PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Ankara Cami ve Mescitleri


Fırtına_
02-19-2009, 13:07
Ankara Cami ve Mescitleri


Karacabey Cami (İmaret Cami ) (Merkez)

Ankara Kalesi’nin sur duvarlarının güneydoğu ucunda Cami, türbe ve çifte hamamdan meydana gelen bir külliye olan Karacabey Camisi Hamamönü semtinde bulunmaktadır. Vakıflar genel Müdürlüğü’ndeki 1484 tarihli vakfiyeden öğrenildiğine göre Karacabey tarafından yaptırılmıştır. Yapı topluluğu 1892 depreminde büyük tahribata uğramış, Karacabey’in torunlarından ve bu yapının mütevellisi İzzettin Karacabey 1938 yılında yeniden onarmıştır.

Karacabey Külliyesi XV.yüzyılın ilk yarısında Sultan II.Murat zamanında Anadolu Beylerbeyi olan Celalettin Karacabey tarafından yaptırılmıştır. Bursa tipi, ters “T” veya zaviyeli cami denilen plân üslubundadır. Bu plân tipinin Ankara’daki tek örneğidir. İbadet mekânının üzeri iki ayrı kubbe ile örtülmüş olup bunların yanında birer yan mekân ve beş bölümlü son cemaat yeri bulunmaktadır. 1892 depreminde ibadet mekânının üzeri çökmüş ve yeni yapımında da orijinaline sadık kalınarak beden duvarları yapılmış ve üzeri çatı ile örtülmüştür.

Caminin giriş portali sonradan yapılan bezemelerle özgün süslemesinden uzaklaşmıştır. Bununla beraber kilit taşı ve çevresi güzel bir stalaktitli taş işçiliği göstermektedir. Giriş kapısının üzerinde sülüs yazılı çiçekli bir zemin üzerine kitabe yerleştirilmişse de bu kitabe zamanla bozulduğundan bânisi ve yapım tarihi konusunda kesin bir bilgi edinilememektedir. Caminin kuzeybatısına son cemaat yeri ile yan odaların birleştiği köşeye minare yerleştirilmiştir. Minarenin altı Antik Çağlara ait devşirme parçalardan yapılmıştır. Üst kısımlar mor renkli çini ile kaplı tuğla örgülüdür. Bu tuğla bölmenin üzerinde Bursa kemeri şeklinde sağır nişler yer almaktadır.

Caminin kuzeybatı köşesinde Karacabey’in türbesi yer almaktadır. Türbenin içerisinde Varna’da şehir düşen Karacabey ile oğlu Ahmet Çelebi’nin mezarları bulunmaktadır. Bu türbe Sultan III.Selim zamanında Pir Mehmet tarafından tamir ettirilmiştir. 1943 yılında da Milli Eğitim Bakanlığı’nca da onarılmıştır. Sekizgen plânlı türbenin girişi dışarı taşkın, yanları kapalı, üstü tonozlu bir eyvan biçimindedir. Duvarları taş ve tuğlanın örgülü biçimde birlikte kullanılmasından oluşmuştur.


Hacı Bayram Cami ve Türbesi (Merkez)

http://www.kenthaber.com/Resimler/2005/07/22/00006094.jpgHacı Bayram Camisi Augustus Mabedi’nin bitişiğinde bayram Sokağı’ndadır. Bayramîliğin kurucusu olan Hacı Bayram Veli’nin 1427-1428 yılındaki ölümünden iki yıl önce yaptırılmıştır. Caminin yanında Hacı Bayram Veli’nin türbesi bulunmaktadır. Selçuklu mimarisi üslubunda, 16x22 metre ölçüsünde dikdörtgen plânlı olan cami taş temeller üzerine oturtulmuş tuğla duvarlarla örülmüştür. Üzeri kiremit kaplı kırma çatı ile örtülüdür. Camiye doğu, kuzey ve batıdaki üç kapıdan girilir. Kuzey duvarının önünde ahşap kadınlar mahfeli yer alır.

Caminin Kıble duvarı üzerindeki çinili kitabeden Sultan III.Ahmet zamanında Hacı Bayram Veli’nin torunlarından Mehmet baba tarafından tamir edildiği anlaşılmaktadır. Türbenin güneydoğu köşesinde, kare plânlı taş kaideli silindirik tuğla gövdeli minare yer almaktadır.

Bugünkü yapının XVIII.yüzyılda yenilendiği bezemelerinden anlaşılmaktadır. Erken Osmanlı sanatının en güzel örneklerini yansıtan ahşap mihrabı XVII.yüzyıl sonunda Nakkaş Mustafa tarafından yapılmıştır. Kütahya çinileri ile bezelidir. Hacı Bayram Veli’nin türbesi caminin Kıble duvarına bitişik olup, Augustos Mabedi’nden alınan malzeme ile inşa edilmiştir. Türbe kare plânlı olup, üzeri sekizgen bir kasnağın taşıdığı kubbe ile örtülüdür.

Caminin yanındaki mezarlık kaldırılmış ve Tacüddin Camisi mezarlığına nakledilmiştir. Hacı Bayram veli’nin türbesinin ahşap işçiliği yönünden son derece değerli kapıları bugün Ankara Etnoğrafya Müzesi’ndedir.


Arslanhane Cami (Ahi Şerafeddin Cami) (Merkez)

Ankara Samanpazarı semtinde bulunan Arslanhane Camisi’ni 1289-1290 yıllarında Ahi Şerafeddin yaptırmıştır. Eğimli bir arazi üzerinde yapılan caminin türbe duvarına gömülü bir antik arslan heykelinden ötürü de Arslanhane Camisi ismi verilmiştir. Minberindeki bir kitabeye göre caminin mimarı Ebubekiroğlu Mehmet’tir.

Anadolu Selçuklu mimarisinin ahşap sütunlu, ahşap tavanlı cami örneklerinden birisidir. Ankara’daki Roma ve Bizans dönemi yapılarından toplanan taşlarla yapılmıştır. İbadet mekânı, 21,5x24 metre ölçüsünde, uzunlamasına 5 sahınlı olup, üzerini örten ahşap çatıyı altışardan dört sıra halinde 24 yuvarlak ağaç sütun taşımaktadır. Burada Roma dönemine ait korinth üslubunda mermer sütun başlıkları kullanılmıştır. İbadet mekânının tavanı ahşap oymalı olup, içerisi 12 pencere ile aydınlatılmıştır. Caminin içerisine doğu, batı ve kuzeyden üç kapı ile girilmektedir. Mihrabı açık mavi çinilerle bezeli XIII.yüzyıl Selçuklu eseridir. Ankara camilerinin işçilik yönünden en güzel örneklerinden biri olan ve ceviz ağacından yapılmış minberi de ahşap işçiliğinin en güzel örneklerinden biridir.

Caminin yanındaki türbe Ahi Şerafeddin’e aittir. Sekiz köşeli bir plân gösteren türbe kubbe ile örtülüdür. Ahi Şerafeddin türbesinde 17 mezar bulunmaktadır. Köşedeki dört sütunlu, kubbe ile örtülü, etrafı açık türbeye de Kesikbaş Türbesi adı verilmiştir.


Ahi Elvan Camisi (Merkez)

Ankara Atpazarı ile Samanpazarı ile Koyunpazarı Sokağı’nın başında bulunmaktadır. Ahi Elvan Mehmet Bey (1331-1389) tarafından 1382 yılında yaptırılmıştır. Minber üzerindeki onarım yazıtlarında ise; Mehmet bey’in ismi geçmemektedir. Ahi Elvan Mehmet bey’in 1386 yılında dikkate alınırsa caminin de XIV.yüzyılın ikinci yarısından sonra yaptırıldığı sanılmaktadır.

Selçuklu dönemine ait ahşap direkli cami örneklerinden birisidir. Yapıya üç kademeli bir merdivenle çıkılmaktadır. Tam dikdörtgen olmayan ibadet mekânı üç sıra halinde dörderli ahşap sütunla dört sahna ayrılmıştır. Taş temeller üzerine tuğla ve kerpiç duvarlarında ikişer sıra halinde altı, mihrap duvarında da yine iki sıra halinde dört penceresi bulunmaktadır. Ahşap sütunların üzerlerine yöredeki Bizans ve Roma yapılarından toplanan Dor ve Korinth üslubunda sütun başlıkları yerleştirilmiştir. Bunların taşıdığı üst örtü çatı olup, kiremit örtülüdür. Camiye doğu yönündeki kapıdan girilir. Giriş kapısı taş örgü ve bezemelerle süslenmiştir. Aynı şekilde alçı mihrap ve minber Selçuklu süsleme sanatının örnekleri ile bezelidir. Minberi Harputlu Mehmet Bin Beyazıt kündekâri üslubunda yaptırmıştır. Minberin yan yüzlerinde çokgen ve yıldızlardan oluşan bir bezeme bulunmaktadır. Aynı şekilde pencere ve dolap kapakları da oyma tekniğinde yapılmış Selçuklu bezemesini yansıtmaktadır. 1967 yılında Vakıflar genel Müdürlüğü’nce yapılan onarımı sırasında bu pencere kapakları yerlerinden sökülerek atılmıştır. Rastlantı sonucu Y.Mimar Yılmaz Önge bunları görmüş, İstanbul’daki Türk İnşaat ve Sanat Eserleri Müzesi’ne göndermiştir. Bu kapaklar Hacı Elvan Mehmet Bin Elhaç Nizamettin tarafından yaptırılmıştır. Burada Anadolu Selçuklularının geliştirip yaygınlaştırdığı oyma tekniği ile kündekâri tekniği uygulanmıştır.

Caminin minaresi kuzeybatı duvarındadır. Kare biçimli taş kaide üzerine tuğladan silindirik gövdeli olup, tek şerefelidir.


Cenabi Ahmet Paşa Camisi (Yeni Cami) (Merkez)

Ulucanlar Caddesi’ndeki Cenabi Ahmet paşa Camisi Osmanlı mimarisinin Ankara’da bulunan örneklerindendir. Giriş kapısı üzerindeki yazıta göre Kanuni Sultan Süleyman döneminde, 1566 yılında Anadolu Beylerbeyliği yapan Cenabi Ahmet Paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. Bunun yanı sıra caminin pencereleri üzerindeki yazıtlardan 1883’de Abdülaziz Zadeesseyyit El-Hac Ahmet ve 1887 yılında da Ankara Valisi ağabeydin Paşa (1843-1908) tarafından onarıldığı öğrenilmektedir.

Ankara’nın en eski camilerinden olan bu yapı 13.9x13.9 metre ölçülerinde kare plânlı olup, ibadet mekânı merkezi bir kubbe ile örtülmüştür. Ankara’nın kesme taşından yapılmıştır. Son cemaat yeri üç mermer sütunun taşıdığı üç kubbe ile örtülüdür. Bunlardan ortadaki kubbe Osmanlı mimarisinde görüldüğü gibi, diğerlerinden daha yüksek ve daha geniştir. Son cemaatin sağ tarafında kesme taştan tek şerefeli, 16 köşeli minaresi bulunmaktadır.

Caminin giriş kapısı beyaz mermer ve somakilerin oluşturduğu stelaktitli bir bezeme ile süslenmiştir. İbadet mekânı üç sıra halindeki 32 pencere ile aydınlatılmıştır. Minber ve mihrap oldukça sadedir. İbadet mekânını örten büyük kubbe 16 pencereli bir kasnak üzerine oturmuştur. Kubbenin iç kısmı ve etekleri kalem işleri ile bezenmiştir. Caminin sol yanındaki küçük hazirede Cenabi Ahmet Paşa’nın ve XVIII.yüzyıla ait Azimi türbesi bulunmaktadır. Bu türbe de 1566 yılında Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. 1813 ve 1940 yıllarında onarılmıştır. Sekizgen bir planı olan türbe, Ankara kesme taşından yapılmıştır. Yer yer köfeki taşlarından da yararlanılmıştır. Kubbe doğrudan doğruya kasnak olmadan duvarlar üzerine oturmuştur. Türbe içerisinde yalnızca Cenabi Ahmet Paşa’nın sandukası bulunmaktadır.


Alaeddin Camisi (Merkez)

Ankara Kalesi’nin İç Kalesi’ndedir. Kılıçaslan’ın oğlu Muhiddin Mesut tarafından 1178 yılında yaptırılmıştır. Alaeddin Keykubat döneminde onarılmış bu yüzden de Alaeddin Camisi ismini almıştır. Anadolu Selçuklu cami planlarından bir örnek olup, dikdörtgen plânlıdır. Caminin giriş kapısı İç Kale duvarına birleşiktir. Avlusunda Bizans ve Roma dönemlerine ait mimari parçalar ve kitabeler bulunmaktadır. Cami içerisindeki sütunların başlıkları ile içerideki iki mermer sütun Roma dönemine aittir. İbadet mekânı mihrap yönünde beş, sağ kenarda da sekiz pencere ile aydınlatılmıştır. Üzeri bezemeli ahşap bir tavanla örtülmüştür. Son cemaat yeri orijinal olarak günümüze ulaşmıştır. Caminin kuzeybatı köşesinde taş kaideli silindirik gövdeli minaresi bulunmaktadır.

Selçuklu ağaç işçiliğinin en güzel örneklerinden biri, ceviz ağacından oyma tekniğinde bezemelerin işlendiği minberidir. Bu minberi Selçuklu sultanı Mesut Bin Kılıçaslan yaptırmıştır.

Caminin yanındaki medrese yıkılmıştır. Bu medreseyi Abdülkerimzade Hacı Mehmet Efendi yaptırmıştır.


Zincirli Cami (Merkez)

Ankara Anafartalar Caddesi’nde, Kapalı Çarşının karşısındadır. Şeyhülislam Ankaralı Mehmet Emin (1618-1689) tarafından 1687 yılında yaptırılmıştır. Ankara Valisi Mehmet Hurşit Paşa tarafından 1879 yılında onarılmıştır. Bunun ardından 1911’de taşpınarzadeler, 1937 yılında da Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce onarılmıştır.

Dikdörtgen plânlı, ahşap tavanlı bir cami olup, duvarlarının alt kısmı kırmızı Ankara taşından, üst kısımları da tuğladan yapılmıştır. Tavan ve iç mekândaki bezemeleri Nakkaş Mustafa yapmıştır. Tuğladan yapılmış minaresi caminin sağ tarafındadır. Avlusunda iki katlı ahşap bir medresesi vardır.


Ağaçayak Camisi

Ulucanlar Caddesi’ndeki Ağaçayak Camisi, 1705-1706 yılında Ağaçayak tarafından yaptırılmış konaktan ötürü bu ismi almıştır. İlk yapılışında toprak damlı küçük bir yapı olan cami, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılarak bugünkü şeklini almıştır.

Arazi konumundan ötürü düzenli bir planı olmayan, dikdörtgen plânlı üzeri çatılı moloz taştan yapılmış bir yapıdır. Son cemaat yeri bulunmamakta olup kuzeybatı köşesine küçük bir minare oturtulmuştur. Mimari yönden herhangi bir özellik taşımamakta olup, çok sade bir yapıdır. Cami içindeki bezemeler de bir özellik taşımamaktadır.


Leblebicioğlu Camisi

Denizciler Caddesi’ndeki Leblebicioğlu Camisi 1713 yılında Ankara Müftüsü Kantarzade Mustafa adına oğulları tarafından yaptırılmıştır. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce 1955, 1959, 1961 ve 1988, 1989 yıllarında onarılmıştır. Bu nedenle de orijinal şeklinden uzaklaşmıştır. Çatılı dikdörtgen planlı bir yapı olup, kuzeybatı köşesine çatıdan geçilen ahşap şerefesiz bir minare eklenmiştir.

Taş temeller üzerine kerpiç duvarlı olan caminin kuzeyine tuğla örgülü son cemaat yeri yerleştirilmiştir. Giriş kapısının üzerine kitabesi konmuştur:

“Ol cenabı müftii Ankara Seyyid Mustafa yani Kantarzade Efendi kim ol merd hüda
Cümle evkafı salah üzere itmiş idi küzar Kari il Kur'an idi ol zatı ekrem daima
Çün işitdi ircii emrini hatıfdan o pir can dil bula idüp ol emri hakka iktida
İdi cek oğullarına tavsiye hayr ile yapdılar bu camii bâlâyı anlar bi-riya
Ya ilahi fahri alem hürmetine kıl kabul icra izafiyle me'cur ile fi yevm'il-ceza
İşbu hayr baki ile defterin lef eyle sayeban it farkına mahşerde envan hüda
Her kim okur ruhuna bir fatiha ihlâsla Anı cennetde ya Rab eyle câr-i enbiya
Hıfziya kıldım dua birle onun tarihi işbu cami’le bulur firdevs can Mustafa 1125”.

İç mekânın doğusu kapalı olup, güney cephede ikisi alt, ikisi üstte, batıda ikisi alt, üç tanesi de üstte pencere açılmıştır. Mihrabı tavana kadar yükselir. Caminin içerisi bezemesiz ve sadedir.


Saray Camisi (Şehsuvar) (Kalecik)

Kalecik İlçesi Cuma Mahallesi’ndeki Saray Camisi’ni Şehsuvarzade Es Seyyit Mehmet Paşa’nın annesi Şerife Hatun yaptırmıştır. Caminin kitabesi olmadığından yapım tarihi belli değildir. Bununla beraber mimari üslubundan, XV.yüzyıl yapısı olduğu anlaşılmaktadır.

Kareye yakın dikdörtgen caminin duvarları kesme taş ve tuğla hatıllardan meydana gelmiştir. Caminin kuzey cephesinde son cemaat yeri olduğu günümüze gelen izlerden anlaşılmaktadır. Kuzey batı köşesinde kare kaideli minare gövdesi tuğladandır.İç mekan yakın tarihlerde yenilendiğinden özelliğini kaybetmiştir.


Küçük Şami Köyü Cami ve Türbesi (Kalecik)

Küçük Şami Köyü’nün kuzeyinde oldukça geniş bir avlu ortasında türbe ile birlikte yapılmış olan caminin yapım tarihi ve banisi bilinmemektedir. Dikdörtgen planlı, kesme taş duvarlı caminin batı duvarına kare planlı kubbeli bir türbe eklenmiştir.Bu türbenin bir nakşi şeyhine ait olduğu vakıf kayıtlarından öğrenilmektedir.Yakın tarihlerde köy halkı tarafından yenilenen caminin taş minaresi 1907 yılında yapılmıştır.


Bünyamın Cami ve Türbesi (Ayaş)

Bünyamin Cami’sinin kitabesi olmadığından yapım tarihi kesinlik kazanmamıştır. Bununla beraber yapı üslubundan XVI.yüzyıl başında yapıldığı sanılmaktadır. Caminin banisi olan Şeyh Bünyamin Hacı Bayram Veli’nin ölümünden sonra 1429’da kurulan Melamilik tarikatına intisap etmiştir.

Cami, dikdörtgen planlı ve fevkani olarak yapılmıştır. Bugün doğu tarafında sonradan açıldığı sanılan bir kapıdan içerisine girilmektedir. Arazi konumundan ötürü caminin batı yönü daha yüksektir. Batıda yüksek bir kaide üzerinde minare yer almaktadır. Cami, üçerli iki sıralı ağaç direk ile mihraba dik üç nefe ayrılmıştır. Orta nef diğerlerinden daha yüksektir. Kuzeydoğu köşesinde camiye bitişik olarak Şeyh Bünyamin’in basit türbesi bulunmaktadır.Türbeye cami içerisindeki bir kapıdan girilmektedir. Türbenin hacet penceresi üzerinde Şeyh Bünyamin’in türbesi olduğu belirtilmişse de ölüm tarihi yazılı değildir.


Killik Camisi (Ayaş)

Ayaş Hacı Veli Mahallesinde yer alan Killik Camisi’nin kitabesine göre Elhaç Veli Bin Hızır tarafından 1560 yılında yaptırılmıştır.

Dikdörtgen planlı cami moloz taştan derzli olarak yapılmıştır. Ayrıca ağaç hatıllarda takviye edilmiştir. Kuzey cephesi dışında ağaç hatıllı ikişer pencere ile aydınlatılmıştır. Orijinalinde toprak damlı olan caminin üzeri bugün kırma çatı ile örtülmüştür. Caminin kuzeydoğu köşesine beden duvarları üzerine ahşap minaresi XX.yüzyılın başında yapılmıştır. İbadet mekanı iki sıra halinde dörder ahşap sütunla üç nefe bölünmüştür. Kıble duvarındaki alçı mihrap tavana kadar yükselmektedir.


Aktaş Mesçidi (Ayaş)

Ayaş Hacı Memi Mahallesinde bulunan Aktaş Mescidi’nin XVI.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Banisi belli değildir.

Dikdörtgen planlı cami moloz taş duvarlı, kiremit çatılıdır. İbadet mekanı mihraba dik iki ahşap sütun sırası ile üç nefe ayrılmıştır. Kıble duvarındaki alçı mihrap Ankara yöresindeki camilerin çoğunda görülen alçak kabartmalıdır.


Ulu Cami (Ayaş)

Ayaş Belediye Meydan’ındaki Ayaş Ulu Camisi Ayaş’ın en eski ve büyük camisidir. Kitabesi olmadığından yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Bununla beraber XV.yüzyıl eseri olduğu yapı tarzından anlaşılmaktadır.

Dikdörtgen planlı cami moloz taştan yapılmış olup, üzeri kırma çatı ile örtülmüştür.İbadet mekanı üçer ahşap sütun ile üç nefe ayrılmıştır. Orta nef diğerlerinden biraz daha yüksektir. İçerisi kıble duvarında altlı üstlü ikişer, doğu ve batı yönü de altta üçer, üstte ikişer pencere ile aydınlatılmıştır. Mihrap dışa doğru çıkıntılı olup, Ankara camilerinin çoğunda olduğu gibi ahşaptandır. Caminin en dikkati çeken yanı ahşap minberidir. XV.yüzyıl ahşap minberlerinin bir örneği olup kündekari tekniği burada uygulanmıştır. Caminin doğu duvarında kesme taştan minaresi bulunmaktadır.


Şeyh Muhittin Camisi (Ayaş)

Ayaş Camii Atik Mahallesi’ndeki Şeyh Muhittin Camisi’nin yapım tarihi bilinmemektedir. Dikdörtgen planlı cami taş temelli, kerpiç duvarlı ahşap çatılıdır. Kuzey doğu köşesinde ana duvarları üzerinde ahşap minaresi bulunmaktadır.l968 yılında buraya ikinci bir minare yapılmıştır.

Cami basit bir yapı olmasına karşılık alçı mihrabı dikkat çekicidir. Ankara camilerinin çoğunda olduğu gibi mihrap yüzeyinde alçak kabartma halinde geometrik geçmelerden oluşan bir bezemeye yer verilmiştir.


Sinanlı Köyü Ulu Camisi (Ayaş)

Ayaş’ın 5 km .uzağında bulunan Sinanlı Köyü Ulu Camisini 1547 yılında El Hac Sinan Bin Hacı Osman yaptırmıştır.

Dikdörtgen planlı, 1648 x13.04 m. ölçüsündeki cami, mihrap duvarına dik ağaç direklerle beş nefe ayrılmıştır. Oldukça yüksek duvarlı yapının üzeri kırma çatı ile örtülüdür. Cami ilk yapıldığında üzerinin toprak olduğu bazı izlerden anlaşılmaktadır. Kuzey kısmının tamamını ahşap mahfil kaplamaktadır. Mihrap onarım görmüş ve özelliğini yitirmiştir.


Camii Kebir (Sultan Alaeddin Camisi) (Beypazarı)

Beypazarı Cumhuriyet Mahallesi Çınar Sokağı’nda bulunan caminin Selçuklu Sultanı Alaeddin tarafından yaptırıldığı ileri sürülüyorsa da mimari üslubu XV-XVI.yüzyılda yapıldığını göstermektedir. Büyük olasılıkla bu caminin bulunduğu yerde Selçuklu dönemine ait bir başka cami bulunuyordu.

Cami dikdörtgen planlı olup, üzeri kırma ahşap çatı ile örtülüdür. Onarım geçiren caminin doğu duvarı orijinal olarak günümüze ulaşmıştır. Taş duvarlı, hatıllı tuğla duvar örgüsüne sahiptir. Kuzeybatı köşesine minare yerleştirilmiştir. Minarenin gövdesi tuğla, şerefesi taştandır.


Kurşunlu Cami (Evsat Hoca Nazır) (Beypazarı)

Beypazarı’nın en tanınmış eseri olan Kurşunlu Cami kitabesinden öğrenildiğine göre 1684 tarihinde yapılmış, yangın geçirmiş ve 1882 de Hacı Latif tarafından onarılmıştır. Caminin XVII.yüzyılda sadrazamlık yapmış olan Nasuh Paşa tarafından yaptırıldığı söylenmekte ise de bu iddia kesinlik kazanamamıştır.

Cami dikdörtgen planlıdır.İbadet yeri 22.50 x 22.50 m ölçüsündedir. Arazinin meyilli oluşundan ötürü mihrap cephesi diğer bölümlerden daha yüksektir. Klasik Osmanlı Mimari üslubundaki cami kesme taştan yapılmıştır. Üzeri sekizgen kasnaklı bir kubbe ile örtülüdür.


Peçenek Köyü Camisi (Çamlıdere)

http://www.kenthaber.com/Resimler/2005/07/08/00002756.jpgÇamlıdere ilçesinin yakınındaki Peçenek Köyü’nde bulunan caminin, mimari üslubundan XV.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Banisi ve yapım tarihi bilinmemektedir. Ayrıca kitabe yeri olmasına karşılık kitabesi günümüze gelememiştir.

Tek kubbeli camiler tipindeki cami, kare planlı olup önünde üç bölümlü bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Moloz taş v tuğladan yapılmış olan caminin ibadet mekanının üzeri kubbe ile örtülü olup piramit şeklindeki bir çatının altında kalmıştır.Minare caminin kuzey batı köşesindedir.












Ulu Han Köyü Camisi (Nallıhan)

XVII.yüzyıl başlarında sadrazamlık yapmış olan Nasuh Paşa tarafından yaptırılmıştır. Cami orijinal durumundan epeyce uzaklaşmış, yalnızca minaresi eskiden kalmıştır. Büyük olasılıkla cami peş peşe depremlerden etkilenmiş ve yenilenmiştir.

Dikdörtgen planlı caminin üzeri ahşap çatı ile örtülüdür. Minaresi kare kaideli, tuğla gövdeli olup caminin yanında ve ona bitişik yapılmıştır.


Nasuh Paşa Camisi (Nallıhan)

Nallıhan ilçesi Nasuh Paşa Mahallesinde bulunan Nasuh Paşa Camisi, İstanbul-Ankara yolunun yapımı sırasında yıkılmış, tren yolunu yapan Fransız mühendis tarafından l911 yılında yeniden aynı genişlik ve şekilde yapılmıştır.

Cami dikdörtgen planlı, düzgün kesme taştan ahşap çatılıdır. Son cemaat yeri sekiz kare sütunun birbirine kemerlerle bağlanması ile meydana getirilmiştir. İbadet mekanı dokuz sivri kemerli pencere ile aydınlatılmıştır. Minaresi batı duvarına bitişik olarak yapılmıştır. Kare kaideli olup gövdesi on iki köşelidir.


Kocatepe Camisi (Çankaya)
http://www.kenthaber.com/Resimler/2005/07/09/00002850.jpgAnkara’da yeni bir cami yapılmasına 1945 yılında karar verilmiş ve bunun için de bir yarışma açılmıştır. Bu cami bugünkü Sigorta binasının olduğu yerde, Kızılay ile Fevzi Çakmak Caddelerinin birleştiği yerde uygulanacaktı. Bu projeyi Y.Mimar Ali Saim Ülgen kazanmış, ancak, bu proje uygulanamadı. İkinci kez 1957 yılında açılan proje yarışmasını Mimar Vedat Dalokay kazandı ve uygulaması da Dalokay’a verildi. 1965 yılına kadar yalnızca Diyanet İşleri Başkanlığı’nın binası ile caminin dört minaresinin temelleri atıldı. Projeler bir türlü tamamlanamadı. Üst örtünün teknik hesaplarının yapılması Ortadoğu teknik Üniversitesi’ne verildi.

Kocatepe’de Cami Yaptırma Derneği’nin açmış olduğu bu ihalede mukavele hükümlerine göre zamanında proje verilmediğinden Dalokay ile yapılan mukavele feshedildi. Bundan bir buçuk yıl sonra yeni bir yarışma açıldı. Mimar Hüsrev Tayla ile Mimar Fatin Uluengin’in vermiş oldukları iki ayrı proje bir ve ikinciliği kazandı. Bundan sonra proje ve detaylar çizilerek uygulamaya başlandı. Fatin Uluengin’in çizdiği detay projeleri yanı sıra uygulamayı Hüsrev Tayla 1979 yılından sonra tek başına yürütmüştür. 1967 yılında başlayan çalışmalar 1987 yılında tamamlandı.

Ankara’da Klasik Osmanlı üslubunda yapılan caminin ibadet mekanı merkezi bir kubbe ile örtülü olup, bu kubbe dört yarım kubbe ve trompların yardımı ile desteklenmiştir. İbadet mekanı 67x67 m. ölçüsündedir. Yapıda Klasik Osmanlı mimarisinin plan düzeni ve detayları, bezemeleri aynen uygulanmıştır. Caminin dört köşesine üçer şerefeli dört minare yerleştirilmiştir. Ayrıca girişin önünde Klasik Osmanlı mimarisinde olduğu gibi, dıştan iki sıra pencereli cephesi olan revaklı, üzeri kubbeli bir avlu ve ortasına da bir şadırvan yerleştirilmiştir.


Eskicioğlu Camisi (Altındağ)

Eskicioğlu Mahallesi’nde, Eskicioğlu Sokağı’nda yer alan camiyi sağından ve kıble tarafından Kargalı Sokağı sınırlamaktadır. Kitabesi olmadığından ne zaman ve kimin tarafından yapıldığı bilinmemektedir.

Caminin üstü geniş saçaklı bir çatı ile örtülmüştür. Kapının üzerinde yüksekçe bir son cemaat yeri vardır. Kapının üzerinde 1324 tarihi boya ile yazılmıştır ve büyük olasılıkla onarım tarihini göstermektedir.

Caminin kıble tarafına altta iki, üstte üç, sağında altta ve üstte dörder penceresi vardır. Minberi ahşap, mihrabı alçıdan yapılmıştır.

Caminin karşısında bir çeşme bulunmaktadır. Çeşmede ve camide hiçbir kitabe yoktur. Caminin kapısının üstünü üç sütunun tuttuğu bir yer bulunmakta olup, burası müezzin mahfilidir. Caminin mimari yönden herhangi bir özelliği bulunmamaktadır.


Hacettepe Camisi (Altındağ)

Hacettepe Mahallesi’nde Sarı kadın Caddesi’nde, Tosun Sokağı’ndadır. Camiye altı merdivenle girilmektedir. Solunda son cemaat yeri vardır. Kapı üzerinde dört satırlık kitabesi bulunmaktadır.

Caminin mihrabı alçı, minberi de ahşaptandır. Kıble tarafında iki, sağında bir penceresi vardır. Duvarlarının alt kısmı taş, üstü kerpiçten yapılmıştır. Caminin minaresi yoktur.


Hacı İlyas Camisi (Altındağ)

Güner Sokağı’nda yer alan Cami kerpiçten yapılmıştır. Cami sağında altta iki, üstte üç, kıble tarafında altta ve üstte ikişer, solunda da aşağıda üç, üstte de bir pencere ile aydınlatılmıştır. Tam kıble kapısının üzerinden ahşap bir minare yükselmektedir.

Caminin tam karşısında Hidayet Efendi’nin evinin altında adi Ankara taşı ile yapılmış eski bir çeşme vardır. Bu çeşme Ankara’nın en eski çeşmelerindendir. Üzerinde iki kitabesi bulunmaktadır.


Hacı Musa Camisi (Altındağ)

Eski Yol caddesi’nde bulunan Hacı Musa Camisinin son cemaat yeri iki kısa sütun ve üç tuğla kemere dayanan bir saçak ile örtülmüştür. Giriş kapısının üzerinde alçı çerçeve içerisinde sülüs yazı ile iki satırlık kitabesi vardır. Kapının sağında yine alçı bir çerçeve içerisinde rik’a ile yazılmış üç satırlık kitabesi bulunmaktadır.

Son cemaat yerinde iki pencere bulunmaktadır. Pencerelerin üzerinde Kelime-i Tevhit yazılıdır. Cümle kapısı cevizden olup, oymalarla süslenmiştir. Minberi de cevizden yapılmıştır. Korkuluk şebekelerinden soldan üçü kezalik, sağdan üçü sonradan yapılmıştır. Minberin üzerinde asılı ahşap oyma Lailahe İllallah levhası asıldır.

Mihrabı alçı olup, kenarlarında iki sıra halinde Kelime-i Tevhit yazılıdır. Caminin tavanı çok güzeldir. Kenarlarında renklerle yapılmış iki sıra halinde su vardır. Tavan göbeğinde Türk kalem işçiliğinin en güzel örneği vardır. Pencere kenarlarında ve üstlerinde de süslemeler bulunmaktadır. Müezzin mahfilinin altı da işlemeli ve süslemelerle bezenmiştir.


Kurşunlu Cami (Altındağ)

Cami, Anafartalar Caddesi’nde, Aydınlık Sokağı’nın başında yer almaktadır. Tamamen taştan yapılmıştır. Caminin sağında, kıble tarafında ve solunda ikişer penceresi vardır. Minberi ahşaptır. Tek kubbesinin eteğinde de dört pencere bulunmaktadır. Ana kubbeyi destekleyen dört tarafında mini yarım kubbeler vardır. Kubbe bu yarım kubbelerle duvara dayanmaktadır. Mini kubbelerin eteklerinde ve ana kubbenin eteklerinde stalaktitler görülmektedir. Kubbesi kurşunla örtülmüştür. Bugünkü adını da bu kurşunlardan almıştır.

Caminin solundaki yüksek minaresi düzgün kesme taştan ve üstü tuğladan yapılmıştır. Minarenin iki yerinde taş bilezikler vardır. Minaresine soldan çıkılmaktadır.

Son cemaat yeri sonradan ilave edilmiş ve üstü ahşap örtülmüştür. Cami küçük ancak, zarif bir mimari eserdir. Cenabi Ahmet Paşa Camisinden sonra tek derin kubbeli camidir.


Molla Büyük Cami (Altındağ)

Cami, Molla Büyük Mahallesi’nde, Yasa Sokağı’ndadır. Hüseyin Deresi’ne hakim bir tepenin üzerinde yer almaktadır. Caminin temelinde sütun başlıkları ve mermerler kullanılmıştır. Caminin önünde de bir çok sütun başlığı ve mermer parçaları bulunmaktadır. Duvarları kerpiç olan cami kıble tarafında iki sıra halinde dört, sağında ve solunda da birer pencere ile aydınlatılmıştır.

Son cemaat yerinin üstü yazlık bir ibadet yeri halindedir. Bu bölümü dokuz ince ve ahşap sütun taşımaktadır. Son cemaat yerinin altında imamlara ait bir oda bulunmaktadır. Kıble tarafında ezan okumak için bir balkon yapılmıştır. Sağ ve soldaki medrese odaları günümüzde bulunmamaktadır.

Mescit halinde iken, 1941 yılında bir minber konmak sureti ile camiye dönüştürülmüştür. Bu minber ahşaptır. Alçı mihrabı çok güzeldir. Mihrabın üç tarafı çinilerle kaplanmıştır. En üstte ve ortadaki çiniler bir tabak halinde ve diğerlerinden büyüktür. Her yuvarlak çinide başka bir desen bulunmaktadır. Çinilerde mavi, beyaz, yeşil renkler kullanılmıştır. Mihrabın üstünde stalaktitler vardır. Mihrabın iki tarafındaki karelerde de orta büyüklükte birer çini vardır.

Caminin tam ortasında mermerden bir sütun başlığı taşıyan kalın bir çam sütun bulunmaktadır.