PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Kendini doğru ifade etmek


Hasret
02-08-2009, 00:12
Bütün RUHSAL ÖĞRETİLERİN temelinde ‘KENDİNİ DOĞRU’ ifade edebilmek vardır. Giysilerimizden yaşadığımız ortama, yaptığımız işten bireysel ilişkilere kadar hemen her alanda görünen tek bir gerçek var, bireyin kendisi. Ürettiğimiz, sunduğumuz her şeyin içinde biz varız. Seçimlerimizin tümü aslında kendimizi ifade ediş biçimimizin birer yansıması.

Kendimizi doğru ifade ettiğimiz duygusu uyandığı zaman kendimizden memnun oluyor; beğeniyor ve iyi hissediyoruz. Bu duygu içsel potansiyelimizin açığa çıkmasını sağlıyor ve parlamaya başlıyoruz. Seçtiğimiz kıyafetten saç stilimize, kullandığımız renklerden aksesuarlara, duruşumuzdan ev veya ofisimize ve beslenme tarzımıza kadar her şey bireyi etkiliyor. Hatta en önemlisi iş, arkadaş ya da aile ortamında yaşanan her türlü olayda, hiçbir etki ve baskı altında kalmadan sadece kendimiz olarak; duygu, düşünce ve kanaatlerimizi belirtme fırsatını yaratabiliyorsak, kendimizi dünyanın en huzurlu ve kendini doğru ifade etmeyi başaran kişilerinden biri sayılabiliriz. Ve içinde bulunduğumuz dış şartlar kolay kolay bu huzur ve özgürlük duygusunu zedeleyemez.
Kısa süreler için etki altında kalsak bile kendi temel felsefemiz oturmuş olduğundan yaşam kalitemiz yüksektir. Elbetteki yaşam kalitesini her zaman nicelik olarak ele almayanlardansanız... Yani her olgu için ' ne, ne kadar, kaç para’ demiyorsanız işiniz daha kolay. Ama basitmiş gibi iki sözcükle işaret etmeye çalıştığımız bu özgürlük ve kendini doğru ifade olgusu öylesine uğraş ve bireysel çaba gerektiren bir olgudur ki, bu özgürlüğü elde etmek için yaşamlar boyu uğraşmak gerekebilir.

İç özgürlük
Krişnamurti “İç Özgürlük” adlı eserinde hep bu konuyu ele almıştı. KENDİNİ DOĞRU İFADE EDEBİLMEK VE İÇ ÖZGÜRLÜĞE ulaşmak. Zor, sapa, engellerle dolu ama zirveye ulaşıldığında sınırsız bir huzur ve mutluluk yolu.
Dünya kuruldu kurulalı tüm ruhsal öğretilerin en temel ve en gizemli sırrı, insanın kendini doğru ifade etmesini, kendi varlığının istediklerini yaşamasını sağlamak ve onu içsel özgürlüğe ulaştırmak. Ama bu özgürlük bedava elde edilmiyor. Bazı eğitim metotlarının ve disiplinlerin uygulanmasıyla ulaşıyorsunuz ki herkesin kendini tanıma çabalarını yarı yolda bırakmasının tek nedeni de bu.
Kimse disipline olmak, kendini daha yakından tanımak, artılarını ve eksilerini bilerek yürümek istemiyor. Nedense hiç durmadan yaşamdan, kaderden, aileden, ebeveynlerden şikayet etmek daha kolay sanılıyor. Oysa sadece yolu uzatıyoruz. Çünkü gidilecek yol, gidilecek hedef belli. Herkes bir gün kendisiyle yüzleşmek, kendini tanımak, kendini olduğu gibi kabul etmek ve o haliyle değişmeyi istemeyi öğrenecek. Gerçek huzur ve mutluluğu başka türlü elde etmenin hiçbir yolu yok. Yol zannettiklerimiz ise geçici duraklar, hiç durmadan değişiveriyorlar. Bizler de onlar da değiştikçe bir o yana, bir yana sürükleniyor ve hiç durmadan yer değiştiriyoruz tıpkı bir kuru yaprak gibi. Buna değer mi dersiniz ?

Mutluluk ve huzurKendinden memnun olmak ile kendini doğru ifade etmek, birbirini besleyen ve etkileyen duygular. Kendimizi doğru ifade edemediğimiz duygusuna sahipsek o zaman iç ve dış dünyanın değişimine önem vermeliyiz. Çünkü mutlaka yolunda gitmeyen bir şeyler vardır.Yaşamımıza ve yaşadığımız mekanlara, birlikte yaşadığımız bireylere ve onlarla olan ilişkilere özen göstermek bizim en doğal hakkımız. Bunu ancak kendi doğal haklarımızın bilincinde olduğumuzda yapabiliriz. Bize özgürlüğü ve mutluluğu getirecek olan yegane şey bilinçtir.


“Gerçek yaşam gönülden sevdiğiniz bir şeyi bütün varlığınızı koyarak yapmaktır. O zaman ortada hiçbir çelişki kalmaz, yaptığınız şeyle yapmanızın gerekli olduğunu düşündüğünüz şey arasında bir savaş yoktur. O zaman yaşam tam anlamıyla bölüksüz bir bütündür bu da insana son derece kıvanç verir. Bunu yapabilmek için siz hiç kimseye, hiçbir topluma ruhsal bir bağımlılık duymamayı öğrenirseniz yaptığınız işi severek yapabilme olasılığı doğar.”
- Krişnamurti -

_CeYLaN_
08-13-2009, 16:00
süper,emeğine sağlıkk ;))