PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : İstanbul Müzeleri 3


Fırtına_
02-19-2009, 10:56
Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne Bağlı Müzeler

Türk İnşaat ve Sanat Eserleri Müzesi (Fatih)

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/08/11/00061995.jpgİstanbul ili Fatih ilçesinde, Saraçhanebaşı’nda Amcazâde Hüseyin Paşa Külliyesi’nde Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından kurulan bu müze devrin Devlet Bakanları Rafet Sezgin ve Hüsamettin Atabeyli ve İstanbul Vakıflar Başmüdürü İhsan Erzin’in isteği doğrultusunda düzenlenmiştir. Müzenin kuruluşunda Prof.Y. Mimar Yılmaz Önge ve Erdem Yücel’in katkıları olmuştur.

Müzenin kurulduğu Amcazâde Hüseyin Paşa Külliyesi’ni Sultan II. Mustafa devrinde Sadrazam Amcazâde Hüseyin Paşa 1697–1702 yıllarında yaptırmıştır. Klasik Osmanlı mimarisi üslubundaki bu yapı topluluğu dershane, sıbyan mektebi, kütüphane, 16 medrese hücresi, sebil ve çeşmeden meydana gelmiştir. Yapı topluluğu içerisinde Amcazâde Hüseyin Paşa’nın gömülü olduğu küçük bir de hazire bulunmaktadır. Bunun yanı sıra bu hazirede Karacaahmet Mezarlığı’ndan çevre yollarının yapımı sırasında Hattat Rakım’ın yazmış olduğu hat sanatının en güzel yazı örneklerinden bir de mezar taşı bulunmaktadır.

Yapı topluluğu 1718’de yangından, 1755 ve 1896 yıllarında zarara uğramış, bazı bölümleri kısmen yıkılmıştır. Daha sonra Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından orijinaline uygun olarak Y.Mimar Süreyya Yücel tarafından onarılmıştır. Bu yapı topluluğunda Türk İnşaat ve Sanat Eserleri Müzesi’nin kurulmasına karar verildikten sonra Vakıf Teberrükât Ambarlarından müzelik eserler toplanmıştır. Anadolu’daki vakıf anıtlarını restore eden Y.Mimar Yılmaz Önge bu onarımlarda müzelik olan ve restorasyonlarda kullanılmayacak eserlerin buraya gönderilmesini sağlamıştır. Ayrıca İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğü mimarları da restorasyon çalışmalarında müzelik olan mimari parçaları da buraya göndermiştir.

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/08/11/00062007.jpgMüzenin hazırlık çalışmalarına 1966 yılında başlanmış ve kısa süre içerisinde müze 3 Mayıs 1967’de ziyarete açılmıştır. Teşhir ve tanzim için külliyenin dershanesi ile medrese hücreleri ve avlusundan yararlanılmıştır. Avluda büyük ölçüde mimari taş eserler, revaklarda kitabeler ve tuğralar sergilenmiştir. Müzenin belli başlı bölümleri alçı kalıp örnekleri, mimari taş parçalar, tuğra ve kitabeler, madeni şebekeler, alçı pencereler, çini kaplamalar, ahşap mimari parçalar ve kapılar, yapılarda kullanılan yapı elemanları, sancak kubbe, minare alemleri, aydınlatma araçları ve teberrükat eşyalarından meydana gelmiştir.

Bütün bu bölümler restorasyon çalışmalarını yapacak vakıf mimarlarının çalışmalarına yardımcı olacak biçimde düzenlenmiştir.

Selçuklu ve Erken Osmanlı döneminden Neo-Klasik döneme kadar uzanan süreç içerisinde mimaride kullanılmış sütun başlıkları, kemer ayakları, frizler, çeşitli taş şebekelerin orijinalleri veya alçı kalıp örneklerine müzede yer verilmiştir. Tuğra ve taş kitabeler bölümünde ise çeşitli tarihlere ait, günümüze ulaşamamış vakıf yapılarının kitabeleri bir araya getirilmiştir. Vakıf inşaat ambarlarında bulunan çeşitli türbe ve sebil gibi yapılara ait madeni şebekeler, içlik ve dışlık alçı pencereler müzede ayrı bölümleri oluşturmuştur.

Çini kaplamalar bölümünde ise Selçuklu çinilerinden başlayarak XX. yüzyıl Kütahya çinilerine kadar Osmanlı çini sanatının değişik teknik ve formlarda yapılmış çinileri bir araya toplanmıştır. Ayrıca Kayseri Huand Hatun Hamamı’na ve Beyşehir Demirli Mescit’e ait Selçuklu çinilerinden başka erken devir Osmanlı çinilerini oluşturan Bursa Yeşil Türbe, Edirne Şah Melek Camisi, Bozüyük Kasımpaşa Hamamı’nın sülüs yazılı kitabesi de yer almaktadır.

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/08/11/00062021.jpgÇini bölümünde Halife Abdülmelik’in yaptırdığı çeşitli devirlerde Osmanlılar tarafından onarılan Kudüs Kubbet’üs Sahra’nın çini örnekleri ayrı bir bölüm halindedir. Bu çiniler pencere boşluklarını dolduran haçvari ve içleri muntazam dilimli olarak oyulmuş, karolar, üçgen dolgular ve yazı frizleri halindedir. Bu çiniler Kubbet’üs Sahra’yı onaran Mimar Kemalettin Bey tarafından getirilmiştir. Ayrıca Y. Mimar Ali Saim Ülgen’in yapmış olduğu onarımlarda da ele geçmiştir. Vakıflar Genel Müdürlüğü inşaat ambarında bulunan bu çiniler Y. Mimar Yılmaz Önge tarafından müzeye kazandırılmıştır.

Yapı elemanları bölümünde ise başlangıcı XIV. yüzyıla kadar inen değişik ölçüde çiviler, demir kenetler, lokmalar ve zıvanalar bulunmaktadır. Bunları çeşitli dönemlere tarihlenen musluklar, lüleler, kapı tutamakları, kuşaklar, rozetler, kilitler, anahtarlar ve üzerleri damgalı kurşun örnekleri tamamlamıştır. Bunların arasında Mimar Sinan dönemi damgalı kurşun örnekleri de bulunmaktadır.

Müzenin sancak, kubbe ve minare alemleri bölümünde ise köfeki, mermer veya çeşitli madenlerden yapılmış alemler bir araya getirilmiştir. Bunların arasında dergâhlarda kullanılan çeşitli alemler de bulunmaktadır. Fatih Camisi’nin barok üslupta yapılan ve 1970’li yıllarda orijinaline uygun olarak yenilenen taş külahı da müzede ayrı bir bölümde yeniden monte edilmiştir.

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/08/11/00062025.jpgAydınlatma araçlarında ise XIII. yüzyıl Selçuklu şamdanları, cam kandiller ve XIX. yüzyıl barok fanusları da görülmektedir. Bu bölümdeki en önemli eserler arasında Eyüp Camisi’nden alınan XVI. yüzyıl madeni kandili, XV. yüzyıl Memlük şamdanları, XVI.-XVII. yüzyıl lale, stilize lale şamdanları ile Sultan Abdülmecit’in Ayasofya’ya vakfettiği rokoko şamdan bulunmaktadır.

Müzenin ahşap mimari parçalar bölümünde ise Türk mimarisinin çeşitli dönemlerinde kullanılmış ağaç işleri bulunmaktadır. Bunlar kündekâri, taklit kündekâri, oyma ve geçme tekniği ile yapılmış örneklerdir. Bu bölümde Selçuklu geometrik geçmeleri, XV. yüzyıl ahşap oymaları, Yeni Cami Hünkâr Kasrı’nın Edirne işi tavan göbeği, sedef kakmalı kapı binileri, rumi, palmet ve rozetlerin yanı sıra rokoko üslubunda hünkâr mahfil parçaları bulunmaktadır. Bu bölümün en önemli eserlerinden birisi de Ankara Ahi Elvan Camisi’nin XIII. yüzyıla tarihlendirilen dolap kapakları ile kündekâri tekniğinde cami kapılarıdır.

Müzenin teberrükât eşyaları bölümünde çeşitli vakıf eserlerine yer verilmiştir. Etnografik özellik taşıyan bu bölümde buhurdan, gülaptan, sebil tasları, askılar, leğen, ibrik ve saatler bulunmaktadır.

Müzenin kuruluşunda Türk yapı sanatının geçirdiği evrelerin tanıtımı ve restoratör mimarların çalışmalarında başvuracakları bir yer olma niteliği amaçlanmıştır. Ancak, müze 1970’li yılların sonlarına doğru amacından uzaklaşmış ve kapatılmıştır. Günümüzde depo görünümündedir.

Saraçhane Sk. No:1 Fatih
Tel : (0212) 525 12 94
Faks : (0212) 527 58 51


Türk Vakıf Hat Sanatları Müzesi (Eminönü)

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/08/12/00062465.jpgİstanbul ili Eminönü ilçesi, Beyazıt’ta bulunan Vakıf Hat Sanatları Müzesi günümüzde Sultan II. Beyazıt Külliyesi’nin medresesi içerisinde yer almaktadır.

Vakıf Hat Sanatları Müzesi ilk defa 1969 yılında İstanbul’da Vatan Caddesi’nde bulunan Sultan Selim Medresesi’nde (Halıcılar Köşkü Medresesi) kurulmuştur. Müzeyi oluşturan eserler tekke ve türbelerin kapatılmasından sonra Şehzadebaşı’ndaki Şehzade Camisi’nin imaretindeki vakıf teberrükât ambarlarında toplanmıştı. Türk ve İnşaat Sanat Eserleri Müzesi’nin kurulmasından sonra bu eserlerin de ayrı bir müzede değerlendirilmesi İstanbul Vakıflar Başmüdürü İhsan Erzi tarafından düşünülmüş, bunun için de teşhir edilecek eserler bir komisyon tarafından seçilerek envanterlenmesi yapılmıştır. Bu komisyonun başında da İbrahim Hakkı Konyalı bulunmakta idi.

Türk Yazı Sanatları ismi altında kurulan müze, Sultan Selim Medresesinin hücreleri ile dershanesinde kurulmuştur. Müzede eserler kronolojik bir sıra takip etmemiş, yazı çeşitlerine göre ayrı ayrı gruplar halinde teşhir edilmiştir. Müzenin bölümlerini sülüs ve nesih yazılar, talik yazılar, tuğralar, meşk örnekleri, halk sanatları, hilyeler, işleme yazılar, mütenevvi yazılar ve padişah yazıları oluşturmuştur. Dershane bölümünde, devrin tanınmış hatalarının ve padişah yazılarının yanı sıra fildişi ve sedef kakmalı rahleler, Ravza-i Mutahhare örtüsü, Pertevniyal Valide Sultan’ın vakfı olan Saksonya vazoları teşhir edilmiştir.

Sultan Selim Medresesi’nde kurulan bu müzenin, buradaki ömrü çok fazla olmamış medresenin bir sağlık kuruluşuna tahsisi üzerine içerisindeki eserler Fatih Camisi’nin külliyesinde koruma altına alınmıştır. Bu arada müzeye yer olarak Beyazıt külliyesinin medresesi düşünülmüştür. İstanbul Belediye Müze ve Kütüphanesi olarak 1943’ten bu yana kullanılmıştır. Buradaki Belediye Müzesi’nin Saraçhanebaşı’nda Gazanfer Ağa Medresesi’ne taşınmasından sonra sadece kütüphane bölümü burada kalmıştır. Mülkiyeti Vakıflarda olan medresenin müze olarak düzenlenmesi için çalışmalara başlanmış ve İstanbul’un Türk Vakıf Hat Sanatları Müzesi 28 Ekim1984 yılında, Cihan Özsayıner’in çalışmaları ile yeniden açılmıştır.

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/08/12/00062469.jpgMedrese Sultan II. Beyazıt Külliyesi ile birlikte 1506–1508 yıllarında yaptırılmıştır. Caminin kuzeybatısında, klasik Osmanlı medrese plan düzeninde olan bu yapının merkezini kare planlı, üzeri kubbeli dershane bölümü oluşturmaktadır. Bunun üç tarafı 13 odadan meydana gelmiştir. Yapımında kesme taş ve tuğla kullanılmış, dershanede bir sıra taşı bir sıra tuğla izlemiştir. Giriş kapısı kubbeli ve oldukça sade bir görünümdedir. Üzerine de rumi ve hatayilerden oluşan bir alınlık yerleştirilmiştir. Medrese hücreleri kareye yakın planlı olup, üzerleri kubbelidir. Önlerinde revak olan bu odalardan köşedekiler diğerlerinden daha büyük olup, alt sırada üç, üst sırada birer pencere ile aydınlatılmıştır.

Dershane binası revaklardan 3.65 m. uzaklıkta olup, dokuzu altta, on ikisi de üstte olmak üzere 21 pencere ile aydınlatılmıştır. İçerisinde ocak bulunmamasına rağmen yanlarda birer dolaba yer verilmiştir. Kasnaklı kubbesi kemerler üzerine oturmuştur.

Türk Vakıf Hat Sanatları Müzesinde, Kûfî yazmalı Kuran-ı Kerimler, Risaleler, Hint ve Mağrip hatlı yazma eserler, levhalar, Nesih, Kuran-ı Kerimler ve ahşap kat’a eserler, Muhakkak Kuran-ı Kerimler ve sülüs levhalar, Tâlik yazma ve levhalar- istifli yazılar, Sülüs ve aynalı yazılar, Tuğralar, nesih Kuran-ı Kerimler, Hattat padişahlara ait, sülüs ve muhakkak yazmalar, İcâzetler, Hilyeler, Hanım hattatlara ait işleme yazılar, Meşkler, muhakkak Kuran-ı Kerimler, Etnografik teşhir, Sülüs ve nesih murakkalar, Kutsal Emanetler olmak üzere on dört teşhir bölümü bulunmaktadır.

Küfi Kuran-ı Kerim, Risaleler, Hint ve Mağrip Hatlı Yazma Eserler ve Levhalar Bölümünde,
IX.- X.yüzyıla tarihlendirilen ve müzenin en eski eseri olan ve Mehmet bin İdris tarafından yazılan Kûfi yazılı en eski Kuran-ı Kerim bulunmaktadır. Bunun yanı sıra XII. Yüzyıla tarihlendirilen risaleler, nesih üslubunda Hint yazısı ile yazılmış Kuran da bulunmaktadır. Ayrıca müzenin nesih yazılar bölümünde Kolağası Arif, Vasıf, Mehmet Ali Mekki’nin küfi yazılı levhaları da vardır. Müzenin Kuran-ı Kerimler ve Ahşap Kat'a Eserler Bölümü'nde; Mustafa Hilmi Mehmet Şevki, Üsküdarlı İbrahim, Kayyumzade Mehmet Salih' in nesih Kuran-ı Kerimleri ile Mehmet Zaifi'nin nesih yazı ile yazdığı risaleler mecmuası bulunmaktadır. Duvarlarda kadife üzerine ahşap ve fildişi malzeme ile yazılmış kat'a levhalara yer verilmiştir.

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/08/12/00062470.jpgMüzenin Muhakkak Kuran-ı Kerimler ve Sülüs Levhalar Bölümünde, Hemedanlı Ahmet Oğlu Muhammed Hallâvî'nin muhakkak hatlı Kuran-ı Kerim'inin yanı sıra, hattatı bilinmeyen muhakkak Kuran-ı Kerimler sergilenmektedir. Duvarlarda Mehmet İzzet, Mustafa İzzet, Şefik gibi hattatların sülüs hatları teşhir edilmektedir.

Talik Yazmalar ve Levhalar Bölümünde, Hattatı bilinmeyen talik Kuran-ı Kerim'in yanı sıra, Mehmet Oğlu Cezerî'nin Şerh-i Şalibi ile hattatı bilinmeyen tefsir kitabı bulunmaktadır.
Duvarlarda ise Abdülaziz, Seyyid Abdülkerim, Mehmet Nuri, Ali Haydar, Mevlevî Zeki Dede, Yesârizade Mustafa İzzet' in talik hatları sergilenmektedir.

Sülüs ve Aynalı Yazılar Bölümünde, Hüseyin Dede oğlu Ahmet, Mehmet Ali El Rûmi oğlunun yazdığı Kuran-ı Kerimler teşhir edilmektedir. Ayrıca duvarlarda hattatı bilinmeyen tâlik levhanın yanı sıra, Mustafa İzzet' in sülüs, aynalı hatları ile Kâmil Akdik, Tevfik, Abdülfettah, Saray-ı Amire Katip Ömer'in yazıları sergilenmektedir.

Tuğralar ve Nesih Kuran-ı Kerimler Bölümünde, Rüstem'in ve adı bilinmeyen bir hattatın yazdığı nesih Kuran-ı Kerimler teşhir edilmektedir. Bunun yanı sıra Mümtaz, Abdullah Tevkii, Vehic ve Kudsî'nin Tuğraları sergilenmekte olup, bu tuğralar II. Mahmud ve III. Selim'e aittir. Bunun dışında tuğra istifli hatlar da bulunmaktadır.

Hattat Padişahlar, Sülüs ve Muhakkak Yazmalar Bölümünde, Sultan III. Murat’ın tâlik ile yazılmış hattı ile, Sultan II. Abdülhamit’in yaptığı ceviz ve gül ağacından rahle sergilenmektedir. Müzede Hattat Sultanlar bölümünde Vahideddin Efendi, Sultan Abdülmecid, III. Ahmet ve II. Mahmud'un hatları da teşhir edilmektedir.

Müzenin İcazetler, Nesih Kuran-ı Kerimler Bölümünde, Ali Rasim, Hafız Abdülkadir Necati, Hüseyin Hamid, Hafız Mustafa Rakım, Recai Efendi, Mehmet Vasfi, Mir Osman Edib, Mehmet Rüştü, Emine Behcet Namıka, İsmail Şemseddin'in icazetleri sergilenmektedir. Ayrıca Hasan Hayri, Mehmet oğlu Mahmud, Muhammed Larioğlu Alâeddin’in nesih Kuran-ı Kerimleri bu bölümü süslemektedir.

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/08/12/00062471.jpgHilyeler Bölümünde, Hacı Ahmed Arif, Vahdeti Bey, Kağıtcızade Feyzullah, Hafız Osman, İbrahim Sükûti, Ali Rıza, Tahsin Hilmi, Mahmud Celaleddin, Mehmet Şefik, Osman'ül Enverî, Hafız Mehmet Fehmi’nin hilyeleri sergilenmektedir.

Hanım Hattatlar-İşleme Yazılar Bölümünde, Yazılar sülüs yazı ile işlenmiştir. Çoğunun hattatı bilinmemektedir. Şefik Bey, Sabri Mustafa İzzet, Yesari, Selma, Nasiye’nin yazı örnekleri bu bölümde sergilenmektedir.

Meşkler-Muhakkak Kuran-ı Kerimler Bölümünde, Katipzade Refii Yesari, Mahmud Celaleddin, Yedikulelli Seyyid Abdullah, Rakım, Mehmet Esat'ül Yesari'ye ait sülüs ve talik meşkleri sergilenmektedir. Ayrıca Hacı Mustafa İbnî Osman'ın muhakkak Kuran-ı Kerim'i de bu bölümde bulunmaktadır.

Etnografik Bölümde ise, Klasik medrese yaşamını yansıtan bir teşhir bulunmaktadır. Burada, mankenler yardımı ile hattat ve iki küçük talebesinin devrin giysileri içinde hat sanatının nasıl öğrenildiği canlandırılmıştır.

Sülüs ve Nesih Murakkâlar Bölümünde, Mustafa Dede ve Tabağızade İzzet'in sülüs ve nesih hattı ile yazdığı murakkâlar sergilenmektedir. Duvarlarda, İzzet, Refik, Ali, Hacıbeyzâde Ahmet Muhtar, Ferit Şefik, Şeyh Muhammed Sırrı, Vahdeti, Abdülvahit'in sülüs ile yazılmış taç şeklinde istiflenmiş hatları bulunmaktadır.

Kutsal Emanetler Bölümünde, Ortada 585x3.14 m. ebadında orijinal Kâbe Kapısı örtüsü yer almaktadır. Siyah kumaş üzerine “El Hac Ali Muhammed Eba Paşazade” tarafından yazılan hatlar, altın ve gümüş iplikler ile işlenmiştir. H.1301 (1883) tarihlidir. Burada, İpek, sıra saten, kendinden desenli, jakarlı Kâbe örtüsü (Siyah) ve Kâbe iç örtüsü (Kırmızı) ile Makam-ı İbrahim örtüsü olduğu sanılan işleme örtü de sergilenmektedir. Hz. Muhammed’in Sakal-ı Şerif, orijinal kutusunda muhafaza edilmektedir. Hazreti Muhammed'in kabir toprakları, kapalı bir şişe içinde muhafaza edilerek sergilenmektedir. Bunun dışında, Hazret-i Muhammed'in Saç-ı Şerifleri, Zıbın-ı Saadetleri, Kuşağı Şerifi'nin bir parçası gibi kutsal emanetler de bu bölümde bulunmaktadır. Müze duvarlarda, Mekke, Medine, Müzdelife, Arafat Dağı'nı tasvir eden minyatürler, Kâbe’yi çeviren yazı Kuşağı Parçası, III. Sultan Ahmet'in, II. Mahmud'un, Sami Efendi'nin, İbrahim Nesafe'nin hat levhaları sergilenmektedir.

Müzenin avlusunda Çırçır’lı Ali, Sami Efendi'nin celî sülüs M. İzzet ve Nuri'nin tâlik hatları ile yazdığı taş kitabeler teşhir edilmektedir. Bunun dışında, h.1213 (1798) tarihli bir mezar taşı da bahçede sergilenmektedir. Ayrıca müze bahçesinde, Ahmet Ziya Bey tarafından yapılan iki güneş saati bulunmaktadır.


Beyazıt Camisi karşısı Beyazıt/ İSTANBUL
Tel: (0212) 527 58 51


Halı Müzesi (Eminönü)

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/08/12/00062473.jpgİstanbul ili Eminönü ilçesi Sultanahmet Camisi Hünkâr Kasrı’nda bulunan Halı Müzesi’ndeki eserler vakıf teberrükât ambarlarında çeşitli tarihlerde ve çeşitli nedenlerle toplanan eserlerden oluşturulmuştur.

Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün Türk İnşaat ve Sanat Eserleri Müzesi ile Türk Yazı Sanatları Müzesi’ni kurma çalışmaları yapılırken, Yavuz Selim Medresesi’nin (Halıcılar Köşkü Medresesi) ve Yeni Cami Hünkâr Kasrı altındaki depolarda ve Şehzade Camisi imaretinde çeşitli türbe, dergâh ve camilerden toplanmış değerli halı, kilim, sumak, cicim gibi yaygıların olduğu dikkati çekmiştir. İlkel şartlarda korunan, eski eser niteliğinde olan bu eserlerin bir müze kapsamında değerlendirilmesine karar verilmiştir.

Halı Müzesi’nin kurulduğu Hünkâr Kasrı Sultan Ahmet Cami ile birlikte Sultan I.Ahmet tarafından 1609–1617 yıllarında Mimar Sedefkâr Mehmet Ağa'ya yaptırılmıştır. Çeşitli onarımlarla günümüze ulaşan kasır birçok özgün ayrıntısını yitirmiş, son büyük onarımını 1949 yılındaki yangından sonra geçirmiştir.

Müzede bir araya getirilmesi düşünülen bu eserler arasında Uşak, Bergama, Kula, Konya, Kırşehir, Ladik, Kafkas ve Kazak kökenli olanlar bulunuyordu. İlk defa Yapı ve Kredi Bankası’nın Galatasaray’daki galerisinde 1972 yılında sergilenen bu eserler ilgi ile karşılanmıştır. Bunun ardından onarımı tamamlanan ve daha önce yanmış olan Sultanahmet Camisi Hünkâr Kasrı’nda bu halılar ve onları tamamlayan depolardan getirilen diğer örnekler 1979 yılında Halı Müzesi ismi altında ziyarete açılmıştır. Bu arada Belkıs (Acar) Balpınar’ın kontrolünde burada sergilenen halı ve kilimlerin bakımları yapılmış, bunlar çerçevelenmiş, brandalara konunun uzmanları tarafından dikilmiştir. Divriği Ulu Camisi’nden 1978 yılında çalınan 22 halı ve bir kilim 1982 yılında Kayseri’de bulunmuş ve müzeye getirilerek koleksiyonların daha da zenginleşmesi sağlanmıştır.

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/08/12/00062474.jpgMüzedeki en erken tarihli halı XIV. yüzyıldan günümüze gelebilen Beylikler dönemine ait bir örnektir. Divriği Ulu Camisi’nde bulunan bu halının XIII. yüzyılda Mengücekler tarafından dokunduğu ileri sürülmüştür. Müzede, Türk düğümü tekniği ile Anadolu’da dokunmuş halılar çoğunlukta olup, bunların arasında XV. yüzyıldan kalma hayvan figürlü bir halı ünik bir örnektir. Bu halı ile de Türk halı sanatına yeni bir örnek kazandırılmıştır. Müzede bulunan bir diğer hayvan figürlü halı ise XVIII. yüzyıla tarihlendirilmektedir.

Müzede Bergama yöresine ait olduğu sanılan bir başka halı Holbain halo kompozisyonlarına benzemekte olup, bunların ortasındaki sekizgenin çevresi çengel motifleri ile zenginleştirilmiştir. Bu örneklerin yanı sıra Batı Anadolu ve İç Anadolu’nun XVI.-XVII. yüzyıl halıları bulunmaktadır. Madalyonlu, yıldızlı Uşak halıları, Bergama, Konya Çanakkale, Türkmen, Yörük ve İran (Kirman) halıları da bu koleksiyonları tamamlamaktadır. Ayrıca XVIII. yüzyıl Ladik, Kula, Gördes seccadeleri de bulunmaktadır.

Müzenin ilgi çeken bölümlerinden birisi de XVI.-XVIII. yüzyıllarda önemli bir halı dokuma merkezi olan Uşak yöresinde dokunan halılardır. Bu halılar grubu içerisindeki yıldız, madalyon, kuş motifli halıların çoğunun zemini Çin bulutları ile bezenmiştir. XVI. yüzyılın sonlarına tarihlenen vazo motifli İran saray halısı, XVI.-XVIII. yüzyıllarda dokunmuş Kafkas motifli Anadolu halıları da onları tamamlamaktadır.


Sultanahmet Cami Avlusu Eminönü
Tel: (0212) 518 13 30


Kilim ve Düz Dokuma Yaygılar Müzesi (Eminönü)

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/08/12/00062475.jpgİstanbul ili Eminönü ilçesi, Sultanahmet Meydanı’nda, Sultanahmet Camisi’nin Hünkâr Kasrı’nda açılmış bulunan Halı Müzesi’nin yanı sıra caminin mihrap duvarı altındaki boş mekân Kilim ve Düz Dokuma Yaygılar Müzesi olarak düzenlenmiş 25 Nisan 1982’te ziyarete açılmıştır. Böylece Türk Kilim ve Düz Dokuma Yaygılar Müzesi ismi ile kilim ve düz dokuma yaygılar Türkiye’de ilk kez başlı başına bir müzede sergilenmiştir.

Sultanahmet Camisi 1609–1617 yıllarında Sultan I.Ahmet tarafından Mimar Sedefkâr Mehmet Ağa’ya yaptırılmıştır. Müzenin bulunduğu bölüm ise, caminin yapıldığı yıllarda depo olarak kullanılmış uzun bir galeri şeklinde bir mekân idi. Buraya caminin güney kısmındaki iç avludan girilmektedir.

Kilim ve Düz Dokuma Yaygılar Müzesi’nde vakıf camilerinden seçilmiş kilim, cicim ve zili dokumalardan 67’si buradaki üç ayrı salonda sergilenmiştir. Müzede toplam 857 adet müzelik ve etütlük eser bulunmaktadır. Müzede sergilenen kilimlerde ortak desen ve dokuma özelliklerini yansıtan örnekler bir araya getirilmiştir. Türkmen ve Yörükler tarafından dokunmuş kilimler, Osmanlı saray kilimleri halk sanatının ortaya koyduğu eserleri yansıtmaktadır. Geometrik desenli kilimlerin yanı sıra çiçekli, bezemeli Osmanlı saray ve çadır kilimleri de yine burada sergilenmiştir.

Müzenin açılışından bir süre sonra buradaki eserlerin aşırı rutubetten zarar gördüğü anlaşılmış, 1990 yılında müze kapatılarak içerisindeki eserler toplanmış ve halı müzesinde koruma altına alınmıştır. Burada rutubeti önleyici tedbirler ve gerekli onarımlar yapıldıktan sonra müzenin yeniden açılması düşünülmektedir.


Sultanahmet Cami Avlusu Eminönü
Tel http://www.turkmania.com/images/smilies/frown.gif0212) 518 13 30
Faks http://www.turkmania.com/images/smilies/frown.gif0212) 527 58 51

Fotoğraflar, www.vgm.gov.tr (http://www.vgm.gov.tr/) adresinden alınmıştır.


İstanbul Büyükşehir Belediye Müzeleri

Şehir Müzesi (Beşiktaş)

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/08/12/00062493.jpgİstanbul ili Beşiktaş ilçesinde, Yıldız Sarayı içerisinde bulunan bu müzenin tarihi 1939 yılına kadar inmektedir. İstanbul’daki ilk Belediye Şehir Müzesi Beyazıt’taki Sultan II. Beyazıt döneminde yapılmış olan medrese içerisinde Belediye Kütüphanesi ile bir arada bulunuyordu. İstanbul Müze ve Kütüphanesi olarak isimlendirilen bu kuruluşun müze bölümü 1945 yılında Saraçhanebaşı’nda, Bozdoğan Kemeri’ne bitişik olan Gazanfer Ağa Medresesi’ne taşınmış ve orada 1988 yılına kadar ziyarete açık kalmıştır. Bundan sonra Yıldız Sarayı’nın bir bölümüne taşınmış ve Şehir Müzesi ismi ile 1988’de ziyarete açılmıştır.

Yıldız Sarayı’ndaki Şehir Müzesi alt ve üst katta olmak üzere iki uzun salondan meydana gelmiştir. Ancak, yer darlığı nedeni ile de eserlerin bir bölümü sergilenebilmiştir. Müzede İstanbul’un Osmanlı dönemindeki sosyal konumunu yansıtan eserler ağırlıktadır. Bunların başında tablolar, yazılar, resimler, hat levhaları, kumaşlar, Yıldız ve Eser-i İstanbul damgalı porselenler, divit, hokka, kalem gibi yazı malzemeleri, tarikat eşyaları, alemler, çeşitli cam eserler, kahve takımları, buhurdanlar, mutfak eşyaları, sahanlar, ölçekler, teraziler, ağırlıklar, mühürler, cilt kalıpları, çeşitli mahfazalar, keramik ve çiniler ile Topkapı lülelerinden örnekler bulunmaktadır.

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/08/12/00062497.jpgTürk resim sanatı yönünden önemli olan Şevket Dağ, Mesrur İzzet, Şerif Ferit, Halil Paşa, Sami Boyar, Mustafa Civanyan, Ziya Keseroğlu, İbrahim Çallı, Hikmet Onat, Feyheman Duran, Zeki Kocamamei, Kemal Zeren, Ferruh Başağa, Elif Naci, Hakkı Anlı, Hamit Görele, Şefik Bursalı, Mustafa Nuri, Bedri Rahmi Eyuboğlu, Haşmet Akal, Henry Malla, Prieur Bardin gibi ressamların eserleri sergilenmektedir.

Türk hat sanatının önemli isimlerinden Mustafa İzzet, Sultan Abdülmecit, Sami Efendi, Mehmet İzzet, Hamit Aytaç, Mehmet Raşit, Mahmud Celaleddin Efendi gibi hattatların eserleri de burada bulunmaktadır.

Hat sanatı eserleri arasında yazı-resimler, yazı ile yapılmış kuş, arslan, insan yüzü, insan vücudu, cami ve ibrik gibi şekiller de müzede ayrı bir bölüm halindedir. Bu tür yazı örneklerine aynalı üslupta yazılar denilmektedir.

Müzenin diğer eserleri arasında Fatih Sultan Mehmet’in, Sultan II. Osman, Sultan I. Mahmut’un tuğralı fermanları da yine burada bulunmaktadır.

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/08/12/00062499.jpgMüzede sergilenen kumaşlar arasında Üsküdar-Selimiye dokuması ipekliler, XVIII.-XIX. yüzyıl Yıldız porselenleri ile Eser-i İstanbul damgalı porselenler üzerinde yapılmış resimlerin de ayrı bir önemi bulunmaktadır. Bunların yanı sıra müzenin birinci katında cam baston ve çubuklar, kuş biçiminde cam gülaptanlar, Beykoz camları, fildişi aynaları, gümüş aynalar, fildişi taraklar, sedef mahfazalar, mercan ve inci çiçekli telkâri tekniğinde yapılmış gümüş dallar, fildişi misk kutuları, fildişi yüzükler, gümüş iğnedanlıklar, gümüş sigaralıklar, muskalıklar, sedef sürmedanlıklar, gümüş tatlı takımları fildişi saplı yelpazeler, maden uçkurluklar, çeşmi bülbül sürahi ve tabaklar, Eyüp işi küçük sürahiler, çeşitli vazolar, tespih takımları bulunmaktadır.

Müzenin ikinci katında ise çeşitli yazı örneklerinin yanı sıra, tarikat alemleri, Yeniçeri müttekaları, Kazaz işi dokuma kemerleri, kadayıf, börek kürekleri, delikli kepçeler, fenerler, mum makasları, geberiler, kasap masatları, musluklar, berber takımları, şerbet güğümleri, Tepedelenli Ali Paşa’ya ait bronz sahanlar, maşrapalar, Süleymaniye işi bakır taslar bulunmaktadır.

Barbaros Bulvarı, Yıldız Sarayı Beşiktaş
Tel : (0212) 258 53 44
Faks : (0212) 249 09 45


Aşiyan Müzesi (Beşiktaş)

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/08/12/00062495.jpgİstanbul ili Beşiktaş ilçesi, Rumelihisarı’nda şair ve yazar Tevfik Fikret’in evinde kurulan bu müze İstanbul Belediyesi tarafından şairin eşi Nazime Hanım’dan 1940 yılında satın alınmıştır.

Tevfik Fikret’in Farsça yuva anlamına gelen Aşiyan ismini verdiği bu evin yapımına 1905 yılında başlanmış, evin projesini şair kendisi hazırlamış ve 1906 yılında tamamlanmıştır. Tevfik Fikret öldüğü 10 Ağustos 1915 yılına kadar bu evde yaşamıştır. Ölümünden sonra evin arkasına eşi Nazime Hanım tarafından iki odalı bir ilave yapılmıştır. Tevfik Fikret ölümünden sonra Eyüp Mezarlığı’na gömülmüş, 1961 yılında da naşı evin bahçesine nakledilmiştir.

İstanbul Belediyesi tarafından satın alınan ev 1953, 1959, 1975, 1982 ve son olarak da 1989’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanlığı’nın girişimleri ile onarılmış ve müzeye dönüştürülmüştür. Müzede Tevfik Fikret ve Abdülhak Hamid’in eşyaları ile Edebiyat-ı Cedide mensuplarının fotoğraf ve eşyaları bir araya toplanmıştır. Şair Nigâr Hanım’ın kitapları ve arşivi de 1959 yılında buraya eklenmiştir.

Üç katlı bir yapı olan Aşiyan Müzesi’nin zemin katında yemek odası, mutfak ve bugün idari işler bürosu olarak kullanılan çamaşırlık bulunmaktadır.

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/08/12/00062496.jpgBirinci katta Recaizâde Ekrem’in yağlı boya portresi ile Edebiyat-ı Cedide’cilerin fotoğraflarının, döneme ait kitapların bulunduğu Edebiyat-ı Cedide odası, Halife Abdülmecit’in yapmış olduğu Şair Abdülhamid’in yağlı boya tablosu, kişisel eşya ve giysiler, çalışma masası, koltuk ve sandalyeleri sergilenmiştir. Ayrıca Abdülhak Hamid’e ait bölümde Ona ait kitaplar, kişisel arşivi, masa ve dolabı teşhir edilmektedir.

Tevfik Fikret’e ayrılmış olan ikinci katta şairin yatak odası ve ondan arta kalan parçalar sergilenmiştir. Şairin yaşadığı sırada kullandığı yatak odası başta olmak üzere kişisel eşyaları, kullanmış olduğu koltuk takımları, mangalı, Mihri Hanım’ın Şair ölmeden önce aldığı alçı mask kopyaları bulunmaktadır. Bu bölümde çeşitli yazı takımları, Tevfik Fikret’in kendisinin yaptığı yağlı boya tablo, desenler, natürmortlar, peyzajlar, karısı Nazime Hanım’ın ve oğlu Haluk’un portrelerinin yanı sıra ünlü sis tablosu da bulunmaktadır.

Aşiyan Yokuşu, Bebek
Tel : (0212) 263 69 86


Atatürk Müzesi (Şişli)

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/08/12/00062549.jpgİstanbul ili Şişli ilçesinde Halaskârgazi Caddesi’nde Atatürk’ün I. Dünya Savaşı’nın sona ermesi üzerine Suriye cephesinden ayrılarak 13 Kasım 1918’de İstanbul’a geldiği günlerde oturduğu ev İstanbul Valisi ve Belediye Başkanı Lütfi Kırdar döneminde 1942 yılında müzeye dönüştürülmüştür.

Atatürk İstanbul’a geldiği sırada bir süre Pera Palas’ta kalmış, sonra Salih Fansa’nın Beyoğlu’ndaki evinde misafir olmuş ve müze olan evde kiracı olarak kalmıştır. Halaskârgazi Caddesi’ndeki bu ev 1908 yılında üç katlı olarak Oseb Kasapyan tarafından yaptırılmıştır. Atatürk o sırada Akaretlerde oturan annesi Zübeyde Hanım ile kız kardeşi Makbule Hanım’ı yanına almış ve onları üst kata yerleştirmiştir. Orta katı kendisine ayırmış yaveri de alt katta kalmıştır.

İstanbul’un işgali sırasında Atatürk arkadaşları ile bu evde toplantılar düzenlemiş, Samsun’a hareket edeceği 16 Mayıs 1919’a kadar burada yaşamıştır. İstiklâl Savaşı’ndan sonra Ankara’ya yerleşmiş ve annesi ile kız kardeşini de oraya aldırmıştır.

Şişli’deki bu ev eski valilerden Erzurum Milletvekili Tahsin Uzet’in eşi Hatice Mediha Hanım tarafından 1924’te satın alınmıştır. Evin üzerine Atatürk’ün 1919 yılında burada oturduğunu gösteren bir tabela konulmuştur. Şehremaneti (İstanbul Belediyesi) tarafından 28 Mayıs1928’de satın alınan evde Atatürk ile ilgili eşyalar, tarihi belgeler ve anılar toplanmıştır. Bundan sonra da müze olarak 15 Haziran 1942’de ziyarete açılmıştır. 1960 İhtilalinden sonra İstanbul Belediye Başkanı General Refik Tulga’nın girişimi ile evin gerekli onarımları yapılmıştır. Ancak 9 Ocak 1962’de yangın geçirmiş ve daha sonra orijinaline uygun olarak onarılmıştır. Bu onarım Türkiye İş Bankası’nın mali desteği ile yapılmış, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu da dekorasyon ve düzenleme işlerini yapmıştır.

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/08/12/00062550.jpgAtatürk’ün doğumunun 100. yılında 19 Mayıs 1981’de Atatürk Müzesi olarak yeniden ziyarete açılmıştır.

Müzede Atatürk’ün doğumundan ölümüne kadar geçen yaşamı ile ilgili fotoğraflar, giysileri, kullandığı eşyalar sergilenmiştir. Ayrıca Atatürk ve devrimlerle ilgili belgeler, Milli Mücadeleyi yansıtan, Atatürk ile ilgili tablolar da onları tamamlamıştır. Ressam İbrahim Çallı’nın Trikopis’in kılıcını teslim edişini gösteren tablo ve Zeki Kocamemi’nin yapmış olduğu tablo da müzedeki önemli eserler arasındadır.

Müzenin giriş katında Atatürk’ün doğumu, öğrenim yılları, ilk subaylık yılları, Trablusgarp, Balkan Savaşları (1911–1913), Heykeltıraş Hüseyin Gezer’in yapmış olduğu Atatürk büstü, Çanakkale Savaşları, Mondros Mütarekesi ve Osmanlı devletinin durumunu (30 Ekim 1918) Milli Mücadele hazırlıkları ile ilgili belgeler ve bilgiler bulunmaktadır.

Müzenin birinci katında Atatürk’ün Samsun’a çıkışı, Amasya Tamimi, Erzurum Kongresi (23 Temmuz–7 Ağustos 1919), Sivas Kongresi’nde giydiği jaketatay, yeleği, 1918 yılında Karlsbad’da satın aldığı ceket, Anadolu’da çıkan iç isyanlar, Sevr Antlaşması, I. ve II. İnönü Savaşları, Eskişehir-Kütahya-Sakarya savaşları, Atatürk’ün 1920’li yıllarda giydiği Skoç takım elbisesi, kalpağı, potinleri, termosu, mareşal üniforması, astragan kalpağı, rugan çizmesi, çamaşırları, mecliste saltanatın kaldırılışı sırasında kullanılan kalemler, not defteri, kalemtıraş ve maktaı, Nutuk’un ilk baskısı (1927), Gazi Mustafa Kemal Paşa adına Ankara’da hazırlanmış nüfus kâğıdı, Amerika devlet başkanı Roosevelt’in Atatürk’e hediye ettiği müzik dolabı ile Büyük Taaruz ile ilgili bilgiler bulunmaktadır.

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/08/12/00062551.jpgMüzenin ikinci katında; V.Pisani’nin Yunanlıların İzmir’e çıkışı ile ilgili, Kurtuluş Savaşı’nda yaralılara bakan kadınlar, göçlerle ilgili tabloları, Atatürk’ün Selanik’te doğduğu evin maketi, altın kaplama sigara tabakası, Lozan etiketli smokini, frakı, son yıllarında giydiği süeter, yazlık giysileri, K.A markalı ipek gömleği, madalyaları, plaketler, kahve fincanı, kartvizitleri, Cumhuriyetin ilanından sonra İstanbul’a ilk gelişinde belediyede imzaladığı defter (9 Temmuz 1927), İbrahim Çallı’nın Atatürk portresi (1937), İbrahim Ferit’in, Ressam Emin’in Atatürk portreleri, Zeki Kocamemi’nin Atatürk’ün cenaze merasimi ile ilgili tablosu (1939) bulunmaktadır.

Halaskârgazi Caddesi No.250 Şişli
Tel : (0212) 240 63 19



Tanzimat Müzesi (Eminönü)

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/08/13/00062824.jpgİstanbul Eminönü ilçesinde, Gülhane Parkı içerisinde bulunan Tanzimat Müzesi, ilk defa Ihlamur Kasrı’nda 1952 yılında açılmıştır. Ihlamur Kasrı Milli Saraylar tarafından geri alınınca müze kapatılmıştır. Bundan sonra Yıldız Parkı içerisindeki Çadır Köşkü’nde 1969 yılında yeniden açılmıştır. Müze iki salondan oluşan Çadır Köşkü’nde 1970 yılına kadar işlevini sürdürmüştür. Çadır Köşkü’nün İstanbul Belediyesi tarafından Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu’na tahsis edilmesinden sonra Gülhane Parkı’nda kurum tarafından yaptırılan binaya 1983 yılında taşınmıştır.

Gülhane Parkı içerisinde Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu’nun yaptırdığı tek katlı müzede Tanzimat dönemi ile ilgili belgeler bulunmaktadır.

Tanzimat Fermanı 3 Kasım 1839’da Gülhane Parkı’nda okunmuş, bu ferman ile Osmanlı tebasına can, mal, ırz ve namus güvenliğini sağlayan hükümleri kapsamaktadır. Sultan Abdülmecit’in Hatt-ı Hümayun’u ile Hariciye Nazırı Mustafa Reşit Paşa bu fermanı okumuştur. Osmanlı halkının anlayabileceği bir dille yazılan bu Hatt-ı Hümayun’a Tanzimat Fermanı veya Gülhane Hatt-ı Hümayunu da denilmiştir.

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/08/13/00062825.jpgMüze içerisinde Paris’te yapılan kongreye katılan delegelerin imzalı fotoğrafları, Tanzimat Fermanı, Mustafa Reşit Paşa, Ziya Paşa ve Sadık Muhtar Bey’e ait eşyalar sergilenmektedir. Ayrıca müze duvarlarında Sultan Abdülmecit’i ziyarete gelen Fransız General C.Robertini’nin Tophane rıhtımından 6 Ağustos 1855’te ayrılışını gösteren bir gravür bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Sultan III. Selim ve Sultan II. Mahmut ile Sultan Abdülmecit’in yağlı boya tabloları bulunmaktadır. Bunların yanı sıra Mustafa Reşit Paşa’nın Tanzimat Fermanı’nı okuyuşunu canlandıran bir diğer tablo ile Keçecizâde Fuat Paşa’nın bir büstü bulunmaktadır. Tanzimat Fermanı’nın ilân edildiği dönemle ilgili gazete ve dergilerden örnekler de müzede sergilenmektedir. Bunların başında Veg’ai-i Mısr’iye (1829), Takvim-i Vekayi (1831), Ceride-i Havadis (1840), Tercüman-ı Ahval (1860), Tasvir-i Efkâr (1861), ilk Türk ordu gazetesi olan Ceride-i Askeriye (1864), Muhbi (1866), İstanbul (1867), Ruzname-i Ceride-i Havadis (1861), Muhib (1868), Hürriyet (1868), Mümeyyiz (1869), Diyojen (1870), İbret (1870), Çıngırıklı Tatar (1878) ve Medeniyet (1874) gelmektedir. Ayrıca müzede 1856 yılında ilk defa yapılan nüfus kâğıdı, Namık Kemal’in anı defteri ve Mustafa Reşit Paşa’nın Emirgândaki arazisinin vakfiyesi de burada sergilenmektedir.

Müzede çeşitli para ve senetler, askeri giysilerin fotoğrafları, Mustafa Reşit Paşa’ya ait kristal sürahiler Müşir Eğinli Sait Paşa’ya ait üniforma, kitap ve defterler, Sadık Muhtar Paşa’nın üniforması, nüfus cüzdanı da bulunmaktadır.

Gülhane Parkı Eminönü
Tel : (0212) 512 63 84


Karikatür ve Mizah Eserleri Müzesi (Fatih)

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/08/13/00062828.jpgİstanbul ili Fatih ilçesinde, Saraçhanebaşı’nda Bozdoğan Kemeri’ne bitişik olan Gazanfer Ağa Medresesi’nde bulunan bu müze ilk defa, Beyoğlu Tepebaşı’nda 1975 yılında Karikatürcüler Derneği’nin girişimleri ile açılmıştır. Daha sonra XVI. yüzyıl sonlarında Mimar Sinan’ın kalfası Mimar Davud Ağa’nın yaptırmış olduğu Gazanfer Ağa Medresesi’ne 1989 yılında taşınmıştır.

Müzede karikatür ve mizahi konuları içeren eserler bulunmaktadır. Müzede sürekli ve periyodik olmak üzere iki tür sergileme yapılmaktadır. Sürekli olan sergilerde Türk karikatür sanatının başlangıcından günümüze kadar geçirdiği evreler, örnekleri ve belgeleri ile teşhir edilmiştir. Periyodik olan sergilemede ise Türkiye’nin ve diğer devletlerin karikatürcülerinin yapmış olduğu eserler bulunmaktadır. Bunların yanı sıra Türkiye ve dünyada yayınlanan karikatür ve mizah dergilerinden seçmeler müzenin koleksiyonlarını tamamlamaktadır. Ayrıca müze bünyesinde sergileme alanları ve dileyen herkese açık olan baskı atölyeleri de bulunmaktadır.

Atatürk Bulvarı, Kovacılar Sokak No.12 Fatih
Tel : (0212) 521 12 64


Kont Szchenyi İtfaiye Müzesi (Fatih)

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/08/13/00062829.jpgİstanbul ili Fatih ilçesi, Saraçhanebaşı’nda, İtfaiye Caddesi üzerinde bulunan bu müze ilk kez 1928 yılında İstanbul Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü’ne bağlı olarak kurulmuştur. Ancak müzenin ziyarete açılması 1932 yılına kadar uzamıştır. Müze zamanla da ziyarete kapatılarak depo konumuna getirilmiştir. Belirli zamanlarda yapılan onarımlardan sonra müze 1992 yılında yeniden ziyarete açılmıştır.

Müzenin ilk ismi İtfaiye Müzesi idi. Ancak bu isim 1998 yılında Kont Szechenyı İtfaiye Müzesi olarak değiştirilmiştir. Bunun da nedeni, Sultan Abdülaziz’in emri ile1871’de İstanbul’da çıkan büyük yangından sonra, yangın güvenlik önlemlerinin gözden geçirilmesi ve İtfaiye Teşkilatının organizasyonu için Kont O.Szechenyı İstanbul'a Macaristan’dan davet edilmiştir. Kont O.Szechenyı İtfaiye teşkilatının askeri bir disiplinle çalışabilmesi için bir takım esaslar hazırlamıştır. Bunun yanı sıra dört kara bir de deniz yangın söndürme taburları kurmuştur. Başarısından ötürü de kendisine paşalık unvanı verilmiştir.

Müzede sergilenen itfaiye teşkilatı ile ilgili eserler Milli Saraylar Daire Başkanlığı’ndan, İstanbul Müftülüğü’nden ve şehrin çeşitli itfaiye teşkilatlarından temin edilmiştir. Bunların arasında Osmanlı döneminden başlayarak günümüze kadar gelen itfaiye araç ve gereçleri, tulumbalar bulunmaktadır.

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/08/13/00062832.jpgGünümüzde 450 m2’lik bir alanı kaplayan binin üzerindeki objenin sergilendiği müzede Sultan III. Murat’ın (1574–1595) yangın önleme ve söndürme amacı ile çıkardığı fermandan başlayarak bu konudaki günümüze kadar gelen gelişmeler kronolojik olarak sergilenmiştir. Osmanlı döneminde yangın güvenlik önlemi olarak kullanılan su fıçısından başlayarak ilk motorlu itfaiye aracına kadar kullanılan söndürme cihazları, tulumbacılara ait malzemeler ve mankenler eşliğinde elbiseler müzede sergilenmektedir. Bunların arasında mahalle ve askeri tulumbalar, hidroforlu tulumba, ilk motorlu pompa, atlı tulumba arabası, bez sarnıç, merdiven, itfaiye fenerleri, teneke ibrikleri, can kurtarma ipi, maske filtresi, telefon santralı, taksim muslukları, semt tulumbaları bulunmaktadır.

Ayrıca Haliç feneri yangını (21 Eylül 1941), Haydarpaşa Silo Yangını (25 Ağustos 1941), İstanbul Adliye Binası yangını (4 Aralık 1933), Atatürk’ün kız kardeşinin yalısında çıkan yangın (18 Kasım 1928), Peter Zoraniç gemisi yangını (22 Ocak 1992), İstinye Yangını (19 Aralık 1960), Arnavutköy Yangını (11 Kasım 1928) ile ilgili fotoğraflara da yer verilmiştir.

İtfaiye Caddesi No: 9 Fatih
Tel : (0212) 635 71 74
(0212) 635 01 00


Serpuş Müzesi (Sarıyer)

İstanbul ili Sarıyer ilçesi, Rumelihisarı’nın arkasındaki düzlük alanda, Duatepe'de Türk Kültür Hizmet Vakfı’nın girişimleri ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı bir açık hava Serpuş Müzesi 1989 yılında açılmıştır.

Bu müzede çeşitli mezarlıklardan toplanan serpuş ve kavuklara yer verilmiştir. Bu serpuş ve kavuklar bir bakıma Osmanlı döneminde insanların rütbe ve konumlarını gösteren nüfus kâğıdı özelliği de taşımakta idi. Günümüzde müze kapatılmıştır.


Yerebatan Sarnıcı Müzesi (Eminönü)

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/08/13/00062833.jpgİstanbul ili Eminönü ilçesi Yerebatan Caddesi’nde bulunan Yerebatan Sarnıcı 1985–1988 yılları arasında İstanbul Belediyesi tarafından temizlenmiş, onarılmış ve müze olarak ziyarete açılmıştır. Günümüzde Sultanahmet’e en çok ziyaretçi çeken ve çeşitli etkinliklerin yapıldığı bir kültür mekânıdır.

Kapalı Bizans sarnıçlarının en büyüğü olan ve “Yerebatan Sarayı” diye isimlendirilen bu sarnıcın ilk defa I.Constantinus tarafından yapıldığını, sonraki yıllarda da Iustinianus tarafından genişletildiğini tarihi kaynaklarda belirtmektedir. Yine kaynaklardan, sarnıcın üzerinde yüksek bir kaide üzerinde Hz.Süleyman’ın bronz heykelinin bulunduğu ve İmparator Vasil (867–886) tarafından kaldırılarak eritildiği ve yerine kendi heykelinin konulduğunu öğreniyoruz.

Bu sarnıç, yakınındaki İllius Basilikası’ndan ötürü Basilika Sarnıcı ismiyle tanınmıştır. Buradaki sular, Bozdoğan ve Malova kemerleri aracılığı ile Eğrikapı su dağıtım merkezinden gelmektedir. Sarnıcın plânı I.Dünya savaşı sırasında Alman denizaltıcıları tarafından çıkartılmıştır. Buna göre sarnıç, 140 x 70 metre ölçüsünde olup, 9800 m2’lik bir alanı kaplamaktadır. İçerisinde beşer metre yüksekliğinde, her dizide 28 tane olmak üzere 12 sütun dizisi bulunmaktadır. Birbirlerinden dörder metrelik aralıklarla sıralanan bu 336 sütunun arasında bazı devşirme mimari parçalara da rastlanmaktadır. Sütunlar üzerinde korint tarzının bozulmuş şekli olan kompozit başlıklar bulunmaktadır. Sarnıcın üst örtü sistemini, düzgün kemer ve tonozlar meydana getirmektedir.

http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/08/13/00062841.jpg1544–1550 yıllarında P.Gylles, sarnıç içerisinde oldukça büyük balıkların dolaştığından bahsetmektedir.

Abdülmecit döneminde (1823–1861) sarnıcın üzerindeki ağırlığı taşıyabilmesi için güneybatı cephesine bir duvar yapılmış ve bu nedenden uzunluğuna 18, genişliğine de 5 sıra sütun bunun arkasında kalmıştır. Bundan sonra, sarnıcın üzerindeki alanda birçok binalar yapılmış, ancak Cumhuriyet döneminde bu binalar kaldırılarak yeşil alan haline getirilmiştir.

İstanbul Belediyesi’nin son yıllarda yapmış olduğu onarım sırasında sarnıcın içerisi tamamen temizlenmiş ve tabanının muntazam tuğla ile döşeli olduğu görülmüştür. Bu onarım sırasında sarnıcın güneybatı köşesinde, geç dönemde yapılan dolgu duvarının arkasındaki sütunların kısa gelen gövdelerini yükseltmek için bunların altına kaide olarak Roma dönemine ait mermer bir anıtın parçalarının konulduğu görülmüştür. Bunlar Medusa veya Gorgo başları olup, Geç Antik Çağda İstanbul’daki bir anıtı süslüyordu.

Yerebatan Caddesi No:13, Sultanahmet, Eminönü
Tel : (0212) 522 12 59