PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : DÜNYAYI AĞLATANLAR : POL POT (Kamboçya’da Milyonların Katili Komünist Lider)


kayısıkentli
01-30-2008, 02:43
Kamboçya’da Milyonların Katili Komünist Lider

POL POT

Kamboçya , uzun bir zaman Mağaların , Tayların ve Vietnamlıların egemenliği altında yaşadıktan sonra , 1863 – 1954 yılları arasında da Fransız egemenliğine girdi.

Çin ve Vietnam arasına sıkışmış yedi milyonluk bir ülke olan Kamboçya , Norodom Sihanuk’un önderliğinde 1955 yılında bağımsızlığına kavuştu.
Çok yönlü bir politika takip eden Kamboçya idarecileri , Çin ve Rus dostluğuna çok önem verdiler. Bu fırsatı iyi değerlendiren her iki komünist devlet , Kamboçya’yı elde etmek için akıl almaz taktiklere başvurdular.

Kızıl Kmerler Kendini Gösteriyor

1963 yılında SSCB “mali yardım” programını beyan ederek faaliyetini iyiden iyiye arttırdı. Askeri danışman , silâh ve çeşitli malzeme sevk etti. Ayrıca ,”inşaat” sektörü için bol bol teknik eleman diye KGB ajanı gönderdi. Bunlar işçileri örgütleme vazifesini almışlardı.
Çin ise , kapı komşusu Kamboçya’yı SSCB’ye kaptırmamak için daha fazla gayret gösterdi. Çin sempatizanı olan “Kızıl Kmerler” adlı tedhiş grubunu teşkilâtlandırdı. Bu arada ülkenin millî kahramanı sayılan Norodom Sihanuk’un 4 Ocak 1964 seçimlerinden büyük bir zaferle çıkışı , Çin’in büyük çaptaki maddî desteğiyle olmuştu. Gafil lider bundan sonra Çin komünistlerinin elinden kurtulamayacak sürekli taviz ve diyet ödemek zorunda kalacaktı.


1967 yılından itibaren “Kızıl Kmerler” eylemlerini iyice artırdılar. Önü bir türlü alınamayan tedhiş hareketleri , Kamboçya’yı bocalatmaya başladı. Askerî birliklerden de yer yer çözülmeler olur ,”Kızıl Kremler”e katılıyorlardı. Durumun vahametini gören millî Lider Shanuk , “Komünist dostluğuna inanmanın cezasını , koskoca ülkenin hayatına ödetiyorum” diyerek yerini general Leon Nol’a bıraktı.

Fakat şiddet daha da arttı. Çin’in desteği “Kızıl Kremler” ülkeyi tamamen felce uğratmak için , saldırılarını ; Fabrikaların elektrik merkezlerine , köprülere , yiyecek depoları ve silâh ambarlarına çevirdiler. (Saruhan , 1978 ; 6)

Eşi ve benzeri görülmemiş bu hainlik ve çılgınlık , halkı aç ve perişan düşürdü : Kıtlık ve yokluk her tarafı sardı. Bu amansız afet , Kamboçya’nın meşru idaresini alaşağı ediyor , iktidara ise , Çin’in bir kuklası olan Pol Pot geliyordu.

Hayatında , ölüm ve kandan başka sahnenin olmadığı Pol Pot , 1925’te Kamboçya’da doğdu. Ailesi , Budist bir çiftçiydi. Çocukluğu Buda manastırında geçti. Bir din adamı olmak istiyordu.

Fransızlara karşı yürütülen direniş hareketinde yakınlarını kaybedince millî hisleri yükseldi , bir savaşçı olmaya karar verdi. Bunun için de Fransızlara karşı mücadele eden Ho Şi Minh liderliğindeki gruba katıldı. Ancak , bir Fransız kızına aşık oldu , Fransa’ya gitti.

Rol Rot , Pariste 1946 – 1952 yılları arasında yüksek öğrenim gördü. Bu üç yıllık süre Pol Pot’un iyi bir Marksist olmasına yetmişti. Ülkesine döndüğü zaman Kamboçya Fransızlara karşı mücadelede başarılı olmuş ve bağımsızlığını kazanmıştı.

Pol Pot Kamboçya’da Komünist Partiyi kurdu. Halkın dayanılmaz derecedeki yoksulluğu ve sosyal hayattaki dengesizlik , Pol Pot’un “emek , aş , iş , eşitlik” gibi görüşlerine çok uygun bir zemin oluşturuyordu. Kamboçyalılar bu propagandaya yoğun ilgi gösteriyordu.
Pol Pot , kısa zamanda Komünist Partisi lideri olarak yönetime karşı silâhlı bir mücadele başlattı. Bu amaçla kurulan Kızıl Kmerler örgütünün de lideri oldu.


1970 yılından itibaren Kamboçya’da iç savaş çok şiddetlendi. Pol Pot yönetimindeki Kızıl Kremler , merhametsizliğiyle nam salmış , caniyane bir terör estiriyorlardı. Öyle ki , kendilerine karşı olan köylüleri , silâhsız insanları hunharca katlediyorlardı.

Bundan sonra savaş bitmedi. 1973 yılında Pol Pot idareyi ele alınca “Karşı Devrimci”lere büyük bir savaş açtı. Yüz binlerce insan vahşice öldürüldü sürüldü , hapsedildi. Tam iki milyona yakın Kamboçyalı , kırık ve eski teknelere dolup , okyanus dalgalarının korkunç ve insafsız hücumlarına razı oldular. Bir kısmı Amerika , Kanada , İngiltere ve Fransa’ya sığındı.

Pol Pot , içten gelebilecek tepkiyi tam bastırdıktan sonra , Çin’in emriyle yeni maceralara atıldı. O zamanlar Vietnam SSCB’nin yandaşı , Kamboçya ise Çin’in güdümündeydi. İşte Rus ve Çin’in menfaatleri , Vietnam – Kamboçya savaşını doğurdu. Amerika , Kamboçya destek asker gönderdiyse de , 1975 yılında geri çekildi.

Vietnam , Kamboçya savaşı ,”komünizmin samimiyetsizliği”ni ortaya koyması bakımından çok ibretlidir. Çünkü , ortada münakaşa mevzu edilen bir toprak problemi yoktur. Bu sınır komşusu olan ülkelerin rejimleri aynıdır. Hem de “dünya kardeşliği” tezini savunan bir zihniyetin hüküm sürdüğü idare tarzı vardı. Ne garip ki , 50 milyonluk Vietnam’la 7 milyonluk Kamboçya kıyasıya bir savaşa tutuştular. İşte bu noktalardan hareket eden Uzak Doğulu bir gazeteci şunları ilâve eder :

“İstilacı iki devlet olan SSCB ve Çin , uyduları durumundaki Vietnam ve Kamboçya’yı kullanarak , komşuları olan “hür” ülkelere sızmak istemektedirler. Sızma yarışında , bu iki emperyalist devletin menfaatleri çatışmaktadır. Çünkü , Sovyet SSCB’nin desteklediği Vietnam , hepsi de antikomünist olan Güney Doğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN)’a bağlı Tayland , Filipinler , Endonezya , Malezya ve Singapur’a dostça yaklaşıp , onlarla haşir neşir olmaya çalışmaktadır. Bu şekilde , Rus nüfuzu genişleyecektir. Öte yanda aynı yayılma arzusuyla harekete geçen Kızıl Çin , uydusu durumundaki Kamboçya’yı ASEAN birliğinin üyeleriyle dostluğa zorlamaktadır. Böylece Çin yayılma alanını genişletmiş olacaktır. İşte , Sovyetler ve Çin’in çıkarlarının cezasını Kamboçya ve Vietnam çekmektedir. Kamboçya – Vietnam savaşı bu itibarla , SSCB ile Çin arasındaki bir nüfuz temini savaşıdır.”(Saruhan , 1978 : http://www.akpartiforum.com/Smileys/default/cool.gif

Birbirlerini Yediler

Bu savaşı SSCB kazandı. Vietnam’ı Kamboçya’ya saldırtarak Pol Pot yönetimi devirip yerine Rus yanlısı bir idareci grubunu getirtti. Yıllardan beri harcadığı milyonların boşa gittiğini gören Çin , aniden Vietnam’a girdi. Vietnam , gerilla savaşıyla Çin birliklerini durdurdu.
Bu gün Kamboçya’da Vietnam gibi , SSCB güdümündedir. Vietnam – Kamboçya , Rus – Kamboçya , Çin – Vietnam , Kamboçya – Vietnam savaşları menfaat uğruna komünistlerin nasıl birbirlerini vahşice imha ve istilâ edişlerine bariz bir misal teşkil etti. Komünist ahlakın paçavrası bu şekilde gözler önüne serildi.
Bu komünist ahlakının Kamboç halkına reva gördüğü ibret dolu hadiseleri Parlamenter Sam Prasith gördü ve yaşadı. Komünist tahribatını S.Prasith “hür dünya”ya şöyle anlatır :

Hedef Yeni Bir Toplum

“Pol Pot iktidarı aldıktan bugüne kadar bir buçuk milyon insan öldürmüştü. Halen yaşayanlar ise , ölümü kurtarıcı diye bekliyorlar. Katliam durmuyor. Ülkeye korkunç bir sefalet hakim… Zorlu şehirlerden , kasabalara sürülenler… açlıktan ölen ihtiyarlar , kimsesizler…

Bugün otuz yaşını geçmiş olan bütün Kamboçyalılar ölüme mahkûm edilmiştir. Sınıf farkı olmayan , yepyeni bir toplum meydana getirmek için , yeni insan kuşağı imal etmek gerekiyormuş , yaptıkları vahşiyane katliamlarına bu sebebi gösteriyorlar.”Yeni Toplum!…” Etrafı silâhlarla örülü , korku , kan ve ceset üzerine inşa ediliyor.

Kızıl Kmerler kurşun harcamamak için , yüz binden fazla genci ellerini bağlayarak kafalarını ezdiler.

Yerlerinden kalkamayacak derecede bitkin olan ihtiyarlar , çocukları avutmakla mecbur tutulmuşlar. Anneleri pirinç tarlalarında akşama kadar dipçik altında çile doldurmakta… vücut itibariyle zayıf ve güçsüz olanların bir çoğu eve dönemez. Ölenleri atarlar bir tarafa… Gözleri yaşlı binlerce çocuk görürsünüz ; ya annesini kaybetmiştir , ya babasını öldürmüşlerdir veya ekmek , su bulamamıştır.
Okullar hiçbir şeye yaramıyor. Okumayı öğrenmek de bir şeye yaramıyor. Kamboçya’nın aydın insana ihtiyacı yoktur. Kanallarda , tünellerde , çeltik tarlalarında çalıştırılacak insanlar gerek…

On iki yaş ile yirmi dört yaşları arasında olan kız ve erkek faal gücü meydana getirirler. İstirahat günü mevcut değil…

Bir an bile durdurulmadığınız gibi , yorulduğunuz zaman çalışma temponuzu da yavaşlatamazsınız. Aile hayatının kaldırıldığı , hamile kadınların çocuğunu doğuracağı güne kadar , her gün 13-14 saat pirinç tarlalarında çalıştırıldığı , yardıma muhtaç , hasta ve ihtiyarların sokaklara terk edildiği başka bir ülke var mı? (Saruhan , 1978 : 9)


1977 yılının yaz başlarında , Kamboçya âdeta büyük bir satranç tahtasına döndü. Halk bir avuç pirinç bulmak için birbirini kırıyordu.
“Kızıl Kmerlere” karşı mücadele veren bir çok “Milliyetçi” grup vardı. Ama aralarında bir birlik mevcut değildi.
İnkony tarafından idare edilen “Sereika”, Virak Saphont’un kurduğu “Millî Kurtuluş Cephesi” Pasith’in organize ettiği “Kuzey Kurtuluş Cephesi” ve “Milliyetçi Kmerler” silâhlı mücadeleye katılmışlardı. Komünizme karşı olanların birleşmesi hâlinde , komünistler hiçbir varlık göstermezlerdi. Bu tarihî hatamız , milyonlarca vatandaşımızın hayatına mal oldu.” (Saruhan , 1978 : 5)

Pol Pot liderliğindeki Kızıl Kremler’in kaçışından sonra Kamboçya üzerindeki sis perdesi aralanmış ve bu ülke kapılarını yeniden dünyaya açmıştı. İşte ondan sonra bu ülkedeki tüyler ürpertici manzara ortaya çıktı. Toplu mezarlardaki dağlar gibi kafatasları ve kemikler bir araya toplanarak “Barbarlık Müzeleri” meydana getirdi.

Pol Pot yapacağını yapmıştı. Artık o , ormanlarda köşe bucak kaçan ve bir kıymet-i harbiyesi olmayan birisiydi. O vaziyetteyken bile cinayetler işlemekten geri durmuyordu. 1997’de savunma bakanlığı yapmış olan Son Sen’i , karısını ve 9 çocuğunu öldürttü.

Kızıl Kmerler arasında bölünme olmuştu. Bir grup artık yaşlanmış olan , ayakta bile güçlükle duran , türlü hastalıkların pençesinde kıvranan Pol Pot’u istemiyordu. Bu muhalif grubun lideri “kasap” lakaplı General Ta Mok , Pol Pot’u yakalayıp esir aldı. Göstermelik bir mahkeme kuruldu ve Pol Pot “ömür boyu hapis” cezasına çarptırıldı. Pol Pot son olarak bu tarihte Batılı gazetecilerin önüne çıktı. Meşhur cani , eli ayağı titreyen bir hastaydı. İki kişinin yardımıyla ayakta durabiliyordu.

1998’in Nisan ayında Ta Mok’un maiyetindeki Kızıl Kmerler’in bir kısmı da ayaklandı. Ta Mok , kendilerine bağlı adamları ve rehinesi Pol Pot ile birlikte dağlara kaçtı.

Kamboçya hükümeti ve Vietnam birlikleri Kızıl Kmerler’in , ayrıca Kızıl Kmerler’den bir grup da Ta Mok ile Pol Pot’un peşindeydi.
Pol Pot ormanlarındaki vahşi hayvanlardan da perişan bir hayat yaşamaya başlamıştı.

16 Nisan 1998 günü Kızıl Kmerler bütün dünyaya Pol Pot’un öldüğünü duyurdular. Ajanslar önce bu haberi ihtiyatla karşıladı. Çünkü daha önce de defalarca Pol Pot’un öldüğü açıklanmış , ancak daha sonraları bu haberlerin bir şaşırtmaca olduğu ve Pol Pot’un yer değiştirdiği ortaya çıkmıştı.

Ama bu kez haber gerçekleşti. Pol Pot , 15 nisan 1998 günü Kamboçya’nın kuzeyinde Tayland sınırına iki kilometre uzaklıktaki Anlong Veng’deki evinde ölmüştü. Kızıl Kmerler’e göre kalp krizinden ölmüştü. Ama bazı çevreler onun Kızıl Kmerler tarafından öldürüldüğünü söylüyordu. Zira Pol Pot , ölümünden bir gün önce demir grisi saçlarını siyaha boyayarak ,”Olur da son anda kılık değiştirip kaçmak zorunda kalırsam” diye tedbir almıştı.


Pol Pot’un ölümü üzerine milyonlarca insan , âdeta “Zalimler için yaşasın Cehennem! diye haykırdı. Zira bu zalimin zulmü karşısında ancak “Cehennem Hapishanesi” lâzımdı.

Cenab-ı Hakk Mutlak Adalet sahibiydi. Adaletinin tecellileri bu dünyada da görülmekteydi. Ancak küfür cinayetini işleyenler , zulmedenler , yaptıklarının cezasını tam olarak bu dünyada görmüyorlardı. Onların cezası Mahkeme-i Kübra’ya bırakılıyordu.(Bozgeyik , 1996 : 340 – 342)


Kombaçya’nın Komünist lideri Pol Pot , yakın tarihimizin en kanlı yöneticilerinden biridir. 1964 yılında , Mao’nun silâh desteği ile “Kızıl Khmer” adlı bir örgüt kuran Pol Pot , kurtarıcı kisvesine bürünerek , sahte bir bağımsızlık savaşı başlatmış ve 1975 de iktidarı ele geçirerek “Kombaçya Komünist Partisi”ni kurmuştur. Partinin ilk işi olarak da , her türlü dinî ibadeti yasaklamış ve rejim aleyhtarlarına karşı kitle katliamlarına başlamıştır. 1979 yılına kadar devam eden bu katliamlar sonucu , nüfusu 9 milyon olan Kamboçya’da 3 milyondan fazla insan işkence ile öldürülmüştür.
Ta MOK

(Halit ERTUĞRUL'un "dünyayı ağlatanlar" kitabından alıntıdır)