PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Kırşehir Cami ve Mescitleri


Fırtına_
02-19-2009, 14:19
Ahi Evran Camisi (Merkez)

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/01/09/00096392.jpgKırşehir, Ahi Evran Mahallesi’nde bulunan bu yapının, XIV.yüzyılda zaviye olarak yapıldığı sanılmaktadır. Seydi Beyoğlu Emir Hasan Bey 1450’de türbenin önüne bir bina eklemiş, Dulkadiroğlu Alaüddevle Bey bu yapıyı 1481’de genişletmiş, Ahi Evran soyundan bir şeyh de 1560-1561 yılında bir mescit ilave etmiştir. Bu yapıların eklenmesi ile cami küçük bir külliye görünümünü kazanmıştır.

Caminin çevresinde Ahi Evran’ın türbesi ve bazı Ahilerin mezarları bulunmaktadır. Kırşehir Belediyesi çevredeki yapıları kamulaştırarak caminin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Çeşitli dönemlerde onarım gören yapı topluluğunu Vakıflar Genel Müdürlüğü 1968-1972 yıllarında restore etmiştir. Bu onarımı Y.Mimar Yılmaz Önge yapmıştır.

Yapı topluluğu kesme taştan olup, iki bölümden meydana gelmiştir. Bunlardan birinci bölüm, kubbeli bir giriş ve iki yanında yer alan mescit ve divanhane; ikinci bölüm ise bunlara bitişik olarak arkalarına eklenen bir orta sofa ile onun çevresindeki iki hücre, bir eyvan ve türbelerden meydana gelmiştir. Yapı topluluğunun batıya açılan kapısı beyaz mermerden yapılmış ve buraya son onarım sırasında zaviyenin avlu kapısındaki kitabesi konulmuştur. Bu kitabede Sultan II.Mahmud’un 1819-1820 tarihli tuğrası ile Ahi Evran’ın ismi yazılıdır. Kapının sol tarafında bulunan minare XX.yüzyılın başlarında buraya eklenmiştir.

Minare kaidesinin solunda batı cephesindeki bir kapıdan üzeri sivri tonoz örtülü divanhaneye girilmektedir. Divanhanenin alt katı büyük bir pencere ile, üst katı ise eyvan biçimindeki bir açıklıkla giriş bölümüne bakmaktadır. Cümle kapısından pencereli bir kasnak ile yükseltilmiş sivri kemerlerin taşıdığı bir bölüme geçilmektedir. Buradan da eyvan biçimindeki mescide giriş sağlanmıştır. Mescidin üzeri karşılıklı iki gömme ayağa oturtulmuş kemerlerin desteklediği sivri bir tonozla örtülmüştür. Mescit batı cephesindeki iki, güney duvarındaki küçük bir pencere ile aydınlatılmıştır. İbadet mekanında üzeri kemerli sade bir mihrap ve güneybatı köşesinde de ahşap bir minber bulunmaktadır. Mihrabın üzerinde bu zaviyenin Kanuni Sultan Süleyman’ın izni ile 1560 yılında onarıldığı yazılıdır.

Caminin giriş bölümünden türbe kısmına küçük kemerli bir kapıdan geçilmektedir. Bu kapının üzerinde Dulkadiroğullarından Süleyman Bey’in oğlu Alaaddin Bey’e ait 1481 tarihli bir kitabe bulunmaktadır. Türbe kubbeli bir merkezi mekan ile onun kuzey ve güneyinde bulunan iki simetrik hücreden ve doğuya doğru uzanan sivri tonozlu bir eyvandan meydana gelmiştir. Bunlardan yüksek ve geniş bir kemerle Ahi Evran’ın türbesine geçilmektedir.

Türbe birkaç basamak yüksekliğinde olup, burada Ahi Evran’ın sade ve ahşap sandukası bulunmaktadır. Bu türbe içerisinde bulunan Şeyh Erzurumî’ye ait olduğu bilinen ahşap sanduka Ankara Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde koruma altına alınmıştır.

Türbe kuzey ve doğuya açılan alçı şebekeli birer pencere ile aydınlatılmıştır. Türbenin içerisi XIX.yüzyılın kalem işleri ile bezenmiştir. Türbe üzerindeki piramidal külahına son onarımlarda ejder figürüne benzer bir alem takılmıştır. Türbenin yanında kime ait oldukları belli olmayan çok sade beş ahşap sanduka daha bulunmaktadır.

Caminin yanında, orta sofanın güneyindeki kubbeli oda çevresindeki evlerin kamulaştırılmasından sonra ortaya çıkan temeller üzerine yeniden yapılmıştır. Bu odada Ahi Evran’a ve diğer Ahilere ait belge ve eşyalar teşhir edilmektedir.


Alaaddin Camisi (Merkez)

Kırşehir il merkezinde, Kalehöyük üzerinde bulunan Alaaddin Camisi’ni Sultan II.Alaaddin Keykubat 1242’de yaptırmıştır. Ancak bu cami günümüze gelememiş, Kırşehir Mutasarrıfı Arif Bey tarafından 1893 yılında yeniden yaptırılmıştır. Giriş kapısı üzerindeki taşların, Melik Muzafferüddin Behram Şah’ın yaptırmış olduğu medreseye ait olduğu sanılmaktadır.

Bugünkü caminin mimari yönden önemi bulunmamakta olup, dikdörtgen planlı, üzeri çatılı bir yapıdır. Kesme taştan yapılan cami 14 pencere ile aydınlatılmıştır. Minberinin herhangi bir özelliği bulunmamaktadır. Yanındaki minaresi kare kaideli, tek şerefeli ve yuvarlak gövdelidir.

Bu cami Kırşehir Arkeoloji Müzesi’nin 1936 yılında kurulan deposu olarak bir süre kullanılmıştır.


Lâle (Lala) Camisi (Merkez)

Kırşehir il merkezinde bulunan Lale Camisi Melik Şah Kümbeti’nin kuzeybatısında bulunmaktadır. Bu yapının ne amaçla yapıldığı kesinlik kazanamamıştır. Caminin darphane olarak yapıldığı söylenmektedir.

Caminin yapım tarihini belirten bir kitabesi olmamakla beraber, XIII.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Günümüzde cami olarak kullanılan bu yapı, üç kubbeli olup, batısındaki kemer izlerine dayanılarak ibadet mekanının iki kubbesinin daha bulunduğu sanılmaktadır. Kesme taştan yapılan kemerler dışında duvar işlemesinde moloz taş kullanılmıştır. Mihrap mermerdendir.


Kapucu (Kapıcı) Camisi (Merkez)

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/01/09/00096393.jpgKırşehir Çarşısında bulunan caminin üzerindeki kitabesi bir Selçuklu camisinden getirilerek buraya konulmuştur. Söylentiye göre de bu kitabe Cacabey Medresesi’nden getirilmiştir. Caminin yapım tarihi kesinlik kazanmamakla beraber yapı üslubundan Osmanlı döneminde, Kapucu Mehmet Paşa tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır. Caminin XVIII.-XIX.yüzyıllarda yapıldığı sanılmaktadır.

Cami kesme taştan, kare planlı olup, üzeri sekizgen kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür. Caminin önünde üç kubbeli bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Son cemaat yerinin iki yan kenarı duvar uzantıları ve bunların arasındaki yuvarlak kemerli iki sütun ile üç bölüm halindedir. Bu bölümler camekanla kapatılmıştır. Caminin yanında taş kaide üzerinde yuvarlak gövdeli, tek şerefeli tuğla minaresi bulunmaktadır.


Çarşı Camisi (Merkez)

Kırşehir il merkezinde bulunan bu cami, Hüseyin Bey isimli biri tarafından 1864 yılında yapılmıştır.

Cami moloz taştan dikdörtgen planlı olarak yapılmıştır. Üzeri ahşap bir tavanla örtülüdür. Mimari yönden özelliği bulunmamaktadır. Caminin minaresi bulunmamakla beraber ilk yapılışında minaresinin olup olmadığı da kesinlik kazanamamıştır.

Fırtına_
02-19-2009, 14:19
Kırşehir Caca Bey Medresesi


http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/01/09/00096381.jpgKırşehir il merkezinde bulunan Cacabey Medresesini, giriş kapısı üzerindeki Selçuklu sülüsü ile yazılmış iki satırlı kitabesinden öğrenildiğine göre Kılıçarslan’ın oğlu III.Keyhüsrev zamanında Kırşehir Emini Nureddin Cebrâil bin Cacabey tarafından 1272-1273 yılında yaptırılmıştır. Medresenin 1272 tarihinde düzenlenmiş, Arapça ve Moğolca vakfiyesi günümüze kadar gelmiştir.

Medresenin giriş kapısı üzerinde kitabeden başka, giriş kemeri üzerine tek satır halinde Besmele ve Kuran’ın Nahl Suresi’nin 9.Ayetinin baş kısmı yazılmıştır. Bunun altında ve uçları iki yana dönen kitabeliğe de Al-i İmran Suresi’nin 18. ve 19. Ayetleri yazılmıştır. Bu kitabeler ile kapı kemeri arasına da iki satır halinde başka bir metin eklenmiştir. Bu metin vergilerin kaldırıldığını belirten bir emirnamedir. W.Hinz’e göre bu kitabe 1330 yılında yazılmıştır. Ana kapının iki köşesine demet şeklinde, duvara bitişik sütunlar yerleştirilmiştir. Ayrıca cephe duvarının dış köşesine de değişik kaideler üzerine oturan bir çift gövdesi burmalı sütunlar yerleştirilmiştir.

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/01/09/00096382.jpgCacabey Medresesi’nin XIX.yüzyılda harap bir halde olduğu sanılmaktadır. A.D.Mordtmann 1858 yılında buradan geçmiş ve bu yapının mühimmat ambarı olduğunu yazmıştır. Sonraki yıllarda medresenin bir bölümü cami olarak kullanılmış, daha sonra da Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından Y.Mimar Ali Saim Ülgen tarafından restore edilmiştir. Günümüzde de medrese cami olarak kullanılmaktadır.

Cacabey Medresesi Anadolu’da benzerlerine rastlanan orta avlusu kubbe ile örtülü kapalı medrese tipinde bir yapıdır. Bu kapalı mekanın bir avlu olarak yapıldığını göstermek için de kubbesinin ortasına bir aydınlık feneri, altına da şadırvan yapılmıştır. Günümüzde aydınlık feneri bulunmamakta, burasının aynı zamanda bir rasat merkezi olduğu iddiası üzerine de etrafı camekanla kapatılmıştır. Medresenin diğer bölümlerinin üzeri düz toprak damla örtülmüştür.

Medrese kesme taştan olup, giriş kapısı etrafında kabartma şeritler halinde iki ayrı renkten taşlardan frizler yapılmıştır. Plan olarak Selçuklu ve Osmanlı mimarisinde görülen avluya açılan dört eyvanlı plan şemasına göre yapılmıştır. Bu eyvanların üzerleri beşik tonozlarla örtülmüştür. Eyvanların etrafında küçük hücreler bulunmaktadır. Büyük eyvanın iki yanında bir çift dikdörtgen planlı büyük hücreye yer verilmiştir. Girişin karşısındaki üzeri beşik tonozla örtülü ana eyvan aynı zamanda namaz kılınan bölümdür. Buraya son derece zengin bezemeli bir mihrap konulmuştur.

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/01/09/00096383.jpgGiriş eyvanının sağındaki hücrenin içerisinden taş bir merdivenle ön cephesinin arkasında bulunan üst kat hücrelerine ulaşılmaktadır. Burada biri mihraplı olmak üzere iki hücre bulunmaktadır.

Medresenin giriş cephesinin sol tarafındaki kubbeli mekan, medreseyi yaptıran Nureddin Cebrâil bin Cacabey’in türbesidir. Bu türbeye soldaki eyvandan altı basamaklı bir merdivenle çıkılmaktadır. Türbenin giriş kapısı kabartma taş bir süsleme ile çerçevelenmiştir. Buradan kısa bir koridorla Cacabey’in sandukasının bulunduğu türbeye girilmektedir.

Medreseden ayrı bir yapı görünümünde olan bu türbe, kare planlı, kümbet şeklinde yapılmıştır. Türbenin üzeri köşelerde üçgen biçiminde pahlarla sekizgene dönüştürülmüş kasnak üzerine taştan piramidal bir külah ile örtülmüştür. Türbenin mihrap biçiminde bir penceresi bulunmakta olup, bu pencerenin etrafı mukarnaslarla çerçeve içerisine alınmıştır. Mukarnaslı kavsaranın altındaki hacet penceresinin üzerine de “Dünyanın bir durak yeri ve her şeyin fani olduğu”nu belirten bir kitabe yerleştirilmiştir. Buradaki pencere nişinin iki yanında da korint üslubunda başlığı olan bir çift sütuna yer verilmiştir.

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/01/09/00096384.jpgTürbenin içerisi çini yazılarla kaplanmıştır. Lacivert çiniler beyaz alçı zemine mozaik tekniği ile yerleştirilmiştir. Burada Ayet’ül Kürsi yazılıdır.

Medresenin kıble duvarı dışında, yapıdan ayrı olarak 21 m. yüksekliğindeki minarenin gövdesi kahverengi ve firuze çinilerle bezenmiştir. Minarenin kürsü kısmı taştan ve kare şeklindedir. Gövdesi yuvarlak olup tuğladandır. Bu tuğlaların arasına firuze çiniler yerleştirilmiştir. Bu yüzden de yöre halkı tarafından yapıya Cıncıklı Cami de denilmektedir. Gövde üzerinde belirli bir yükseklikten sonra zikzak motifleri yapılmıştır. Bu minarenin ayrı bir camiye olduğu konusunda da sanat tarihçiler değişik iddialar ortaya atmışlardır. Ancak, bu iddialar kesinlik kazanamamıştır.

Fırtına_
02-19-2009, 14:19
Kırşehir Türbeleri


Cacabey Türbesi (Merkez)

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/01/11/00097169.jpgKırşehir il merkezinde bulunan Cacabey Türbesi Kırşehir Emiri Nureddin Cebrâil bin Cacabey’e ait olup, Medrese ile birlikte, III.Keyhüsrev zamanında, Cacabey tarafından 1272-1273 yılında yaptırılmıştır.

Türbe Cacabey Medresesi’nin giriş cephesinin sol tarafında bulunmaktadır. Bu türbeye medresenin solundaki eyvandan altı basamaklı bir merdivenle çıkılmaktadır. Türbenin giriş kapısı kabartma taş bir süsleme ile çerçevelenmiştir. Buradan kısa bir koridorla Cacabey’in sandukasının bulunduğu türbeye girilmektedir.

Medreseden ayrı bir yapı görünümünde olan bu türbe, kare planlı, kümbet şeklinde yapılmıştır. Türbenin üzeri köşelerde üçgen biçiminde pahlarla sekizgene dönüştürülmüş kasnak üzerine taştan piramidal bir külah ile örtülmüştür. Türbenin mihrap biçiminde bir penceresi bulunmakta olup, bu pencerenin etrafı mukarnaslarla çerçeve içerisine alınmıştır. Mukarnaslı kavsaranın altındaki hacet penceresinin üzerine de “Dünyanın bir durak yeri ve her şeyin fani olduğu”nu belirten bir kitabe yerleştirilmiştir. Buradaki pencere nişinin iki yanında da korint üslubunda başlığı olan bir çift sütuna yer verilmiştir.

Türbenin içerisi çini yazılarla kaplanmıştır. Lacivert çiniler beyaz alçı zemine mozaik tekniği ile yerleştirilmiştir. Burada Ayet’ül Kürsi yazılıdır.


Ahi Evran Türbesi (Merkez)

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/01/11/00097176.jpgKırşehir, Ahi Evran Mahallesi’nde bulunan Ahi Evran Türbesi cami ile birlikte XIV.yüzyılda yapılmıştır. Seydi Beyoğlu Emir Hasan Bey 1450’de türbenin önüne bir bina eklemiştir.

Türbe, eyvanlı, kubbeli ve kesme taştan yapılmıştır. Caminin giriş bölümünden türbe kısmına küçük kemerli bir kapıdan geçilmektedir. Bu kapının üzerinde Dulkadiroğullarından Süleyman Bey’in oğlu Alaaddin Bey’e ait 1481 tarihli bir kitabe bulunmaktadır. Türbe kubbeli bir merkezi mekan ile onun kuzey ve güneyinde bulunan iki simetrik hücreden ve doğuya doğru uzanan sivri tonozlu bir eyvandan meydana gelmiştir. Bunlardan yüksek ve geniş bir kemerle Ahi Evran’ın türbesine geçilmektedir.

Türbe birkaç basamak yüksekliğinde olup, burada Ahi Evran’ın sade ve ahşap sandukası bulunmaktadır. Bu türbe içerisinde bulunan Şeyh Erzurumî’ye ait olduğu bilinen ahşap sanduka Ankara Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde koruma altına alınmıştır.

Türbe kuzey ve doğuya açılan alçı şebekeli birer pencere ile aydınlatılmıştır. Türbenin içerisi XIX.yüzyılın kalem işleri ile bezenmiştir. Türbe üzerindeki piramidal külahına son onarımlarda ejder figürüne benzer bir alem takılmıştır. Türbenin yanında kime ait oldukları belli olmayan çok sade beş ahşap sanduka daha bulunmaktadır.


Melik Gazi Türbesi (Merkez)

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/01/11/00097177.jpgKırşehir il merkezinde Cacabey Camisi’nin doğusunda, lale Camisi’nin de arkasında bulunan Melik Gazi Kümbeti, Mengücek oğullarından Muzafirüddin Behram Şah adına eşi tarafından 1240-1250 yıllarında yaptırılmıştır.

Türbe, Anadolu Selçuklu mimarisinin karakteristik örneklerinden olup, kare kaide üzerine sekizgen planlı olarak kesme taştan yapılmıştır. Kare kaideden sekizgen gövdeye sivri üçgenlerle geçilmiştir. Kümbetin üzerini Türk üçgenlerine oturan konik taş bir külah örtmüştür. Türbe iki katlı olup alt katında mumyalık bulunmaktadır. Bu bölümün üzeri tonozla örtülüdür. Yanındaki bir pencere ile içerisi aydınlatılmıştır. Dışarıdan bir kapı ile mumyalığa girilmektedir.

Kümbetin içerisine dışarıdan bir merdivenle sahanlığa, oradan da üzeri stalaktitli bir kapıdan türbeye girilmektedir. Buradaki kapı lentosunun üzerinde üç satırlık, beyaz mermer Selçuklu nesihi ile yazılmış kitabesi bulunmaktadır. Kümbetin içerisi bir pencere ile aydınlatılmıştır. Türbenin zeminden kubbeye kadar olan yüksekliği 5.85 m.dir. Türbenin mumyalıktan itibaren yüksekliği 15 m. yi bulmaktadır. İçerideki duvarlar kemerlerle bölümlere ayrılmıştır.
Zemine taş bir sanduka yerleştirilmiştir.


Aşık Paşa Türbesi (Merkez)

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/01/11/00097180.jpgKırşehir’in kuzeyinde, Ankara-Kayseri yolu üzerinde, eski bir mezarlığın içerisinde bulunan bu türbe, Mutasavvıf ve halk şairi Aşık Paşa’ya (1272-1333) aittir. Türbeyi Aşık paşa’nın yeğeni ve Eretna Veziri Köse Peygamber Alaaddin Ali Şah yaptırmıştır. Yapım kitabesi bulunmamaktadır. Türbe XIV.yüzyılın ilk yarısına tarihlendirilmektedir. Sultan II.Beyazıt 1481 yılında türbeyi onarmıştır. Türbenin son onarımı da Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 1935 yılında yapılmıştır.

Türbe beyaz mermerden kare planlı olup, üzeri kubbe ile örtülüdür. Türbenin önünde sivri tonozlu, dikdörtgen planlı bir giriş kısmı bulunmaktadır. Portali ince bir işçilikle mermerden yapılmış, kenarları örgü motifleri ile bezenmiştir. Türbenin üzerinde Aşık Paşa’nın Türkçe yazılı bir kitabesi bulunmaktadır:

“Türk diline kimesne bakmaz idi
Türklere her giz gönül akmaz idi
Türk dahi bilmez idi bu dilleri
İnce yolu ol ulu menzilleri
Aşık Paşa”.

Türbenin içerisinde kubbe ile pencere arasında bulunan bir yazıtta da şunlar yazılıdır:

“Ledün ilminin sahibi, uyarıcıların biricik kutbu.
Tanrı’nın eri şeyh baba Muhlisinin o da şeyh İlyas’tan torunudur. 670’te (1271) geldi.
733 (1332) sefer ayının 13.Salı gecesi bu dünyadan uçtu”.

Türbeye dar bir giriş holü ve üzeri sekiz köşeli kasnak üzerine oturmuş kubbe ile örtülü kare bir mekana girilmektedir. Bu mekanın ortasında Aşık Paşa’nın sandukası bulunmaktadır. Türbenin altında mumyalık kısmı bulunmaktadır.


Fatma Hatun Türbesi (Merkez)

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/01/11/00097182.jpgKırşehir’in güneyinde, Yenice Mahallesi’nde Kümbetaltı mezarlığının yakınında bulunan Fatma Hatun Kümbeti, kitabesinden öğrenildiğine göre Abdullah kızı Fatma Hatun için İlhanlı ileri gelenlerinden Hoca Aka tarafından 1288 yılında yaptırılmıştır.

Kümbet, düzgün kesme taştan kare bir kaide üzerine sekiz köşeli bir plan göstermektedir. Üzeri sekiz içten tuğla, dıştan köşeli taş bir külah ile örtülüdür. Külahın kaidesi ile binanın çevresini kuşatan stalaktitli bir silme bulunmaktadır. Türbenin altında mumyalık kısmı vardır.






Kalender (Karakurt) Baba Türbesi (Çiçekdağı)

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/01/11/00097184.jpgKırşehir’in 16 km. batısında, Çiçekdağı ilçesinde bulunan Kalender Baba Türbesi, Selçuklu hükümdarlarından Kılıçarslan tarafından 1135 yılında yaptırılmıştır. Kalender Baba Selçuklu emirlerinden olup, Karakurt Baba ismi ile de tanınmaktadır.

Kümbet kesme taştan, Selçuklu mimari üslubunda yapılmıştır. Kare kaide üzerine sekiz köşeli olan türbenin üzeri sekiz köşeli taş bir külah ile örtülüdür. Duvarlarında birer cephe atlayarak, düz lentolu üç pencere ile aydınlatılmıştır. Giriş kapısı yuvarlak kemerli olup, oldukça basittir. Üzerindeki kitabesi günümüze ulaşamamıştır. Türbenin yanında kesme taştan, kare planlı, üzeri kubbeli bir de mescit bulunmaktadır.


Süleyman Türkmani Türbesi (Merkez)

Kırşehir İmaret Mahallesi’nde bir tepe üzerindeki Süleyman Türkmani Türbesi’nin ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Bu türbe birkaç kez yıkılmış ve sonra yeniden yapılmıştır. Selçuklu üslubundaki bu türbenin XIII.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Süleyman Türkmani (1214-1298), Horasan erenlerinden olup Aşık Paşa’nın hocasıdır.

Kesme taştan yapılmış olan türbeye bir sahanlıktan girilmektedir. Türbenin sol tarafında yüksek bir yere Şeyh Süleyman’ın torunları Şeyh Hasan ile Şeyh Süleyman’ın, Moğol emiri Kutlu Şah’ın oğlu ve kim olduğu bilinmeyen bir mezar bulunmaktadır. Ayrıca içeride Şeyh Süleyman Veli, Mehmet Çelebi, Şeyh Osman ve Şeyh Bekir’in mezarları da bulunmaktadır.


Melik (Muhterem) Hatun Türbesi (Merkez)

Kırşehir İmaret Mahallesi’nde bulunan Melik (Muhterem) Hatun Türbesi, sandukası üzerindeki kitabesinden öğrenildiğine göre; Mehmet İbrahim kızı Melik Hatun’a aittir. XIII.yüzyılda Selçuklu üslubunda yapılmıştır.

Türbe kesme taştan yapılmış olup, içerisinde Melik Hatun’un mermer sandukası bulunmaktadır. Sanduka üzerinde Ayet’ül Kürsi ve Farsça yazılmış yazılar bulunmaktadır.


Yunus Emre Türbesi (Merkez)

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/01/11/00097185.jpgKırşehir Ulupınar’da bulunan Yunus Emre Türbesi, XIII.yüzyılda yapılmış, daha sonra yıkılmış ve yerine bugünkü yapı yakın tarihlerde yapılmıştır.

Günümüzde Yunus Emre Milli Parkı içerisinde, kayalar üzerinde bulunan Mutasavvıf ve Şair Yunus Emre’nin türbesi anıtsal görünümlü olup, kare kaide üzerine dört ayağın taşıdığı konik taş bir külah ile üzeri örtülüdür. Türbenin çevresi dört ayağı birbirine bağlayan yuvarlak kemerlerle dışa açık görünümdedir.

Fırtına_
02-19-2009, 14:19
Kırşehir Kesik Köprü Kervansarayı


http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/01/09/00096388.jpgKırşehir Merkez ilçesi, Kesikköprü Köyü’nde, Kesikköprü’nün yanında, Kızılırmak’ın kenarında bulunan bu kervansarayı, Y.Mimar Ali Saim Ülgen Gıyasüddin Keyhüsrev tarafından 1206’da yaptırdığını ileri sürmüştür. Bununla birlikte üzerindeki kitabede Kırşehir Valisi Nureddin Cebrail bin Cacabey tarafından 1248 yılında yaptırıldığı yazmaktadır.

Kervansaray, diğer Selçuklu kervansarayları gibi orta avlu etrafında sıralanmış revak ve hücrelerden meydana gelmiştir. Kesme taştan kervansarayın güneyinde basık kemerli giriş kapısı bulunmaktadır. Bu kapı kabartma geometrik motiflerle bezenmiştir. Giriş kemeri üzerinde daire biçimli güçle motifleri, kabartma bitkisel bezemeler bulunmaktadır. Girişin iki yanı duvara dayalı yarım yuvarlak sütunlarla hareketlendirilmiştir. Buradan tonozlu bir geçit ile avluya girilmektedir. Bu geçidin batısındaki bir kapı kervansarayın mescidine geçişi sağlamaktadır. Bu mescidin mihrabı geometrik motifler ve gülçelerle bezenmiştir. Ayrıca mihrabın köşelerine duvara dayalı sütunlar yerleştirilmiştir.

Girişin doğusunda hanın kontrolünü yapanlara ait bir oda bulunmaktadır. Kervansarayın ahır kısmı tonozlarla örtülü olup, üç neflidir. Çevre duvarlarının dışına da kale görünümündeki bu kervansarayı destekleyen dörtgen kuleler yerleştirilmiştir. Günümüze harap durumda gelebilen yapı, son yıllarda Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce onarılmıştır.

Fırtına_
02-19-2009, 14:20
Kırşehir Köprüleri


Aşağı Pazaryeri Köprüsü (Merkez)

Kırşehir, Kırşehir-Savcılı yolu üzerinde Kılıçözü Deresi üzerinde yapılmış olan köprünün kitabesi bulunmamaktadır. Bu nedenle ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Yapı üslubundan XIX.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır.

Köprü 11 m. uzunluğunda, 8 m. genişliğinde olup, tek bir gözden meydana gelmiştir. Köprünün yuvarlak tek gözü kesme taştan, diğer bölümleri moloz taştan yapılmıştır. Köprünün her iki yanında taş korkuluklar bulunmaktadır. Günümüze iyi bir durumda gelebilmiştir.


Kesikköprü (Merkez)

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/01/09/00096367.jpgKırşehir, Kırşehir-Ortaköy arasında, Kesikköprü Köyü’nde, Kızılırmak üzerinde bulunan bu köprü, kitabesinden öğrenildiğine göre II.Keyhüsrev’in oğlu II.Keykavus’un saltanatının ilk döneminde 1248’de yapılmıştır. Köprüyü yaptıran Atabeg İzeddin Ebül meali Muhammed’dir.
Köprünün Kırşehir yönündeki girişinde soldan birinci gözün başlangıcına üç satırlık mermer üzerine kitabesi yerleştirilmiştir. Bu kitabe sonradan nehrin içerisine düşmüş, Karayolları tarafından 1967 yılında, köprünün onarımı sırasında yerine konulmuştur.

Anadolu Selçuklu köprülerinin en büyük örneklerinden biri olan bu köprü, 220 m. uzunluğunda, 4.50 m. genişliğinde olup, 13 gözden meydana gelmiştir. En büyük kemer açıklığı 13.50 m.dir. Köprünün sivri kemerleri birbirlerinden farklı olarak yapılmıştır. Bu kemerlerin bazıları üzerinde tahfif kemerleri bulunmaktadır. Köprü ayaklarının menba tarafı üçgen şeklinde selyaranlar, mansap tarafı da mahmuzlarla takviye edilmiştir.

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/01/09/00096369.jpgKöprü çeşitli dönemlerde onarılmış, özellikle son onarımında girişteki ilk kemer ve tempan duvarları değiştirilmiş, bu kısmın korkulukları yenilenmiştir.

Köprünün başında Selçuklular döneminde yapılmış Kesikköprü Kervansarayı bulunuyordu. Bu kervansarayın çok az kalıntısı günümüze gelebilmiştir.