PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : başbakan'a darbe körlüğünü anlattı


çakır
02-06-2010, 10:42
Bazı olaylar bazıları için şanstır.
Cola Turka gazozunun piyasaya çıktığı günlerde Amerikan askerleri K. Irak’ta Türk askerlerinin başına çuval geçirince kamuoyu büyük infial göstermiş ve Amerikan malı olan Cola Cola ve Pepsi’ye nazire inadına Cola Turka’ya yüklenmişti. Halbuki insanların yeme-içme damak tadını değiştirmek zordur. Çuval olayı Cola Turka açısından önemli bir şans olmuştu.
Tıpkı, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın 2006 yılı Temmuz ayında düzenlediği ve Ortadoğu’da barışın ele alındığı “Küresel Politikalar ve Ortadoğu'nun Geleceği" başlıklı toplantının tam da başladığı gün, İsrail’in Filistin’in ardından Lübnan’a da o güne kadar ki en şiddetli saldırısını başlatması gibi (http://www.abantplatform.org/index.php/main/component/option/frontpage/content/691). Hiç unutmuyorum, tam da toplantı başlarken haberi alan İslam Konferansı Teşkilatı (İKT) Genel Sekreteri Ekmelettin İhsanoğlu akan kanı durdurmak için deli divane gibi koşuşturuyordu.
Şimdi bu örnekleri neden zikrettiğimizi merak edebilirsiniz.
Ankara 25-27 Ocak tarihleri arasında önemli bir kongreye ev sahipliği yaptı.
MEMUR-SEN Konfederasyonu tarafından düzenlenen Uluslararası Demokrasi Kongresi’nden söz ediyorum.
Bir bildiri sunmak için bana da davetin yapılmasından biliyorum, kongre aylar öncesinden planlanmıştı. Düzenleyenlerin şansından olsa gerek, Cumhuriyet tarihimizin en kanlı darbe planının ortaya çıktığı ve hararetle tartışıldığı günlere denk geldi. Daha çok demokrasi talebinin bu kadar coşkulu dillendirildiği uzun zamandır böylesine anlamlı bir toplantıya denk gelmemiştim.
Memur-Sen Genel Başkan Sayın Ahmet Gündoğdu Başbakan Erdoğan’ın huzurunda çok önemli bir açılış konuşması yaptı. Konuşma bir bakıma, değişen Türkiye’nin bir manifestosu gibiydi. Gerek gözü kara darbecilerin, gerekse de toplumdan tecrit steril ortamlarında dünyanın gidişatından habersiz yaşayan çevrelerin değişen toplumdaki neleri kaçırdığını tüm berraklığıyla anlattı. Bakalım sizin açınızdan da, “ben de bunun altını imzamı atarım” diyeceğiniz kadar var mı?
Değişen Türkiye fotoğrafı
Aşağıdaki satırlar o konuşmadan:
“İnsanımızın, daha özgür, daha demokratik Türkiye talebini karşılamak için olması gerekenlere fazlasıyla sahibiz. Çünkü;
Dün, demokrasiyi savunan sivil toplum örgütleri yoktu, bugün var.
Dün, egemenlerin ezdiği millet vardı, bugün egemenliğin sahibi olduğunu bilen millet var,
Dün, silahlı kuvvetlerden talimat bekleyen siyasetçiler vardı, bugün orduya görevini hatırlatan siyaset var,
Dün, darbelere zemin hazırlamayı bilim adamlığı sayanlar vardı, bugün darbe savmayı onur sayan bilim adamları var,
Dün, militer güçlerden “Arkama Takıl” emri bekleyenler, bugünse demokrasi ve milli egemenlik için “Ortak Akıl” diyenler var,
Dün, taraftar olmaya zorlananlar vardı, bugün “taraf”ım demekten kaçınmayanlar var,
Dün “demokrasi nedir” diye soranlar varken, bugün “tam ve koşulsuz demokrasi” isteyenler var,
Dün, darbeyi desteklediği için kutsananlar varken, bugün darbeye yeltendiği için yargılananlar var.
Dün, darbecilerin gerdanında arzı endam eden beşi bir yerdeler vardı, bugün demokrasinin tek taşı olmayı hedefleyenler var,
Dün darbecileri takdir etmeye hazır basın tekeli vardı, bugün darbeye yeltenenleri teşhir edecek özgür basın organları var…
O halde, neyi bekliyoruz. Daha özgür, daha güçlü, daha sivil, daha demokrat bir Türkiye’yi inşa edecek hem özüyle hem de sözüyle sivil ve yeni bir Anayasa yapalım.”
Sayın Ahmet Gündoğdu’nun konuşmasından bazı satırlar böyle.
Başbakan Erdoğan da bu konuşmaya paralel bir değerlendirme yaptı. Demokratik kararlılığın altını çizdi, artık bir düdük sesi ile şapkasını alıp giden hükümetler döneminin geride kaldığını anlattı ve milletin verdiği emaneti anacak millet alır dedi. Türkiye değişti, artık gözünüzü açın dedi.
Sözün kısası, darbeciler maalesef toplumdaki bu dönüşüme kör kaldılar.
Anlayamadılar, düzgün okuyamadılar…
Harbiye öğrencisi oldukları 1960’lı yıllara takılıp kaldılar.
Toplumu hala bir ıslıkla toplama kamplarına itiş kakış doldurabilecekleri zannında kaldılar.
Hala meselelere “Ben yaptım oldu” kolaycılığıyla yaklaşmaları ne kadar safça bir düşünce.
Cunta meraklıları, her yeri izleyip herkesi fişledikleri gibi, keşke bu toplantıyı da yakından takip edip, mekanlarında hep birlikte izlemiş olsalardı. 400 Bine yakın üyesi olan ve başta eğitimciler olmak üzere memur camiasına hitap ettiği için Türkiye’nin en eğitimli sınıfını bünyesinde barındıran MEMUR-SEN mensuplarının daha çok demokrasi konusundaki arzulu yüksek talepkarlığını görünce, her halde akıllarından bir daha asla cuntacı kuruntu geçirmezlerdi.
Diyorum ki, darbe marbe aklınızın ucundan bile geçirmeyin.
Tankın içindeki Mehmet’in, pilot kabinindeki Ahmet’in, bu gariban milletin vergileri ile alınan o malzemeleri, tezgahlanmış provokasyonların ardından kendi halkının üzerine süreceğini sanıyorsanız, namlunun nereye döndüğünü gördüğünüzde kaçacak yer bile bulamayabilirsiniz.
Bu milletin artık bu tür oyunlarla kaybedecek vakti yok.
Aklınızdan bile geçirmeyin, değil o anki son teşebbüsünüzün, milletin hesabını sormak için içinde biriktirdiği tüm darbelerin faturasını üstlenmek zorunda kalırsınız.
Ben gittiğim her yerde böylesine bir coşku ve kararlılık görüyorum.
Hasan Celal Güzel artık çıkmak istediği tankın üzerine yalnız değil.
Bu da size bir dost tavsiyesi.
Anlayana…
Prof. Dr. Osman ÖZSOY