_SoN_
09-30-2009, 14:20
“...Uzun zamandır üzerinde çalıştığım uğraşım, şu anda tadına vardığım övgüleri kazanmak için değil, bende herkesten çok olduğuna inandığım bilgiye olan merakımdan doğmuştur. Ne zaman dikkate değen bir şeye rastlasam, tüm bilginlere ışık tutabilsin diye bulduklarımı kağıt üzerine dökmenin sorumluluğunu hissederim üzerimde...”
Antonie van Leeuwenhoek (1716)
Antonie van Leeuwenhoek, Hollandanın Delft şehrinde 1632 yılında doğmuş, yaşamını idame ettirmek için kumaş tüccarlığı, araştırmacılık, şarap experliği, muhabesecilik yapmış, yüksek öğrenim görmemiş olmasına rağmen tutku ile sarıldığı ve kendi yaptığı mikroskoplar ile yağmur suyundan, vücut sıvılarına, ölü dokular ve dışkılara kadar bir çok şeyi mercekleri altında incelemiş, gözümüzle göremediğimiz (mikroorganizmalar) canlıları Royal Society (İngiliz Kraliyet Cemiyeti) ne yazdığı mektuplarda betimleyerek görünür kılmış ve mikrobiyoloji biliminin kapılarını açmıştır.
16 yaşında babasının ölümü üzerine bir kumaş tüccarının yanında kumaşları incelerken merceklere de ilgi duymaya başlayan A. van Leeuwenhoek kısa bir süre sonra mercekleri inceltmeyi öğrenerek kendi mikroskobunu geliştirmiş.
Leeuwenhoek’ın mikroskopları, incelenen örneği bir vidayla aşağı yukarı ve diğer bir vidayla ise merceğe doğru uzaklığını ayarlayarak odaklanmayı sağlayan ve bir pirinç levha üzerinde üst üste sıralanmış küçük merceklerden oluşan bir alet olup, örnekleri aydınlatma özelliği sayesinde o zamanın en iyi görüntülerine ve iki yüz kez büyütmeyi başarmışlardır.
Leeuwenhoek’ı farklı kılan, yaptığı mikroskoplardan ziyade hayata karşı duyduğu merak olup, tüm gözlemlerini bir çizere betimleyerek gerçeğe çok yakın şekilde resimlendirilmesini sağlamış.
O yıllarda basit merceklerle mikroorganizmaların tanınmaları ve saflaştırma metotları bilinmediği için, 1800’lü yıllara kadar hastalıklarla olan ilişkisi açıklanamamış olmasına rağmen kendi dışkısında gördüğü Giardia lamblia parazitini ilk kez tanımlamış ve bu parazitin kendisindeki ishalin nedeni olduğunu, bilimsel olarak kanıtlanmasından 200 yüz yıl önce tahmin etmiştir.
Mikroorganizma faaliyetlerinin, doğal hayat üzerindeki etkileri son derece önemlidir. Günlük yaşantımızda ölmüş organizmaların parçalanması, gıda maddelerinin bozulması, endüstriyel amaçlı ürünlerin elde edilmesi mikroorganizmalar ile olmaktadır. Bunları inceleyen bilim dalı da mikrobiyolojidir.
Pasteur, Lister ve Koch’un ve diğer bilim adamlarının çalışmaları ile mikrobiyoloji büyük gelişmeler göstermiştir.
Pasteur (1822-1895), üzüm suyunu 63 derecede yarım saat ısıtarak şarabı bozan mikroorganizmaları öldürmüştür. Böylece Pastörizasyonun esaslarını belirlemiştir.
Lister (1827-1912), mikroorganizmaların saflaştırılma tekniklerini geliştirmiş ve antiseptik maddelerin kullanımına başlamıştır.
Koch (1843-1910), katı besiyerlerinde mikroorganizmaların saf kültürlerini elde etmiştir.
Mikroorganizmaları, Haeckel 1866’da bitki ve hayvanlar aleminden ayırarak PROTİSTA ALEMİ içine yerleştirmiş ve Basit Protistalar (Prokaryot)ve Yüksek Protistalar (Ökaryot) olarak sınıflandırmıştır.
Antonie van Leeuwenhoek (1716)
Antonie van Leeuwenhoek, Hollandanın Delft şehrinde 1632 yılında doğmuş, yaşamını idame ettirmek için kumaş tüccarlığı, araştırmacılık, şarap experliği, muhabesecilik yapmış, yüksek öğrenim görmemiş olmasına rağmen tutku ile sarıldığı ve kendi yaptığı mikroskoplar ile yağmur suyundan, vücut sıvılarına, ölü dokular ve dışkılara kadar bir çok şeyi mercekleri altında incelemiş, gözümüzle göremediğimiz (mikroorganizmalar) canlıları Royal Society (İngiliz Kraliyet Cemiyeti) ne yazdığı mektuplarda betimleyerek görünür kılmış ve mikrobiyoloji biliminin kapılarını açmıştır.
16 yaşında babasının ölümü üzerine bir kumaş tüccarının yanında kumaşları incelerken merceklere de ilgi duymaya başlayan A. van Leeuwenhoek kısa bir süre sonra mercekleri inceltmeyi öğrenerek kendi mikroskobunu geliştirmiş.
Leeuwenhoek’ın mikroskopları, incelenen örneği bir vidayla aşağı yukarı ve diğer bir vidayla ise merceğe doğru uzaklığını ayarlayarak odaklanmayı sağlayan ve bir pirinç levha üzerinde üst üste sıralanmış küçük merceklerden oluşan bir alet olup, örnekleri aydınlatma özelliği sayesinde o zamanın en iyi görüntülerine ve iki yüz kez büyütmeyi başarmışlardır.
Leeuwenhoek’ı farklı kılan, yaptığı mikroskoplardan ziyade hayata karşı duyduğu merak olup, tüm gözlemlerini bir çizere betimleyerek gerçeğe çok yakın şekilde resimlendirilmesini sağlamış.
O yıllarda basit merceklerle mikroorganizmaların tanınmaları ve saflaştırma metotları bilinmediği için, 1800’lü yıllara kadar hastalıklarla olan ilişkisi açıklanamamış olmasına rağmen kendi dışkısında gördüğü Giardia lamblia parazitini ilk kez tanımlamış ve bu parazitin kendisindeki ishalin nedeni olduğunu, bilimsel olarak kanıtlanmasından 200 yüz yıl önce tahmin etmiştir.
Mikroorganizma faaliyetlerinin, doğal hayat üzerindeki etkileri son derece önemlidir. Günlük yaşantımızda ölmüş organizmaların parçalanması, gıda maddelerinin bozulması, endüstriyel amaçlı ürünlerin elde edilmesi mikroorganizmalar ile olmaktadır. Bunları inceleyen bilim dalı da mikrobiyolojidir.
Pasteur, Lister ve Koch’un ve diğer bilim adamlarının çalışmaları ile mikrobiyoloji büyük gelişmeler göstermiştir.
Pasteur (1822-1895), üzüm suyunu 63 derecede yarım saat ısıtarak şarabı bozan mikroorganizmaları öldürmüştür. Böylece Pastörizasyonun esaslarını belirlemiştir.
Lister (1827-1912), mikroorganizmaların saflaştırılma tekniklerini geliştirmiş ve antiseptik maddelerin kullanımına başlamıştır.
Koch (1843-1910), katı besiyerlerinde mikroorganizmaların saf kültürlerini elde etmiştir.
Mikroorganizmaları, Haeckel 1866’da bitki ve hayvanlar aleminden ayırarak PROTİSTA ALEMİ içine yerleştirmiş ve Basit Protistalar (Prokaryot)ve Yüksek Protistalar (Ökaryot) olarak sınıflandırmıştır.