PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Kaçıncı viteste çalışıyorsunuz?


Fırtına_
02-07-2009, 18:59
Hava bayağı sıcaktı. Klimalı arabadan dışarı çıktığımızda bir sıcak
dalga
yüklendi bize. Öğlen yemeği için yer ararken gözlerimiz uzakta gülen
bir
yüzle kesişti. Kalabalık restorana bizi davet eden sevimli ve gülen
bir yüzü
izledik bize sunulan davete uyarak. Bize özel gölge bir mekâna, sanki
bizim
için ayrılmış bir yer olduğunu gösterircesine bizi yerleştirdikten
sonra,
saniyeler geçmemişti ki masamıza buzlu ayranlar uçuruldu. "Siz bir
serinleyin ben siparişleri almaya gelirim" diyen güler yüz biraz önce
bizi
karşılayan aynı kişinindi. Daha sonra sipariş verme, yemeklerin
gelişi,
masaya servis edilişi kusursuz bir biçimde yürüdü. Üstümüzdeki
giysilerden
tuttuğumuz takımı anlayan garson görünümlü özgün şahıs bize hemen
güzel bir
sohbetin kapılarını açtı. Bütün bunları neşe içinde yapıyor sorumlu
olduğu
diğer masalara da aynı itinayı gösteriyor ve bakışlarıyla bize çok
özel
muamele yaptığını doğallığına hiç halel getirmeden nazikçe
hissettiriyordu.
Mutfağa seslenişi müzikaldi. Sanki yemek sipariş etmiyor, bir opera
parçasında kendi sözlerini seslendiriyordu. Bu işi severek yaptığı her
halinden belliydi. Kahvelerimiz tam istediğimiz gibiydi. Hesabı
öderken
miktarı düşünmedik bile. Ayrılırken bizi kapıya kadar uğurladı. Biz de
hem
güzel yemekten hem de kendimizi özel hissetmekten dolayı çok mutlu
ayrıldık
oradan.

Bir hizmet aldığınız zaman etrafınızdaki çalışanlara bakın, nasıl
çalışıyorlar. Bir restoranda veya alışveriş yaptığınız yerde
çalışanların
davranışlarını gözlemlemeyi deneyin. Size burada anlatacağım yolla
hem
insanları radarlamış olursunuz hem de alışverişiniz sırasında keyifli
bir
oyun oynama fırsatı bulursunuz. Radarlamak kelimesini bir insanın
görünen
taraflarından ötesini görmek, içini okumak anlamında düşünebilirsiniz.

Ne için ( niçin) çalışıyorsunuz sorusuna insanlar nasıl yanıt
verirler?
Birçok şey anlatırlar ama çalışma nedenlerini sıralasak ve bunları bir
aracın vitesine benzetsek bakın ortaya neler çıkacak?

Boş viteste çalışan insanlar, zorunlu oldukları için çalıştıklarını
söyleyeceklerdir. Aynı, aracın boşta olması gibi; birisi veya bir olay
onları iterse çalışırlar, yoksa enerji (yakıt)boşa gider. Zaten araç
da bir
yere gitmez. Sabah işe gitmek için birisinin onları uyandırması
gerekir.

Birinci viteste çalışan insanlar " işim bu" derler onun için çalışıp
giderler ama ne devir sayıları artar ne hızları. Sabah uyanırken "yine
işe
gideceğiz, ne yapalım ya" diye söylenirler.

İkinci viteste gidenlerise para için çalışanlardır. Onlar yalnız
paraya
odaklanmışlardır ve çalışma nedenlerini para ile kısıtlarlar. İyi
çalışamadıkları zaman ise size köfte ve ekmek örneğini verirler. Sabah
işe
gitmek için pek kalkmak istemezler ama alacakları parayı düşünüp
isteksiz
yola koyulurlar.

Üçüncü viteste gidenler kendi hayatları için planları olan kişilerdir.
Onların kendi hedefleri vardır ve bu hedeflere ulaşmak için
çalışırlar.
Sabahleyin kalktıkları zaman "bugün hangi hedefime ulaşacağım?" diye
kendilerini motive ederler. Üçüncü vites hayatta yaşanası bir seviyeye
getirir insanları. Bu viteste yaşayıp, çalışanlar çalışmaktan tat
almayı
öğrenmeye başlarlar.

Biraz daha hızlandıkça, devir sayısı arttıkça,

Dördüncü vitese geçeriz. Bu viteste çalışan insanlar çalıştıkları
şirketin
değerini bilmeye başlarlar. Kendi hedeflerine ulaşmanın yolunun
şirketinin
hedeflerine ulaşmasını sağlamak için çalışmak olduğunu anlamışlardır.
"Şirketime ne fayda sağlayacağım?" diye düşünerek karar verir, eyleme
geçerler. Sabahleyin uyandıklarında içleri içlerine sığmaz, çünkü o
gün
yapacağı hamleler onu heyecanlandırmaktadır.

Bu arada bu ****fora eklememiz gereken bir açıklamayı yapmanın zamanı
geldi.

Burada vitesler birbirinin üstüne inşa edilir. Yani beşinci viteste
kalkamazsınız. Tabi vitesleri büyüterek hızlanır insanlar. Bu nedenle
işi
olmak, para kazanmak, hedef sahibi olmak tabii gerekli ve zorunlu
viteslerdir.
Beşinci viteste çalışan insanlar hizmetlerinin ve ürünlerinin
ulaştıkları
insanlara neler sağladığını düşünerek çalışan kişilerdir.
"Müşterilerime ne
fayda sağlıyorum?" diye düşündükleri ve buna paralel çalıştıkları için
yaptıkları işten haz alırlar, severek yaparlar. Sabahleyin kalkarken
onları
motive eden şey insanlara/ müşterilere yarattığı faydadır. Çünkü o
bilir ki
diğer insanlara fayda sağlamadan altıncı vitese geçilemez.

Çünkü

Altıncı ve son vites kendine, ailesine, toplumuna, ülkesine, dünyaya
ve tüm
insanlığa " ne fayda sağladım?" diye düşünerek çalışan insanların
vitesidir.

Bu insanlar çalışırken sevgiyle gülümserler.

İşlerini kusursuz hallederek mükemmel sonuçlara ulaşırlar. Bu insanlar
sabah
kalkarken bugün insanlığa ne katkı sağlayacağım diye düşünerek
kalktıkları
için ayaklarına çoraplarını geçirirken oflamazlar. Pazartesi sendromu
diye
bir kavramı kullanmazlar. Örnek olacak şekilde çalışır ve diğer
insanlara
ışın saçarlar.

Şimdi çevrenize bakın, size hizmet eden görevli ( satıcı, garson,
çaycı,
postanedeki görevli, vergi dairesindeki çalışan) nasıl davranıyor.

Bakın bakalım onun vitesini görebiliyor musunuz?

Ya yan masadaki arkadaşınız? Ya sizin yanınızda çalışanlar? Ya
amiriniz?

Onları radarınızla gözlemleyebiliyor musunuz?

Hadi gelin bir de kendinize bakın; bugün kaçıncı viteste gittiniz?