PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Bu Trabzonspor'da hayat var!..


Melancholy
07-27-2009, 23:22
http://www.internetspor.com/data/news/240x180/1247944180-1.jpg

Bu Trabzonspor'da hayat var!..

Yeni hocası ve yepyeni kadrosuyla 13 günlük kamp boyunca oynadığı 5 hazırlık maçında yenilgi yüzü görmedi...

Fanatik Gazetesi'nin haberine göre Trabzonspor, yeni sezona 13 güne 5 özel maçı sığdırarak Hollanda merkezli Almanya ve Belçika açılımlı bir süreçle hazırlandı. Broos az konuştu, ‘önce takım’ dedi, 4-4-2’yi düşünse de eldekilere bakıp 4-5-1’e çark etti. Kalabalık orta sahada da kararsız kalan Bordo-Mavililer’in yeni hocasının son maçın ardındaki son sözleri, “Takviye” içerikliydi. Takviyeyi bir kenara bırakırsak izlediğimiz Bordo-Mavililer, takım olma, bol pas yapma, hücumda basma, kadro rekabeti adına iyi işaretler verdi. Eğer bu çizgide devam ederse Süper Lig’de amansız bir ‘Fırtına’ kopacak...

Sylva (7): Takım çift, o tek kamp yaptı. Buna rağmen deneyimi, onun yine ilk kaleci olmasında başrol oynadı. Maçlarda az süre aldı ama Bochum önünde güven verdi, savunma hattı için ne kadar değerli olduğunu gösterdi.

Tolga (7): Sylva eğer kalede rahat olmayacaksa bunda hata yapma olasılığından çok arkasında Tolga’nın beklemesi büyük etken olacak. Morali de, formu da iyiydi. Sylva bugün bıraksa, yarın Tolga onu aratmaz.

Onur (6): İster istemez 3. kaleci durumunda. Gençliği umutsuzluğa kapılmamasını sağlıyor. Ama az oynadı, yine pek deneyim kazanamadı. En büyük şansı Broos’un yardımcısının kaleci antrenörü olması. Sylva dahil hepsinin ondan öğrenecek çok şeyi var.

Cale (8): Sade ama garanticiydi yine. Bochum maçında ise renklendi. Savunmada zaten ciddi açıklar vermiyordu, bu kez sol önde de iyi işler çıkardı. Ne kaybediyorsa ‘vücut dilinden’ kaybediyor. Birazcık heyecan nakli yapılabilse, tribünlerin sevgilisi olur.

Ferhat (7): Alışmış göründü. Tek sıkıntısı önünde hep Alanzinho’nun olmasıydı. Maçlarda hem savunmak hem saldırmak zorunda kaldı, zaman zaman aksadı. Ama idmanlarda hep iyiydi. Şut ve orta isabeti de umut vericiydi.

Engin (8): Yeniler içinde en hazırıydı. Oyunu dikine oynaması, savunma yapmaya başlaması, inisiyatif almasıyla dikkat çekti. Trabzon için önemli bir kazanç olacağını kanıtladı. Ancak önemli bir detay; geçen sezondan dosyası bu kadar kabarıkken haklı bile olsa olay yerinden uzak olmalı!

Giray (7): En çok o oynadı. Bu bile ‘Broos’un adamlarından’ olduğunu kanıtladı. İstekli, arzulu, hırslı. Duran toplarda fizik avantajını iyi kullanıyor. Bir de topu oyuna biraz daha iyi sokabilse katkısı katlanır.

Egemen (7): Kaptanın zaten hep bir rutini var. Her maçta bozmadan onu oynuyor, oynadı. Zaman zaman bunun da üzerine çıkıyor. Kaptanlık tabi ki, yakışır ama Trabzon’un kaptanına her maçta her olayın içinde olmak yakışmaz.

Song (6): Bilmesek, tanımasak, ‘Nereden buldular?’ diyeceğiz. Dağınık aklı, oyununa da yansıdı. Attığı tek gol dışında akılda kalan hiçbir pozitif icraatı yok. Her topu ‘dan-dun’ kullanıyor. Gitmeyip kalırsa en fazla yedek kalır.

Mustafa (7): Saha dışında çok heyecanlı, içeride sanki başkası. Song oynar da, o oynatılmazsa ayıp olur bu gence. Soğukkanlı, bileği düzgün, dönüşleri çabuk. Uzun boyu hava topları için büyük avantaj. Sonuna kadar uğraşılmayı hak ediyor.

Tayfun (7): Sağ bek arayışlarına aldırış etmedi hiç. İdmanlarda çalıştı, maçlarda daha iyisini yaptı. Tek problemi şu; bazı maçlarda kötüyle iyinin tam ortasında duruyor. Çünkü artık kimseyi sadece savunmak yetmiyor. Gittiği akınlarda yaptığı ortaların isabeti onu kahraman yapabilir...

Serkan Balcı (8): Müthiş bir profesyonel. Trabzon onunla devam ederek bir anlamda transfer yaptı. İdmanların neşeli ismi, özel maçların da öne çıkanı oldu. Homberg’e de aynı şekilde konsantre, Bochum’a da... Sağ kanatta ve ilk 11’de Broos’un favorilerinden.

Ceyhun (8): Tek şanssızlığı Trabzon’un orta alanının belki de son dönemde ilk kez bu kadar kalabalık olması. Kesiciliği iyi, üstelik topu oyuna da sokabiliyor. Boy avantajı duran toplar için iyi ama henüz Almanya’daki frikiklerinden birini izletemedi. Broos, Ceyhun gibi çok yönlü bir genci harcamaz diye umut ediyorum.

Göksu (7): Olacak... Ama gönül istiyor ki, iş işten geçmeden olsun, hem de yetiştiği Trabzonspor’da yer bulsun. Oyun zekası ve adam eksiltme yeteneği yüksek. Tek sıkıntısı bu kampta az şans bulmasıydı.

Colman (7): Büyük ihtimalle Yattara’ya baktı, “Bu kadar yetiyorsa kralını yaparım, Arjantinliyim” dedi. Ama yolu, iyi yol değil. Resmen maç seçiyor, oyunda çok az kalıyor. Sadece ‘varyete’ sevenlerin alkışladığı değil, herkesin takdir ettiği bir oyuncu olmak istiyorsa biraz daha ‘takıma’ katılmalı.

Alanzinho (7): Beklentiler hem savunma hem hücum hem adam geçme hem adam durdurma olunca, olmuyor. Bu dönemde takım oyununa adaptasyonla geçti. Çalışmaktan, bir provayı defalarca yapmaktan sıkılmıyor. İdmanlarda resmen topla dinleniyor. Hep golü düşünüyor, onun için çalışıyor. Broos ya açığını diğerlerine kapattıracak ya da yanında oturtup maçı tartışacak.

Barış (6): Yetenekli o kesin. Ama ya bu onun farkında değil ya da etrafında hiç seveni yok. İki kere kafasını kaldırdı, basiti yaptı, 2 gol attırdı. Broos ona belki kimsenin vermeyeceği kadar çok şans verdi. Hiçbir şey yapmasın, gitsin maç cd’lerini bir kez daha izlesin. Aynısını yapardım diyorsa büyük topçudur!

Yattara (?): 61’in yeni sahibiydi, çok talihsizdi. O numara hep sahada kalsın, forma satılsın diye seçilmişti. Ama olmadı, toplam 80 dakikada kaldı. Broos’un ‘Takım bireye değil, bireyler takıma hizmet edecek’ sözü sanki onun içindi. Ekipten çok uzak kaldı, futbolu özlediyse iyi bir Yattara izleyebiliriz.

Tjikuzu (7): İyilerdendi. Çalışkanlığı ile öne çıktı. Colman’lı, Yattara’lı, Alanzinho’lu orta alan yapılanmasında Tjikuzu ayarında biri olmadan olmaz. Ayrıca oyun yapısı itibariyle Selçuk’u dinlendirmesi, onun diri kalmasına izin vermesi en önemli katkısı olacaktır.

Zafer (6): İdmanlarda çok iyiydi, maçlarda görülmedi. Hücuma katkı sağlayacak, son vuruş tekniği yüksek bir isim. İki arada bir derede kaldık, bir şey söylemek için. Ama bildiğimiz Zafer oynayan Zafer değildi o kesin.

Selçuk (6): O da kapasitesinin altında kaldı. İsabetli şutlarını, savunmayı çaresiz bırakan ara paslarını özledik. Sıradan bir ön libero gibiydi. Daha iyisini yapabileceğini biliyor ve o nedenle onları bekliyoruz.

Gökhan (5): Cale’den bile heyecansız. Son Bochum maçında yazmıştım, futbola ‘ek iş’ gibi davranıyor diye. Sorun kaçırdığı goller değil, atarken bile takındığı umursamaz tavır.

Umut (6): Beklediğimizden az oynadı. Ama gördük ki, geçen sezona oranla çok daha istekli. Sadece kendini çok yoruyor, bitirici vuruşa enerjisi kalmıyor gibi gördüm. Yine de ikisinden biri oynayacaksa Umut oynamalı.

Eren (6): Forvet hattının gol atan tek ismi oldu, hem de 2 golle! 18’e bile girememe olasılığı çok yüksek. Ama kadroda tutulması özgüveninin ve deneyiminin artması açısından iyi olur.
Kampın yılıdızı: Broos
Trabzonspor’un çiçeği burnunda hocası, kampa damgasını vurdu. Disiplinli, çalışkan ve futbolcularla iyi bir iletişim içinde olan Belçikalı; medyadan, yönetime, futbolcudan, taraftara herkesle arasındaki mesafeyi korumayı başarıyor. Yeni sezon öncesi onun takım üzerindeki etkisi 13 günlük yurtdışı kampında oldukça hissedildi. Broos ile Bordo-Mavililer’i güzel günler bekliyor...

1400 km yol aldık!
Yurtdışı kampları gazeteciler için de en az takımlar kadar zordur. Yemek, ulaşım, takım takibi hepsini yaşadık. Sicilyalı bir İtalyan restoranı yemek problemimizi çözmekte başrol oynarken, Trabzonspor’un peşinde bin 400 km kadar yol yaptık, üç ülke gezdik. Takım sadece bir idman sektirdi. Hugo Broos onun dışında tüm programı harfiyen uygulattı, futbolcuların adeta pestilini çıkarttı. Kısacası biz de takım da yoğun tempolu bir kamp dönemi yaşadı

internetspor