PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Sabır, kurtuluşun sırlı anahtarıdır


ALONE53
04-10-2009, 13:48
Sabır, kurtuluşun sırlı anahtarıdır

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=835831&title=sabir-kurtulusun-sirli-anahtaridir
Selef-i sâlihînden bazıları sabredilmesi gereken bir durum başa gelmeden sabır talep etmeyi belalara davetiye çıkarma saymışlar. Musibetlerin toslamasına maruz kalmadan Allah'tan sabır istemeyi bela isteme şeklinde anlamışlar. Onlara göre; sabır, ancak belli bela ve musibetler karşısında kendisine koşulan bir tabya, bir mevzi, bir sığınak, bir dayanak noktası ve koruyucu bir seradır.



Fakat Kur'ân-ı Kerim'in sabır, sebat ve nusret isteme ile alakalı farklı yerlerdeki ifadeleri incelenirse görülecektir ki, sabr ü sebat sadece savaş meydanı ile alakalı bir husus değildir. Sabır yalnızca belaya karşı olsa, bela gelmeden sabır istemenin bela isteme manasına geldiği kabul edilebilir. Ne var ki, tahammül etme, vazgeçmeme, aceleci davranmama, katlanması zor vak'alar karşısında dişini sıkıp dayanma... gibi manalara gelen sabır bir zaviyeden dinî hayatın yarısını teşkil eden çok önemli bir kalbî ameldir; o sadece belalara münhasır değildir, onun pek çok çeşidi, derinliği, yanı vardır. Bediüzzaman, belli başlı sabır çeşitlerini üç kategoride toplamış; hususiyle masiyetten uzak durmayı, musibetlere katlanmayı ve ibadet ü taatte devamlı olmayı nazara vermiştir. Bununla beraber, sabredilen hususlar itibarıyla sabır çeşitlerini çoğaltmak da mümkündür: Dünyanın cezbedici güzellikleri ve nefsi gıcıklayan nimetleri karşısında istikameti koruma adına sabır, belli bir vakte bağlı işlerde zamanın çıldırtıcılığına karşı sabır, ermiş insanların can ü gönülden cemâl-i İlahiyi arzu etmelerine rağmen dine hizmeti kendi nefislerine tercih ederek burada kalıp vazifeye devam etmeleri, her anı "Refîk-i A'lâ" hülyalarıyla geçirdikleri halde O'nun takdirine rıza göstererek ölümü değil O'nun hoşnutluğunu istemeleri şeklindeki vuslata karşı sabır... bunlardan bazılarıdır.

Bu itibarla, bilhassa sokakların birer kanal haline gelip gözlerden gönüllere günah akıtıp durduğu günümüzde masiyetten kaçma ve ibadet ü taate sarılma adına sabır talebi çok önemlidir. Her mü'min hemen her zaman "Allah'ım! Kalbime ibadet ü taati şirin ve günahları da çirkin göster; kulluğu bana sevdir, günahlara karşı içimde tiksinti hissi uyar. İbadetlerde devamlı olma, kötülüklerden uzak durma konusunda beni sabırlı kıl!" mülahazalarıyla oturup kalkmalıdır. Bu şekilde dua etmenin bela ve musibet istemekle hiç alâkası yoktur.

Sabır yağmuruna muhtacız

Bize gelince; o duayı ilk defa dillendiren Tâlût'un askerleri gibi değiliz; onların haline benzemiyor şu anki halimiz. Ashab-ı Bedir'in, Uhud kahramanlarının, Malazgirt, Niğbolu ve Çanakkale yiğitlerinin mücahedeleri gibi de değil bizim mücadelelerimiz. Onlar maddî bir savaşın içindeydiler ve her an ölümle burun buruna, şehadetle karşı karşıya idiler. Doğru, biz öyle zorlardan zor bir duruma düşmedik; -Cenab-ı Allah hiç düşürmesin- ne var ki, bugün de içinde bulunduğumuz zamanın şartlarına göre bazı zorluklar yaşadığımız ve sabra çok muhtaç olduğumuz bir gerçektir.

Evet, bugünün dünyasında bir sürü tiran var. Bazıları açıktan açığa Allah'a, Peygamber'e, Kur'an'a saldırıyorlar. Dünyanın değişik yerlerindeki Müslümanlara sırf dinlerinden ve diyanetlerinden dolayı zulmediyorlar. İnsanlar arasına fitneler sokuyor, mezhep çatışmalarını körüklüyor, ırkî mülahazalara bağlı kavgaları ateşliyor ve İslam dünyasında kardeş kanı dökülmesine sebebiyet veriyorlar. Bütün bu olup bitenleri görüp muvazeneyi koruyabilme sabr-ı cemilden başka ne ile mümkün olabilir ki? İster ferdî ister ailevî isterse de içtimaî olarak din ve diyanetin gereklerini yerine getirme hakkı tanınmıyorsa, onu bütün erkânıyla yaşama fırsatı verilmiyorsa, inanan kadınların saçıyla, başıyla uğraşılıyorsa, genç kızlara dinin emrini de yerine getirmek suretiyle eğitimlerini özgürce tamamlama imkanı sağlanmıyorsa.. bilakis insanlar dini kanaatlerinden ve inançlarından dolayı, ayırımlara tabi tutuluyor, hakaretlere uğruyor ve zulüm görüyorsa.. bütün bunlara da ancak sabr-ı cemille katlanılabilir.

Dolayısıyla, biz de "Rabbenâ efriğ aleynâ sabran ve sebbit akdâmenâ vensurnâ ale'l-kavmi'l-kâfirîn" (Bakara Sûresi/250 ) desek sezâdır.. Müslümanların bugün maruz kaldığı mazlumiyet ve mağduriyetler karşısında, "Rabb'imiz, bizim başımızdan aşağı da sağanak sağanak sabır yağdır; gönüllerimizi sabırla, cesaret ve ****netle doldur. Bizi öyle sabır kahramanları eyle ki, hep sabır duyalım, sabır düşünelim, sabır görelim ve sabırla gerilelim... Hepimizi din ve diyanet üzere sâbit kadem eyle; bize masiyetlere karşı dayanma gücü, musibetlere tahammül kuvveti ver.. kalblerindeki inanç hissini köreltmiş, kainattaki en aşikâr gerçek olan Uluhiyet hakikatini göremeyen körlere, mazhar olduğu nimetleri görmezlikten gelen nankörlere karşı bizi zaferyâb kıl." diye sürekli inlesek yine de azdır.

Hâsılı; sabır kurtuluşa ermenin sırlı-sihirli anahtarıdır; sabreden bir kimse mutlaka aradığını bulur.. ibadet ü taatte sabreden nihayet huzura kavuşur.. mâsiyet karşısında dişini sıkıp günahlardan uzak kalan ve musibetleri takdir-i ilahî bilip onlara güzelce tahammül gösteren sonunda cennete girer. Hasımlarının değişik komplolarına rağmen çizgisini koruyan, durduğu yerin hakkını veren ve hep mü'min karakterinin gereğini sergileyen de er ya da geç zafere erer.


ÖZETLE

1- Tahammül etme, vazgeçmeme, aceleci davranmama, katlanması zor vak'alar karşısında dişini sıkıp dayanma gibi manalara gelen sabır, sadece belalara münhasır değildir.

2- Allah'ım! Kalbime ibadet ü taati şirin, günahları da çirkin göster; kulluğu bana sevdir. İbadetlerde devamlı olma, kötülüklerden uzak durma konusunda beni sabırlı kıl!"

3- İbadet ü taatte sabreden huzura kavuşur.. mâsiyet karşısında dişini sıkıp günahlardan uzak kalan ve musibetleri takdir-i ilahî bilip onlara güzelce tahammül gösteren sonunda Cennete girer.

CanDostu
04-10-2009, 16:53
SABRIN FAZİLETİ HAKKINDA AYET VE HADİSLER:
قال اللَّه تعالى : { يا أيها الذين آمنوا اصبروا وصابروا } .
Allah-u Teâla şöyle buyuruyor:
-“Ey İman edenler! Sabrediniz ve sabırda düşmanları geçiniz.”
Al-i İmran Suresi Ayet:200
وقال تعالى : { ولنبلونكم بشيء مِنْ الخوف والجوع ونقص مِنْ الأموال والأنفس والثمرات، وبشر الصابرين } .
Allah-u Teâla şöyle buyuruyor:
Behemehal sizi, biraz korku, biraz açlık ve biraz mal, can ve mahsul eksikliği ile sınarız. Sabredenleri müjdele.”
وقال تعالى : { إنما يوفى الصابرون أجرهم بغير حساب } .
Allah-u Teâla şöyle buyuruyor:
-“Sabr edenlerin alacakları ecir, muhakkak hesabsızdır.”
Zümer Suresi Ayet 10
وقال تعالى: { ولمن صبر وغفر إن ذلك لمن عزم الأمور } .
Allah-u Teâla şöyle buyuruyor:
-“Her kim sabreder ve suç bağışlarsa, bu haraket arzu edilen en iyi işlerdendir.”
Şûrâ suresi Ayet: 43
وقال تعالى: { استعينوا بالصبر والصلاة إن اللَّه مع الصابرين } .
Allah-u teâla şöyle buyuruyor:
-“Sabr etmek ve namaz kılmak sûretiyle yardım dileyiniz. Muhakkak ki Allah sabr edenlerle beraberdır.”
Bakara suresi Ayet: 153.
وقال تعالى: { ولنبلونكم حتى نعلم المجاهدين مِنْكم والصابرين } .
Allah-u teâla şöyle buyuruyor: İçinizden mücâhede edenler, sabr gösterenler belli oluncaya kadar elbette sizi deneriz.”
Muhammed Suresi Ayet 31.
والآيات في الأمر بالصبر وبيان فضله كثيرة معروفة.
Sabrın emir ve fazîletini beyan eden âyetler çoktur ve hepsi de mâruftur.