PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Gülten Akın Hayatı, Biyografisi ve Yaşamı Hakkındaki Yazılar


prensisa
02-21-2010, 23:42
Y A Ş A M I :
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
1933'te Yozgat’ta doğdu. Ortaöğrenimini Ankara Kız Lisesi'nde tamamladı. 1955'te Ankra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. 1956’da evlendi. Beş çocuk büyüttü. 1958-1972 arasında eşinin görevi nedeniyle Anadolu’nun çeşitli ilçelerinde yaşadı. Yardımcı avukatlık, avukatlık ve öğretmenlik yaptı. 1980 öncesinde halkın yaşadıkları, onun da hayatına ve şiirine yansıdı. Kültür Bakanlığı Yayın Danışma Kurulu üyeliğinde bulundu. Türk Dil Kurumu’nda dil uzmanı olarak görev yaptı. Demokratik kitle örgütlerinin yeniden kuruluşu çalışmalarına katıldı. Şimdi yalnızca şiirle uğraşıyor. Yazdıkları başka dillere çevrildi. 40 kadar şiiri bestelendi. Doğa, ayrılık, sevgi, kadın sorunları gibi temaları işleyen ilk şiirlerini 1956'da "Rüzgar Saati"nde topladı. Daha sonraki şiirlerinde toplumsal sorunlara yöneldi. Gezip gördüğü yerlerden aldığı esinle zenginleşen ve coşkulu bir insan sevgisiyle yoğrulan şiiri, toplumsal sorunları, yaşam-halk ilişkisini öne çıkardı. Şiirlerinde büyük ölçüdü folklor öğelerinden yararlandı. Şiir üzerine yazılarını biraraya getiren "Şiiri Düzde Kuşatmak" (1983) kitabında, halk kaynağına inme isteğini, "Halkta var olan öz ve biçimi diyalektik olarak yükseltmek, şiiri yükseltirken halkın yaşamının ve yaşam biçimlerinin yükselmesine yardımcı olmak" sözleriyle açıklar.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


E S E R L E R İ :

ŞİİR:

Rüzgar Saati (1956)
Kestim Kara Saçlarımı (1960)
Sığda (1964)
Kırmızı Karanfil (1971)
Maraş’ın Ökkeş’in Destanı (1972)
Ağıtlar ve Türküler (1976)
Seyran Destanı (1979)
Seyran (Bütün Şiirleri, 1982)
İlahiler (1983)
Sevda Kalıcıdır (1991)
Seyran Toplu Şiirler- (1992)
Sonra İşte Yaşlandım (1995)
Toplu Şiirler 1956-1992, (1996)

DÜZYAZI:
Şiiri Düzde Kuşatmak (1983)
42. Gün (1986)

Ö D Ü L L E R İ :

1964 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü Sığda ile
1972 TRT Şiir Ödülü Maraş’ın ve Ökkeş’in Destanı ile
1976 Yeditepe Şiir Armağanı Ağıtlar ve Türküler ile
1991 Halil Kocagöz Şiir Ödülü Sevda Kalıcıdır ile
1992 Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü Seyran ile

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Ş İ İ R L E R İ :



SİYAH-BEYAZ

Beni dünyadan ötelere götürdün
Kollarımı bağladın dur dedin
Tuz kokan geceler dur dedi
Durdum bekliyorum, gelme
Ay aydınlık gece kara
Gözlerimin ardında karanlık ölesiye
Canlı ve cansız ne varsa sımsıkı
Bu saat daha yakın daha el ele
Şimdi yalnızlığımdan utanıyorum
Durdum bekliyorum, gelme

Bunu ta başından biliyordun
Bir gün buralarda sonuncu kalışım olacaktı
Ellerinin bir anlık şeklini tutacağım
Bozkırdan günün son treni geçecek
Ben her şeye ardından bakacağım
Bunu ta başından biliyorum
Durdum bekliyorum, gelme

Artık ne sen konuşmalısın ne başkası
Yaşamak adına geçtik bütün değerleri
Beyazın en orta yerinde duydu yürek
Bu rüzgâr tutmaz insanı uzun boylu
Bu rüzgâr serseri

Şimdi kavramların ve cümle rüzgârların dışında
Durdum bekliyorum, gelme

------------------- * --- * --- * ------------------
YENİDEN
Karanlık bastı mı gelirsin
Penceremin dibinde durursun
Oyuncaklar kabartma harfler gibi
Elle tutulur gibi garipliğin

Elişi kâğıtlarından çiçekler yaparsın
Yeni şekiller görülmedik renkler ışıklar yaparsın
Dünya güzelse daha güzel olur
Bir şarkı sıcak sıcak yayılır ansızın
Uzanır ellerin gözlerimi örter
Bütün düzenim bozulur
Karanlık bastı mı seninle gelir
Nasıl döner durur ortalarda
Çağrışımlardan kopmuş bir sürü
Terdirgin kuşlar gibi kelime

Elinde aynaların bin bir yanlısı
Ne yandan baksan ölüm
Kurtul dersin kurtul kendinden
Unut yitiklerini
Seni yargılayacak kim

Karanlık bastı mı gelirsin
Penceremin dibinde durursun
Oyuncaklar kabartma harfler gibi
Elle tutulur gibi garipliğin

------------------- * --- * --- * ------------------
UZUN YAĞMURLARDAN SONRA
Sen yağmurlu günlere yakışırsın
Yollar çeker uzak dağlar çeker uzak evler
Islanan yapraklar gibi yüzün ışır
Işırsa beni unutma

Alır yürür sıcak mavisi gökyüzünün
Kuşlar döner uzun yağmurlardan sonra bir gün
Bir yer sızlar yanar içinde büsbütün
Her şeye rağmen ellerin üşür
Üşürse beni unutma

Yeni dostlar yeni rüzgârlar gelir geçer
Yosun muydum kaya mıydım nasıl unuttular
Kahredersin başın önüne düşer
Düşerse beni unutma
------------------- * --- * --- * ------------------

İLKYAZ
Ah, kimselerin vakti yok
Durup ince şeyleri anlamaya

Kalın fırçalarını kullanarak geçiyorlar
Evler çocuklar mezarlar çizerek dünyaya.
Yitenler olduğu görülüyor bir türküyü açtılar mı
Bakıp kapatıyorlar
Geceye giriyor türküler ve ince şeyler

"Memelerinde biraz irin biraz balık ve biraz gözyaşı
Bir dev oluyorsun deniz deniz
Sisin dere ağızlarında sokulup akşamları
Fındıklarımızı basıyor
Neyleriz kararan tomurcukları
Çocuklarımıza yalvarıyoruz: Aç durun biraz
Tecimenlere yalvarıyoruz:
Bir 'Hotel' bir gizli evlenme az çiziniz
Bir banka az çiziniz bir yalvarma
Bizden size sizden dışardakilere
Karılarımızı yolluyoruz tırnaklarını kesmeye ve demeye
Evet efendim
Çocuklarımızı yolluyoruz dilenmeye
Bizler gidiyoruz yatağımız tanrıya emanet
Yazların motorlu çingeneleri

Ah, kimselerin vakti yok
Durup ince şeyleri anlamaya

Baba evleri, ilk kez girilen ırmağa dönüş
Toprağa tutku, kendinden dolayı
Kulaklarımızı tıkıyoruz: Para para para
Kulaklarımızı açıyoruz: Kavga kavga kavga
Sorar belki biri: Kavga ama neden kavga
Komşumuza sonsuz balta, karımıza yumruklar içinde
Bilmiyoruz neden kavga.
Sonra kasabamızın cezaevinde
Silgimizi göz önüne yerleştiriyoruz
Günlerimizi iterek genişletiyoruz
Yer açıyoruz karılarımızı düşünmeye
Bizsiz geçen menevşeyi düşünmeye
Durup ince şeyleri anlamaya
Kimselerin vakti olmasa da
Okulların kadın öğretmencikleri
Tatil günlerini çoğaltsalar da
Kutsal nemiz varsa onun adına
Gözlerimiz için bağlar, dokusalar da
Birikimler ve çizgiler gitgide gitgide
Açmaya ilkyaz çiçekleri Bir gün birileri öte gecelerden
Islak çalarlar, yanıt veririz"
------------------- * --- * --- * ------------------
KESTİM KARA SAÇLARIMI

Uzaktı dön yakındı dön çevreyi dön
Yasaktı yasaydı töreydi dön
İçinde dışında yanında değilim
İçim ayıp dışım geçim sol yanım sevgi
Bu nasıl yaşamaydı dön.

Onlarsız olmazdı taşımam gerekti kullanmam gerekti
Tutsak ve kibirli - ne gülünç öfke be -
Gözleri gittikce iri gittikçe çekilmez
İçimde gittikce bunaltı gittikce bunaltı
Gittim geldim kara saçlarımı öyle buldum.

Kestim kara saçlarımı - n'olacak şimdi -
Bir şeycik olmadı deneyin lütfen
Aydınlığım deliyim rüzgarlıyım
Günaydın kaysıyı sallayan yele
Kurtulan dirilen kişiye günaydın

Şimdi şaşıyorum bir toplu iğneyi
Bir yaşantı ile karşılayanlara
Gittim geldi kara saçlarımdan kurtuldum.
------------------- * --- * --- * ------------------
YILDIZLAR İLE BOŞLUKTAKİ ADAM

Hep ondan çoğalır kağıtlarda
Hep o Meryemsi duruşundan
Döker el kadar Avrupalı yüzünü
Paylaşır milyonla aç adam

Masal ister milyonla aç adam
Soylu ister kral ister - Değildir kendi -
Ve gelsin bir kral kral pazarından
Ve gelsin üç prens kral pazarından
- İlginç olur masalları soylu kişilerin -

Bir ergen odanın kolay köşesinde
Acıkmaz usanmaz umutsuzlanmaz
Yoncasının dört yaprağı vardır
Binlerce gözüyle boşluktaki adam
Uzanır düşsel bir incelikten
Onu kendi gecesine alır
------------------- * --- * --- * ------------------
KORKAN KADINLAR ŞİİRİ

Onlar için pazarlar, erkekler
sevda ile sıkıntı arasında
bir gider bir gelirler

gençömrü aşmak, bir dağı aşmak
sırtta çocuklar
sonra da genç sanmaları kendilerini
ol sebeptendir.

saati sormadan korkuları vardır
yitirmek tek yılgı
sevdikleri sevmedikleri de olmuşsa zamanla
şakırlar sevdiklerini de
ötekini nevroza dönüştürüp saklarlar
------------------- * --- * --- * ------------------
KÜÇÜK KIZIN TÜRKÜSÜ

Küçük küçücük bir kızken
Unutacak mısın yüreğim
Bir kurdele bir pabuç yüzünden
Unutacak mısın yüreğim

Şimdi de onulmaz korkundur
Evde ekmeğin tükenmesi
Un biter, ekmek biter, gelsin ödünçler
Unutacak mısın yüreğim

Başın dönerdi sabahları
Her atılan bomba bir parça
Yiyecek alır giderdi
İkinci Dünya Savaşı sırtından geçti
Unutacak mısın yüreğim

Bir çokları kahraman oldular
Büyük oldu adları
Kara binitleri sırtında geçti
Unutacak mısın yüreğim

Şimdi çocukları doyurup giydirdikçe
Parklara, çarşılara götürdüğünde
Kendini, kendi çocukluğunu
Unutacak mısın yüreğim

Dünya uçurtmayla balonken
Kırmızı ve mavi tayfın bütün renkleri
Sana zehir zindan edenleri
Bağışlayacak mısın yüreğim
------------------- * --- * --- * ------------------
EVDEKİ KADININ ŞİİRİ

saklayıp başını bağasına
ölü gibi dursun istendi
öteki kadınlar bir yerlerden
şakıyıp gelirlerdi

bakışlar, bir erkek bir kadın
yoğun elektrik, havai sözler
o dışa düşendi

mutfak oda yatak arasında
yatakla beşik
nice nice yol döşendi

aptal dakikalar, içine sığmama
gelgeç albeni
uyandı... Bitti
------------------- * --- * --- * ------------------
SEVİ DİZELERİ

Özlemi beş geçe de
Ölüme yarım kala
Uslu dost dalgın yörük
Bir yol da bize uğra

Okşadın düzledin dağları
Biçtin dağıttın yelleri
Güzel dost çılgın yörük
Bir yol da bize uğra

Yanağın zemheri ayı
Yarpuz ve fesleğen
Yüzünü yüzüme daya
Beni sana bağlayan ipeği
Soluğunla dirilt
Derdimi kimseye vermek istemem
Erincimi paylaş

Artık sormuyorum, biliyorum
- O geçti mi burdan?
Aramızdaki ipek hışırtısından
Bereketli buğday kokusundan
Süt kabartısından
Masaya düşen güneşten

Sesin sesime katışıyor
------------------- * --- * --- * ------------------
SENİ SEVDİM

Seni sevdim, seni birdenbire değil usul usul sevdim
"Uyandım bir sabah" gibi değil, öyle değil
Nasıl yürür özsu dal uçlarına
Ve günışığı sislerden düşsel ovalara

Susuzdu, suya değdi dudaklarım seni sevdim
Mevsim kirazlardan eriklerden geçti yaza döndü
Yitik ceren arayı arayı anasını buldu
Adın ölmezlendi bir ağız da benden geçerek
Soludum, üfledim, yaprak pırpırlandı Ağustos dindi
Seni sevdim, sevgilerim senden geçerek bütünlendi

Seni sevdim, küçük yuvarlak adamlar
Ve onların yoğun boyunlu kadınları
Düz gitmeden önce ülkeyi bir baştan bir başa
Yalana yaslanmış bir çeşit erk kurulmadan önce
Köprüler ve yollar tahviller senetler hükmünde
Dışa açılmadan önce içe açılmadan önce kapanmadan önce
Nehirlerimiz ve dağlarımız ve başka başka nelerimiz
Senet senet satılmadan önce
Şirketler vakıflar ocaklar kutsal kılınıp
Tanrı parsellenip kapatılmadan önce
Seni sevdim. Artık tek mümkünüm sensin
------------------- * --- * --- * ------------------
AŞK

Sıfırda insancıl yaşamamız başladı
Sıfırda koptun kayboldun aradık
Sessiz ya da rüzgarlı kıyılardan
Sana seslendik kör kuyu

Yokluğun orda çiçeklerde
Dünya seninle de sensiz de aydınlık
Başka tutkularımız var beraber yalnız
Yokluğun orda yaşamamızda

Varlığın orda, yoksa gecelerimiz bizimdi
Ellerimizi bir yere koymayı bilirdik
Ağlamayı bilmezdik kendimizi öldürmeyi
Varlığın orda yaşamamızda
------------------- * --- * --- * ------------------
DELLOCAN

Kayşadır toprağı Kemaliyenin
Akar gider Karasuyla Dellocan
Geçim bir hışımdır kullar üstüne
Doymaz bakır işleyen el, oyma yapan el
Yozur gider bahçesinden, bağından
Dello can sana kurban

Sohmarikten Ovacığa inmişem
İşlediğim, koca bir kış satmışam
Yağ almışam, tütün almışam, kenger almışam
Önüm seldir yanım dağdır hey aman
Dello can
Dönüp gelebilsem, gelebilemem

Dağların ardı ağıttır, şivandır
Oğul yitik, haber gelmez
Gurbetin sinsi dülgeri
Usulca çalışır bağrımızda

Keşik vermez, dur durak dinlemez
Acı, analarla yoldaş olmuştur
Bir uzak selam, bellisiz bir haber
Kanadı gümüşlü bir kuştur
Gümüşlü bir kuştur.
------------------- * --- * --- * ------------------
İĞNELİ DOST

İster ki herkes ölsün
Neler besleyip büyütmüş
Gömmüştür neleri gizli gizli
Belleği sıra
İster ki herkes ölsün

Şarap olacakken sirkeye dönmüş
Üzüm suyu şaşkınlığında
Gidişi kelebek gelişi beygir
Kişnemesi çöplük sanrılarıyla

Yollarda ipekler halılar, çağırır evine
Eli dili soylu kırmanç güzelliğinde
Tarih düşersiniz artık İsa doğmuştur
Dostluktan önce dostluktan sonra
Arınmıştır kirlerinden insan ve dünya
Belli belirsiz bir sızıyla
Dönüşte eliniz varırsa sırtınıza
Kocaman paslı bir iğne

Onların
Çimen bitmez bastıkları yerde
Sevgi buruşur

------------------- * --- * --- * ------------------