PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Azgınlığın hesabını yaparak içtim ben!


Hasret
02-24-2009, 00:42
'Şerefe' adlı bir kitap yazan 87 yaşındaki mimar Aydın Boysan, rakı içerken 'azılmaması' gerektiğini söylüyor: 70 yılın sonunda hâlâ ayakta kalındıysa demek ki, azgınlığın bile hesabı yapılarak içilmiş!.

Aydın Boysan, Türkiye'yi prefabrikle tanıştıran, birçok önemli projeye imza atmış başarılı bir mimar. Ama 87 yaşındaki Boysan, son yıllarda mimarlığından çok, rakı sevdasıyla konuşulur oldu. Ağzından bal damlayarak anlattığı 'demcilik' hikayeleriyle herkesin sevgisini kazanan Boysan, şu sıralar rakıya başlamasının 70. yılını kutluyor. Kutlamaları da, Efe Rakı'nın sponsorluğunda çıkardığı 'Şerefe' adlı kitabıyla taçlandırıyor. Kitapta anılarını anlatan ünlü mimar; rakıyı ve rakıyla geçen hayatını anlattı...

DEĞİŞİKLİK İÇİN İÇİLİR
* Aydın Bey bizim için rakıya güzelleme yapar mısınız?
İçki değişiklik olsun diye içilir. Değişiklik olsun diye evliliğinde zamparalığa kalkan adamın başına bela gelir ama değişiklik olsun diye rakı içen insan suç altında kalmıyor. O nedenle, değişiklik isteyenler, kolaylık olsun diye rakı içiyor. Peki içkiyi ne zaman içeceğiz? Öğleden sonra başlıyoruz, akşama kadar. Ama tabii 'akşamcılık' diye bir şey var. O bir meslek. Ona alışan ille de bırakamaz hale geliyor. Tadı da kalmıyor işin.

* Ama siz o akşamcılardan değilsiniz, değil mi?
Geçmişte oldum ama 40 yıldır akşamcı değilim. Zevk duymak için hasret vasılası lazım. Örneğin Leyla ile Mecnun hikayesinde, Mecnun Leyla'ya uzaktan haber yollar: "Firkatin bana kâfidir, vuslata takâtim yok." Yani, "Ayrı oluşumuz bana yeter, bir araya gelmeye gücüm yok" diyor. Mecnun da hergelenin teki haa... Babası tutturmuş seni Leyla'yla evlendirelim diye, adam evlenmemiş yaaaav! Araya haslet vasılası koymadan hiçbir şeyin tadı çıkmıyor. Mutlaka arada bir uzaklaşmak, hasret çektikten sonra tekrar bir araya gelmek lazım.

* Peki rakı ile evliliğe katlanmak da, daha kolay oluyor mu?
Zor oluyor zor! Benim evlilikte 60. yılım yav! Şaka değil. Evlilikte 50 yılı geçirene madalya takmak lazım. Hatta otobüse bedava binmeliler onlar! (gülüşmeler)

* Rakı ile ilişkiniz daha uzun, 70 yıl. O daha mı kolay?
Daha kolay. Zaten ben 10 sene kafayı çekmeden evlenmeye razı olamadım. Rakıda 70 yıl oldu başlayalı, evlilikte de 60 yıl... Tabii içince adam gibi içmek lazım. Tutkunlar gibi içki içmekte isabet yok, zevki kalmıyor işin. Son 40 yılda benim ortalamam haftada iki gündür.

* Rakı muhabbetlerinde arkadaşların birbirini tetiklemesi de çok oluyor değil mi?
Tetiklemek sözü zarif oldu tabii, aslında 'azdırmak' demeli. Birbirini azdırır insanlar.

* Sizin gibi demcilerin, güzel içenlerin de ağzından bal damlar, muhabbetine doyum olmaz genelde...
İçki boşaltır insanı. Öyle insan var ki, içtikten sonra daha hoş konuşur, onları dinlemek zevk olur. Ama bir de çenesi düşüp habire konuşanlar vardır, onlar da bezdirir insanı. Bazen susmasını bilmeli. Geveze, hele hele içki yüzünden iyice gevezeleşen insanlarla içmek eziyettir.

* Ya içki gruplarınız?
Birkaç takım var tabii. Örneğin bir cuma takımım var, öğlenleri Çiçek Pasajı'nda içiyoruz. 10-15 kişilik bir gruptur. 10 kişiden fazlası mutlaka gelir, bazen 15 olur, 20'ye vardığı da olur. Arttıkça masa ekliyoruz. Edebiyat profesörü Cevat Çapan da bu takımdadır mesela. Fethi Naci vardı, birkaç ay önce kaybettik, vefat etti gitti.

* 'Çirkin kadın yoktur az votka vardır' derler. Votka yerine herhangi bir içkiyi koyalım, katılıyor musunuz bu söze?
Katiyen katılmıyorum. İçilse de içilmese de çirkin kadın yoktur. Kadınlar bu dünyaya hediye diye verilmiş. Onların olmadığı bir dünya olmazdı, biz çaldırırdık yav! Birbirimizi öldürürdük!

BENİM DE SABIKAM VAR
* Türkiye'de rakı, 'demcilik' denince ilk akla gelen isimsiniz. Bu hoşunuza gidiyor mu?
Dokunmuyor, tedirgin etmiyor beni. Ama benim marifetim yalnız bu değil (gülüyor).

* Dünya dertlerinden uzaklaşmak için içilir mi?
Dünyanın bütün dertlerinden kurtulmaya çalışan adamın yapacağı iş, geberinceye kadar rakıyı bitirmek. Kendini kurtarmak lazım aslında. Rakı da insanı coşturur moşturur ama aklını da başından almamalı. Tabii ben de öyle haller yaptım, sabıkam var mı, var. Var da 70 yılın sonunda hâlâ ayakta kalındıysa demek ki azgınlığın bile hesabı yapılmış da öyle içilmiş...