PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Karaman Köprüleri


Fırtına_
02-19-2009, 13:39
Akköprü (Merkez)

Karaman Yeşildere (İbrala) yolu üzerinde bulunan, kitabesi günümüze gelemeyen bu köprü Yeşildere (İbrala) Çayı üzerinde bulunmaktadır. Karamanoğulları döneminde XIV.-XV.yüzyılda yapılan bu köprü 18 m. uzunluğunda tek gözlü bir köprüsür. Kemerinin açıklığı 10 m., eni de 4 m.dir.

Köprü muntazam kesme taştan yapılmış olup, tek göz kemeri sivridir ve tempan duvarına göre bu göz deha içeridedir. Köprünün korkuluğu tek sıra halinde iri blok taşlardan yapılmıştır. Kısmen özelliğinden uzaklaşmış olmakla beraber günümüze iyi bir durumda gelmiş ve halen kullanılmaktadır.


Gazalpa Köprüsü (Merkez)

Karaman Çeltek Mahallesi’nde Gazapla Çayı üzerinde iki köprü bulunmaktadır. Bu köprülerin banisi Gazi Alp’tir. Karamanoğulları döneminde yapılmıştır. Karamanoğulları vakfiyelerinde ve Osmanlı vakıf kayıtlarında bu köprülerin ismi geçmektedir.

Kesme ve moloz taştan yapılan bu köprülerden biri yuvarlak tek gözlü, diğeri de yuvarlak dört küçük gözlüdür.


Kızıllar Köprüsü (Merkez)

Karaman Yeşildere, Kızıllar Köyü’nde bulunan bu köprü Karamanoğulları döneminde, XIV.yüzyılda yapılmıştır. Kitabesi bulunmamaktadır.

Kesme taş ve moloz taştan yapılan köprü tek gözlüdür. Günümüzde kullanılmamaktadır.


Orta Köprü (Merkez)

Karaman Taşkale, Orta Cami Mahallesi’nde, Yeşildere Çayı üzerinde bulunan bu köprünün ne zaman yapıldığı konusunda kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Bununla beraber, Cumhuriyetin ilk yıllarında yapıldığı sanılmaktadır.

Köprü 25 m. uzunluğunda, çaydan 7 m. yükseklikte olup, yuvarlak kemerlidir. Köprü kesme taştan yapılmıştır.


Salavat Köprüsü (Merkez)

Karaman Göçer Köyü’nde, Göksu nehri üzerinde bulunmaktadır. Köprünün kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi konusunda kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Bununla beraber Karamanoğulları döneminde, XIV.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır.

Köprü kesme taştan yapılmış olup, 15 m. uzunluğunda, 3 m. genişliğindedir. Göksu Çayı’ndan yüksekliği 12 m. civarındadır. Tek gözlü, yuvarlak kemerli bir köprüdür.


Ayrancı Köprüsü (Ayrancı)

http://www.kenthaber.com/Resimler/2005/12/10/00077323.jpgKaraman Ayrancı ilçesinde bulunan bu köprünün kitabesi günümüze gelememiştir. Bununla beraber, XIV.yüzyılda Karamanoğulları döneminde yapıldığı bilinmektedir.

Köprü büyük bir ana göz ve onun solunda daha küçük bir gözden meydana gelmiş, kesme taş ve moloz taştan yapılmıştır. Gözleri oluşturan kemerler sivridir. Köprünün menba tarafında üçgen şekilde sivri külahlı bir selyaran bulunmaktadır. Korkuluklar tempan duvarlarının devamı niteliğindedir. Köprü günümüzde kullanılmamaktadır.


Musaköyü Köprüsü (Ayrancı)

Karaman Ayrancı ilçesine 4 km. uzaklıkta bulunan Musaköyü Köprüsü Karamanoğulları döneminde yapılmıştır. Ancak köprü 1968 yılında sel nedeniyle yıkılmış ve kitabesi de kaybolmuştur. Bunun dışında kaynaklarda bu köprü ile ilgili herhangi bir bilgiye rastlanmamaktadır. Bugün bu köprünün olduğu yerde beton bir köprü bulunmaktadır.


Ziya Efendi Köprüsü (Ayrancı)

Karaman Ayrancı İlçesi, Kaleköyü’nde bulunan bu köprünün kitabesi bulunmamaktadır. Bununla birlikte, banisinin Ziya Efendi isimli biri olduğu söylenmektedir. Kaynaklarda Ziya Efendi ile ilgili bir bilgi bulunmamaktadır.

Yavuz Sultan Selim veya IV.Murad zamanında yaşadığı söylenmektedir. Halk arasındaki yaygın bir söylentiye göre; Yavuz Sultan Selim Mısır seferine çıkmadan önce burada yaşayan Ziya Efendi’yi ziyaret etmiştir. Yavuz Sultan Selim’in askerleri köprüden geçerken Ziya Efendi’nin adamları onlara engel olmak istemiş ve “Efendi Hazretleri müsaade etmiyor” demişlerdir. Bunun üzerine Yavuz Sultan Selim atını çaya sürerek geçmiş, ancak adamlarından bazıları boğulmuştur. Daha sonra bu kişilerin Ziya Efendi’nin adamları değil, bozguncular olduğu öğrenilmiştir.

Ziya Efendi Köprüsü tek sıra kesme taştan yapılmıştır. Köprü korkulukları iri blok taşlardan olup, yer yer taşların arasında çevreden toplanmış sütun ve mezar taşları da görülmektedir. Üç gözden meydana gelmiş olup, bu gözler sivri kemerlidir. Kemerler tempan duvarlarına göre daha içerdedir. Ana gözün iki tarafında yuvarlak birer tahliye gözü bulunmaktadır.


Ala (Görmel) Köprüsü (Ermenek

http://www.kenthaber.com/Resimler/2005/12/08/00075464.jpgKaraman Ermenek ilçesinin 18 km. uzağında, Ermenek-Anamur yolundaki bu köprü Göksu Nehri’nin üzerindedir. Köprü nün biri büyük, diğeri de küçük olmak üzere iki kitabesi bulunmaktadır. Bunlardan halat motifli çerçeve içerisine alınmış dört satırlık Arapça büyük kitabesinde h.706 (1306) yılında Karamanoğullarından Mahmut Bey’in oğlu Mirza Halil Bey ile Bedreddin İbrahim Bey ile birlikte oldukları saltanat yıllarında yaptırdıkları yazılıdır. Bu kitabenin üzerindeki küçük kitabede ise mimarının Yusufoğlu Süleyman olduğu yazılıdır.

Bu köprünün yapılışı ile ilgili bazı söylentiler de bulunmaktadır. Gülnar’da Gezendi Köprüsü’nü yapan ustanın kalfası Süleyman ustasından gizli olarak bu köprüyü yaptırmış, ustası da bu köprüyü görünce; “öğmeli değil görmeli” demiştir. Bu yüzden de köprünün adı Görmeli Köprüsü olarak kalmıştır.

Köprü 62.60 m. uzunluğunda, 5.75 m. eninde iki gözlü olarak yapılmıştır. Köprünün su seviyesinden yüksekliği 28 m., büyük kemerin açıklığı da 21.60 m.dir. Köprünün kara ile bağlandığı noktalar kayalara oturtulmuştur.


Bıçakçı (Göksu) Köprüsü (Ermenek)

Karaman Ermenek ilçesinde bulunan bu köprü, Göksu Nehri üzerindedir. Kitabesinden öğrenildiğine göre Karamanoğulları döneminde XIV.yüzyılda yaptırılmıştır. Mimarı bilinmemektedir.

Köprü kesme taştan yapılmış olup, 89.40 m. uzunluğunda, dört gözden meydana gelmiştir. Yuvarlak kemerli bu gözlerden en büyük kemer açıklığı 15 m.dir. Bu kemerlerin ortasındaki büyük, diğerleri daha küçüktür. Büyük gözün iki kenarında birer yuvarlak tahliye gözleri de bulunmaktadır. Köprü yakın tarihlerde onarılmıştır.

Fırtına_
02-19-2009, 13:39
Karaman Kaleleri


Karaman Kalesi (Merkez)

http://www.kenthaber.com/Resimler/2005/12/09/00076557.jpgKaraman il merkezinde, Hisar Mahallesi’nde bulunan Karaman Kalesi’nin XII.yüzyılda Selçuklular döneminde yapıldığı sanılmaktadır. Kale XIV.yüzyılın ortalarında Karamanoğulları, XIII.yüzyılda İlhanlılar, XV.yüzyılın sonunda da Osmanlılar tarafından onarılmıştır.

Karaman Kalesi dış, orta ve iç kale olarak yapılmış, irili ufaklı birbirlerinden farklı olarak dokuz burç ile takviye edilmiştir. Burçların alt yapılarının XIII.- XIV.yüzyıllarda yapıldığı, XV.yüzyılda da üst kısımlarının tamamlandığı sanılmaktadır. Bunun da nedeni taşlar arasındaki renk farklarıdır.

İç kale köşelerinde silindirik veya pirizmatik şekilli büyük burçlarla sınırlandırılmış, muntazam olmayan dikdörtgen bir plana sahiptir. Burada büyük bir burç ve bununla kuzeydoğu köşe kulesi arasında yine dikdörtgen planlı küçük bir burç bulunmaktadır. İç kalenin doğu cephesinde kaidesi dörtgen üzeri üçgen pahlarla bağlanmış, yarım sekizgen planlı küçük bir burç, batısında da yine dikdörtgen planlı küçük bir burç onları tamamlamaktadır. Kalenin güneyindeki dikdörtgen planlı büyük burç ta iç kalenin girişini meydana getirmektedir. Basık kemerli giriş kapısının üzerinde sivri kemerli bir alınlık içerisinde dikdörtgen şekilde yazısız bir kitabelik bulunmaktadır. Bu kapının çevresi pahlı bir profille çerçevelenmiştir. Bu çerçevenin üzerinde birer kabaraların bulunduğu, içerisi rumilerle süslenmiş bir alınlık yerleştirilmiştir. Bu alınlığın çevresindeki duvarların taş örgüsünde de antik ve Bizans çağına ait malzemelerin kullanıldığı da görülmektedir. Giriş kulesinin il yapılışında iki katlı olduğu duvarlardaki izlerden anlaşılmaktadır. Girişin solunda Karamanoğulları döneminde, XIV.yüzyılda yapılmış ikinci bir giriş kapısı da dikkati çekmektedir. Bu kule güney ve doğu yönüne açılan mazgal pencerelerle aydınlatılmıştır. Buradan zamanla moloz ve toprak dolmuş ve bunun sonucu zemini yükselmiş bir iç avluya geçilmektedir. Bu avluda kulelerin alt katlarına girişleri sağlayan ve bugün toprağa gömülmüş kapılar ile burçlara çıkışı sağlayan merdivenler bulunmaktadır. Kalenin burçları ahşap döşemelerle katlara ayrılmış ve duvar içerisine yerleştirilmiş merdivenlerle iniş ve çıkışlar sağlanmıştır. Bu ahşap bölmelerden günümüze hiçbir iz gelememiştir. Ayrıca kalenin üst kısmındaki seyirdim yolları mazgal ve siperler de kısmen yıkılmıştır.

http://www.kenthaber.com/Resimler/2005/12/09/00076560.jpgKaraman Kalesi’ni XVII.yüzyılda gezmiş olan Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde bir takım bilgiler vermektedir:

“…ve Kal’a-i Karaman hamunun ortasında havalesiz üç kat, bir kat şaddadi bina, sarp ve metin ve kavî kal’adır. İç Kal’ası bir mürtefi topraklı bayır üzre, şekl-i murabba, şeddadi iri iri taşlı kal’adır. Ve bu iç kal’anın cürmü altıyüz adımdır. Ve sekiz kule-i azimdir. Ve cevani bir erbaası amik ve ariz hendektir. Ve garba nazır ancak bir kapısı var, ağaç cisir ile geçilir. Üç kat demir kapılardır. Ve bu kapının iki tarafında olan dıvar taşlarının her birinde celi hat ile esma-ül hünsa tastir olunmuştur. Ve dizdar bunda sakin olur. Cümle kırkaltı hürde toprak örtülü evlerdir. Ve bir camiden gayri bir şey yoktur. Ve bu kal’adan taşra bir kat kal’a dahi çevrilmiştir. Orta Hisar derler. Şekl-i ile müdevver bir metin kal’adır. Ve başka hendeği vardır. Ve dairenmadar cürmü bin yediyüz adımdır. Ve cümle kırk kuledir. Ve iki kapıdır. Garp tarafından yol kapısı, kıble tarafından Pazar kapısıdır. Bu şehr-i azimi ihata eder, taşra baru kal’ası üçüncü katıdır. Çepçevirme yedi bin adım, kal’ayı kebirdir. Ve cümle yüzkırk kuledir. Ve cümle dokuz kapıdır. Evvele Paşa Camiinde kıbleye nazır emildenli kapısı ve şarka nazır şam kapısı ve garba nazır sekiçeşmesi kapısı ve yine şarka nazır şam kapısı ve garba nazır sekiçeşmesi kapısı ve yine garba nazır şam kapısı ve garba nazır kör soğuk kapısı ve Hazret-i Mevlana validesi türbesi dibinde parmakkapı ve cenuba toplar kapısı. Kıbleye imaret kapısı ve cenube Emir Ahmet kapısı ve kıbleye tekke kapısı ve cürümde olan ribat-ı azimin içinde cümle otuziki mahalle ve elliüç mihraptır”.

Evliya çelebi’nin değindiği gibi iç surun güneye bakan Pazar Kapısı ile bunun çevresindeki burçlar ve duvarlar ayakta durmaktadır. Pazar Kapısının kemeri ve üst kısmı yıkılmıştır. Kalenin orta suruna girişte sol tarafta duvara açılmış büyük mazgal pencerelerinden bir tanesi günümüze ulaşabilmiştir. Orta surdaki bazı duvar ve burçlar evler arasında kalmıştır.


Firan (Ermenek) Kalesi (Ermenek)

Karaman Ermenek ilçesinin kuzeyinde, kayalık bir alanda kurulan bu kalenin yapımı ile ilgili bilgiler yeterli değildir. Kalenin ne zaman kurulduğu bilinmemekle beraber tarih boyunca birkaç kez onarılmış, Karamanoğullarının önemli kalelerinden biri olmuştur. Amasyalı coğrafyacı Strabon bu kaledeki mağaraları Zakfiran Mağaraları olarak nitelendirdiğinden de Firan Kalesi olarak anılmıştır.

Evliya Çelebi bu kaleyi; “Göklere ser çekmiş kırmızı bir dağın ortasında Tanrı kudreti ile yapılmış bir Kaledir. Ben karada ve denizde 32 yılda 18 padişahlık yer gezdim böyle bir kale görmedim. Mutlaka gezilmeli görülmelidir. Bu kale Tanrının kudret eliyle yapılmıştır. Hendeği ve kuleleri yoktur zaten bunlara ihtiyaç da yoktur. Kale eşsizdir Yalnız şarka bakan küçük bir kapısı vardır. Bu kapıya dahi 140 kademe ağaç merdivenle çıkılır bir yanı ağaç korkuluktur. Kalenin içinde 40-50 kadar kargir ev vardır. İçinde bir can vardır. Kayalardan ab-ı hayat gibi bir su çıkar, aşağıya akar. Velhasıl övmekle insanın aciz kalacağı emsalsiz bir kaledir. Kalenin dizdarı ve 18 neferi vardır” tanımlamıştır.

Firan (Ermenek) Kalesi yüksek kayalar üzerinde kesme taştan yapılmıştır. Kaleye biri doğudan, diğeri de dik kayalığın alt bölümünden kayaların oyulması ile meydana getirilmiş 72 basamaklı iki merdivenle çıkılmaktadır.

Kale savunma amaçlı olarak yapılmış, ancak hapishane olarak da kullanılmıştır. Bu kalenin, arazi konumundan ötürü çevresinde hendekleri ve kuleleri bulunmamaktadır.


Mennan Kalesi (Ermenek)

Karaman Ermenek ilçesi, Görmeli Köyü’nde, Açıkkır Dağı’nın doğusunda dik bir tepe üzerinde kurulmuştur. Bu kale Ermenek, Mut, Gülnar yolu üzerinde Ermenek ve Erik Çaylarının birleştiği yerdedir. Kalenin ele geçirilmesi son derece zor ve savunması da o nispette kolaydır. Bu kalenin ismi çeşitli kaynaklarda Meyan, Minan olarak geçmektedir. Mennan “sığınılacak yer” anlamında bir sözcüktür.

Kalenin ne zaman yapıldığı kesinlik kazanamamakla beraber Karamanoğulları döneminde onarıldığı bilinmektedir. Bununla beraber kalenin Hititler zamanında kurulduğu, Lydialıların, Asurluların, Romalıların ve Bizanslıların kullandığını ileri süren kaynaklarda bilgilere rastlanmıştır. Ancak bu bilgiler kesin bir kanıta dayanmamaktadır. Osmanlıların Karamanoğulları ile yaptıkları savaşta, Gedik Ahmet Paşa Karaman ve Ermenek’i ele geçirince savaşı kaybeden Karamanoğlu Pir Ahmet bu kaleye sığınmıştır.

Tepenin batısında, kesme taştan, dikdörtgen planlı, beşik tonoz örtülü, güneybatı ve kuzeybatı köşelerinde iki kulesi olan bir yapı, halen ayaktadır. Ayrıca birçok sarnıç ve yıkılmış yapı kalıntıları bulunmaktadır.


İlisıra Kalesi (Merkez)

Karaman Yollarbaşı’nda, İmirme denilen yerde bulunan İlisıra Kalesi Bizans döneminde yapılmıştır. Lystra Kalesi olarak da isimlendirilen bu kale harap bir durumda günümüze gelebilmiştir. Kalıntılarından planını çıkarmak mümkün olamamıştır. Yakınında Bizans döneminde yapılmış bir de kilise bulunmaktadır.


Divle Kalesi (Ayrancı)

Karaman Ayrancı ilçesi, Divle (Üç Harman) Köyü’nde bulunan bu kalenin ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Bununla beraber kaynaklardan öğrenildiğine göre Selçuklular, Karamanoğulları ve Osmanlılar döneminde kullanılmıştır.

Kale kayalık bir arazide kayalarla bütünleşmiş olarak yapılmıştır. Birkaç katlı olan kale moloz taştan yapılmış olup, kalenin yerleşim birimlerinin büyük bir kısmı kayalıklar içerisindeki mağaralardadır. Kalenin kalıntılarından planını çıkarmak mümkün olamamıştır.


Gaferiyet Kalesi (Kazımkarabekir)

Karaman Kazımkarabekir ilçesinde bulunan bu kalenin ne zaman yapıldığı konusunda yeterli bilgi bulunmamaktadır. Bununla beraber kalenin Beylikler döneminde yöresel taşlarla yapıldığı sanılmaktadır. Bu kalenin Karaman Kapısı, Hisar Kapısı, Küçük Kapı ismi ile anılan üç kapısı bulunmakta idi. Bunlardan yalnızca moloz ve kesme taştan yapılmış olan, 21 zıvana taşlı ve kemerli, Karaman Kapısı günümüze gelebilmiştir.

Kale çevresindeki yerleşim birimleri, kalenin taşlarını sökerek yapılarında kullanmışlardır. Bunun sonucu olarak kale ortadan kalkmıştır.