PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Su ve Suyun Kullanıldığı Alanlar


_SoN_
03-30-2009, 12:40
Suyun Kullanım Alanları ve Su Kıtlığı
Bilimden sanata, teknolojiden ekonomiye kadar
her alanda su, insan yaşamının vazgeçilmezi. Bu
kaynağa o kadar bağımlıyız ki, sınırlı olduğunu
bazen unutabiliyoruz. Nitekim tehlike çanları
çalmaya başladı. Ancak çözüm için geç değil. Su
kaynaklarımızı ulusal olarak korumanın yanı sıra
bireysel su tasarrufu yöntemleriyle de yaşam
standardımızı belirleyen ve dolayısıyla
kültürümüze de hayat veren su kaynaklarımızı
gelecek nesillere bırakabiliriz.
Su, kimyasal olarak hidrojen ve oksiijen elementlerinden oluşan, gaz, katı ve sıvı halde
bulunabilen bir maddedir. Yaşamın kaynağı su, bitkilerde, hayvanlarda, insanlarda yani tüm
canlı organizmalardaki temel unsurdur. En küçük canlı organizmadan en büyük canlı varlığa
kadar bütün biyolojik yaşamı ve bütün insan faaliyetlerini ayakta tutan sudur. Dünyamızın
%70'ini kaplayan su, bedenimizin de önemli bir kısmını oluşturmaktadır.
Suyun kullanım alanları
İnsanlık tarihinin gelişiminin temelinde de suyun önemli bir rolü oldu. Tarih boyunca
medeniyetler hep akarsuların yanına kuruldu. İlk insanların tarımı öğrenmesiyle birlikte,
insanlar göçebe hayattan yerleşik hayata geçti ve şimdiki modern şehir yaşamına kadar
uzanan tarihi bir süreç başladı.
Soluduğumuz havadan günlük yaşamımıza, sanattan ekonomiye kadar her alanda su,
hayatın devamlılığını sağladı. Su içme suyu, evsel kullanım ve tarımsal sulamanın yanı sıra
bilim ve sanayide de kullanıldı. Buharlı makinelerden hidroelektrik santrallere, ilaç
yapımından tekstile ve kozmetiğe kadar birçok alanda kaynak olarak su kullanıldı. Günlük
yaşamımızda nasıl üretildiğini dahi düşünmediğimiz bu ürünler, hayat standardımızı geliştirdi.
Kimi toplumlar onu kutsal kabul etti ve inançlarının bir parçası haline getirdi. Su, sanatçılara
da ilham verdi, Leonardo Da Vinci Mona Lisa’yı yaparken, Ara Güler ise çektiği eşsiz
fotoğrafları basarken suyu kullandı.
Tarımsal su kullanımı
Gelişmiş ülkelerde su kaynaklarının % 39’u
Gelişmekte olan ülkelerde %52’si
Türkiye’de %72’si tarımsal amaçlarla kullanılmaktadır.
Endüstriyel su kullanımı (ortalama)
1 otomobil üretimi için 300 - 400 ton
1 ton çelik üretimi için 240 ton
1 varil (yaklaşık 200 lt) ham petrolün rafine edilmesi için 7 ton
1 kg kumaş (baskılı boyalı) üretimi için 200 litre...
Diğer: Buharlı makineler, hidroelektrik santraller, ilaç yapımı, tekstil, kozmetik, vs.
Evsel su kullanımı
Banyo yapmak için (asgari) 50 - 60 litre 12 kova su
Duş almak için 35 litre 7 kova su
Diş fırçalama (musluk açık-3 dakika) 5 litre 1 kova su
Diş fırçalama (musluk kapalı-3 dakika) 1 litre 1 kova suyun 1/5’i
Damlayan musluk (haftada) 140 litre 28 kova su
Tuvalet için (asgari) 25 litre 5 kova su
Bulaşık ve çamaşır makinesi (1 yıkamada) 100 - 120 litre 20-25 kova su
Araba yıkama 10 litre 2 kova su
Hortumla sulama (saatte) 540 litre 108 kova su
Su kıtlığına neden olan etmenler
Geçtiğimiz yüzyıl başında dünya nüfüsu 1.6 milyarken, 20.
yüzyıl sonunda bu rakamın 6 milyara ulaşması, sanayinin
hızla gelişmesi ve şehirleşme ile beraber su kullanım oranı
daha da arttı. Aşırı ve bilinçsiz tüketim, su şebekelerinin
yetersiz ve sağlıksız oluşundan dolayı kullanılır su
miktarındaki kayıplar, daha da önemlisi küresel ısınma
nedeniyle yeraltı suları, ırmak ve göllerden oluşan su
kaynakları tehdit altında bulunuyor. Bu tür kayıplar özellikle
yağışların az olduğu ülkelerdeki tüketilen suyun
yenilenememesine neden olduğundan, bu ülkeler (örn.
Afrika) giderek su rezervlerini tüketiyorlar. Bunun sonucu olarak da 2050 yılında dünya
nüfusunun yarısının su yokluğu ya da kıtlığı sorunu ile karşılaşacağı tahmin ediliyor.
Bir tarafta su sıkıntısını yeni yeni hissetmeye başlamalarına rağmen birçok ülkede ekonomik,
çevresel ve sosyal anlamda refahı arttıran su kaynakları bilinçsizce tüketilirken, diğer taraftan
halen bir milyardan fazla insan temiz içme suyu veya kullanım suyundan yoksun şekilde
yaşam savaşı veriyor.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), verilerine
göre 3. dünya ülkelerindeki hastalıkların
% 80'i (malarya, tifo, kolera, dizanteri)
sağlıksız ve yetersiz su kullanımından
kaynaklanıyor. Temiz su kaynağı
yetersizliği yüzünden çoğu çocuk,
haftada 30 bin kişinin kirli suyun yol
açtığı hastalıklar yüzünden öldüğü
biliniyor.
Kuraklığın yaşamlarının bir parçası olan
milyonlarca insan, suya ulaşmak ve
yaşamlarını sürdürmek için her gün ortalama
20 kg su ile kilometrelerce yol katediyor. Su
taşımak zorunda olan çoğu kadın ve genç kız
ise okullara gönderilmiyor.
Suyun insan tarihini oluşturan en önemli
unsurlardan biri olduğunun farkına yeterince
varamazsak, kaynakların bilinçli ve kontrollü
kullanımını sağlayacak çözümleri de yeterince
uygulayamayız. Dolayısıyla Birleşmiş Milletler
tarafından 2000 yılında belirlenen Binyılın
Kalkınma Hedefleri doğrultusunda, üye ülkeler
temiz su sıkıntısı çeken bir milyardan fazla kişi
sayısını 2015 yılına dek en az yarıya kadar
indirmek için adımlar atacağı sözünü verdi.

_SoN_
03-30-2009, 12:41
Suyun önemi http://www.anneyiz.biz/reklam/www/images/spacer_2.gif
http://www.anneyiz.biz/reklam/www/delivery/lg.php?bannerid=237&campaignid=173&zoneid=72&channel_ids=,&loc=http%3A%2F%2Fwww.anneyiz.biz%2Fhaber%2Fhaberdt l.php%3Fhid%3D10891&referer=http%3A%2F%2Fwww.google.com.tr%2Fsearch%3F hl%3Dtr%26q%3Dsuyun+%25C3%25B6nemi%26btnG%3DAra%26 ****%3D&cb=9409f575e8

Su, insan yaşamı için oksijenden sonra gelen en önemli öğedir. İnsan yemek yemeden haftalarca canlılığını sürdürebilirken susuz ancak birkaç gün yaşayabilir. Kanın %92’si, kemiklerin %22’si, beynin ve kasların %75’i sudur. Hücrelerin yaşamsal faaliyetleri, vücut fonksiyonlarının yerine getirilmesi vücudun su dengesinin korunması ile mümkündür. Vücutta biriken toksinleri atmak, vücudun ısı dengesini sağlamak için idrarla 1500, deri yoluyla 500, dışkı ve solunum ile 300’er ml (toplamda yaklaşık 2,5 lt) su kaybedilmektedir.

İnsan vücudundaki;

% 1’lik su kaybında Hipotalamusta susama merkezini uyarılır.

% 3’lük su kaybınd Kan hacmi ve fiziksel performans azalır.

% 5’lik su kaybında Birey konsantre olamaz.

% 8’lik su kaybında Baş dönmesi, aşırı yorgunluk, soluma güçlüğü oluşur.

% 10’luk su kaybında Kas spazmı, aşırı yorgunluk, dolaşım - böbrek
yetmezliği gibi ciddi sağlık sorunları ortaya çıkar.

% 20’lik su kaybında ÖLÜM!

Vücuttaki su oranının yeterli düzeyde tutulması yaşamsal önem taşıdığından vücuttan kaybolan miktarlarda su alınması zorunludur. İdeal vücut su oranları; ****bolizmayı tetikler, hücrelerin kendini yenilemesini sağlar, yaşlanmaya karşı etki gösterir. Kanın akışkanlığını sağlar, böylelikle kalp ve damarların yükünü azaltır. Omurga dahil bütün organlar bundan faydalanır; su oranının bel fıtığına karşı bile büyük katkısı olduğu düşünülmektedir. Ayrıca cildin dolgun, pürüzsüz ve genç kalmasını sağlamaktadır.

İnsan vücudunun su içeriği yaş, cinsiyet, boy uzunluğu, vücut ağırlığı ve fiziksel aktiviteye göre değişir. Çocukların vücudunun su oranı yüksektir (% 70, yeni doğan bebekte ise % 90) ve yaş ilerledikçe suyun yerini yağ dokusu almaya başlar. Dolayısıyla yaş ilerledikçe suyu daha çok tüketmek gerekir. Yetişkinlerde vücut su oranı % 60, yaşlılarda ise % 50’dir. Sporcuların su oranı ise standart kişilerden % 5 daha yüksek seviyede olması gerekmektedir. Yapılan egzersize bağlı olarak su içimi artırılmalıdır. Vücutta egzersiz sırasında kaybedilen suyun yerine konulması ve tekrar vücut su dengesinin sağlanması için yeterli su tüketimi şarttır. Su tüketimi egzersiz sonrasında olabileceği gibi, vücudu su kaybına hazırlamak adına egzersiz öncesinde hatta egzersiz esnasında da (15’er dakikalık aralıklarla yudum yudum su içilmesi şeklinde) olabilir.

Böbreklerin görevini yerine getirebilmesi ve dolayısıyla vücuttaki yağ akımının dengeli olabilmesi için bol su tüketilmelidir. Çünkü karaciğerin görevini yapabilmesi, böbreklerin yeterli çalışmasına bağlıdır. Karaciğerin başlıca görevlerinden biri, vücutta depolanmış yağları bedenin kullanabileceği enerjiye çevirmektir. Yeterince su içilmediği takdirde böbrekler yeterince çalışamaz ve süzme işlemini gereği gibi gerçekleştiremez. Karaciğer de böbreklerin görevini üstlenmeye başlar, kendi görevi ikinci plana düşer ve daha az yağ yakmaya başlar. Yakılmayan yağlar vücutta birikmeye başlar. Kilo kaybı yerine kilo alımı söz konusu olur.

Suyun zayıflama üzerine olan etkisi göz ardı edilemeyecek kadar fazladır. Gerek midede yarattığı hacimden dolayı alınan besinlerde kısıtlama yapması, gerekse ****bolizmayı çalıştırıp günlük harcanan enerjiyi artırması ve bir de sindirime olan katkısı! Tüm bunlar düşünüldüğünde su içmek eziyet olmamalı, aksine keyif vermeli. Suyun sağladığı faydalar bunlarla sınırlı değil elbette:

• Hücrelere oksijen ve besin öğelerinin taşınmasını, ayrıca atık ürünlerin taşınarak böbreklerden atılmasını sağlar.

• Ağız, göz ve burun gibi vücut dokularının nemlenmesini sağlar.

• Vücuttaki kan, gastrik sıvı, tükürük, amniyotik sıvı (gebelikte) ve idrar gibi vücut sıvılarının büyük bir kısmı sudur.

• Dışkının yumuşamasını sağlayarak kabızlığın önlenmesine katkıda bulunur.

• Cilt sağlığında, bağışıklık sisteminde, vücut ısısının denetiminde, ödemin atımında rolü vardır.

• Tükürük ve mide salgısında besinlerin sindirilmesinde görev alır.

• Kilo alıp vermeden dolayı oluşan sarkmaları sporla birlikte önler.

• Vücudun ihtiyaç duyduğu iz minerallerin pek çoğunu sağlar.

• Soğuk algınlığı, idrar yolu enfeksiyonları, böbrek taşları ve mesane kanseri riskini düşürür.

• Zayıflama diyetlerinde ****bolizmayı çalıştırmanın yanında, midede hacim oluşturarak tokluk hissi vermede işe yarar.

Su yaşamın vazgeçilmezleri arasında olmasına rağmen asıl problem su içme kültürünün geliştirilememesidir. Hiçbir sıvı içeceğin suyun yerini tam anlamıyla tutmadığını unutmamak gerekir.

Su içmek için susamayı beklememeli!

Suyu ne zaman ve nasıl almalıyız?

Su dışındaki pek çok sıvı hayatımızda ciddi ölçüde yer almaktadır. Çalışma hayatının vazgeçilmez ikramları çay, kahve, neskafe, meyve suları, bitki ve meyve çayları vb. içecekler. Bu içeceklerden bazılarının diüretik etkisi olduğundan vücudun ihtiyacı olan sıvıyı karşılamayacağı ve hatta vücuttan sıvı atımını artıracağı için suyu su olarak içmek gerekir. Öğünlerden 30 veya 15 dakika önce alınan suyun ****bolizmayı hızlandırma üzerine ve midede hacim oluşturarak öğünde fazla besin alımı engellemek adına göz ardı edilemeyecek faydaları vardır. Son günlerde sıkça tartışılan konulardan biriyse yemek yerken su içelim mi? Eğer ki kişinin yemek yerken su içme alışkanlığı varsa bunu devam ettirmelidir. Ancak tüketmiyorsa kendini de zorlamamalıdır. Çünkü bir öğünde sıvıyla birlikte midenin alabileceği kapasite bellidir. Yemekle birlikte su alındığında mideye daha az besin alınmaktadır. Su içilmeyen günlerde ise kalan kısım da yemekle doldurulmak istenir, daha fazla besin tüketilir. Suyun faydasını en üst düzeyde sağlayabilmek için yemeklerden 15 dakika önce su içmeli ve yemek sırasında su içme alışkanlığı varsa devam ettirilmelidir.

Doğadaki yararlı olan her şeyin fazlası da zararlıdır. Az içilen suyun zararı kadar fazla içilen suyun da özelikle kalp ve böbrek yetmezliği hastalıklarında zararı vardır. Tüm bu bilgiler böbrek ve bazı sindirim sistemi hastaları için değişkenlik gösterebilir. Gereğinden çok fazla su içilmesi vücutta toksik etki yaratarak su zehirlenmesine neden olabilmektedir.

Suyun; yemek yenildikten sonra alınan besinlerin sindiriminden, ****bolik atıklarının dışarı atılmasına kadar her aşamada çok önemli görevleri vardır. Su, kabızlığa en iyi çaredir. Su eksikliği sırasında vücut, iç dokularından (özellikle de kalın bağırsaktan) su çekerek dışkının sertleşmesine, dolayısıyla kabızlığa yol açar. Yeterli su tüketildiği takdirde bağırsakların çalışması normal seyrinde olur ve kabızlık önlenir.

Vücutta özellikle el, ayak ve bacaklarda oluşan ödemi engellemek için en iyi yöntem su tüketmektir. Ödemi yok etmek için alınan ilaçlar, bitkisel ürünler geçici bir yöntemdir. Ayrıca su, kasların dengesini sağlar, cilt kuruluklarını önler ve kilo kaybından sonra gelişen sarkmaları engelleyerek cildin esnekliğini devam ettirir.

Kilo kaybetmek, kilo korumak ve fazla besin alımını engellemek için bol su içilmesi gerekir. Peki ama günlük su tüketimi ne kadar olmalıdır? Sağlıklı bir kadının günde 10 bardak, erkeğin ise 14 bardak su içmesi önerilmektedir. Kilo fazlası olan kişilerin bu miktardan daha fazlasını tüketmeleri gerekmektedir. İçilen çay, kahve, kola gibi içecekler diüretik oldukları için asla suyu yerini tutmamakta, vücuttan su atımını artırmaktadır. Nasıl Türk kahvesi yanında su içiliyorsa, aynı şekilde çay ve neskafe ile de su içilmesi gerekmektedir. En iyi çözücü, saf, katkısız ve doğal olan içecek su olduğu için günlük sıvı ihtiyacının 3/4’ü su olarak tercih edilmelidir. Özellikle yaz döneminde suya daha bir önem vermek gerekmektedir.