PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Atatürk Öldürüldü Mü?


MetinCeylan
02-09-2009, 23:46
zihnimizdeki her şeyi bir kenara koyuyoruz ve işte asıl nedenini topladığım farklı metinlerle size ispat ediyorum…

Atatürk’ün ölüm nedeni Alkole bağlı Siroz değildir. Siroz’dan ölseydi Karaciğeri şişmiş olmazdı. Farklı çeşit bir sirozdan ölseydi de böyle farklı teşhisler koyulmazdı. Atatürk böbreklerindeki iltihap ve sıtma hastasıdır fakat ölüm nedeni kendisine verilen civalı diüretikdir.Bu da onun öldürürdügünü bilimsel omxlarakta ortaya koyar

Atatürk Sıtma hastalığına daha öncedende yakalanmıştı. Bu hastalık ilerlediği zaman siroz ve daha birçok pis hastalığa neden oluyor. Erken teşhis edilseydi bu sıtma denen hastalık düzeltilebilirdi. Ama geç teşhis edilmesinden ötürü hastalık ilerliyor ve akabinde sirozu , karaciğer rahatsızlıklarını ve masonlar sorununu açıyor. Böylece Atatürk’ün ölümü esrarengiz bir olaya dönüyordu.

Ogün Deli’nin yazmış olduğu Siyasi Suikast adlı eserde şöyle yazmaktadır.

Atatürk’ün hastalığının geç teşhis edilmesi o günkü ve bugünkü tıp bilimiyle ilgilenen ve eli kalem tutanların hep dile getirdikleri ana temadır.Aslında bu konuyu teyit eder en önemli bilgilerin başında bizzat Atatürk’ün şu sözleri de mevcuttur.Atatürk’ün Afet İnan’a 14 Haziran 1938 tarihli yazdığı mektubunda;

“Afet, Vaziyetim şudur;bence doktorların yanlış görüş ve hükümleri sebebiyle hastalık durmamış ilerlemiştir….” Demekteydi. Fakat yıllar sonra ortaya çıkacak olan bilgi ve belgelerin Atatürk’ün bir hastalık sebebiyle değil bir suikast sonucuyla öldüğünün işaretlerini ortaya koymaktadır.Salyrgan ilaç Atatürk’ün karnında oluşan asitin alınması yani tedavi edilmesi maksadıyla verildiği söylenmektedir. Bu ilaç bir Diüretiktir.Diüretikler, idrar itrahını çoğaltan ilaçlara verilen bir isimdir.Direk olarak böbreklere olan tesirleri bilinmektedir ki burada Atatürk’ün yukarda da anlattığımız gibi Böbrek hastalığı mevcuttur.Vücutta anormal toplanan mayi (asit-ödem) çıkarmak için yahut kanda toplanmış olan toksin cisimlerin itrahını kolaylaştırmak için kullanılırlar.Bunların kullanım çeşitleri ise; A-Su B-Osmatik tesirli olanlar C-Xanthine türevleri;Kafein v.b…. D-Civalı Diüretikler,Civanın organik bileşikleri,Salyrgan,Novurit,Neptal E-Indırek Diüretikler,Kardiyotonikler,Dijital cisimler F-Dokuların su tutma kabiliyetini azaltan Troid Tozu Civalı Diüretiklerin kısa tarihine baktığımız da 16. yüzyılda Paracelsus Kalomeli Diüretik olarak kullanılmıştır.Bu 1950’li yıllarda diüretik olarak kullanılan ilaçlar civanın organik bileşikleridir. Bunlar mevcut diüretiklerin en kuvvetlisidir Civanın büyük bir organik molekülle birleşmesinden meydana gelmiştir. Cıvalı Diüretikler dokulardan çabuk imtisas olunurlar.Teofilin ilavesi imtisası şiddetlendirir.İtrah tübülilerden pek çabuk başlar.
% 70-80 ‘i ilk günde itrah olunur,gerisi organizmada tutulur.Bu kısmın itrahı yavaş olur. Vücutta bu bileşiklerden cıva iyonu yavaş yavaş serbest hale geçerek diüretik tesir gösterir. Bilindiği gibi cıva’nın diüretik tesiri toksin tesirinin en erken belirtisidir. Fakat 1928 yılında GOVAERTS direk böbreklere tesir ettiğini gösterdi.Şu halde Bu ilacın tesiri direk böbrekler üzerinedir. Cıva’lı Diüretikler verildikten sonra,ödemli dokulara konulan kanülden mayiin akımı hızlanır ve çoğalır ki bu da dokulara direk tesir lehinedir…cıvalı diüretiklerin renal tesirleri yanında ekstrarenal tesirleri vardır…cıvalıların teofilinle birleşmeleri ilacı daha az toksin kılar ve itrahı hızlandırır. Cıva’lı diüretiğin tesiri adaleye şırıngasından iki saat sonra başlar.6-9 ncu saatte maksimuma erişir ve 12-24 saatte biter.Tek bir şırıngadan sonra,ödemli hasta da 3-5 ve bazen 10 lt. idrar çıkabilir.Lakin her diüretik gibi bazen tesirsizde kalabilir.Tesir sonra ki şırıngalarda hafifler,lakin tahammül husule gelmez.Cıva’lı diüretik tesiri ile tuz itrahı çoğalır;günde çıkan tuz miktarı 30-80 gr. olabilir. İşte ince nokta , Atatürkün ölümü…Cıva’lı diüretik kullanırken bazen cıva ile Akut zehirlenme arazına benzeyen belirtiler olur. Albüminuri, silendrüri,hematüri,salivasyon,stomatit,hemorajik ,kolit ve dolaşım kollapsı gibi bazı şahısların cıva’ya karşı mutad dışı hassas olmaları veya cıva itrahının çabuk olmaması ve böbreklerin çalışmalarında evvelden mevcut olan bozukluk buna sebeptir….Bazı Şahıslarda nadir tesadüf olunan cıvalılara karşı idyosen krızi,ateş ve deride erüpsiyon ile kendini gösterir. Civalıların damara şırıngalarında ventrikül fibrilasyonları ile ölüm vak’ası kaydedildi. Bilhassa bu yoldan verildiği zaman,kalp üzerine olan fena tesiri elektrokardiyogram da ritim ve iletim bozuklukları ile kendini gösterir. Diğer bir takım toksik belirtileri,Civalı diüretiklerin husule getirdikleri şiddetli diürez ve tuz kaybı neticesi olarak meydana gelen elektrolit muvazenesi bozulmasından ileri gelir. Bu hallerde sodyum kaybına (depletion of Sodium) ait belirtiler; ZAFİYET,BULANTI, KUSMA,ADELE KRAPLARI, KARIN KOLİKLERİ,APATİ UYUKLAMA,DELİR, NİHAYET KOMA DA ÖLÜM görülür. Dıjıtalin tedavisinde bulunan yaygın ödemli bir hasta da dijıtal mobilizasyonu ile birden ölüm,nadir de olsa görülebilir. İşte bu kadar tehlikeli olan ilacı 3 Ağustos 1938 tarihinde yapılan konsültasyondan sonra hazırlanan raporun “Tedavi kısmında şöyle geçmektedir: “ a-Asiti Salyrgan şırıngalarıyla giderilmeye çalışılmalıdır.

b-2-3 defa dan sonra Ponksiyon yapılacaktır.Salyrgan’dan evvel chloryre d’ammonium’la hazırlanmalıdır.” Yine Fransız doktor Fissinger’ın karşı olmasına rağmen. “ c- Oubaine şırıngaları (Kalbi güçlendirecek iğneler) yapılacaktır.” Bu vücuttaki asidin atılmasına dair verdiğimiz cıvalı diüretikler