PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Hatay Sivil Mimari Örnekleri


Fırtına_
02-19-2009, 11:46
Hatay (Antakya) Evleri
http://www.kenthaber.com/Resimler/2005/11/23/00063411.jpgSilpus Dağı eteklerinden kente doğru açılan yamaç ve teraslarda MS.I.-VI.yüzyıllara tarihlenen Antakya’nın özelliklerinin başında gelen villalar yapılmıştır. Daphne’deki (Harbiye) evlerin döşemeleri mozaiklerle bezenmiş olup, isimlerini de onlardan alınmıştır. Iphigeneia Evi, Takvim Evi, Sarhoş Dionysos ve Ariadne Evi, Deniz Tanrıçası Evi, İçki İçme Yarışı Evi, Nazar Evi bunların başında gelmektedir. Hatay Müzesi’nin dünyanın sayılı mozaik müzelerinden biri olmasına büyük etken olan bu mozaikler; renkli taşlar, tuğla tozu ve kireç karışımı ile harçla yapılmıştır. Yunan mitolojisinden alınmış konular, günlük yaşam ile ilgili sahnelere burada geniş yer verilmiştir. Binnur Gürler “Anadolu’da Roma Dönemi” isimli lisans tezinde bu konuya değişik bir bakış açısı getirmiştir.

“Dekoratif, geometrik ve bitkisel döşemeler odaların ve koridorların merkezine yerleştirilmiştir. Evlerin çoğunda her oda ve koridor özelliklerine göre dekore edilmiştir. Mozaikler her zaman yapının bir parçası olarak planlanmıştır. Yemek odasındaki merkezi panel odanın üç kenarına yerleşecek olan, yemek yiyen kişilerin bakışlarının odak noktasına göre yerleştirilmiştir. Yemek odasının sonundaki açıklıktan kolonlu koridorun gerisinde dağlardan ya da vadiden oluşan bir manzara koridorun mozaik panellerine eklenir. En beğenilen ve yaygın mimari kompozisyon yemek odasının yarım daire formunda bir havuzu bulunan koridora açılmasıdır. Eğer evin konusu uygun ise havuz Orontes vadisinin manzarası ile desteklenir”.

http://www.kenthaber.com/Resimler/2005/11/23/00063412.jpgAntakya’da Hıristiyanlığın yaygınlaşmasından sonra, evlerin döşeme ve duvarlarında yer alan Grek tanrılarının yerlerini hayvan, bitki, geometrik desenler almıştır.

Günümüze gelen evler Antakya’nın karakteristik özelliklerini yansıtmaktadır. Akdeniz iklimine göre yapılan evlerin yer aldığı sokaklar birbirlerini dik açılar halinde keserek karmaşık bir düzen oluşturmuştur. Çoğunluğu 3.00-3.50 m. Genişliğinde taş döşeli, ortasında su kanalları olan sokaklar Pompei’yi anımsatmaktadır. Bunların çok dolambaçlı ve dar oluşları bir bakıma kuzeydoğu-güneybatıdan esen rüzgârları, su baskınlarını önlemeyi amaçlamıştır. Sokaklarda zokmak denilen çıkmazlara da yer yer rastlanmaktadır. Antakya çalışmaları ile tanınan Ataman Demir sokak ve ev ilişkilerine şöyle değinmektedir:

“Sokak ev ilişkisindeki değişmez kural; mahremiyet, sağır avlu duvarları arasında, sürekli yön değiştiren birbirini her defasında bir öncesinden farklı köşelerin oluşturduğu karmaşıklık içinde var olan düzen”.

Roma çağında konutlar ile bugünküler arasında bazı benzerliklerin oluşu da oldukça dikkat çekicidir. Ancak son yıllarda bu sokaklara bilinçsizce asfalt dökülmüş ve böylece sokaklar özelliğini yitirmiştir.

http://www.kenthaber.com/Resimler/2005/11/23/00063415.jpgİklim koşullarının çağlar boyunca süregelen değişmez verileri konut mimarisinde bu benzer niteliklerin oluşmasında zorlayıcı bir etki yapmıştır. Yeşil ve serin bir avlu etrafında yer alan odaların oluşturduğu, basit fakat iklim verilerine uygun bir plan, sokak ile konut iç mekanı ilişkisinin minimuma inmesi, pencerelerin kapaklarla, kafeslerle, panjurlarla desteklenmesi, sağır dış duvarlar, bütün konutların ortak özelliklerini teşkil eder. Bu özellik iklim koşullarının zorlaması yanında, halkın yaşayış biçiminin, gelenek ve göreneklerinin zorunlu kaldığı tedbirlere de cevap veren ortak bir karakterdir.

Eski konut yerleşmesi içinde yer alan tüm sokak ve konutlarda görülen bu ortak karakter zamanla ekonomik yaşantının değişmesi, yeni bir dünya görüşünün ortaya çıkması ile yeni bir karakter kazanmaya başlamıştır.

Antakya evleri yüksek ve sağır taş duvarlı avlu içerisinde yer almışlardır. Bir veya iki katlı olan bu evlerin pencereleri bazen bu duvarların üzerindedir. Böylece içe dönük mimari Güneydoğu Anadolu’nun kendine özgü bir sistemidir. Asıl cephe görünümü avluda karşımıza çıkmaktadır:

http://www.kenthaber.com/Resimler/2005/11/23/00063417.jpgSokak cephesindeki dolu-boş oranının aksine kalın kesme taş avlu duvarının içinde yer alan dar ve uzun nispetler içindeki kapı ve pencere boşlukları odalar ile avlu arasındaki ilişkiyi kurar. Pencereler üzerinde yer alan her biri diğerinden farklı motifleri içeren, taş oyma işçiliğinin harikulade güzel örnekleri ile süslenmiş kafa pencereleri ve rozaslar yanında beden duvarları içinde yer alan ve her biri birer sanat eseri olan sebiller yapının avlu cephesindeki süsleyici unsurlardır.

Antakya’ya özgü sarımtırak, beyaz kalker taşı ile kerpiçten yapılan evlerin cepheleri genellikle güney ve batıya bakmaktadır. Cepheler ahşap direkli, önleri açık sofalar halindedir. Küçük ayrıntılar dışında bu evlerde hep aynı plân düzeni uygulanmıştır. Ev sahiplerinin maddi güçlerine göre bezenen evlerin yağlıboya, nakış, taş oyma ve ahşap işçiliğinin kendilerine özgü görünümleri vardır.

Antakya, antik kentin tüm özelliklerini koruyabilmiş, yeni yapılanmalardan eski mahalleler uzak kalmış bir kenttir. Yöreye egemen olan sıcak, rüzgâr ve yağışın yanı sıra arazinin topografik konumu bölgede yaşayan ve kuvvetli manevi bir harçla bütünleşmiş halkın töreleri, gelenekleri konut mimarisini de etkilemiştir.

Antakya, yerel yönetimlerin bilinçsiz davranışlarından dolayı bazı özelliklerini de yitirmektedir. Örneğin Daphne (Harbiye) ile kent merkezini birbirine bağlayan caddede gökyüzünü kapatan ulu ağaçlar bilinçsizce kesilmiştir. Ayrıca son zamanlarda Küçük Dalyan Belde Belediyesi antik hipodromda yeni yapılanma çalışmaları başlamış, ancak duyarlı bazı kişiler tarafından olay yargıya yansıtılmıştır. Antakya’da özel bir şahsa ait ev içerisindeki Ağlayan Meryem İkonası da toplumun odak noktası olmuştur.

Fırtına_
02-19-2009, 11:47
Hatay Medreseleri


Habib Neccar Medresesi (Merkez)

Habib Neccar Camisi’nin yanına yapılan Antakya’nın en eski medreselerinden biri olan Habib Neccar medresesi 1903 yılına kadar öğrenime açıktı. Cami avlusunu iki yönden çeviren Halil Ağa isimli bir hayırseverin yaptırdığı medrese, sonraki yıllarda Mürselzâde Hasan Ağa tarafından tümüyle yenilenmiş ve bunu belirten bir kitabe de doğu tarafındaki odalardan biri üzerine yerleştirilmiştir. Kitabe şöyledir:

“Hayrı cari eyledi bunda Halil Ağa bina
Gel oku dersi hulkûs ile ona eyle duâ
Oldu tamiri tamam o dedi tarihini tam
Kıldı Mürselzade İhsan hücre inşa kâmilen
1280”.

Bu medresede Antakya’nın ünlü kişilerinden Mahmut Hoca ve Kömürçukurlu Ali Efendi ders vermiştir. Medresenin yanı başında da Habib Neccar’ın mektebi bulunmaktaydı. Burada da 1898-1923 yıllarında da Mehmet Kâzım Uncu ders vermiştir. I.Dünya Savaşı yıllarında Hafız Ahmet ve Hacı Recep Efendiler, daha sonra da Ahmet Hamdi, Tavilzade Mehmet Efendi burada ders vermişlerdir.


Zincirli Medrese (Merkez)

Habib Neccar yapı topluluğunun karşısındaki Zincirli Medresede 1930 ve 1931 yıllarına kadar hizmet sürdürülmüştür. Antakya’da ünlü hocaları yetiştiren Davut-u Antakî’nin okuduğu, hocalık ve hekimlik yaptığı bu medrese Kurtuluş Caddesi genişletilirken yıkılmıştır. Ancak caminin batı duvarı dışındaki küçük alanda kime ait olduğu bilinmeyen üç mezar korunmuştur.

Fırtına_
02-19-2009, 11:51
Hatay Türbeleri


Hz.Hıdır’ın Türbesi (Makamı) (Samandağ)

http://www.kenthaber.com/Resimler/2004/12/16/hizir.jpgHalk arasında “Hz.Hıdır’ın (Hızır) Makamı”, Hz. Hıdır’ın Hz.Musa ile buluştukları yer olarak inanılmıştır. Burası Müslüman ve Hıristiyanlar’ın kutsal kabul ettikleri yerlerden birisidir. Yine halk arasındaki inanışa göre, her Cuma günü Akdeniz’in sularının taşarak bu türbenin çevresini yıkadığı söylenmektedir.
Türbe, yakın tarihlerde yapılmış olup, mimari yönden bir özellik taşımamaktadır. İnce, uzun ve yarım yuvarlak bir plan düzeninde, oldukça büyük bir kubbe ile örtülüdür. İçerisinde Hz.Hıdır’ın makamı bulunmaktadır.


Kızma-Dimyan Türbesi (Samandağ)

Samandağ Mızraklı Köyü’nde bulunan Kızma-Dimyan Türbesi, Müslüman ve Hıristiyanlarca ziyaret edilerek adak yapılan bir yerdir. Antik Çağlara kadar inen bu yerleşim alanında insanlara şifa dağıtan iki kardeşin öldürüldükleri yere bu türbe yapılmıştır. Bu nedenle de halk arasında mezarlarının bulunduğu türbede yine şifa dağıtıldığına inanılmıştır. Türbenin mimari yönden bir özelliği bulunmamaktadır.


Muhammed El Tavil Türbesi (Samandağ)

Samandağ Gözene Köyü’nde bulunan Şeyh Muhammed El Tavil Türbesi, yörenin halk tarafından en çok ziyaret edilen türbelerinden birisidir.Ne zaman kurulduğu konusunda bir bilgi bulunmamaktadır.


Habib Neccar Türbesi (Merkez)

Bazı kaynaklara göre de Habib Neccar Türbesini ve Camisini Ubu Ubeyde Bin Cerrah yaptırmıştır. Caminin bulunduğu yerde 1960 yılında yapılan bir kazıda alt kısımlarda farklı duvar kalıntıları ile karşılaşılmıştır. Ancak bu duvarların hangi yapılara ait olduğu kesinlik kazanamamıştır. Bugünkü Habib Neccar Camisi’nin medrese duvarlarında Arapça kitabeli metinlere rastlanmaktadır. Habib Neccar’ın ismi ilk kez İbni Batuta seyyehatnamesinde geçmiş; burada da Habib Neccar’ın mezarı, yanında da zaviyesi olduğunu belirtmiştir.

Caminin köşesinde Hz.İsa tarafından gönderilen azizlerine ilk defa inanan ve onları korurken şehit olan Habib Neccar’ın türbesi vardır. Evliya Çelebi, Antakya’ya geldiğinde Habib Neccar Türbesini ziyaret etmiş, ona ait çeşitli efsaneleri seyyahatnamesinde yazmıştır. Evliya Çelebi’ye göre, Habib Neccar, İsa Peygamber zamanında yaşamış ve Ona iman etmiş İsa gibi mucizeler göstermiş, daha sonra da, puta tapanlar tarafından başı kesilerek öldürülmüştür.

Fırtına_
02-19-2009, 11:51
Hatay Hanları



Antakya’nın tarihi çağlardan bu yana ticaret yolları üzerinde bulunuşu burada bir takım hanların yapılmasına neden olmuştur. XIX.yüzyıl sonunda kentte yirmiye yakın han olduğunu gezginlerin notlarından ve tarihi belgelerden öğrenmekteyiz. Bugün ayakta kalmış olanlar Sokollu Mehmet Paşa Hanı, Tütün Hanı, Yeni Han ve Kurşunlu Han’dır. Bunların hepsi XVI.yüzyıl eseridir.

Fırtına_
02-19-2009, 11:51
Hatay Hamamları


Tarih boyunca özellikle XVI ve XVII.yüzyıllarda kent içerisinde bazı hamamlar yapılmıştır. Bunlar Saka Hamamı, Cindi Hamamı, Yeni Hamam ve Meydan Hamamı’dır.


Sokollu Mehmet Paşa Hamamı (İskenderun)

Sokollu Mehmet paşa Külliyesi’nin bir bölümünü oluşturan hamam, caminin kuzeyinde, bedesten ile kervansaray arasında yapılmıştır. XVI. Yüzyılın, klasik Osmanlı mimarisi üslubundadır. Çifte hamam plân düzeninde olan yapının kadınlar bölümü yıkılmış ve günümüze gelememiştir. Soyunma yeri kare plânlı olup, sekiz köşeli bir kasnak üzerine kubbe oturtulmuştur. Sıcaklık kısmı ise hac plânlı ve dört eyvanlıdır. Bunun köşeleri kesme taştan, kubbeli dört eyvan yerleştirilmiştir.


Günahkârlar Hamamı (Merkez)

Antakya’nın 2 km. doğusunda bulunan Aziz Petros Kilisesi’nin içerisindeki hamam, halk arasında “Günahkârlar Hamamı” olarak isimlendirilmiştir. Seleukos kralı I.Antiochos tarafından MÖ.III.yüzyılda yaptırılmıştır. Bunun üzerinde Kharon’un kaya kabartması bulunmaktadır. Bu hamam, günah işleyen Hıristiyanların günahlarından temizlenmek için yıkandıkları yerdir.

Fırtına_
02-19-2009, 11:51
Hatay Kızlar Sarayı (Kasr-el Benet)



http://www.kenthaber.com/Resimler/2004/12/16/kizlarsarayiK.jpgReyhanlı-Halep yolu üzerinde yer alan Kızlar Sarayı (Kasr-el Benet), bölgeyi kontrol altında tutan bir yapıdır. Bizans döneminde yapıldığı sanılan sarayın, içerisine iki taraflı kesme blok taşlardan oluşan bir geçitten girilmektedir. İç kısımda oldukça yüksek kare planlı bir kulesi vardır. Giriş kısmı yıkılmış kulede yıkılmaya yüz tutmuştur. Kulenin kuzey tarafında çeşitli odalara ait kalıntılarla karşılaşılmıştır. Büyük olasılıkla bu odalar saray muhafızlarına aittir.
Kulenin doğu tarafında, oldukça harap durumda nişler içerisinde de 8 mezar odası ve bir de su deposu ile karşılaşılmıştır. Bu bölümün üstteki taşlarda bulunan deliklerden ahşap çatılı olduğu anlaşılmaktadır. Kulenin güney tarafında da Bizans dönemine ait bir kilisenin kalıntıları bulunmaktadır.

Mezarlık girişindeki kapı üzerinde Latin haç motifine rastlanmasından ötürü sarayın bir süre Haçlılar tarafından kullanıldığı da sanılmaktadır. Ayrıca kilisenin güney cephesi alçak kabartma halinde Suriye süsleme sanatının etkisinde, akanthos yaprakları başta olmak üzere bitkisel bir bezeme ile boş yer kalmamacasına süslenmiştir.

Fırtına_
02-19-2009, 11:52
Hatay Çeşmeleri


Antakya sokakları içerisinde, sivil mimariye bitişik eski taş çeşmelerle karşılaşılmaktadır. Bunların büyük bir kısmı XIX.yüzyılda yapılmış olup, mimari yönden fazla bir özellik taşımamaktadır. Bu çeşmelerden bazıları, XX.yüzyılda yapılmış olan Zugaybe Çeşmeleri ismiyle anılmaktadır. Bunların suları XX.yüzyılın başlarında Antakya’nın yakınındaki Dursunlu Köyü yakınlarından özel şahıslar tarafından yapılan çeşmelere kanallar yoluyla getirilmiştir.

Fırtına_
02-19-2009, 11:52
Hatay Titus Tüneli



http://www.kenthaber.com/Resimler/2005/11/24/00063959.jpgHatay Samandağı’nın 5 km. kuzeyinde denize hakim bir yamaçta MÖ.300 yıllarında Seleukos Nikator tarafından bir şehir kurulmuş ve bu şehre Onun ismi verilmiştir. Bu şehrin sonunda da dağdan gelen dere ağzında bir iç liman bulunuyordu. Bu liman aynı zamanda Antakya bölgesinin ticari yönden önemli bir merkezi konumunda idi. Ancak, dağlardan gelen sellerin limanı doldurmaya başlaması üzerine İmparator Vespasianus zamanında dağın bir bölümü delinerek bir tünel açılması ve böylece limanın sellerin getireceği alüvyonlardan kurtarılması düşünülmüştür.
Bunun üzerine çalışmalara İmparator Vespasianus (MS.69-79) zamanında başlanmış, oğlu İmparator Titus (MS.79-81) zamanında da tamamlanmıştır. Bununla beraber bir belgede İmparator Antonius Pius (138-161) zamanında tamamlandığı da yazılıdır. Bu durumda tünelin ne zaman tamamlandığı kesinlik kazanamamıştır. Burada yapılan çalışmalarda derenin önü bir duvarla kapatılmış ve sel suları yüksekliği 7.00 m., genişliği de 6.00 m. olan bir tünel ile limandan uzakta denize akıtılmıştır. Bu çalışma sonucunda da limanın dolması önlenmiştir.
Titus Tüneli 130 m. uzunluğundadır. Bu kanalın uzunluğu girişten Çevlik’e kadar 1.380 m.dir. Tünelin deniz tarafındaki girişi yakınında da kaya mezarları bulunmaktadır.

Günümüzde tünelin üzerinde blok taşlardan yapılmış, bugün de kullanılabilir durumda olan tek kemerli bir Roma köprüsü bulunmaktadır.

Fırtına_
02-19-2009, 11:52
Hatay Doğal Güzellikleri


Harbiye ve Daphne Efsanesi (Merkez)

http://www.kenthaber.com/Resimler/2005/11/24/00063971.jpgHatay’ın doğal güzelliklerinin başında il merkezine 7 km. uzaklıktaki Harbiye gelmektedir. Harbiye ismini tarihte Daphne olarak duyurmuştur. Burası Ortadoğu’yu Anadolu’ya bağlayan yol üzerinde günümüzün önemli bir turizm merkezidir. Aynı zamanda burası şelaleler bölgesi olup, tabiat güzellikleri ve çağlayanlar arasında çeşitli turistik tesisleri bulunmaktadır.

Mitolojide Daphne’nin bir de efsanesi bulunmaktadır: Zeus’un oğlu Işık Tanrısı Apollon, ırmak kenarında genç ve güzel bir kız görmüştür. Bu kızın ismi Daphne’dir. Apollon Daphne ile ilişki kurmak ister ancak, Daphne kaçar, Apollon da Onu kovalar. Apollon; “Kaçma seni seviyorum” diye bağırır. Daphne ise Tanrılarla sevişen kadınların başlarına neler geldiğini bildiği için korkuya kapılır ve kaçmaya devam eder. Diğer taraftan Apollon, bu güzel kızı mutlaka yakalamak istemektedir. Aralarındaki mesafe gittikçe kısalır ve Apollon Daphne’ye yaklaşır. Kurtulamayacağını anlayan Daphne, birden durur ve bağırır:

“Ey toprak ana, beni ört, beni sakla, beni koru”.

http://www.kenthaber.com/Resimler/2005/11/24/00063978.jpgBu yalvarış üzerine Daphne vücudunun ağırlaştığını, odunlaştığını hisseder. Göğüslerini gri bir kabuk kaplar, kokulu saçları yapraklara dönüşür, kolları dallar halinde uzar, ayakları kökleşerek toprağın derinliklerine dalar. Bir anda Daphne, bir defne ağacına dönüşür. Bu olay karşısında Apollon ağaca sarılır ve seslenir:

“Daphne, bundan sonra sen, Apollon’un kutsal ağacı olacaksın. O solmayan ve dökülmeyen yaprakların, başımın çelengi olacak. Değerli kahramanlar, savaşlarda zafere ulaşanlar, hep senin yapraklarınla alınlarını süsleyecekler. Şarkılarda, şiirlerde adımız yan yana geçecek.”

Bu öykünün geçtiği yer bugünkü Harbiye’dir. Daphne’nin gözyaşları bugün hala Harbiye’de şelalelere dönüşmüştür.


Hatay Yaylaları

Hatay ili yayla turizmi yönünden önemli bir coğrafi yapıya sahiptir. Amanos Dağları’nın ikiye böldüğü Hatay’da Belen-Kozaklı Köyü ile Samandağ-Kapısuyu Köyü ve Altınözü’nün Madenboyu Köyü’nden Suriye sınırına kadar olan bölge “Yaban Hayatı Koruma Sahası” olarak ilan edilmiştir.


Güzelyayla (Soğukoluk) (Belen)

http://www.kenthaber.com/Resimler/2005/11/24/00063982.jpgHatay belen ilçesine bağlı olan Güzelyayla (Soğukoluk) İskenderun’a 15 km. uzaklıktadır. Dağ ile denizin birleştiği bir yerde bulunan Soğukoluk Yaylası, yöreye hakim bir yükseklikte çam ormanları ile kaplı olan bu yöre günümüzde hem yerleşim yeri hem de mesire yeri olarak kullanılmaktadır.






Fırnız Yaylası (Merkez)

Hatay’ın Merkez ilçesine bağlı Serinyol beldesi yakınlarında, Antakya’ya ve Arsuz beldesine 30 km. uzaklıkta bulunan 210 dekar arazi büyüklüğünde bir yayladır. Yayla deniz seviyesinden 1.100 m. yükseklikte olup, ormanlık bir alandır.


Batıayaz Yaylası (Samandağı)

Hatay Samandağ ilçesine bağlı olan Batıayaz (Teknepınar) doğal su kaynakları ile ünlü bir yayladır. Antakya’ya 15 km. uzaklıkta olan Batıayaz yaylası günümüzde piknik yeri ve yerleşim alanı olarak kullanılmaktadır.

Bu yaylalar dışında Hatay ili İskenderun ilçesine 14 km. uzaklıktaki Nergizlik Yaylası; Çataloluk Yaylası; İskenderun’a 14 km. uzaklıkta, suyu ile ünlü Atik Yaylası; Alan Yaylası; İskenderun-Arsuz yolu üzerinde doğal plaj ve dinlenme yeri olan Gülcihan ile Topaktaş Yaylası da bulunmaktadır.