PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Maraş Hakkında Bilgi


Fırtına_
02-19-2009, 11:54
Maraş Genel Bilgi


http://www.kenthaber.com/Resimler/2005/03/10/mara%C5%9F.jpgAkdeniz Bölgesi ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yer alan Kahramanmaraş’ın doğusunda Malatya ve Adıyaman, güney ve güneydoğusunda Gaziantep, batı ve güneybatısında Adana, kuzeybatısında Kayseri, kuzeyinde de Sivas illeri bulunmaktadır. İlin yüzey şekilleri Torosların güneydoğu parçaları olan, yükseklikleri 3000 m.ye ulaşan dağlar, bunların arasında kalan platolar ve tektonik kökenli düzlüklerden oluşmaktadır.Güneydoğu Torosların uzantıları olan Engizek Dağı, Ahırdağı, Amonos ( Nur) Dağları, Nurhak Dağları, Kandil Dağları, Sarımsak Dağı, Düldül Dağı ve Binboğa Dağı il topraklarını engebelendirmektedir. Bunlar jeolojik dönemlerde, üçüncü zamanın Alp sistemi kıvrım dağların olup, çeşitli aşınmalarla düzleşmiş ve Neojen dönemin sonunda yükselmiş kırıklı ve kıvrımlı dağ sıralarıdır.

İl toprakları 350-3000 metre arasında değişen geniş ovalarla kaplıdır. Ceyhan Vadisi boyunca sıralanan bu ovaların başlıcaları Elbistan Ovası ,Göksun Ovası ve Kahramanmaraş ovalarıdır. Ayrıca Gâvur, Maraş, Göksun, Aşağı Göksun, Afşin, Elbistan, Andırın, Mizmilli, Narlı ve İnekli Ovaları da onları tamamlamaktadır.

http://www.kenthaber.com/Resimler/2005/03/10/cografya.jpgİl topraklarını sulayan önemli akarsuyu, 509 km. uzunluğundaki Ceyhan Nehri’dir. Orta Toroslarda Nurhak Dağı’ndan Söğütlü deresi ismi ile çıkan, Hurman ve Göksun Çaylarının birleşmesi ile Ceyhan ismini alan bu nehir, Çukurova’dan geçerek İskenderun Körfezi’ne dökülür. Bu arada dağlardan küçük akarsular da ona katılır. Ceyhan Nehri’nin bir diğer kolu ise Aksu Çayı’dır. İldeki diğer akarsular, Deliçay, Erkenez Çayı, Körsulu Çayı, Peynir Dere, Kerhan, Geben, Nurhak, Söğütlü, Hurman, Üngüt, Mismilli, Göksu ve Gökpınar’dır.

Kahramanmaraş’ta Gavur Gölü bataklık olduğundan, D.S.İ. tarafından kurutulmuş ve bunun dışında da ilde doğal göl bulunmamaktadır. Ahır Dağlarında tektono-karstik özellikteki Karagöl ile Küçük Göl yer almaktadır. Ayrıca İl alanında Kartalkaya Barajı (Aksu çayı üzerinde,sulama amaçlı ve taşkınların korunması amaçlı, bitmiş durumda), Sır Barajı (Ceyhan nehri üzerinde, enerji üretim amaçlı,bitmiş durumda), Ayvalı Barajı ( Erkenez çayı üzerinde, içme ve sulama amaçlı, yapımı devam etmekte ve Kılavuzlu Barajı (Ceyhan nehri üzerinde,enerji üretimi amaçlı,yapımı devam etmekte), Menzelet Barajı (Ceyhan Nehri üzerinde, enerji üretim amaçlı) Berke Barajı (Ceyhan Nehri üzerinde, enerji üretim amaçlı) yer almaktadır.

http://www.kenthaber.com/Resimler/2005/12/02/00070761.jpgKahramanmaraş’ta yükseltiye bağlı olarak bitki örtüsü de değişmektedir.Burada Orman, Alpin ve Maki Formasyonu olmak üzere üç çeşit bitki formasyonu görülmektedir. Bunlardan Çalı Formasyonu 500-1200 metreler arasında yer almaktadır. Maki Formasyonu içinde , Kermes meşesi, Mazı meşesi, Laden, Sandal, Zeytin, Diş budak, Sumak, Akça Kesme, Karaçalı, Erguvan gibi bitki türlerine rastlanır. Orman Formasyonunda iğne yapraklı ağaçlardan Kızılçamlar çok sayıda bulunmaktadır.Bunların arasında, Karaçam, Göknar, Sedir, Ardıç ve Meşe türleri bulunmaktadır. Alpin ot formasyonunda Geven, Burçak, Menekşe, Gelincik, Yumak, Çoban Yastığı gibi bir bitki örtüsü bulunmaktadır.

Kahramanmaraş üç ayrı coğrafi bölgenin, Akdeniz Bölgesi ,Doğu Anadolu Bölgesi, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin birbirine en çok yaklaştığı alanda yer almaktadır. Coğrafi konumu ve diğer faktörlerinde etkisi ile üç farklı iklim tipi arasında “Bozulmuş Akdeniz İklimi’’ne daha yakın bir iklim özelliği gösterir. Kahramanmaraş’ta merkezde görülen iklimin aksine kuzeye doğru gidildikçe yükseltiye bağlı olarak tamamen karasal iklim özellikleri görülür.

http://www.kenthaber.com/Resimler/2005/12/02/00070766.jpgDeniz seviyesinden 568 m. yükseklikteki K.Maraş’ın yüzölçümü 14.346 km2 olup,
2000 Yılı Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre, 1.002.384’tür.

İlin ekonomisi tarım, hayvancılık ve ormancılığa dayalıdır. Kahramanmaraş’ın doğal yapısı ve farklı iklim özellikleri her türlü tarım ürününün burada yetiştirilmesine olanak sağlamaktadır. Ayrıca Kartalkaya Barajı’nın tarım alanlarını sulaması ile de sebze ve meyve üretimi geniş ölçüde artmıştır. Yetiştirilen başlıca ürünler; buğday, arpa, şeker pancarı, nohut, çiğit, pamuk, patates, soğan, fasulye, üzüm, elma, domates, patlıcan, lahana, salatalık, armut, zeytin, kayısı, dut, ceviz, şeftalidir. Hayvancılıkta büyük ve küçükbaş hayvan besiciliği yapılmakta olup, sığır, koyun, at, kıl keçisi, inek yetiştirilmektedir. Kümes hayvancılığı ve arıcılık da yapılmaktadır. Ormancılıkta, yakacak ve kerestenin yanı sıra, reçine ve defne yaprağı elde edilir. Kahramanmaraş kalkınmada öncelikli iller kapsamına alındığından sanayii tesisleri kurulmuştur. Bunlardan başlıcaları; Pamuklu Sanayii Müessesesi, Süt Endüstrisi Kurumu, Et Balık Kurumu, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu, Türkiye Elektrik Kurumu’dur. Bunların yanı sıra özel sanayii kuruluşları da bulunmaktadır. İldeki yer altı kaynakları ise; Afşin yöresinde çimento hammaddesi, Elbistan yöresinde alüminyum ve demir, Pazarcık yöresinde manganez, tuğla ve kiremit hammaddesi, merkezde barit yataklar bulunmaktadır. Ayrıca ilin çeşitli kesimlerinde maden suyu kaynakları vardır.

http://www.kenthaber.com/Resimler/2005/12/02/00070774.jpgMaraş adının nereden geldiği ve anlamının ne olduğu konusunda bazı görüşler ileri sürülmüştür. Herodot, Maraş şehrini Hitit komutanlarından Maraj adlı birisinin kurmasından dolayı şehre bu ismin verildiğini belirtmektedir. Hitit İmparatorluğu ( M.Ö. 2000 - 1200 ) döneminde Hititlerin önemli merkezlerinden biri olan şehrin ismi, Hitit tabletlerinde Maraj ve Markasi şeklinde geçmektedir. Asur kaynaklarında da şehrin ismi yine Markaji şeklinde geçmektedir. Asur krallarından Sargon döneminden kalan Boğazköy yazıtlarında ise kentin adına rastlanmaktadır. Hitit Devleti’nin merkezlerinden biri olan Maraş’ın adı bu dönemde Gurgum şeklinde belirtilmektedir. M.S. I. yüzyılda Romalılar yönetimine geçince bu kentin ismi Germanicia olmuştur. Roma ve Bizans İmparatorluğu döneminde Germenicia olarak anılan şehir, Araplar tarafından ele geçirilince eski ismi olan Maraj olarak kullanılmıştır. Arap alfabesinde "j" harfi olmadığından bu isim Mer’aş şekline dönüşmüştür. Osmanlılar döneminde şehrin adı bölgede Dulkadiroğulları Beyliği’nin kurulmasından dolayı Zülkadir olarak da anılmıştır.

http://www.kenthaber.com/Resimler/2005/12/02/00070779.jpgKahramanmaraş’ın tarihi oldukça eski yıllara inmektedir. Döngele Köyü’ndeki mağaralarda yapılan araştırmalarda yörede, ilk yerleşimin Üst Paleolitik Çağda (MÖ.45.000-15.000) başladığı, Neolitik Çağda (MÖ.8000-5500), İlk Tunç Çağda (MÖ.3500-2000) sürdüğü anlaşılmıştır. Orta Tunç Çağında (2000-1500) Kapadokya ile Anadolu’nun bazı kesimlerini Mezopotamya’ya bağlayan kervan yollarının kavşağında bulunuşundan ötürü yöre, tarih boyunca önem kazanmıştır. Hitit devletlerinden Gurgum’un merkezi olan bu şehrin günümüzdeki yerine taşınmadan önce iki kez yer değiştirdiği söylenmektedir. Bunlardan birine göre ilk Maraş’ın bugünkü şehrin 20 km. güneyinde Erkenez Çayı kenarında Elmalar Köyü’ne yakın Himli Höyük civarında, Asurlular tarafından M.Ö.2500 yıllarında kurulduğu iddia edilmiştir. Ancak burada günümüze ulaşan kalıntıları büyük bir şehir merkezine ait olamayacağı izlenimini vermektedir. Büyük olasılıkla burası bir Asur ticarî koloni kasabası idi. Maraş’ın ikinci yerinin günümüzde Karamaraş diye anılan ve Namık Kemal Mahallesi’nin bulunduğu yer olduğu da söylenmektedir. Maraş’ın, buraya Hamdanoğulları Hükümdarı Seyfüddevle tarafından (M.S. 944-967) bugünkü yerine taşındığı sanılmaktadır. Şehrin şimdiki kale ve çevresine ise, Dulkadiroğlu Alaüddevle tarafından taşındığı da bir başka iddiadır. Mağaralı Mahallesi’nin bulunduğu yerde şehrin kurulduğu da söylenmektedir. Nitekim Mağaralı Mahallesi civarında yukarıda da belirtildiği gibi bulunan arkeolojik bulgular, burasının çok eski dönemlerden beri yerleşim merkezi olduğunu ispatlamıştır.

http://www.kenthaber.com/Resimler/2005/12/02/00070782.jpgHititler M.Ö. 2000-1200 yılları arasında Anadolu’da hakimiyet sürdükleri dönemde Maraş bölgesinde de egemen olmuşlardır. Hititler döneminde bu şehrin adına Maraj ve Markasi denilmektedir. Hititler döneminde Maraş bölgesinin Elbistan, Pazarcık ve Türkoğlu ilçeleri sınırları içinde bir çok yerleşim merkezinin olduğu görülmektedir. Elbistan’ın Karahöyük harabelerinde yapılan kazılarda Hititlerin hüküm sürdüğü bu alanda Asur ticaret kolonilerine ait çanak, çömlek, tunç ve kemik buluntuları ele geçirilmiştir. Hititlere ait anıtsal yapılara rastlanmıştır. Elde edilen eserler Hititlere ait olmamakla beraber Hitit figürlerini üzerinde taşımaktadır.

Hitit İmparatorluğu dağılınca onun yerine kurulan Genç Hitit devletlerinden Gurgum şehir devleti Maraş bölgesine hakim olmuştur. Asur kaynaklarına göre bu devletin başkenti Markasi’dir. Gurgum şehir devleti günümüze, iki önemli eser kalmıştır. Bunlardan biri Maraş Aslanı’dır. Bir zamanlar Maraş Kalesi’nde bulunan bu aslan heykeli Hititlerden kalan en önemli eserdir. Diğeri de Hitit döneminden kalan Fırtına Tanrısı kabartmasıdır. Maraş bölgesinden çıkarılan bir çok eser XIX.yüzyılın sonları ile XX.yüzyılın başlarında yabancılar tarafından Avrupa ve Amerika müzelerine götürülmüştür.

http://www.kenthaber.com/Resimler/2005/12/02/00070786.jpgM.Ö. VIII.yüzyıl sonlarında Asur krallarından Sargon II. zamanında (M.Ö.721-705) Gurgum şehir devleti yıkılmış ve Maraş bölgesi Asurlulara bağlanmıştır. Asurlular döneminde şehir bir ara Urartuların yönetimine geçmiştir. Ardından Kimmerler ve İskitler Maraş’ı ele geçirmişler ve Maraş, ticaret yolları üzerinde bulunması sebebiyle önemini korumuştur.

M.Ö.612 yılında Med devletinin kralı Keyaksases, güney komşusu Babillerin de yardımı ile Asur başkenti Ninova’yı alarak bütün Asur ülkesinin kalelerini yağmalayarak bu devlete son vermiştir. Bir süre sonra da Güneybatı İran’da Ahameniş soyundan gelen II.Kiros, Medleri ortadan kaldırarak İran’da Pers İmparatorluğu’nu kurmuştur(M.Ö.550). Anadolu’yu istila eden II. Kiros, diğer Anadolu şehirleri gibi Maraş’ı da topraklarına katmıştır. Pers kralı I. Darius zamanında Anadolu’da ele geçirilen şehirler yönetim bölümlerine ayrılmıştır. Bu arada Maraş şehri de Kapadokya Satraplığı’nın (Eyalet) sınırları içinde kalmıştır. M.Ö.333’te Anadolu’yu ele geçiren Büyük İskender, Pers İmparatoru III.Darius’u Issos’da yenerek bu devleti yıkmış ve Maraş’ı da ele geçirmiştir. Afşin, Göksun ve Maraş’ta bulunan Makedonya dönemine ait sikke, sütun başları ve heykeller bunu kanıtlamaktadır. M.Ö.323’de Büyük İskender’in ölümünden sonra Makedonya İmparatorluğu, onun generalleri arasında paylaşılmış ve Maraş şehri de İskender’in generallerinden Seleukos’un payına düşmüştür. M.Ö.192 yılında Romalılar, Anadolu’ya girerek Toroslara kadar Batı ve İç Anadolu’yu Seleukosların elinden alarak http://www.kenthaber.com/Resimler/2005/12/02/00070792.jpgkendilerine bağlamışlardır. Maraş, Roma ile Pontus krallığı arasında sürekli el değiştirmiş, sonunda Romalı komutan Lucullus 1064’te yöreyi kesin olarak Roma topraklarına katmıştır. Roma imparatoru Calligula onuruna kente Germanikeia ismi verilmiştir. Bu arada kent Sasanilerin saldırılarına uğramıştır. MS. 605-611 yıllarında Maraş yöresi Sasanilerin eline geçmiştir. Doğu Roma İmparatorluğu (Bizans) döneminde yöredeki Sasanilerle olan çatışmalar devam etmiş, Araplar zaman zaman yöreye akınlar yapmıştır. Bunun sonucu olarak da Bizans ve Araplar arasında Maraş yöresi el değiştirmiştir. Maraş 1079’da Urfa Haçlı komutanlığına bağlanmış, ardından Kilikya Krallığı, Eyyubi yönetiminden sonra, 1103’te Selçukluların eline geçmiştir. İlhanlıların yöreyi işgalinden sonra Maraş Memluklulara bağlanmış, çevresine Türkmenler yerleştirilmiştir. 1339’da Dulkadiroğulları buraya hakim olmuştur(1339). Yavuz Sultan Selim Çaldıran Savaşı’ndan (1514) sonra Dulkadiroğlu beyliğini ortadan kaldırmıştır. Maraş ve çevresi 1515’te Osmanlı topraklarına katılmıştır. Yavuz Sultan selim Dulkadiroğlu topraklarının yönetimini Şehsuvaroğlu Ali Bey’e vermiş ancak, Şehsuvaroğlu Ali Bey’in Dulkadiroğulları hükümdarı mı, yoksa Osmanlı valisi mi olduğu açıklık kazanamamıştır. Şehsuvaroğlu Ali Bey, Maraş ve Elbistan civarından asker toplayarak, Yavuz Sultan Selim’in Memlükler seferine katılmıştır. Nizip civarında yapılan Mercidabık Savaşı’nda (1516) Osmanlı ordusu Memlük ordusunu ağır bir yenilgiye uğratmıştır. Kanuni Sultan Süleyman döneminde Dulkadiroğullarının bağımsız bir devlet gibi davranması üzerine, Şehsuvaroğlu Ali Bey oğulları ile birlikte 1552’de idam edilmiş ve Dulkadiroğulları Beyliği de tamamen Osmanlı topraklarına katılmıştır.

http://www.kenthaber.com/Resimler/2005/12/02/00070790.jpgOsmanlı döneminde yörede çeşitli isyanlar çıkmış ve bunlar bastırılmıştır. Maraş, 1898’de Halep vilayetine bağlı bir sancak merkezi olmuştur.

I.Dünya Savaşı’ndan sonra Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından sonra 22 Şubat 1910’da Maraş İngilizler tarafından işgal edilmiştir. İngilizlerin kısa bir süre sonra Musul’a karşılık, Anadolu’dan çekilmeleri üzerine 30 Ekim 1919’da Fransız birlikleri Maraş’a girmiştir. Bu karışık dönemde Ermeniler kendi amaçları doğrultusunda bağımsız bir Ermenistan devleti kurmak istiyorlardı. Bunun için de Ermeniler Osmanlı ordusunu arkadan vurarak yeni bir cephe açmışlar, Doğu Anadolu Bölgesi’nde Ruslarla savaşan Osmanlı ordusunun kuvvetlerinin buraya aktarılması ile, zayıflatmışlardır. Ermenilerin isyanını bastırmak üzere, Maraş Mutasarrıfı Haydar Bey buraya asker göndererek isyanı kısmen bastırmıştır. Ancak Haydar Bey’in Urfa Mutasarrıflığı’na tayin edilmesi ile Ermeni isyanı yeniden şiddetlenmiştir. Maraş yöresinde Ermeni isyanları birbirini izlemiştir. Osmanlı hükümeti, önlem olarak 1915 yılında Tehcir Yasası’nı çıkarmış, bu yasa ile Anadolu’da yaşayan, isyan halinde olan ve Türk ordusunu arkadan vuran Ermeniler; yine bir Türk toprağı olan ve cephe gerisi sayılan Suriye’ye göç ettirilmiştir. Bu arada yöreyi işgal eden Fransızlara Ermeniler katılmış, yerli halka eziyet etmeye başlamışlardır.Maraşlı kadınlara kötü davranışta bulunan Ermenilere karşı, küçük bir dükkanda süt satan, Sütçü Hacı İmam silahla karşılık vermiştir. İşgalcilere karşı ilk kurşun böyle atılmış ve Sütçü İmam şehit edilmiştir. Bu olaya karşı Maraş halkı, ayaklanmış, şehirde çatışmalar başlamıştır. Fransızlar Maraş’ı top ateşine tutmuş ve sonunda Fransızlar 11 Şubat 1920’de şehri terk etmişlerdir.
http://www.kenthaber.com/Resimler/2005/12/02/00070791.jpgLozan Antlaşması’nın imzalanması ile (24 Temmuz 1923) Maraş, yeni Türkiye Cumhuriyeti topraklarının bir ili konumunu sürdürmüştür. Maraş’ın, Kurtuluş Savaşı sırasında halkın gösterdiği direnişten ötürü ismi Kahramanmaraş (1973) olarak değiştirilmiş ve İstiklal Madalyası ile şehir ödüllendirilmiştir.
Kahramanmaraş yöresinde günümüze gelebilen eserler arasında; Pazarcık yöresinde Evri ve Tilkiler antik kalıntıları, Andırın’da Gökahmetli ve Çokak kalıntıları ve yöredeki Osmanlı ve Bizans Kale kalıntıları, Süleymanlı’daki Bizans dönemi yapı kalıntıları, Maraş Kalesi (MÖ.I.-MS.II.yüzyıl), Dulkadiroğulları zamanından kalma Taş Medrese, Taş Han, Ulu Cami (1496), Haznedarlı Camisi, Hatuniye Camisi, İklime Hatun Mescidi (1549), Tuz Han (XVIII.yüzyıl), Hışır Han (XIX.yüzyıl), Sütçü İmam Anıtı (1936), Afşin’deki Eshab-ı Kehf Külliyesi, Dulkadiroğulları zamanında yapılmış Elbistan Ulu Camisi, Haznedarlı (Duraklı) Camisi (XV.yüzyıl), Katip Hanı (XVIII.yüzyıl), Çukur Hamamı, Tüfekçi Hamamı, Acar Hamamı, Paşa Hamamı, Ceyhan Köprüsü (XIV.-XVI.yüzyıl) bulunmaktadır. Kahramanmaraş'ta Türk sivil mimarisinin özelliklerini taşıyan evler de dikkati çekmektedir. Ayrıca Kahramanmaraş’ta Döngel mağarası, Gümüşkaya Mağarası, Savruk Mağarası ve Bulut Deliği Mağarası gibi doğal oluşumların yanı sıra; Güvercinlik, Fırnız Vadisi, Ali Kayası, Tekir, Pınarbaşı, Kumaşır Gölü, Atatürk Parkı, Kapıçam, Menzelet Baraj Gölü, Sır Baraj Gölü gibi piknik ve mesire yerleri bulunmaktadır. Ilıca Kaplıcası, Ekinözü İçmeleri de halkın ilgi gösterdiği yerlerdendir.