PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Yavuz Çetin


tomqoliq
02-09-2009, 16:28
1970 yılında Samsun'da doğan Yavuz Çetin, gazeteci olan babasının işi nedeniyle Türkiye'nin çesitli bölgelerinde çocukluğunu geçirir. Müziğe olan ilgisi küçük yaşlarda başlayan Yavuz Çetin, ilk enstrumanı curayla on yaşında tanışır. Muzik aletlerine olan ilgisi curadan sonra bağlama öğrenmeye başlamasıyla devam eder. Bir süre sadece müzik dinler ve bu süre zarfında elektro gitar sesine hayran kalır. İlk olarak 1985 yılında akustik gitar ile tanışır ve ardından elektro gitarla çalışmalarına devam eder.

Onyedi yaşında profesyonel müzik yaşamına geçişiyle birlikte, İstanbul’da ve Türkiye’nin güney bölgelerinde çalışarak hayatını sürdürür. Öğrenimini, hayatının akışını şekillendiren o çok sevdiği müzik üzerine yapar. Marmara Üniversitesi Müzik bölümüne girer. Üniversite hayatı boyunca da Elektro Gitarını elinden hiç bırakmaz. Çalıştığı grup Labirent ile katıldığı Yıldız Üniversitesi müzik yarışmasında birincilik ödülü alır. Üniversiteyi çalışmalarından dolayı bitiremez.
1992 yılında İstanbul’da müzisyen dostları Batuhan Mutlugil, Kerim Çaplı ve Sunay Özgür ile cover grubu olarak tanınan “Blue Blues Band” ı kurar. 1970 yılların Rock ve Blues parçalarının ağırlıkta olduğu çalışmaları sürdüren “Blue Blues Band” grubunda elektro gitar çalıp vokal yapar. Yaşamı boyunca 1960’lı ve 70 yılların Rock Blues müziklerinden etkilenir. Daha sonraları yaptığı beste ve söz çalışmalarına Rock ve Blues müziğinin ruhunu yansıtır. Jimmy Hendrix’i ve dünyaya mal olmuş blues şarkılarını da yorumlamaktan her zaman büyük bir keyif alır.

1990’lı yılların ortalarında Fuat Güner ile tanışmasıyla birlikte “stüdyo müzisyenliğine” başlar. Fuat Güner’in stüdyosunda sürdürdüğü çalışmalarında televizyon ve radyolar için reklam müziklerini gitarıyla seslendirir. Birçok sanatçının albüm kayıtlarına da gitarıyla imzasını atar. Gitarıyla eşlik ettiği albümler arasında, İzel’in “ Bir Küçük Aşk”, Kıraç’ın “Deli Düş” , “Bir Garip Aşk Bestesi” ve "Zaman", Soner Arıca’nın “Ayrılık”, Turgut Berkes’in albümündeki “Miranda” ve “Mindos” isimli şarkıları ve Göksel’in “Sabır” adlı şarkısı en bilinenleridir. Göksel’in şarkısındaki “Talkbox” performansı Türkiye’de bir ilk olması, ona “Talkbox” kullanan ilk gitarist sıfatını kazandırır. 1996 yılının ortalarında “MFÖ” grubuyla çalışmaya başlar. Grupla turnelere gider ve katıldığı tüm konserlere gitarıyla eşlik eder. Bir yandan bar müzisyenliğine devam eder.

1997 yılında ilk albümü için çalışmalara başlar. “İlk” adlı albümünü Stop Müzik’ten çıkarır. Albümünde yer alan, “Erkeğin Olmak İstiyorum”, ayrıca Sinan Çetin’in yönettiği “Propaganda” filminde kullanılan, Erkan Oğur’un perdesiz gitar performansının da yer aldığı “Dünya” isimli enstrümantal şarkısı en bilinenleridir. MFÖ ile konserlerde çalmaya ve “Yavuz Çetin Group” isimli grubuyla bar performansını devam ettiği süre içerisinde, ikinci albüm çalışmalarına da başlar.

2000 yıllarının sonlarında TMC Film Müzik ile anlaşır. Ve ikinci albümü “Satılık” için stüdyoya girer. Sözü, müziği ve düzenlemeleri kendisine ait bir çalışmaya son kez imza atar. Eylül 2001 tarihine çıkması planlanan albüm için tüm çalışmaları bitirir. Ama ne yazık ki yaptığı bu son çalışmanın müzikseverlerle buluştuğunu göremeden, 15 Ağustos 2001 tarihinde hayata veda eder.Ölüm nedeni olarak Bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde yatmakta iken bir gece ansızın kaçarak evine gelir ve burada son albümünün hazırlıklarını tamamlar. Daha sonra arabasıyla boğaz köprüsüne gelir ve kendisini boğazın serin sularına bırakır.31 Yaşında hayata veda eder ve arkasında büyük bir dinleyicisini bırakarak.Onun için gitarı insanlarla konuşturan kişi olarak nitelendirilir.

Müzikle şekillenen yaşamı boyunca gitarını elinden hiç bırakmayan Yavuz Çetin, artık müzik dünyasında yaptığı çalışmalarla anılacak ve yaşayacaktır. Yavuz Çetin’den bize kalan son hatıra olan “Satılık” albümü 12 Kasım 2001 tarihinden itibaren TMC Film Müzik etiketiyle müzik marketlerde yerini aldı.. TMC Film Müzik, ailesi ve yakın arkadaşlarından elde ettiği görsel malzemeler ve firma arşivinde bulunan görüntülerden montaj yaparak “Cherokee”, “Yaşamak İstemem” ve “Oyuncak Dünya” isimli parçalara klip hazırladı.

Bazen, "İşler bu şekilde gitmeseydi acaba çok daha farklı şeyler olur muydu hayatımızda, daha farklı yerlerde olur muydum?" diye düşünürüz. Hatta belki de bunu çok sık yaparız. Yeteneklerimiz ve yapabileceklerimizle bulunduğumuz konum arasındaki ters orantıyı sorgularız. Ve bazen hak etmediğimiz bir hayatın içinde buluruz kendimizi.

Ne yazık ki çoğu zaman doğru şeyleri, doğru zamanlarda, doğru şekilde yapmak da yetmiyor ve bazen insanlar olması gereken ya da olmasını istediğimiz yerlerde olamayabiliyorlar...



Aslında kendisini ölümünden çok kısa süre önce tanımış birinin kalkıp da Yavuz Çetin biyografisi yazması çok da mantıklı değil.Bu nedenle bunu bir biyografiden çok hayranı olduğu kişiye yazılmış bir saygı yazısı olarak algılamak daha anlamlı olur sanırım.

Yavuz Çetin, Samsun'da hayata merhaba dediği 1970 yılından hayata veda ettiği 2001 yılına kadar olan kısa hayatına çok şeyler sığdırmayı başarabilmiş bir müzisyen.Babası Erdal Çetin'in mesleği nedeniyle Türkiye'nin pekçok yerini gezme fırsatı bulmuştur.80 lerin ortasında ilk kez akustik gitar kullanmaya başlamış ve çoğumuzun ergenlik sivilceleriyle uğraştığı yaşlarda Hey dergisinin düzenlediği yarışmada "We cry" isimli çalışmasıyla birinciliği kazanarak profesyonel müzik hayatına ilk adımlarını atmıştır.Lisenin ardından öğrenimine Marmara Üniversitesi Müzik bölümüne girerek devam eder.Bu arada "Hard Time Messengers", "102 sayfa" guruplarıyla geçen dönemin ardından Labirent gurubuyla çalışmaya başlar.Labirent, Yıldız Üniversitesi'nin düzenlediği bir yarışmada birinciliği kazanır.Bu dönemde Teomanla birlikte "Ajan" gurubunda da çalmıştır.Ancak Çetin, okul dışı çalışmaları nedeniyle üniversiteyi bırakır.1991 yılında Kerim Çaplı, Sunay Akın ve Batuhan Mutlugil'le "Blue Blues Band" gurubunu kurar.Çetin'in daha sonraki müzik yaşamında da etkilerini her zaman gösteren 70 lerin Rock ve Blues parçalarının Cover tarzı çalışmalarının yapıldığı gurupta elektro gitar çalmanın yanında vokal de yapar.1992 yılında Didem Çetin'le evlenir.

1996'da MFÖ ile çalışmaya başlamasıyla birlikte reklam müziklerinden ünlü şanatçıların albümlerine kadar pek çok tanınmış eserin altına imzasını atar.Turgut Berkes, İzel, Göksel, Soner Arıca, Kıraç gibi sanatçıların parçalarına gitarıyla eşlik etmiştir.Göksel'in "Sabır" isimli parçasında Türkiye'de "Talkbox" tekniğini kullanan ilk sanatçı olmuştur.Bu süre boyunca MFÖ nün hemen tüm konserlerine gitarıyla eşlik ederken ilk albümünün çalışmalarına da başlar.Oğlu Yavuzcan'ın doğumundan kısa süre sonra 1996'da eşi Didem Çetin'den ayrılır.Bu ayrılığın, hayatının geri kalan kısmında kendisini olumsuz etkilediği yakın dostları tarafından belirtilmiştir.1997 yılında "İlk" ismini verdiği albümünü çıkarır.Albümde yer alan ve Erkan Oğur'la birlikte çaldıkları enstrumantal parça "Dünya", "Propaganda" filminde de kullanılır.

1997-2000 arası dönemde hem MFÖ konserlerinde hem de kendi kurduğu "Yavuz Çetin Group"la bar çalışmalarına devam eder.2000 ylında TMC ile yaptığı anlaşmayla beraber ikinci albümünün çalışmalarına başlar.Tamamıyla kendi eseri olan bu albümün çıkmasına günler kala 15 Ağustos 2001'de kendi tercihiyle hayata veda eder."Satılık" ismini taşıyan ikinci ve son albümü ölümünden sonra 2 aylık bir gecikmeyle Kasım 2001'de TMC tarafından piyasaya çıkarılır.TMC nin çeşitli kaynaklardan derlediği görüntülerle albümdeki parçalardan "Cherokee", "Yaşamak İstemem" ve "Oyuncak Dünya"ya montaj yapılarak klipleri çekilir..

Yavuz Çetin'in müziksel yetenekleri özellikle popüler medya tarafından yaşamında değil de intiharıyla gündeme gelmiştir çoğunlukla.Bunda da yeteneklerinden çok hastanedeki günleri, neden intihar ettiği, cenazesinde neler olduğu gibi spekülasyona yönelik konular tartışılmıştır.Müzisyen kimliği ne hayatında ne de ölümünden sonra ne yazık ki çok fazla yer bulamamıştır bu tartışmalarda.Halbuki incelenecek, örnek alınabilecek pek çok özelliğe sahip biriydi.Yavuz Çetin için söylenebilecek en önemli şeylerden biri O'nun Türkiye'nin ilk Blues sanatçısı olduğudur sanıyorum.Talkbox gibi Dünya müziği için olmasa da Türkiye için çok yeni sayılan bir teknikle Türk müzik severleri tanıştırmış, sadece çalıp söylemekle kalmayıp, beste yapan, söz yazan, gitar dışındaki müzik aletlerine de yabancı olmayan gerçek anlamda kendini iyi donatmış bir sanatçıydı kısacası. Kısa bir hayata sığmış çok şey demiştim ama belki de bu bize göre çoktu.Kendi yetenekleriyle yapmayı planladığı çok daha fazla şey vardı muhtemelen.Yavuz Çetin, Türkiye'de sanatçıya olan bakış açımızı da çok net ortaya koyan bir fenomendir belki de.Bugün TVlerde izlediğimiz(!) ve neyi neden yaptıklarına anlam veremediğimiz pek çok yetenek yoksunun arasında asıl yetenekleri nasıl göz ardı ederek bitirdiğimizin de acı bir örneği.Nedense bizim için insanların yaptığı işlerin kalitesi değil özel hayatlarının skandallara olan elverişliliği daha önemli.

Yavuz Çetin'le ilgili bence en önemli site www.yavuzcetin.com Yarı resmi sayılabilecek sitede sanatçıyla ilgili fazla detaylı olmayan bilgilere ulaşmak mümkün.
Turkrock.com forumlarında Yavuz Çetinle ilgili başlıkta da düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.
Yavuz Çetin'in ilk albümünde yer alan "Kimse Bilemez"in sözleriyle bu yazıya nokta koymak istiyorum.

Kimse bilemez su gibi akar hayat.
İnsanlar değişir, yüzler değişir.
Kimi zaman beni korkutuyor
İçimdeki dünya..kimse bilemez.
Kimse bilemez nasıl hissettiğimi.
Kimse bilemez neler düşlediğimi.
Yalnızca sen duyarsın sesimi
Çok uzaklarda..
Yaşadığım herşey benim için bile sır
Kimse bilemez.
Kim gerçek, kim hayal..
Kim oyun oynuyor...kimse bilemez.
Güzel olan herşey neden çabuk biter
Güzel olan herşey neden çabuk biter.