çakır
11-05-2009, 11:29
Hani hep diyorlar ya…
“Bunların bütün yaptığı, Beyaz Saray ya da Pentagon’dan aldıkları emirleri uygulamaktan ibarettir.”
Onların “bunlar” dedikleri, her ne kadar “bu kendi projemiz” deseler de, onlar başka türlü düşünmezler, akıllarına böyle bir şey gelirse de bunun bir “şeytan vesvesesi” olduğunu düşünürler.
Bir grup gazeteci olarak bir araya geldiğimiz ABD’nin Ankara Büyükelçisi James Jeffrey’nin konuştukları da teyit ediyor ki, Türkiye ile ABD arasındaki ilişkiler artık bütünüyle “eşit ülkeler” ilişkisine dönüşmüş durumda.
Jeffrey, ilerletmekte olduğu Türkçesiyle yaptığı açıklamalarda sık sık Türkiye’nin hassasiyetlerinden söz etti.
Demokratikleşme açılımının bir “Türkiye projesi” olduğunu birkaç kez dile getirdi mesela.
İlişkilerin “yeni ruhunu” yansıtan önemli bir cümlesi daha vardı ABD elçisinin.
Yeni Şafak’tan Abdülkadir Selvi’nin “Türkiye’nin Suriye dahil komşu ülkelerle geliştirdiği ilişkileri ABD nasıl karşılıyor?" sorusuna şu cümleyle karşılık verdi.
“Türkiye, bu bölgede yaşıyor ve hangi ülkelerle nasıl ilişkiler kurulacağına da Türkiye kendi karar verir.”
Birkaç yıl önce Jeffrey’in selefi Ross Wilson’a aynı soruyu yönelttiğimde de, “biz bu coğrafyaya çok uzağız, Türkiye’nin buralarda kuracağı ilişkiler bizim de çıkarımıza olur” cevabını vermişti.
Obama yönetimiyle ABD, Bush döneminin sonlarında fark etmeye başladığı dönüşüm ihtiyacını somut adımlarla ilerletmeye çalışıyor.
Obama’nın yönetim vizyonununda da Türkiye’nin özel bir yeri var.
Bu nedenle İsrail’le yaşanan kriz sırasında bile Türkiye’yı kırıp dökmemeye, kritik meselelerde yoğun destek vermeye özen gösteriyor ABD yönetimi.
Görüşme sırasında ABD elçisi Irak’taki askerlerinin 2 yıl içinde tamamen çekileceğini hatırlatınca, “PKK’nın bu süreçte bütünüyle tasfiye olacağına inanıyor musunuz” diye sordum.
“Hedef bu” deyip devam etti. “Umuyoruz ki, biz çekilmeden bu konu bitecek. Bir an önce PKK tehdidinin bitmesini istiyoruz.”
ABD elçisine, üç PKK liderinin uyuşturucu kaçakçısı ilan edilip ABD’deki mal varlıklarının dondurulmasıyla ilgili sorumuzu da yönelttik.
“Bu PKK liderlerinin ABD’de mal varlığı mı var ki” diye sorduğumuzda, bu kararın hukuken ve siyaseten önemli olduğunu, özellikle Avrupa’ya önemli bir mesaj verildiğini ve “biz bu adımı attık siz de aynı şeyi yapın” dediklerini anlattı.
Mehmet ACET
“Bunların bütün yaptığı, Beyaz Saray ya da Pentagon’dan aldıkları emirleri uygulamaktan ibarettir.”
Onların “bunlar” dedikleri, her ne kadar “bu kendi projemiz” deseler de, onlar başka türlü düşünmezler, akıllarına böyle bir şey gelirse de bunun bir “şeytan vesvesesi” olduğunu düşünürler.
Bir grup gazeteci olarak bir araya geldiğimiz ABD’nin Ankara Büyükelçisi James Jeffrey’nin konuştukları da teyit ediyor ki, Türkiye ile ABD arasındaki ilişkiler artık bütünüyle “eşit ülkeler” ilişkisine dönüşmüş durumda.
Jeffrey, ilerletmekte olduğu Türkçesiyle yaptığı açıklamalarda sık sık Türkiye’nin hassasiyetlerinden söz etti.
Demokratikleşme açılımının bir “Türkiye projesi” olduğunu birkaç kez dile getirdi mesela.
İlişkilerin “yeni ruhunu” yansıtan önemli bir cümlesi daha vardı ABD elçisinin.
Yeni Şafak’tan Abdülkadir Selvi’nin “Türkiye’nin Suriye dahil komşu ülkelerle geliştirdiği ilişkileri ABD nasıl karşılıyor?" sorusuna şu cümleyle karşılık verdi.
“Türkiye, bu bölgede yaşıyor ve hangi ülkelerle nasıl ilişkiler kurulacağına da Türkiye kendi karar verir.”
Birkaç yıl önce Jeffrey’in selefi Ross Wilson’a aynı soruyu yönelttiğimde de, “biz bu coğrafyaya çok uzağız, Türkiye’nin buralarda kuracağı ilişkiler bizim de çıkarımıza olur” cevabını vermişti.
Obama yönetimiyle ABD, Bush döneminin sonlarında fark etmeye başladığı dönüşüm ihtiyacını somut adımlarla ilerletmeye çalışıyor.
Obama’nın yönetim vizyonununda da Türkiye’nin özel bir yeri var.
Bu nedenle İsrail’le yaşanan kriz sırasında bile Türkiye’yı kırıp dökmemeye, kritik meselelerde yoğun destek vermeye özen gösteriyor ABD yönetimi.
Görüşme sırasında ABD elçisi Irak’taki askerlerinin 2 yıl içinde tamamen çekileceğini hatırlatınca, “PKK’nın bu süreçte bütünüyle tasfiye olacağına inanıyor musunuz” diye sordum.
“Hedef bu” deyip devam etti. “Umuyoruz ki, biz çekilmeden bu konu bitecek. Bir an önce PKK tehdidinin bitmesini istiyoruz.”
ABD elçisine, üç PKK liderinin uyuşturucu kaçakçısı ilan edilip ABD’deki mal varlıklarının dondurulmasıyla ilgili sorumuzu da yönelttik.
“Bu PKK liderlerinin ABD’de mal varlığı mı var ki” diye sorduğumuzda, bu kararın hukuken ve siyaseten önemli olduğunu, özellikle Avrupa’ya önemli bir mesaj verildiğini ve “biz bu adımı attık siz de aynı şeyi yapın” dediklerini anlattı.
Mehmet ACET