni ilân etti. Rakibi Çin Kay Şek ise mücadelesini sürdürebilmek için bu günkü Taiwan'a çekilerek Milliyetçi Çin yönetimini kurdu.


Mao'nun politik dşüncesinin merkezini , Marksizmin ve Leninizmin Çin toplumuna uyarlanması oluşturuyordu. Daha sonra bu düşünce "Maoizm" olarak ortaya çıktı.(Benowick ve Philip , 2000 : 339) Mao bu düşüncesini , Çin toplumuna zorla kabul ettirmek yoluna gitti. Gerek "Tarım İhtilali" sırasında gerekse de "Kültür İhtilâli" sırasında dehşet veren katliamlar yapıldı. Uygulamanın acımasızlığına karşı çıkanlar derhal öldürülüyordu.


1949'da komünist ihtilâli gerçekleştirilerek Çin'de idareyi ele alan Mao , korkunç bir terörle ahaliyi sindirmişti. Komünizme karşı çıktıkları için on binlerce Çinli'yi öldürmekten çekinmemişti. Bütün dinî inançlara savaş açmış ve ülkedeki dinî eserleri imha etmiştir. Bilhassa Doğu Türkistanlı Müslüman Türklere çok baskı yapmış , buradaki yüzlerce cami ve mescidi tahrip ettirmiş , Kur'an-ı Kerim'leri toplattırarak yaktırmıştı. (Kartal , 1971 : 92)


Kültür Devrimini başlatan Mao , ahaliye kendi yazmış olduğu Kızıl Kitap'ı zorla ezberletmişti.

1959'da partideki rakiplerinin kim olduğunu öğrenmek için cumhurbaşkanlığından çekilmiş , muhaliflerinin kendilerini belli etmesinden sonra müthiş bir temizlik harekatı başlatarak hepsini yok etmişti. İşte bu şekilde milyonlarca insanı pençesi altına alan , zulmüyle inleten adam yavaş yavaş çöküyordu.


Mao'nun hastalığı ilerledikçe , beyin dokularında bozulmalar olmaktaydı. Bunun tesiri ile davranışları ve hareketleri gittikçe dengesini kaybetmeye başlamıştı. Bu bakımdan Mao , yabancı ülkelerden gelen devlet adamlarıyla görüştürülmüyordu. Öbür taraftan , daha ölmeden Komünist Partisinde iktidar kavgası başlamıştı.


Mao'nun hareketleri , hayatının sonlarına doğru tamamen anormalleşmeye başlamıştı. Ülkenin bütün meşhur doktorları baş başa vermişler Çin'in bu rakipsiz diktatörünün derdine çare araştırıyorlardı. Ne var ki , ellerinden hiçbir şey gelmiyordu. Çaresiz kalmışlardı. Mao'nun her gün yeni yeni hücreleri ölüyor , yavaş yavaş tükeniyor , sonu yaklaştıkça da müthiş acı çekiyordu.


Mao , yıllardır çektiği hastalığın sonunda 9 Eylül 1976'da öldü. Ölümüyle birlikte "Mao Devleti" de bitti. Çünkü yerine gelenler , ilk başta eşi Chiang Chieing olmak üzere bütün adamlarını tevkif ettirmişlerdi. Mao'nun eşi ve adamları ilk önce idama çarptırılacak , daha sonra cezaları müebbet hapse çevrilecekti.


Çin'de devir çok çabucak değişmişti. Bir zamanlar bütün ülkenin merkezi yerini , cadde ve sokaklarını süsleyen Mao'nun portleri çöplüklere atılmıştı. İşin garibi , hiçbir ilgili bu duruma müdahale etmiyordu.

Bugün Çin'de şeklen bir komünist yönetim varsa da , tamamen yumuşamış , dünya ile iç içe olmaya başlamış , fikir ve inanç hürriyetine kısmi de olsa özgürlük tanımıştır. Bu değişim sür'atle sürmektedir. Ancak , Çin'in egemenliği altında bulunan Müslümanlar Türkler , baskı ve zulümden tamamen kurtulmuş değişdir. Hâlâ kapatılan camilerin açılmasını , yasaklanan dini inancın serbest bırakılmasını beklemektedirler.


Mao tam bir kanlı diktatör olarak hüküm sürdü. "Kültür İhtilâli" ile , bütün dinlere , inançlara ve ahlakî kaidelere saldırdı. Bu hareket çok acımasız ve çok kanlı oldu. Bu yüzden 60 milyondan fazla insan hayatını kaybetti. Özellikle Müslüman Türkler çok büyük bir zulüm gördü. Ve hâlen de görmektedir.
İsa Yusuf Alptekin

(Halit ERTUĞRUL'un "dünyayı ağlatanlar" kitabından alıntıdır)