çakır
02-17-2010, 08:51
Bu ülkede son noktayı koymak kimin görevidir.
CHP lideri Deniz Baykal, “Cumhurbaşkanının görev süresi 5 yıldır. Nokta. O kadar” demiş (http://www.hurriyet.com.tr/gundem/13780623.asp).
‘Nokta’ ifadesi hakikaten ilginç.
Ülkede son sözü söyleme yetkisine sahip kadı gibi bir rol biçmiş kendisine.
Ben ne dersem o olur havası demokrasi açısından çok sağlıklı bir görüntüye karşılık gelmiyor...
Sayın Gül Çankaya’ya çıktığında Anayasa’da görev süresi 7 yıl yazıyordu.
Şu an görev süresi 5 yıl mıdır yoksa 7 yıl mı tartışması bu yazının konusu değil.
Mevzu, Gül’ün süresini tartışmaya açan liderin, siyasi yaşamında kendine biçtiği görev süresi tanımlamasıdır. Eğer demokrasilerde muhalefetin de rejimin sağlıklı işlerliği açısından bir anlamı varsa, bu mesele de önemle ele alınmalıdır.
Müebbet görev...
Baykal partisinin son kurultayında “Allah sağlık verdikçe beraberiz” demiş (http://www.tumgazeteler.com/?a=2785830) ve sağlığı elverdiği sürece partinin başında kalacağının sinyalini vermişti. Yani Sayın Baykal, CHP genel başkanlığında kendi görev süresini müebbet olarak belirlemiş durumda. (Müebbet kelimesi sözlüklerde ‘yaşadıkça’ ve ‘öbür boyu’ gibi anlamlara geliyor.)
Sayın Baykal, 3 ay sonra (Mayıs ayı sonu veya Haziran başında) yapılması planlanan CHP kurultayında yeniden genel başkanlık koltuğuna oturacak. (Aslında cümlenin sonu usuleten, -genel başkanlık koltuğuna aday olacak- olmalıydıama, böyle bir seçenek yok.)
CHP’de bir ismin genel başkan adayı olabilmesi bile imkansız gibi. Adaylık için kongre divanının önünde en az 250 delegenin imza atması gerekiyor. Bu nedenle CHP’de değil kongre kazanmak, 'aday olabilmek' bile büyük başarı sayılır.
TDH Lideri Mustafa Sarıgül, Ocak ayında Bornova’da düzenlenen mitingde Baykal’a hitaben, “Seçtiğin 1100 delege ile ömür boyu genel başkan olabilirsin. Ama halkın oylarıyla Başbakan olamazsın” diye konuşmuştu (http://www.yeniasir.com.tr/YerelPolitika/2010/01/18/sarigul_baykala_izmirden_meydan_okudu).
Bu ülkede Çankaya’ya çıkmak mı zor, CHP’ye genel başkan olmak mı sorusuna bir çırpıda cevap verebilecek durumda değilim. Çankaya’ya çıkan iniyor, CHP’de kök salınıyor.
Hükümeti kim götürür?
Baykal partisinin dünkü grup toplantısında “Bu iktidarı asker değil ama TEKEL işçisi ve bakkal devirecek!” dedi (http://www.kanalahaber.com/sizi-tekel-iscileri-ve-bakkal-devirecek-haberi-43001.htm). Cümle içinde ‘asker’ kavramını da zikretmesi, bir siyasetçinin hükümet devirme seçenekleri arasında orduya hala rol biçebilme mentalitesi açısından önemlidir. Böyle bir cümlenin herhangi bir Batı ülkesinde şaka yollu bile olsa bir siyasetçi tarafından telaffuz edilebilmesi mümkün müdür?
Yazıya son vermeden önce yaşam boyu (müebbet) genel başkanlık konusunu biraz daha açalım.
Baykal muhalefet liderliğinde rekor kırma gibi ilginç tabloyu gözden kaçırmak için Sayın Gül’ün görev süresini, partisinin oy oranından dikkatleri uzaklaştırmak için iktidar partisinin oy oranını diline dolayarak objektifleri kendisinden ve partisinden uzaklaştırmayı başarıyor.
Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk her ne kadar saltanatı kaldırmış olsa da, CHP lideri Deniz Baykal’ın liderlik süresi 32 Osmanlı padişahını çoktan geride bıraktı. Hem de iktidarda değil, muhalefet liderliğinde geçirilen süre ile.
Son nefese kadar...
Yaz başında CHP’nin 33. Kurultayı var. Bugüne kadar yapılan 13 olağanüstü kurultay da eklendiğinde sayı 46’ya ulaşıyor. Bir partinin son 34 yılında 24 kurultay yapması bir dünya rekorudur.
12 Eylül darbesinden sonra kapatılan CHP’nin 1992 de yeniden açılmasından bugüne kadar geçen süre içinde yapılan 10 kurultaya Deniz Baykal genel başkan adayı olarak katıldı. Şimdi sıkı durun. Saltanatla idare edilen Osmanlı Devleti’nde hükümdar olan 36 Osmanlı padişahının görev sürelerini tek tek inceledim. 36 padişahın görev süresi ortalama 17,3 yıl. CHP’nin 1992 de yeniden açılmasından bu yana Baykal’ın partinin başında geçirdiği süre bile 21 Osmanlı padişahından daha uzun süreye karşılık geliyor…
Bu süreyi Baykal’ın aktif siyasette olduğu günleri dâhil ederek hesap edersek, 14 Aralık 1974’te toplanan 22. Kurultay’da partinin Genel Sekreter Yardımcısı olan Baykal, partinin son 36 yılına damgasını vurdu. Bu süre ile de, 36 Osmanlı padişahından 32’sini geride bırakmış oldu.
Deniz Baykal, Atatürk'ün 15 yıllık, İnönü'nün 34 yıllık görev sürelerinden sonra en uzun CHP Genel Başkanlığı yapan üçüncü lider. Baykal'ı 8 yılla Bülent Ecevit, 16 ayla Altan Öymen ve 7 ayla Hikmet Çetin takip etti.
60 yıllık analiz...
CHP 1950 yılından bu yana tam 60 yıldır tek başına iktidar yüzü göremiyor.
Önümüzdeki günlerde, CHP’nin 1950’de Demokrat Parti’ye iktidarı neden kaptırdığını ve ne tür hatalar yaptığını, 20. Yüzyılın dünya çapındaki aydınlarından, “Modern Türkiye'nin Doğuşu” (The Emergence of Modern Turkey) kitabının da yazarı olan Bernard Lewis’in 1951’de yazdığı bir makaleden sizlere aktaracağım. CHP cephesinde pek birşeyin değişmediğini göreceksiniz.
İktidarları uzaklaştırmak zor değil. Bence bu ülkede demokrasinin kurumsallaşması için muhalefet meselesine daha acil el atılması gerekiyor. Sistemin kendisini yenilemesini engelliyor, seçimlerin yapılma hikmetini anlamsızlaştıyorlar.
Prof. Dr. Osman ÖZSOY
CHP lideri Deniz Baykal, “Cumhurbaşkanının görev süresi 5 yıldır. Nokta. O kadar” demiş (http://www.hurriyet.com.tr/gundem/13780623.asp).
‘Nokta’ ifadesi hakikaten ilginç.
Ülkede son sözü söyleme yetkisine sahip kadı gibi bir rol biçmiş kendisine.
Ben ne dersem o olur havası demokrasi açısından çok sağlıklı bir görüntüye karşılık gelmiyor...
Sayın Gül Çankaya’ya çıktığında Anayasa’da görev süresi 7 yıl yazıyordu.
Şu an görev süresi 5 yıl mıdır yoksa 7 yıl mı tartışması bu yazının konusu değil.
Mevzu, Gül’ün süresini tartışmaya açan liderin, siyasi yaşamında kendine biçtiği görev süresi tanımlamasıdır. Eğer demokrasilerde muhalefetin de rejimin sağlıklı işlerliği açısından bir anlamı varsa, bu mesele de önemle ele alınmalıdır.
Müebbet görev...
Baykal partisinin son kurultayında “Allah sağlık verdikçe beraberiz” demiş (http://www.tumgazeteler.com/?a=2785830) ve sağlığı elverdiği sürece partinin başında kalacağının sinyalini vermişti. Yani Sayın Baykal, CHP genel başkanlığında kendi görev süresini müebbet olarak belirlemiş durumda. (Müebbet kelimesi sözlüklerde ‘yaşadıkça’ ve ‘öbür boyu’ gibi anlamlara geliyor.)
Sayın Baykal, 3 ay sonra (Mayıs ayı sonu veya Haziran başında) yapılması planlanan CHP kurultayında yeniden genel başkanlık koltuğuna oturacak. (Aslında cümlenin sonu usuleten, -genel başkanlık koltuğuna aday olacak- olmalıydıama, böyle bir seçenek yok.)
CHP’de bir ismin genel başkan adayı olabilmesi bile imkansız gibi. Adaylık için kongre divanının önünde en az 250 delegenin imza atması gerekiyor. Bu nedenle CHP’de değil kongre kazanmak, 'aday olabilmek' bile büyük başarı sayılır.
TDH Lideri Mustafa Sarıgül, Ocak ayında Bornova’da düzenlenen mitingde Baykal’a hitaben, “Seçtiğin 1100 delege ile ömür boyu genel başkan olabilirsin. Ama halkın oylarıyla Başbakan olamazsın” diye konuşmuştu (http://www.yeniasir.com.tr/YerelPolitika/2010/01/18/sarigul_baykala_izmirden_meydan_okudu).
Bu ülkede Çankaya’ya çıkmak mı zor, CHP’ye genel başkan olmak mı sorusuna bir çırpıda cevap verebilecek durumda değilim. Çankaya’ya çıkan iniyor, CHP’de kök salınıyor.
Hükümeti kim götürür?
Baykal partisinin dünkü grup toplantısında “Bu iktidarı asker değil ama TEKEL işçisi ve bakkal devirecek!” dedi (http://www.kanalahaber.com/sizi-tekel-iscileri-ve-bakkal-devirecek-haberi-43001.htm). Cümle içinde ‘asker’ kavramını da zikretmesi, bir siyasetçinin hükümet devirme seçenekleri arasında orduya hala rol biçebilme mentalitesi açısından önemlidir. Böyle bir cümlenin herhangi bir Batı ülkesinde şaka yollu bile olsa bir siyasetçi tarafından telaffuz edilebilmesi mümkün müdür?
Yazıya son vermeden önce yaşam boyu (müebbet) genel başkanlık konusunu biraz daha açalım.
Baykal muhalefet liderliğinde rekor kırma gibi ilginç tabloyu gözden kaçırmak için Sayın Gül’ün görev süresini, partisinin oy oranından dikkatleri uzaklaştırmak için iktidar partisinin oy oranını diline dolayarak objektifleri kendisinden ve partisinden uzaklaştırmayı başarıyor.
Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk her ne kadar saltanatı kaldırmış olsa da, CHP lideri Deniz Baykal’ın liderlik süresi 32 Osmanlı padişahını çoktan geride bıraktı. Hem de iktidarda değil, muhalefet liderliğinde geçirilen süre ile.
Son nefese kadar...
Yaz başında CHP’nin 33. Kurultayı var. Bugüne kadar yapılan 13 olağanüstü kurultay da eklendiğinde sayı 46’ya ulaşıyor. Bir partinin son 34 yılında 24 kurultay yapması bir dünya rekorudur.
12 Eylül darbesinden sonra kapatılan CHP’nin 1992 de yeniden açılmasından bugüne kadar geçen süre içinde yapılan 10 kurultaya Deniz Baykal genel başkan adayı olarak katıldı. Şimdi sıkı durun. Saltanatla idare edilen Osmanlı Devleti’nde hükümdar olan 36 Osmanlı padişahının görev sürelerini tek tek inceledim. 36 padişahın görev süresi ortalama 17,3 yıl. CHP’nin 1992 de yeniden açılmasından bu yana Baykal’ın partinin başında geçirdiği süre bile 21 Osmanlı padişahından daha uzun süreye karşılık geliyor…
Bu süreyi Baykal’ın aktif siyasette olduğu günleri dâhil ederek hesap edersek, 14 Aralık 1974’te toplanan 22. Kurultay’da partinin Genel Sekreter Yardımcısı olan Baykal, partinin son 36 yılına damgasını vurdu. Bu süre ile de, 36 Osmanlı padişahından 32’sini geride bırakmış oldu.
Deniz Baykal, Atatürk'ün 15 yıllık, İnönü'nün 34 yıllık görev sürelerinden sonra en uzun CHP Genel Başkanlığı yapan üçüncü lider. Baykal'ı 8 yılla Bülent Ecevit, 16 ayla Altan Öymen ve 7 ayla Hikmet Çetin takip etti.
60 yıllık analiz...
CHP 1950 yılından bu yana tam 60 yıldır tek başına iktidar yüzü göremiyor.
Önümüzdeki günlerde, CHP’nin 1950’de Demokrat Parti’ye iktidarı neden kaptırdığını ve ne tür hatalar yaptığını, 20. Yüzyılın dünya çapındaki aydınlarından, “Modern Türkiye'nin Doğuşu” (The Emergence of Modern Turkey) kitabının da yazarı olan Bernard Lewis’in 1951’de yazdığı bir makaleden sizlere aktaracağım. CHP cephesinde pek birşeyin değişmediğini göreceksiniz.
İktidarları uzaklaştırmak zor değil. Bence bu ülkede demokrasinin kurumsallaşması için muhalefet meselesine daha acil el atılması gerekiyor. Sistemin kendisini yenilemesini engelliyor, seçimlerin yapılma hikmetini anlamsızlaştıyorlar.
Prof. Dr. Osman ÖZSOY