PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : ''Ameller niyete göredir'' hadisiyle her yanlışı aklayamazsın


kelebek35
07-24-2009, 11:26
Bir sohbet esnasında �Nur cemaatinden� bir hoca efendinin (hoca oluşu tartışılır) "Ameller niyete göredir" hadisini kullanarak bir müslümanın avrupa�da papazlık yaptığını ve kendisinin müslüman olduğunu gizlediğini söyleyince , bende ona böyle bir durumun İslam itikadine göre olamayacağını , söylemiştim. Sonra da halk arasında bu hadisi art niyetli ya da farkında olmadan yanlış konular için kullanılmaması için bir çalışma hazırlama gereği gördüm.
Dileğim Rabb�imden bu çalışmayı ümmete faydalı kılmasıdır.
Amellerin değeri imandan sonra niyete�de bağlıdır. Yüce duygu ve amaçlar taşımayan veya kötü amaçlar için yapılan bazı âmeller kişiye fayda sağlamaz.Meselâ, ashâb-ı kirâm Medine'ye hicret ederken Mekke müşriklerinin kötülük ve baskılarından kurtulmak, Medine'de daha güzel ibadet, taat ve amellerde bulunmak, İslam'ı, oradan cihana yaymak gibi düşüncelerle dolu idiler.
İçlerinden birisi ise, nişanlı olduğu kadın hicret ettiği için, sadece onunla evlenmek niyet ve düşüncesiyle Medine'ye gelmişti. işte Hz. Peygamber, diğer muhacirlerin büyük ecir ve mükafatlara nail olduklarını bildirirken onun da istediği kadına kavuşmakla niyetine ulaştığını, ancak hicret sevabından mahrum kaldığını haber verdi. Bunun üzerine
"Ameller ancak niyetlere göredir" buyurdu (Buhârî, Bedü'l- Vahy, 1; Müslim, İmâre, 155)

Bu vakıayı ,öncelikle ameli ve itikadi olmak üzere ayrı ayrı değerlendirerek analiz etmemiz gerekecektir.
�Ameli� konuda, bir müminin yaptığı bir fiil eğer kötü bir sonuç ile bitiyorsa ; böyle durumda o failin bu olaydaki niyeti geçerlidir. Yani olay olumsuzda gözükse buradaki niyetinden dolayı selam vardır. Müslüman kadının buradaki niyeti islami yurda hicret olduğundan hicret sevabını kazanmıştır.
Fakat nişanlısı olan erkek müşrik ise hicret etmekteki niyeti , islami yurt değil ,nişanlısı kadın için olduğundan hicret sevabını alamamıştır.
�İtikadi �açıdan olaya bakarsak bir yer için ziyarete gitmek isteyen kimse ; gideceği yer ile ilgili olan şartları , detayları , yolları , özellikleri , gerekli bilgi donanımını almadan yola çıkar ve kendi cehaletinden , hatasından dolayı oraya ulaşamazsa benim amelim niyetime göredir; ben falan niyetle çıkmıştım gitmek istediğim yere gittim diyemez.

Bu en basit bir misafirlik ziyaretinde bile geçerlidir.Bir kimse arkadaşına ziyaret için çıkmış olsa ve yanlış arabaya binerek farklı semtlere gitse ve randevusuna ulaşamazsa ben mazeretliyim , ben geldim sayılır diyemez. Yine aynı şekilde Hacc için niyetlenip yola çıkan bir kimse , yollarını araştırmadan Arabistan uçağı yerine Ermenistan uçağına binmişse, ben Erivan�da hacı oldum diyemez, hacc Arafat�tır çünkü!

Rasulullah (s.a.v.) kendisine teklif edilen Dar�unnedve cahilyye parlementosunun başına geçme teklifini; �ameller niyete göre� deyip ben bunların küfür puthanesine gireyim , �çaktırmadan yavaş yavaş islami tebliğ ederim , hem müslümanlara yapılan işkence ve eziyetleri önlerim� dememiştir. Ama şu anki ameller niyete göre deyip her yapılan işi bu söz ile faailyete geçiren guruh olsa idi; o devirde oraya da çekinmeden benim niyetim iyi deyip girerdi.
Rasulullah tam tersini yaptığı ve ayette de - �De ki, siz gerçekten Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve suçlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok esirgeyici ve bağışlayıcıdır.�Al-i imran 31
-�Kim peygambere itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, biz seni onlara bekçi olarak göndermedik.�Nisa 80 dendiği halde.Allah c.c. bize Rasulullah�ı örnek almamız gerektiğini, O�na uymamız gerektiğini emrediyor.
Bunun yanında yine müslüman olmadan önce müşrik iken Dar�un-nedve meclisinde bugünkü dışişleri bakanlığı mevkisinde olan Hz. Ömer ve Hz. Ebubekir müslüman olunca bir daha o meclise girmemiştir.

Günümüzün sakat anlayışı ile ben burada kalayım , müslüman olduğumu da bilmiyorlar, yavaş yavaş islam�ı çaktırmadan anlatırım ;bu kadar baskı ve zorluğa, ambargoya uğramam, hem cihad ederek kafirleri öldürmek zorunda da kalmam, tatlılıkla ,diyalog ile konuşarak ikna ederim çaktırmadan diyebilirdi. Ama �rabbani metod � buna izin vermemiştir. Hz. Ömer ve Hz Ebubekir �de izzetli bir tavrı sergilemiştir.


Gelelim sahabelerin Habeşistan kralı �Necaşi Asheme� ye olan tavırlarına :En zayıf durumda , kendisine sığınmak zorunda oldukları halde bile onların törenine katılmayıp, önünde eğilmemiştir bile bırakın Necaşi�nin yanındaki papazlar gibi giyinip hareket etmesini.
Yine ameller niyete göre deyip eğilip tazim edip bizde sizdeniz deyip oradan gönderilmenin ramak kalmasına kadar mücadele etmezler. Daha rahat, daha tehlikesiz bir durumda orada misafir edilebilirlerdi. Ki onların ölüm korkusu gibi mazeretleri de olmasına rağmen!
Hatta Hz.İsa hakkında sorulduğunda hiç yamulmadan, yalpalamadan, tereddüt geçirmeden Kur�an-ı Kerim� den Meryem suresini yüzlerine okumuştu.Ve bu İzzetli duruş sayesinde orada Allah (c.c) sayesinde kalmışlardı.Ama o sahabeler ameller niyete göredir sözünün burada geçerli olmayacağını çok iyi biliyorlardı.

Hz. Muhammed�in (s.a.v) haber verdiği bir kudsi hadisi şerifte: Tarık b. Şihab (r.a.) Rasulullah (s.a.s.) in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor : �Bir sinek yüzünden adamın biri cennete , diğeri de cehenneme girdi � Sahabeler :
�Bu nasıl oldu ey Allah�ın Rasulu ? � dediler . Rasulullah (s.a.s. ) şöyle buyurdu :

�İkisi beraber bir şehre uğradılar. Bu şehir halkının oradan her geçenin mutlaka kurban takdim etmesi gereken bir putu vardı . Birine ;
�Bir kurban takdim et � dediler . O � da ; �Takdim edecek hiç bir şeyim yok ki � dedi . Onlar da ; �Hiç değilse bir sinek takdim et � dediler. O da bir sinek takdim etti , yolunu serbest bıraktılar. Allah (c.c) o kişiyi bu amelinden dolayı cehenneme soktu .
Diğerine ; �Sen de takdim et � dediler.
O ; �Allah�tan başka hiç bir varlığa sinek dahi takdim etmem � dedi. Bunun üzerine boynunu vurdular. O adam da bu amelinden dolayı cennete girdi �
(Ahmed b. Hanbel -hadisi)

Amelim kötü olsa da , niyetim iyi deyip ; Allah�tan başkasına kurban keserek küfür hareketini yapan kişinin niyetinin onu kurtarmadığını ve cehennemlik olduğunu bildirir.�

Bu hadisi iyi analiz edersek durum daha da net anlaşılacaktır. Peygamber aleyhisselam : �Kim bir kavme benzerse ,onlardandır� buyuruyor .
(ebu Davud:No:4031, 2/441 , Ahmed ibni Hanbel : No:5115 , 2/310)

Bir müslüman �zünnar � takınıp da Dar�ulharb�e ticaret için girse kafir olur. Çünkü o küfür libasını (elbisesini )onu yapmaya mecbur kılacak bir zaruretsiz giymiştir.
Bunun hiçbir fayda temin etmeyeceği malumdur. �Mülteka� da şöyle varid olmuştur:
Zünnarı taktığı, Hrıstiyanlara mahsus olan elbiseyi giydiği , mecusilerin serpuşunu giydiği zaman , bunları şaka yaparak giysin , ciddi olarak giysin kafir olur. �Zahiriyye�de deniliyor ki ; kim ki mecusi serpuşunu başına koyarsa ve kendisine söylense de kalbin doğru ve temiz olması gerekir ( sen kıyafete bakma ) derse o kimse kafir olur. Çünkü o kimse şeriatın açık, seçik hükmünü iptal etmiştir.
(İmam-ı azam fıkh-ı ekber şerhi (şerh eden Allame Aliyyül Kari) ; �Kafirlere Benzemek� başlığı sayfa 477-478 Hisar yayınları )

Son olarak bakalım zamanımızın Nur�cularının üstadı Said Nursi ne buyurur bu hususta :
�Ve yirmisekiz sene , gavurlara benzememek için inzivayı ihtiyar eden bir islam fedaisi ve hakikat-ı Kur�aniyenin fedakar hizmetkarına maslahatsız ,kanunsuz denilse ki, �Sen yahudi ve Hırıstiyan papazlarına benzeyeceksin ,onlar gibi şapka giyeceksin, bütün islam ulemasının icmaına muhalefet edeceksin ; yoksa ceza vereceğiz � denilse, elbette öyle her şeyini hakikat- Kur�aniyeye feda eden bir adam , değil dünyevi hapis veya ceza ve işkence , belki parça parça bıçakla kesilse , cehenneme de atılsa , kat�iyen; yüz ruhu da olsa , bütün tarihçe-i hayatının şehadetiyle, feda edecek ....�
(Emirdağ Lahikası -II sh:166)

Velhasıl diyeceğimiz �ameller niyete göredir� hadisi şerifi kalkan edilerek her türlü kötülüklere bulaşılıp sığınılacak bir konu değildir. Bu hadisin geçerli olduğu , mazurlu olduğu durumları inceleme yapmadan dillere dolamamak gerekir.Bu hadisi Murcie gibi sapık fırkaların anladığı şekilde batıl yorumlarla anlamak caiz değildir. Kötü amellere niye t bahane edilecek olursa , Allah aşkına söyleyiniz ortada kötü olan ve kötü denecek hangi ameller kalır. İmam Ebu Hanife böylesi zatlara gereken ve en güzel cevabı vermiştir ki O da :"İyi niyet kötü ameli iyi yapmaz" cevabıdır.

alıntı