PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Kur'an İnsanı Tüm Kötülüklerden Korur..


alfonzo28
01-10-2008, 22:01
Değerli müminler biz müslümanlar olarak en çok Kur`anın dışından bilgilerden yola çıkarak dini inancımızı yaşamağa çalışıyoruz. Bu doğru bir yaklaşım olmadığı halde maalesef bizler bu anlayışla yola çıkmaktayız. Bakınız Kur’anın dışındaki bilgiler her ne kadar iman sahibini Yüce Allah’a yakınlaştırmağa çalışır görünürse de tam olarak yakınlaştıramaz iman sahibi bunu anlaması için Yüce Kur’anı okuyup anlaması gerekir Yüce kitabımız bizi Yüce Allah’a yakınlaştıran arkadaştır, Kul ile Yüce Allah’ı dost kılan kitaptır. İşte Kur’anın büyüklüğü budur. Tabiî ki bizler bu konuda kimseye bir şey diyecek halde değiliz herkesin inancına saygı gösteririz. Ancak bizler İslam dininde olması gerekenleri de söylemek zorundayız. Bakınız Kur’anın bizlere emrettiği ile bizim şu andaki algılamalarımızdan birçok yerden hata ve kusurların olduğunu söylemek zorundayız. Çünkü bunu bizlere Kur’an söylüyor, Kur’anda uzak durmak budur. Yüce Allah bir ayeti kerimde bizlere şöyle emretmektedir.
Kendilerine okunan kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmedi mi? Ankebut. 29/51
İşte bu ayette Yüce Allah tüm iman edenleri uyararak Kur`anın yeterli olacağını emretmektedir. Maalesef Yüce Kur’anı yeterli ve duyurucu görmeyenler yorumların peşinden yol almaktadırlar. Yüce Kur`anla yetinmeyenler şunu çok iyi bilsinler ki Yüce Allah bu ayette ehli kitaplılara Kur’anın yeterli olduğunu emretmektedir. Bizlerde bu ayette ders almalıyız ki yolumuzu doğru bilelim ehli kitaplılara yeterli görülen Yüce kitap bize niye yeterli olmuyor yoksa bizler Yüce Allah’ın ayrı ayrı kulları mıyız ki Yüce Allah onlara sadece Kur’anı yeterli görsün bize de mezheplerdeki dini uygun görsün hâşâ bu Yüce Allah’a iftira olur. Bunu yorum sahiplerinin peşinden gidenlere sormak gerekir. Bu yolu tercih edenler ayrı ayrı düşünceleri dinselleştirenlere sormak gerekir. İşte bizler Kur`anın bilgisinden uzak kaldığımız içindir ki bu gün görülen ayrı ayrı din anlayışların ortaya çıkmasına sebep olduk. Eğer Kur`anın çizgisinden hareket etmiş olasaydık bu ayrılıklardan eser kalmazdı. Maalesef yorumlara bağlılığımız yüzünden bizler gitgide Kur`anda uzaklaşmaktayız. Kur`anın penceresinde bakarak bunu gördüğümüz içindir ki Yüce Kur’anda çok uzaktayız diyoruz Yoksa hiçbir müslüman Yüce Kur’anda asla uzak durmaz, hemen hemen birçok müslümanın evinde Kur’an bulunmasına rağmen maalesef Yüce kitabın bilgisinden çok uzaktalar. İşte Kur’anı okuyup anlamamak budur. Yüce Allah bizleri bu ayetle ve buna benzer birçok ayetlerle uyardığı halde maalesef bizler bu konuda bilgisiz olduğumuz içindir ki Kur’anın büyüklüğünün hikmetinden habersiz olarak yaşamaktayız. Bizler sadece ezberlediğimiz üçbeş dua ile ibadetlerimizi yapmağa çalışmaktayız. Bakınız Yüce dinimiz bir bütündür. Bizler sadece bir kenarından tutmakla bu görevi yeterince yapmış sayılmayız. Yüce Allah hiç kimsenin ibadetine ihtiyacı yoktur. İhtiyacı olanlar biz kulların ihtiyacı vardır bizleri Yaratan Yüce Varlığı memnun etmek için çalışmalıyız. Bizde bu sorulacaktır. Bizler başkalarını memnun edelim diyerek yola koyulursak çok yanlış olur. Bizleri Yaratan Varlık bizlerden razı olmadıktan sonra isterse bu dünyaya gelmiş ve geçmiş tüm Peygamberler ve tüm insanlar bizde razı olsalar Yine bizi ahiret azabından kurtaramazlar. Yüce Varlığı razı etmek için onun emrettiğini yapmak zorundayız. Bakınız Yüce Allah bir ayeti kerimede bizlere şöyle emretmektedir.
Kim Allah ve Resulüne itaat eder, Allah’tan korkar ve Ona karşı gelmekten sakınırsa, işte onlar başarıyı elde edenlerin ta kendileridir. Nur. 24/52.
Bu ve buna benzer birçok ayeti kerimde Yüce Allah Peygambere itaat etmemizi emretmektedir. Şimdi Peygamber efendimiz aramızdan olmadığına göre en doğru itaat sevgili Peygamber efendimizi içimizden yaşatacağız bizlere gösterdiği yoldan ayrılmayacağız. İşte Peygambere itaat budur. Bu yol Yüce Allah’ın emrettiği yoldur, Sevgili Peygamber efendimiz Tüm yaşamı boyunca Yüce Allah’ın rızasını gözetleyerek hareket etmişlerdir. Bir gün olsun Yüce Kur’anın önünde kendilerini göstermemişlerdir: Daima Yüce kitabın gölgesinden hareket etmişlerdir. Peki, sorarım ben bu günkü yorumların peşinden gidenlere. Peygamber efendimiz sağlığından bir gün olsun Kur’anın önünden kendilerini göstermemişken bu gün neden Kur’an çok gerilerden kalmıştır. Peygambere itaat etmek demek Yüce Kur’anın gerisiden ve gölgesinden yol almak demektir. Bu gün gittiğimiz yolda Yüce Kitabımız kaçıncı sırada kendisine yer bulabilmiş sadece bunu anlasınlar. Bu bile onların nereye gittiğini anlamasına yeter. Bakınız Peygambere itaat demek onun gösterdiği yola gitmek demektir Peygambere itaat demek Kur’anın yolundan başka hiçbir yola sapmamak demektir. Peki, bizler bu gün bu itaatin neresinde görünüyoruz. İşte bizler Kur’anı yeterince anlamadığımız içindir ki bizler itaatı yorumların yolundan gitmeyle var olacağının hesabını yaparak hareket ettik. Buda Yüce Allah’ın emrettiği itaat değildir. Peygambere itaat demek onun gösterdiği yolu takip etmek demektir. Lakın bizler bu itaatı ayrı ayrı pencerelerden baktığımız içindir ki Peygamberi böyle razı edeceğimizi düşüncesiyle hareket ederek bu yolları seçtik. Bu yollara gidenlerin hemen hemen hepsi Peygamberin Yüce adına fatura edilmiş hadislerden hareket ederek insanlara dini öğretmeğe çalışılmaktadırlar. Bu yaklaşımlar hem Peygambere hem de Yüce Allah’a karşı hatalı yaklaşımlardır. Bizler yorum sahipleri razı edelim hesabını yaparken Yüce Kitabımızdan büsbütün uzaklaştığımızın farkından değiliz. Bizler Sevgili Peygamber efendimizi insanların gözü ile görmekteyiz, bu doğru bir bakış açısı değildir. Bu bakış karıncanın gözü ile insanlara bakmağa benzer karıncanın gözü ile insanlar öyle büyük görünürler ki hâşâ arkasından Yüce Allah’ı görmek çok zorlaşır. İşte bizlerde insanların gözü ile Sevgili Peygamber efendimizi görmeğe çalışmaktayız. Bu doğru bir bakış açısı değildir. Gelin Peygamberi birde Kur’anın gözü ile görün asıl görmek istediğimiz Peygamber Kur’andaki gösterilen peygamberdir. Siz anlayasınız diye ben sizlere şu örneği vereyim İsa Peygamberi bir ehli kitap dediğimiz Hıristiyanların gözü ile gidin öğrenin birde Kur’anın gözü ile İsa Peygamberi görün ne kadar fark vardır. Bu gün birçok müslüman kardeşimiz Yüce Allah’tan çok Peygamberden şefaat beklemektedirler. Peki, şimdi ehli kitaplılarla ne farkımız kaldı. Hani Yüce Allah’a ortak koşmak yoktu dinimizde? Buna ne buyurursunuz? Bakınız bizler bu konuda çok az bilgiye sahibiz. Birçok müslüman kardeşimiz bunun Kur’anda olduğunu söyleyerek buna dayanarak direk Peygamberden şefaat istemekteler. Hâlbuki Kur’an daki bu ayetler ahiret hayatından vuku bulacak Peygamberimizi ahiret hayatında şereflendireceğini bizlere bildirmektedir. Bu demek değildir ki Yüce Allah’ı bir kenardan tutarak direk Peygamberden medet bekleyelim ben şimdi sizlere bu şefaat ile ilgili ayetleri yazayım ki konumuz net anlaşılsın.
İçlerinden bir adama insanları uyar ve iman edenlere, Rableri katında kendileri için bir doğruluk makamı bulunduğunu müjdele diye vahy etmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu ki o kâfirler, bu elbette apaçık bir sihirbazdır dediler. 10/2. yunus.

Gecenin bir kısmında uyanarak sana mahsus fazla bir ibadet olmak üzere teheccüd namazı kıl ki Rabbin seni makam-ı Mahmud’a ulaştırsın. ! İsra 17/79.
De ki, Rabbim! Bağışla, merhamet et. Çünkü sen merhamet edenlerin en hayırlısısın. 23/118. mü minün.
İşte çoğu müslüman kardeşimiz bu ayetlere dayanarak sevgili Peygamber efendimizden şimdiden şefaat dilemekteler. Oysaki bu şefaat olayı ahiret hayatında vuku bulacak bir olaydır. Bu şefaat olayı tüm peygamberlere verilecektir. Peygamberlerden sonra Yüce Allah`ın razı olduğu kullara da verilecektir. Bu şefaatin yolu da Yüce Allah’ın rızasını kazanmaktan geçer bizler bu konuda yeterli bilgiye sahip olmadığımız içindir ki bunu şimdiden inanç hayatımıza sürüklemişsiz bu Yüce Kur’ana göre doğru bir yaklaşım değildir. Bunun en iyisini Yüce Allah bilir bizler ahiret hayatında olacak bir olayı bu günümüze taşıyarak şimdiden bunu uygulamamız çok sakıncalıdır. Bizler farkına varmadan Yüce Allah’a bir ortak bulmuş oluyoruz. Hâlbuki Yüce Allah oldum olası ortaklardan hoşlanmaz. Çünkü bu güne kadar gelen hiçbir Peygamberi kendisine ortak etmemiştir. Peki, şimdi ne değişti de hâşâ Yüce Allah bizim Peygamberi kendisine ortak etsin, Yüce Allah’ın adaletinden asla değişme yoktur. Bu sadece bizim yanlış algılamamızdan kaynaklanan bir yanlış anlamadan ibarettir. Buna biraz değinmek istiyorum ki konu net anlaşılsın bakınız Yüce Allah ahirette bizleri sorguya çekeceği zaman tüm Peygamberler kendi ümmetin başında bulunacaklardır ve Yüce Allah`ın razı olduğu kimselere şefaat edeceklerdir. Bizim Peygamber efendimizde kendi ümmetin başında bulunacaktır ve Yüce Allah`ın razı olduğu kimselere şefaat edecektir. Peygamberlerden sonra Ahiret hayatındaki şefaat o zamanın şartlarından zuhur edecek bir olaydır. Bunu hak etmenin tek yolu Yüce Allah`ın rızasını kazanmaktan geçer. Bunun yoluda Kur`anı okuyup anlayarak Yüce Allah`a hiçbir kimseyi ortak etmeden yol almak gerekir. Bu demek değildir ki Peygamber efendimizin şefaatı yoktur. Tabi ki Peygamberin şefaati vardır ve olacaktır buna asla bir kuşkum yoktur. Benim demek istediğim bu dünyada şefaati direk Peygamberden istemek caiz değildir. Bizim burada yapacağımız dua da Peygamberin şefaatini Yüce Allah’tan dilemektir. Yüce Allah’a yakarırken şöyle dilesek en iyisi olur. Yüce Rabbim Sevgili Peygamberin şefaatinden bizleri mahrum etme, Yâda Yüce Allah’ım sevgili Peygamber efendimizin şefaatini bizlere nasip eyle veya Yüce Rabbim bizleri Sevgili Peygamber efendimizin şefaatine nail eyle diye Yüce Allah’a yalvarsak bu yerinden bir yakarış olur. Zaten olması gerekende budur. Yoksa Yüce Allah’ı devre dışı bırakarak direk Peygamberden şefaat dilemek çok sakıncalıdır bunu da bilmenizden yarar vardır.
Değerli müminler Yüce Allah’ın olduğu yerde Peygamberlerin yetkisi yoktur. Şimdi bizler Yüce Allah’ın olduğu bir yerde Peygamberlerin olmadığı bir zamanda ve bir mekândan Peygamberlerden medet ummaktayız işte bu Yüce Kur’ana göre çok sakıncalı bir yaklaşımdır. Ve bu ortak etmenin daniskasıdır. Ahiret hayatında zuhur edecek bir olayı bu günümüze taşıyarak Yüce Allah’ın yetkilerini başkalarına devretmeye hakkımız yoktur. İşte Yüce Allah’a ortak koşmak budur, Bizlerin Yüce Allah’ın yetkilerini başkalarına devretmeye de hakkımız yoktur. Yüce Allah bu konuda birçok ayeti kerimde bizleri uyardığı halde bizler neden bu yolu seçtik. Bunun seçmemizin sebebi tek kelimeyle bilgisizlikten kaynaklanmaktadır.