PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Eskişehir Sözlü Tarih


Fırtına_
02-19-2009, 13:50
Eskişehir Sözlü Tarih

Seyit Battal Gazi’ye ilişkin söylence

Seyiy Battal Gazi’nin babası Hüseyin Gazi bir gece düşünde Cafer adlı bir yiğit görür.Pehlivanlıkta Hamza,Heybette Ali,Adalette Ömer gibi olan Cafer Hızır’ın atını ,Hz.Davut’ın zırhını,Hz.Ömer’in süngüsünü taşımaktadır.Hüseyin gazi bu yiğidin kimliğini çok merak eder.Bir başka gece düşünde ,bu yiğidin onun oğlu olacağı ,Rum diyarını baştan sona müslüman edeceği müjdesi verilir.
Hüseyin Gazi bir süre sonra doğan oğluna Cafer adını verir.Cafer çok küçükken babası bir savaşta ölür.Cafer büyür,yiğit bir delikanlı olur.Bir gün babasından kalanları ister.bunları alabilmesi için "Kafirler ülkesini müslüman etmesi gerektiği "söylenir.
Böylece Cafer su olur akar,yel olur eser,tek başına ordular kurar,gelip geçtiği her yerde adını duyurur.,dinini yayar.Adı Halk arasında Seyit Battal Gazi olarak anılır.Seyitliği Peygamberin soyuna,Gaziliği savaşlardaki yiğitliğine ve aldığı sayısız yaraya,Battallığı görülmemiş gücüne ve heybetine dayanır.
İnanışa göre Seyyit Battal Gazi Peygamberimizin isteği ve müjdesiyle Anadolu’ya gönderilmiştir.
Bir gün Peygamber’in huzurunda Rum diyarının güzelliğinden söz edilir.Peygamber’in hatırı Rum’a meyleder.O zaman Cebrail gelir.Tanrı Katı’ndan selam getirir ve İki yüzyıl sonra Cafer adında bir yiğidin Rum diyarını fethederek müslüman ülkesine katacağını müjdeler.
Yine bir efsaneye göre Emevi ordusuyla Bizans ordusu Eskişehir Afyon Konya dolaylarında bir savaşa tutulur Seyit Battal Gazi’nin de aralarında bulunduğu Emevi ordusu zor durumda kalır ve çekilmeye başlar.Tekke Bayırı’nda Bizanslılar la karşılaşırlar.Yanlız durum gereği tüm askerlere Battal’ın askerilerin aralarında bulunduğu yayılması istenir.Savaşırken bir asker "Medet Ya Seyit Battal Gazi"diye seslenir.Bunun üzerine Bizans ordusunda dağılma belirtileri başlar.Bir süre sonra toplanıp saldırıya geçerler.Battal Gazi yaralanır ve bir mağaraya doğru çekilmeye başlar.Bu sırada bir el ona yardım eder ve onu mağaraya sokar.
Efsaneye göre bu bir kral kızı’dır.Battal Gazi’ye vurgundur.Yaralanınca onu izler,mağarayı bulmasını sağlar.Battal Gazi yere düşer onun bu durumuna çok üzülen kral kızı da orada üzüntüsünden üzerine kapanarak ölür.Mağaraya giren Bizanslılar onları bu halde görür Bizans Hükümdarı Battal’ın son isteğini sorar.Battal tutsaklarca İslam dini gereğince toprağa verilmesini ister ve ölür.
yıllar sonra Selçuklu hükümdarı Alaaddin Keykubad’ın annesi rüyasında Batal’ı görür ve ona mezarını ziyaret etmesini ve oraya bir türbe (Mesihiye kalesi) yaptırmasını söyler.Bunun üzerine yollara düşer.Bu sırada Mesihiye’de koyunlarını otlatmakta olan Kutluca Çoban koyunlarının belli bir yere geldiklerinde toprağa basmak istemediklerini görür. Bunları bir kaç gün izler ama hep aynı durum ortaya çıkar.Bir gece ağaç altında dinlenirken oraya nur indiğini görür.Gördüklerini Mesihiye Beyi’ne anlatır,o da orayı bir duvarla çevirir.
Bu sırada Ümmühan Hatun’da Mesihiye Kalesine varmıştır.Çevrede ziyaret yeri olup olmadığını araştırır Bey’de Kutluca Çoban’ın anlattıklarını,anlatır.Hatun Kutluca Çoban’ı bulur ve bir de onu dinler.Eğer doğruysa aynı rüyayı görmesi için Tanrı’ya yakarır.rüyayı görünce Türbeyi yapmaya karar verir.Söylenceye göre Ümmühan Hatun tek Küpesini türbe yapımında gerekebilir diye demir bir kutu içinde direklerin biri altına gömdürür.

Lüle Taşının bulunuşuna ilişkin söylence

Efsaneye göre Genç bir Çoban sürülerini yayarken yorulur ve bir ağacın altına oturur.Gözüne bir delik ilişir ve ağzında ak taşla bir köstebek delikten çıkmaya çalışmaktadır.Bunun ne olduğunu merak eden çoban elini deliğe sokar.İrice bir ak taş çıkarır.Elinde evirip çevirirken,çok güzel bir kıza dönüştüğünü görür,şaşırır.Dokununca kız yeniden deliğe girip kaybolur.Çoban onu bulmak için derince bir kuyu kazar.Ak taşlardan başka bir şey bulamaz sonunda kuyuda ölür.